Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/22 E. 2019/493 K. 17.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/22 Esas
KARAR NO : 2019/493

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 08/01/2016
KARAR TARİHİ: 17/06/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı sigortalı…A.Ş.’ye ait, müvekkil sigorta şirketinden … poliçe no. ile sigortalı … plakalı araç … isimli araç kullanıcısı tarafından oto yıkama hizmeti almak üzere davalıya ait … adresinde hizmet veren işyerine 09.12.2013 günü bırakıldığını, sigorta konusu araç yıkanmak üzere bırakıldığı davalıya ait işyerinde çalındığını, iş bu olay üzerine araç kullanıcısı tarafından …Polis Merkezine başvurulduğunu, aracın bulunamaması üzerine müvekkili sigorta şirketi tarafından… no.lu poliçe kapsamında, aracın rayiç değerinin 200.000,-TL olduğu tespit edilmiş ve ilgili meblağ sigortalıya 04.06.2014 tarihinde ödendiğini, şirket, TTK 1472. Maddesinde açıklanan halefiyet kuralı gereği sigortalısına yaptığı ödemeyi davalı taraftan talep etmiş ancak, davalı taraftan herhangi bir cevap alamadığını,
Davalı şirket ile davacı şirketin sigortalısı arasında kurulan ilişki, belirti bir ücret karşılığında aracın yıkanma maksadıyla ve aynı şekilde iade edilmek üzere zilyetliğin teslimi yönünde olduğunu, davalı şirket edimini gereği gibi yerine getirmesi için gerekli tüm tedbirleri almakla, iş sonunda eksiksiz şekilde aracı teslimle mükellef olduğunu, huzurdaki dava da işbu edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle zarar meydana geldiğini, İstanbul …icra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası ile girişilen takip bakımından davalı borçlunun borca itirazı nedeniyle; itiraz edilen alacak miktarı için itirazın iptaline, duran takibin devamına, IİK md. 67 gereği hükmedilen rakamın %20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini, yargılama giderleri ile birlikte vekalet ücretinin davalılara bırakılmasını dava ve talep etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin cevap dilekçesini özetle; Olayın meydana geldiği yer müvekkil şirkete ait oto yıkama faaliyetinin yapıldığı iş yeri olduğunu, olay yıkama için bırakılan … plakalı aracın gasp edilerek çalınması ile meydana geldiğini, olayın failleri belli olup takipte yer alan diğer borçlular olduğunu, şikayet ile şüpheli şahıs şiar hakkında soruşturma açıldığını, nihayetinde haklarında iddianame ile İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi … E. Sayılı dosyası ile dava açıldığını, olayın failleri …,…,… olup suç teşkil eden eylemleri ile cebir ve şiddet kutlanarak davacıya sigortalı aracı çaldıklarını, araç müvekkil şirkete yıkama için bırakılmış bu esnada işyerine araba yıkatma bahanesi ile gelen sanıklar, dava konusu aracın anahtarlarını çalışandan darp etmek sureti ile almışlar ve aracı alarak hızlıca olay yerinden uzaklaştıklarını, bu işyerinde ilk defe karşılaşılan bu olay emniyete intikal ettirilmiş ve gerekli işlemlerin başlatıldığını, olayın gerçekleşme şekli itibari ile müvekkilinin ve işyerinde yıkama faaliyetinde bulunan çalışanlann kusur ve ihmali söz konusu olmadığını, üçüncü kişilerce gasp edilmek suretiyle çalınan araç için ödenen bedelin müvekkili tarafından rücuen talep edilmesi mümkün olmadığını, açıklanan nedenlerle, davanın reddi ile davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı taraf uhdesinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlığın davacı sigorta şirketi tarafından aracın hırsızlık sonucu çalınması nedeniyle oluşan zarara dayalı olarak ödenen tazminatın davalıya rücusu şartlarının oluşup oluşmadığı ve gerçek zarar miktarına dair oluğunun tespiti yapılmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunda özetle; Takdiri ve nihai kararı Sayın Mahkemenize ait olmak üzere, yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde, olayda; Kasko sigortalı … plakalı aracın davalı şirkete ait oto yıkama işyerinden çalınması sonucunda davacı sigorta şirketinin açtığı rücu davasında Muhafaza Edenin Kastı davranışı olmaması nedeniyle sorumlu olmayacağını, yıkanmak üzere geçici süre muhafaza edilmek üzere bırakılan kaşkolü aracın çalınmasında muhafaza edenin kasti davranışı olmadığından bedelinden sorumlu tutulamayacağını, davacıya kasko sigortalı … plakalı… marka, … model aracın değeri yönünden sigortalı ile daha önce varılmış bulunan mutabakatla tespit edilen 200.000,-TL’lık değerin günün rayiçlerine uygun olduğunu belirtmiştir.
Davamıza konu olayla ilgili olarak ceza yargılamasıyla ilgili olarak İstanbul … Ağır Ceza Mahkemesi’nin… Esas, 2017/46 Karar nolu kesinlemiş ilamında “Mülkiyeti…AŞ isimli tüzel kişiliğe ait olup, … AŞ adlı başka bir şirkete kiralanan ve suç tarihi olan 09/12/2013 günü şirket çalışanı özel şoför …’ın kullanımında olan … plaka sayılı … model… marka kiralık otomobilin … adlı şoför tarafından olay tarihinde gün içerisinde …Polis Merkezi Amirliği mıntıkasında yer alan, mağdur tanık ve diğer tanıkların çalışanı olduğu Selanik Bulvarı üzerindeki …Oto Yıkama adlı işyerine yıkatmak için bırakıldığı, evvelinde de birlikte çok sayıda otomobil hırsızlığı gerçekleştiren ve deyim yerindeyse bizatihi …’in beyanına nazaran profesyonel oto hırsızları olan sanıklar … ve …’ın yanlarında …isimli açık kimlik bilgileri tam olarak tespit edilemeyen 3.bir şahıs olduğu halde…marka başka bir araç ile araç yıkatma bahanesi ile oto yıkamacıya geldikleri, … isimli kimliği meçhul failin araç içerisinden inmediği, yıkamacı çalışanları… ve…ın başka işlerle ilgilenmesi sırasında bu boşluktan faydalanan sanık …’in anahtarlık yerinde asılı halde bulunan suça konu aracın kontak anahtarını fark ettirmeden bulunduğu yerden aldığı, diğer sanık …’ın ise direksiyon tarafına geçtiği, aracın kilitli kapılarını açıp çalıştırıp hareket ettirerek birlikte hızla olay yerinden ayrıldıkları, daha sonra çaldıkları aracı 12.500 – 15.000-TL bir bedel ile … isimli çalıntı araç parçaları satın alan bir şahsa sattıkları, olayın oluş ve meydana geliş biçiminin bu şekilde cereyan ettiği vicdani sonuç ve kanısına varılmakla, ……. her ne kadar sanıklar hakkında eylemin yağma suçu niteliğinde olduğundan bahisle kamu davası açılmış olup, mağdur ve tanıklar da olayı bu şekilde anlatmış iseler de, sanık …’in olayın oluş ve gelişimine uygun, gerek dosyadaki mevcut delillerle ve gerekse diğer sanık … ile geçmişteki suç işlemeye dönük birlikteliklerini yansıtan adli sicil kayıtlarıyla ve mahkeme ilamları içeriğiyle uyumlu, ikrara dönük, kendisini de bizzat olayın içerisinde göstermesi hasebiyle salt diğer sanık … yönünden atf-ı cürüm olarak değerlendirilemeyecek olan mahkememizdeki samimi beyan ve anlatımlarına itibar edilerek, olayın gerçekleştiği yer ve zaman dilimi ve oto yıkamacıda bulunduğu söylenen yoğunluğa rağmen görgüye dayalı başkaca tanık bulunmamasının hayatın olağan akışına ve gündelik yaşamın olağan deneyimlerine aykırı oluşu, bu tür iş yerlerinde kamera kayıt sistemlerinin genellikle kurulu olduğu bilinmesine rağmen kamera kaydının bulunmadığının belirtilmesi, olay esnasında sırtına darbe aldığını söylemesine rağmen mağdurda bu iddiayı doğrular nitelikte en basit düzeyde bile olsa patolojik bir bulgu içeren darp – cebir asarını gösterir bir adli rapor bulunmaması, mağdur ve tanık anlatımlarında gözlemlenen çelişkiler, beyanlarının samimi görülmemesi karşısında olayın iddia edildiği gibi yağma değil ve fakat nitelikli hırsızlık boyutu ve niteliğinde olduğu benimsenip kabul edilmekle bu yönde uygulama yapılmış,” şeklinde kabulle sanıklar hakkında karar verilmiştir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/7151, Karar No:2015/8646 sayılı ilamında “Davacı işbu davasını 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1472 maddesinde düzenlenen halefiyet hakkına dayanarak açtığına göre, dava dışı sigortalının davalıya karşı öne sürebileceği tüm haklarına halef bulunduğundan”görüşü ve mevzuat gereği sigortalısına ödeme yapan sigorta şirketi sigortalı yerine geçerek onun haklarına halef olmakta ve ödemiş olduğu tazminat miktarını zarara sebebiyet verene karşı kusuru oranında rücu edip zarar miktarını ondan isteyebilme hakkına sahip olmaktadır. TTK’nun 1472. maddesi gereğince sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve halefiyet ilkesi gereğince rücu davası açabilir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas 2008/5468 , Karar 2009/1446 sayılı ilamında yerel mahkemece ” davalıya ait oto yıkama ve yağlama istasyonunun dış kapısının yeteri derecede sağlam ve güvenlikli olduğu, kapı kilitlerinin bazı aletlerle ve zor kullanılarak kırılması sonucu meydana gelen hırsızlık olayında, davalıya atfı kabil bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle” verilen karar onanmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/18452, Karar No : 2016/4547 sayılı kararında “Davacının sigortalısı tarafından aracın davalının işlettiği otoparka bırakılması ile sigortalı ile otopark işletmecisi arasında 6098 sayılı TBK’nun 561 vd.(B.K.463.md.) maddelerinde düzenlenmiş olan vedia (saklama) sözleşmesi ilişkisi kurulmuştur. TBK’nun 561 vd. maddelerinde düzenlenen vedia akti gereği, menkul bir malı saklamak üzere alan malı aldığı şekliyle teslim etmekle yükümlüdür, kanunun kendine yüklediği yükümlülüğe uymayan saklayan bu nedenle oluşacak zararlardan sorumludur.T.B.K. 579 md.(B.K. 481 md.)uyarınca da sorumluluğu vardır. ” içtihadına yer verilmiştir.
Tüm dosya muhteviyatı, ceza yargılamasında davaya konu aracın sanıklar tarafından açık bir şekilde duran anahtarların bulunduğu yerden alınarak herhangi bir cebir kullanmaksızın çalındığının kabulü, ceza mahkemesince maddi olgulara ilişkin kabulle mahkememizin bağlı olması, (6098 Sayılı TBK’nun 74. maddesi gereğince hukuk hakimi ancak ceza mahkemesinde tespit edilen maddi vakıa ile bağlı olup zarar verenin kusurunun bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı şüphesiz hukuk hakimini bağlamayacaktır. Ancak ceza yargılaması sonucunda belirlenen maddi olgu hukuk mahkemesi için de bağlayıcıdır.), dava dışı sigortalıyla davalı arasında yer alan vedia aktinin düzenlendiği 6098 sayılı TBK md. 579 uyarınca davalı oto yıkama şirketinin teslim almış olduğu aracı aynı şekilde iade yükümlülüğü, anahtarın açık bir yerde asılı olarak bırakılması ve güvenli bir şekilde muhafaza edilmemesi nedenleriyle davalının saklama yükümlülüğünü ihlal ettiği, saklatana maddi olay itibariyle isnat edilebilecek herhangi bir kusur veya mücbir sebep bulunmaması nedenleriyle hırsızlık eyleminin davalının kusurlu ve ihmali davranışından faydalanılarak gerçekleştiği ve rücu şartlarının bilirkişi görüşü aksine gerçekleştiği kanaatine varılmış, zarar miktarının da bilirkişiler tarafından gerçeğe uygun olduğunun tespiti nedenleriyle davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” kısmen ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kısmen kabulüne, takipten önce davalının temerrüte düşürüldüğünün ispat edilememesi nedeniyle işlemiş faiz talebi bakımından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/7674 ve Karar No: 2014/20655 sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir. Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Mahkememizce aracın gerçek değeri bakımından bilirkişi incelemesi yapılmış olmakla alacağın likit olmadığı kanaatine varılarak fer’i alacak talebi olan tazminat talebi reddolunmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Davanın KISMEN KABULÜ, KISMEN REDDİ ile,
2-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının KISMEN İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak 200.000,00 TL ve faiz üzerinden DEVAMINA, işlemiş faiz talebi bakımından ispat olunamayan 13.857,53 TL için davanın REDDİNE,
3-Şartları oluşmayan icra-inkar tazminat talebin REDDİNE,
4-Alınması gereken 13.662,00-TL nisbi ilam harcından peşin alınan 2.582,87-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 11.079,13-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 2.582,87-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 34,25-TL, 1.400,00-TL bilirkişi ücreti, 123,00-TL posta gideri ücreti olmak üzere toplam 1.557,25-TL’nin red ve kabul oranına göre 1.456,34-TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 17.950,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalının yaptığı 4,30-TL vekalet harç, 9,20-TL posta gideri olmak üzere Toplam, 13,50-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 0,94-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
9-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır