Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1276 E. 2018/457 K. 21.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1276 Esas
KARAR NO : 2018/457
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/12/2016
KARAR TARİHİ : 21/05/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı …ŞTİ müvekkilinden satın almış olduğu kimyasal maddelerin kesinleşen fatura bedellerinin 62.325,28 Liralık bölümünü ödemediğini bu nedenle İstanbul … İcra Dairesinin … ve… sayılı dosyaları konusu takip sayılı dosyaları ile takip yapıldığını fakat takibe davalı şirketin haksız şekilde itiraz etiğini bu nedenle davanın açılması gerektiğini, sonuç olarak yukarıdaki nedenlerle sayın mahkemece yukarıda arz olunan nedenlerle davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini ve takip ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı borçluya yüklenmesini talep ve dava etmekedir.
S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin tavzihi ile, davalının … ŞT. Mi yoksa …ŞT mi olduğunun davalı tarafından belirlenmesinin usul gereği olduğunu, dava dilekçesinin ” hadise ve davanın izahı ” faslında davalının …ŞT. Olduğunun yazılı olduğu bu nedenle eğer davalı … ŞT ise davanın müvekkilinin ile ilgisi bulunmadığından reddini talep ettiğini, eğer davalı…ŞT. İse bu durumda, müvekkili aleyhinde başlatılmış icra takibine vermiş olduğu cevaplarda arz ettiği üzere müvekkilinin ödeme emrinden belirtilen miktarda borcu bulunmadığını yapılacak tavzih neticesine göre detaylı cevap hakkının saklı kalmak üzere , sonuç olarak davanın reddini talep etmektedir.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi incelemesinde özetle; davacı …ile Davalı … Şti arasındaki itirazın iptali davası ile ilgili olarak davacı şirket ticari defterleri ile dava dosyası içerisinde yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda;
1) Davacı tarafından ibraz edilen ticari defterlerin usulüne uygun düzenlendiği,
2) Davalı inceleme günü ticari defter ve belgelerini hazır bulundurmadığından davalı yana ait ticari defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılmadığı,
3)İstanbul … İcra Dairesi’nin … E. Sayılı takip dosyasında;
Davacı yanın davalıdan 48.325,28 TL alacaklı olduğu,
Davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü, takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının bulunmadığı,
4) İstanbul … İcra Dairesi’nin… E. Sayılı takip dosyasında;
Davacı yanın davalıdan 14.000,00 TL alacaklı olduğu,
Davalının icra takibi ile temerrüde düştüğü, takip tarihine kadar işlemiş faiz tutarının bulunmadığı, kanaat ve sonucuna varmıştır.
Uyuşmazlık dava konu edilen alacağın var olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : …sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda davacı ticari defterleri delil olarak göstermiş aynı zamanda bu şekilde davalı ticari defterlerine de dayanılmış, davalı defter ibrazından kaçınmakla davacı defterleri ve dosyadaki delillerin esas alınması gerektiği, davalının bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını mahkememizce kabul etmiş sayılması ( Aynı yönde bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/2759, Karar No: 2017/5005 sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2014/11-1159 Karar No: 2016/967, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858 , Karar No: 2017/2944 sayılı ilamları ), her ne kadar davalı borcu olmadığını savunmuş ise de davacı ticari defterleri ve hesap hareketleri doğrultusunda tarafların arasında akdi bir ilişkinin bulunduğu anlaşılmakla davalı tarafından verilen cevap ve takibe itirazda da ödeme emrinde belirtilen miktarda borçlu olmadığını savunmakla yetinip hizmetin veya malın teslim edilmediğine dair savunması olmayıp bu nokta uyuşmazlık konusu olmamakla, borcu olmadığını iddia edenin bunu ispat ile yükümlü olması ancak davalı tarafından bu ispatın gerçekleştirilememesi (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/10403, Karar No: 2017/5735 sayılı kararı) nedenleriyle davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …ve Karar No :… sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması, alacağın defter kayıtlarına dayalı olması (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/2345 Karar No: 2013/6713 sayılı kararı ) sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
2- Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … ve … Esas sayılı takibe itirazının ayrı ayrı İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Kabul edilen alacağın (62.325,28 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 12.465,05 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 4.257,44 TL harçtan peşin alınan 1.064,36 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.193,08TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 1.064,36 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 7.205,78 TL ücreti vekaletin davacıdan alınıp davacı tarafa VERİLMESİNE,
6-Davacının yaptığı ilk masraf 40,30-TL, bilirkişi ücreti 600,00-TL, posta gideri 105,00-TL olmak üzere toplam 745,30-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır