Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1268 E. 2022/389 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1268 Esas
KARAR NO :2022/389 Karar

DAVA:Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:28/12/2016
KARAR TARİHİ:13/06/2022

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda
DAVA :
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; Davalının, 01.03.2016 tarihli 5 yıl süreli, 01,03.2015 tarihinde ise 3 ay süreli Bayilik Sözleşmesi ile Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) dağıtım Şşirketi olan Davacı … AŞ.’nin bayiliğini yaptığını, Davalının LPG alım miktarları incelendiğinde, 2015 yılının ilk 3 ayında ortalama 9,5 ton LPG alımı yapılırken, Nisan ayında 3 adet 34 kg’lık toplamda 135 kg gibi sembolik LPG alımı yaptığını, davacı LPG alımlarının büyük ölçüde azalması üzerine 06.05.2015 tarihli ihtarnamesiyle sözleşme süresinin bitimine kadar sözleşmeye uygun çalışılması için ihtarda bulunulduğunu, ayrıca LPG alımındaki azalmanın sebebini tespit amaçlı olarak davalının işyerinde … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş Sayılı dosyası ile tespit yapıldığını ve İpragaz bayiliğinde kullanılan telefon numaralarının Ergaz bayiliğinde kullanıldığını, firmaya ait kartvizitlerin üstünde Ergaz firmasının reklamı olduğunu ve aynı firmaya ait muhtelif miktar ve ağırlıkta tüplerin bulunduğunun tespit edildiğini, bu sebeplerinin her birinin bayilik sözleşmesine aykırılık teşkil ettiğini ve davacıya sözleşmeyi derhal fesih hakkı verdiğini, davacının zilyetliğinde mülkiyeti davacıya ait olan 3.185 adet 2 kg’lık, 3.303 adet 12 kg’lık, 54 adet 24/kg’lık olmak üzere toplam 6.542 adet LPG tüpü mevcut olduğunu, bu tüplerin bayilik sözleşmesinin 17. Maddesine göre sözleşme sona erdiğinde 15’inde davacıya teslim edilmesi gerektiğini, aksi halde beher lat bedeli kadar cezai şart talep etme hakkı olduğunu, bu tüplerin imalat bedellerinin davacı tarafından tespit edilmediğini, imalat bedellerinin … Ltd. Şti.’den sorulması gerektiğini, davalının 36.513,00-TL tüp depozito alacağını huzurdaki davaya konu taleplerinden takas ettiğini, bayilik sözleşmesinin 21/a maddesine göre davacının uğradığı müspet zararı (kâr mahrumiyetini) tazmin etmesini istediğini, davalının bayiliğe devam ettiği sürece 696.534 kg LPG satışı yaptığını, dağıtım şirketlerinin ton başına kârının 255 TL/ton olduğunu, davacının kâr mahrumiyetinin yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilmesini, sözleşmenin 21/b maddesine göre sözleşmeye aykırı davranışlardan dolayı cezai şart ödemekle yükümlü olduğunu ve cezai şart hesabı bayinin son bir yıl içinde en yüksek LPG alımını yaptığı aya ait ton miktarının kaç adet 12 kg’lık tüpe tekabül ettiği bulunarak, sözleşmenin fesih tarihindeki 12 kg’lık tüplü LPG perakende satış fiyatının çarpımıyla hesap edileceğini, davalının son 1 yılda en yüksek LPG alımını Eylül 2014 ayında 15.978 kg ile yaptığını, o halde 15.978/ 12x 70,50.-TL=93.870,75 TL cezai şart talep hakkı olduğunu, bayilik sözleşmesinde kararlaştırılan cezai şartın, ifaya eklenen cezai şart niteliğinde olduğunu, dolayısıyla hem müspet zarar (kâr mahrumiyeti) hem de cezai şartın aynı anda talep edilebileceğini, davacı şirketin alacağına ticari temerrüt faiz oranı üzerinden faiz işletilmesini talep ettiğini, davalının dava açılış tarihi itibariyle 300,00-TL cari hesap borcu bulunduğunu, ayrıca fesih ihtarnamesinin davalı tarafça tebellüğü tarihinden itibaren, her iki tarafın da tacir olması sebebiyle davacı şirketin alacağına ticari temerrüt faiz oranı üzerinden faiz işletilmesini, sözleşmeden kaynaklanan diğer talep hakları saklı kalmak kaydıyla talep ettiğini, tüplerin iade edilmemesi sebebiyle tazminat taleplerinin bilirkişi tarafından hesaplandığında artırılmak üzere şimdilik 1.800,00-TL, cezai şart olarak 93.870,75-TL, cari hesap alacağı olarak 300,00.-TL olmak üzere şimdilik toplam 95.170,75-TL’nin fesih ihtarnamesinin tebliği tarihinden itibaren işleyecek olan temerrüt faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, masraf ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Usule ilişkin olarak davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığını ve yetkisizlik kararı verilerek davanın … Asliye (Ticaret) mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, 01.03.2010 tarihli sözleşmenin 01.03.2015 tarihinde bittiğini, sözleşme bitiminden sonra yeni sözleşme imzalayıp imzalamama konusu düşünürken düşünme süresi içinde gaz alabilmesi ve meydana gelebilecek herhangi bir patlama gibi olumsuzlukta iki tarafın da haksız pozisyona düşmemesi için formalite olarak 3 aylık bir sözleşme imzaladığını, bu 3 aylık sözleşmenin tamamen fabrikadan müvekkiline tüp satışı yapılabilmesi amacıyla yapıldığını, hatta bu sebeple davalı şirkete yeni bir “Yetkili Bayilik Belgesi” verilmediğini, davacının delil tespit raporunda delil olarak sunduğu “Yetki Belgesi”nin 01.03.2015 tarihli bitmiş olan sözleşmeye istinaden olduğunu, davacı ile davalı arasında geçerli olan son sözleşmenin 01.03.2015-01.06.2015 tarihli sözleşme olduğunu, davacının iddia ettiği tüplerin davalının bayiliğini yaptığı süreç içerisinde müşterilere gönderilmiş olduğunu, 19.01.2015 tarihli satış hedefine istinaden Ocak-Şubat-Mart aylarında 7.500-kg LPG hedefi konulduğunu, davalının hedeflerini yerine getirmesini sağlamak amacıyla davacının ödemelerini çek veya kredi kartı yerine 3 adet senet ile yapma kolaylığı getirdiğini ve bu sayede 31.03.2015 tarihinde 7,5 ton tüp alımı gerçekleştirdiği ve ayın son günü alınan tüplerin 2015 yılı Nisan ayı içerisinde satıldığını, davacı firmanın 2015 yılından sonra indirimli tüp sattırma kampanyanların bittiğini ve bunun satışlara yansıdığını, davalının kısa süreli sözleşme yapmalarına rağmen davacının kötü niyetli şekilde 08.05.2015 tarihinde delil tespiti yaptırarak delil elde etmeye çalışması sonucu davalının da aynı gün 08.05.2015 tarihinde … 2. Noterliği’nin … Y. Nolu ihtarnamesiyle sözleşmenin 10.03.2105 tarihinde sona erdiğini, yeni dönemde kendileri ile sözleşme yenilemeyeceklerini, elinde bulunan tabela, boş tüpleri ve malzemeleri almalarını veya davacının bildireceği adrese nakledeceklerini ihtar ettiği ve iş yerini tabelalarına zarar verileceği endişesiyle kendilerinin sökmesi için bırakıldığını, davacının iddia ettiği dedantör, kamp ocak ve kamp lambayı zaten sözleşme süresi içesinde 24.03.2015 tarihinde satın aldığını, 6542 adet tüpün yeni aboneler kazanmak için “depozito teslim tutanağı” karşılığında müşterilere verildiği ve bu tüplerin hayatın olağan akışı içinde müşterilerden almanın imkansız olduğu ancak; elinde kalan 13 adet 45’lik tüpü iade etmiş olduğunu, kalan tüpleri de iade etmesine rağmen davacı tarafça buna mukabil dekont verilmediğini, davacının şirket kayıtlarında yer olduğu, 01.03.2015 tarihinde biten yani geçerliliği olmayan sözleşmeye dayanılarak kâr mahrumiyetinin yasal dayanağı olmadığını, davacı ile davalı arasında yeni 3 aylık sözleşmenin başlangıç tarihinin 01.03.2015 olduğunu, 01.03.2015 tarihinden sonraki bir tarihte sözleşmeye aykırı davrandığını iddia ettiğinden cezai şartın yasal bir dayanağı olmadığını, 300,00-TL iddia edilen borcun 150,00-TL olduğu ve davalının bu borcu 21.06.2016 tarihinde ödeyerek dosyaya eklediğini, yasal dayanaktan yoksun davanın reddi ile tüm yargılama ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçesi ve ekleri, beyan dilekçeleri, cevabi yazı içerikleri, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyası mündericatı, İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 208/836 Esas sayılı dosyası mündericatı, mahkememizce ve talimat yoluyla alınan bilirkişi kök ve ek raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan ve iade edilmeyen tüp bedelleri ile cezai şart ve cari hesap (kar mahrumiyetine ilişkin) alacağının tahsili istemlerine ilişkin alacak davasıdır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla gerek mahkememiz tarafından ve gerek se mahkememizce yazılan talimat doğrultusunda talimat mahkemesince bilirkişi heyetinden ve bilirkişiden kök ve ek raporlar alınmıştır.
Mahkememizce, bilirkişiler SMM … ve Sektörel alanda uzman …’dan alınan, 19/07/2018 tarihli bilirkişi raporun incelenmesinde özetle; “Öncelikle davalı bayi … Nak. San. ve Tic. Paz. İth. İhr. Ltd. Şti.’nin sözleşmeye aykırı davranıp davranmadığının dosya kapsamında tespitinin gerektiği, … Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan tespit ve hazırlanan bilirkişi raporu doğrultusunda; davalının iş yerinde yapılan tespitle, taraflar arsındaki anlaşmanın ilgili 4. maddesine ve 5307 sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanununa aykırı olarak, davacı … ‘ın tüpleri haricinde farklı şirkete ait tüplerin bulunduğunun tespit edildiğinin dosya kapsamında sabit olduğu, sektörel açıdan değerlendirildiğinde de, davacının taraflar arsındaki bayilik anlaşmasını haklı nedenle feshettiği kanaati oluştuğu, genel sektörel uygulamalar içerisinde; LPG Tüp bayiliğinde, Bayi zilyetliğine geçen her tüpün ilgili bayiye teslimi anında düzenlenen ve imza altına alınan makbuzlarla teslim edildiği, iade edilen tüplerde, yine teslim alındı veya giriş fişleri adı altında düzenlenen fişlerle düzenlendiği, bayiye teslim edilen tüpler karşılığında depozito bedeli bayiden peşin olarak tahsil edilebileceği gibi, bayinin hali hazırda bulunan teminatları karşılığı olarak cari hesabına depozito borcu olarak da yazıldığı ve sektörde uygulama yeri bulduğunun da bilinmekte olduğu, sözleşmenin 20/c maddesinde “Bayi, sözleşmenin her ne sebeple olursa olsun feshi üzerine 15 gün içinde elinde mevcut veya tali bayilerinde bulunan, mülkiyeti İpragaz’a ait dolu ve boş depozitolu tüpleri İpragaz’a iade ve teslim etmekle yükümlüdür” ve 20/e maddesinde ise ” … İadesini geciktirdiği beher tüp başına sözleşmenin feshi tarihindeki tüp imalat bedeli kadar cezai şart ödeyeceğini taahhüt eder.” hükmünün yer almakta olduğu, davacı tarafından davalıya gönderilen … 17. Noterliğinin 26.05.2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile “… sözleşmenin fesih edildiği ve davalının elinde bulunan 6.542 adet tüpün iadesini talep ettikleri, iade edilmemesi halinde sözleşmenin maddesi gereğince beher tüp için cezai şart talep edeceklerinin ihtar edilmiş olduğu…”nun görüldüğü, Oysa ki, Dosyada mevcut depozito makbuzları üzerinde yapılan mali inceleme ile davalının elinde kalan muhtelif kapasitede 5.724 adet boş tüp olduğu ve davacının talep edebileceği boş tüplerin imalat bedeli tutarının da 218.322,45 TL olduğu, davacının sözleşmenin feshi sebebiyle uğradıkları zararın Tazminini Talep ettiği, sektörel olarak kar kaybının, sözleşmenin olağan (normal) süresinin sonu olan 01.06.2015 tarihine kadar geçecek zaman için hesap edilmesinin olanaklı olmadığını, kar kaybı ile güdülen amacın onu talep edenin elde etmekten mahrum olduğu kazancı hüküm altına almak olduğu kanaatinde oldukları, Ayrıca Yargıtay, yerleşik kararlarında da, “tazminatın yargılamayı yürüten hakim tarafından, hakkaniyet ilkesine göre ve davacının da zararı azaltma ilkesine uygun davranması zorunluluğuna göre belirleyeceğini, sözleşmedeki bu tür belirlemelerin hakkaniyete aykırı olduğunu ve davacının yeni bir bayilik tesis etmek suretiyle bu zararı azaltabileceğini, Sayın Mahkemenin yapması gerekenin yeni bir bayilik tesis edilene kadar geçen süre içinde uğranılan zararın karşılanmasına hükmetmek olduğunu ve bu sürenin tespitinin gerekli olduğunu” ifade etmekte olduğunu, söz konusu makul sürenin ne olacağı hakkında Yargıtay kararlarında açık bir belirleme bulunmamakta olup, Yargıtay bu sürenin bilirkişi incelemesiyle tespit edileceğine hükmettiği, Tüplü LPG satışını sağlayacak bayilik tesisi, Akaryakıt istasyonu veya Otogaz LPG istasyonu tesisleri gibi meşakkatli ve uzun bir süreyi kapsayan prosedürler İçermeden tesis edilebilecek bayilikler olması ve genel olarak Davacı gibi kurumsal LPG dağıtım şirketlerinin bu tür bayilikleri, etkin olarak şirket politikaları dahilinde istedikleri zaman İl ve bölgelerde ivedilikle tesis edebilecek yeterli uzman kadroları istihdam etmeleri sebebiyle; Sektörel inceleme ile bu sürenin Azami 1 aylık bir zaman zarfının uygun olabileceği görüş ve kanaatinde oldukları, bu kapsamda, taraflar arasında akdedilmiş ilgili sözleşmenin ilk ay’ında gerçekleşen LPG satışı emsal olmak üzere, raporun mali inceleme ve değerlendirme kısmında 1 aylık kar mahrumiyeti sayın mahkemeye sunulduğu ve bu miktarın da mali değerlendirme kısmında 132,17 TL olarak hesaplandığı, taraflar arasında 01/03/2015 tarihinde akdedilen 3 aylık anlaşmanın süresi itibariyle anlaşmanın 21/b maddesine aykırılık teşkil ederek 1 yılı kapsamadığı, dolayısıyla en yüksek alımın gerçekleştiği Mart 2015 ayı satış miktarı olan 8.860 Kg. Üzerinden cezai şart hesabının 52.052,26-TL olduğu, davacının cezai şart talebinin ise; son 1 yıl alımları kapsamında yani taraflar arasında 01/03/2010 tarihinde akdedilen ve 01/03/2015 tarihinde son bulan anlaşma dönemindeki Eylül 2014 ayı satış miktarı olan 15.877 Kg. olduğu ve bunun üzerinden hesaplanan cezai şartın ise; 93.277,14.-TL olarak hesaplandığı ve sonuç olarak da; Davacıya ait 2010-2011-2012-2013-2014 ve 2015 yılları ticaret defterlerinin usulüne uygun tutulmuş olduğu, açılış tasdikleri yasal şüresinde olduğu, Yevmiye ve Envanter Defterlerinin kapanış tasdikinin yasal süresi içerişinde yapılmış olduğu ve T.T.K. hükümlerine göre kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu, iade edilmeyen tüpler nedeniyle davacının talep edebileceği boş tüplerin imalat bedeli olarak hesaplanan cezai şart tutarının 218.322,45 TL olduğu, davacının bu alacağına karşılık olarak davalının depozito tüp alacağı olan 36.513,00 TL’nin düşülmesi gerektiği ve bu hususun da davacının kabulünde olduğu, raporun 3.2 bölümünde açıklandığı üzere; sözleşmenin 21/b maddesine göre davacının talep edebileceği cezai şart tutarının Mart 2015 dönemi esas alındığında 52.052,26-TL, Eylül 2014 dönemi esas alındığında da; 93.277,14.-TL olarak hesaplandığı, bu tutarlardan hangisinin kabul edileceği yönündeki nihai kararın sayın mahkemeye ait olduğu, sözleşmenin 21.a maddesine göre hesaplanan kar mahrumiyeti tutarının da; 132,17.-TL olduğu” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Taraflarca kök rapora yönelik beyan ve itirazlar ile dosyaya sunulan makbuzlar da incelenmek suretiyle; mahkememizin 22/10/2018 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı gereğince bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişiler SMM … ve Sektörel alanda uzman … tarafından iş bu kerre 04/04/2019 tarihli ek raporun tanzim edilerek mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup; ek raporun incelenmesinde özetle de; “Davalı yanca dosyaya ibraz edilen depozito teslim makbuzları üzerinde yapılan incelemede, davacının 2010-2011-2012-2013 ve 2014 yıllarında müşterilerine 2 kg, 12 kg ve 24 kg’lık toplam 5.655 adet tüp depozito makbuzu karşılığında dolaşıma tüp sunduğu, piyasaya sunulan bu tüpler karşılığında ise toplam 55.946,00 TL depozito tüp bedeli tahsil ettiğinin görüldüğü, davacıya ait tüp depozito bedellerinin davalıdan tahsil edilmesi ya da tüplerin maliyet bedellerinin kök raporda tespit edilen tutar üzerinden davacıya ödenmesi konusunda nihai kararın Sayın Mahkemeye ait olduğu, davacının kar mahrumiyeti hesaplama şekline yaptığı itirazlara karşı yapılan değerlendirmede; kök raporda tespit edilen ve hesaplanan davacının kar mahrumiyeti tutarı ile ilgili heyet görüşünde herhangi bir değişiklik olmadığı, kök rapordaki görüşlerin aynen geçerli olduğu” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Tarafların ek rapora yönelik beyan ve itirazları kapsamında dosyanın incelenmesi sonucu; mahkememizin 12/11/2019 tarihli celsesinde verilen 2 nolu ara karar ile; “Davalı vekiline müvekkiline ait 2010-2015 yıllarına ilişkin ticari defter ve kayıtları, bilançoları ve vergi beyannamelerini sunmak veya mahallinde inceleme talep edecekse bulundukları yeri bildirmek üzere iki haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin sürede defter ve kayıtlar ile ilgili belgeler sunulmazsa bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına (ihtarın duruşma zaptının tebliğinden itibaren yapılmış sayılmasına)”, 3 nolu ara kararı ile de; “Davalı vekili tarafından ticari defter ve kayıtlar ile diğer belgeler sunulur veya mahallinde inceleme talep edilirse defter ve kayıtlar üzerinde inceleme yapılıp yapılmayacağı hususunun celse arasında verilecek ara kararla değerlendirilmesine” şeklinde karar verildiği, davalı vekili tarafından mahallinde inceleme talep edilmesi sonucu, mahkememizin 12/12/2019 tarihli ara kararı ile; “… Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak dosyanın SMM bilirkişiye tevdii ile davalı yan ticari defter ve kayıtları (2010 ila 2015 yılları arası) bilançoları, vergi beyannameleri üzerindeki inceleme yapılarak mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan kök rapor ve ek raporlarda tespit edilen Mart 2015 ve Eylül 2014 tarihli cezai şart tutarları ayrı ayrı değerlendirilerek ; tespit edilen cezai şartın davalının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı ya da yapılacak incelemeye göre ne miktar cezai şarta hükmedileceği yönünden ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmasına, bilirkişiye davalının ticari defter ve kayıtlarının bulunduğu “Ekrem Orhan … Cad.No:270/A …” adresinde /mahallinde inceleme yetkisi verilmesine” şeklinde ara karar kurulduğu, … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazıldığı ve davalı defter ve kayıtları üzerinde, … 3. ASHM’nin … Talimat sayılı dosyası üzerinden, muhasip bilirkişi …’dan rapor alındığı ve talimatın infaz edilerek, raporla birlikte mahkememize gönderildiği anlaşılmış olup, raporun incelenmesinde özetle de; “Davalı … Nakl. San. Tic. Paz. İth. İhr. Ltd. Şti nezdinde yapılan incelemelerde, 2010, 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait ticari defterlerin (Yevmiye defteri ve Defteri Kebir) açılış ve kapanış tasdiklerinin usulüne uygun olarak yapılmış oldukları, Davalı şirketin dava konusu hesap dönemlerine ait defter kayıtları ile bilanço ve kurumlar vergisi beyannameleri üzerinde yapılan incelemelerde, davalı şirketin dava konusu hesap dönemlerinde; 2010 yılı için 93.638,79 TL, 2011 yılı için 80.487,10 TL, 2012 yılı için 105.014,07 TL, 2013 yılı için 106.143,42 TL, 2014 yılı için 120.092,96 TL ve 2015 yılı için 119.874,22 TL kâr elde etmiş olduğu, söz konusu yıllar itibariyle fanliyet sonuçlarımı da kapsayacak şekilde bağlı olduğu … Yeşilçay Vergi Dairesi müdürlüğüne beyanda bulunmuş olduğu, dava dosyası kapsamımda mevcut kök ve ek bilirkişi raporları kapsamında davalı şirket adına tespit edilmiş olan; Boş tüplerin imalât bedeli olarak hesaplanan 218.322,45 TL cezai şart tutarı ile, Eylül 2014 dönemi için hesaplanan 93.277,14 TL ve Mart 2015 dönemi için 52.052,26 TL cezai şart tutarları toplamı olan 363.651,85 TL’nin (218.322,45+93.277,14+52.052,26) davalının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı hususu ile ilgili olarak yapılan incelemelerde, her ne kadar davalı şirketin dava konusu geçmiş faaliyet dönemlerindeki faaliyet sonuçlarının kârla kapatılmış olduğu tespit edilmiş ise de, takip eden faaliyet dönemlerinde ekonomik yapıdaki daralmalar ve piyasa şartlarındaki olumsuz gelişmeler nedeniyle faaliyet hacminin daraldığı, bu çerçevede faaliyetlerini sürdürebilmek üzere muhtelif bankalardan kredi kullanmak suretiyle borçlanmış olduğu ve hali hazırda mevcut kredi borçlarının bu davada ilgili bilirkişilerce tespit edilen cezai şart tutarlarının üzerinde cari kredi borcunun bulunduğu tespit edilmiştir. Bu çerçevede miktarları yukarıda belirtilen cezai şart tutarlarının kesinleşmesi halinde bu durumun davalı şirketin ekonomik mahvına sebep olabileceği kanaatin olduğu, ayrıca “ne miktar cezai şarta hükmedileceği” hususunda ise, bu konuda değerleme yapmayı mümkün kılacak bilimsel anlamda bir ölçüt mevcut olmadığından herhangi bir değerlendirme yapılamadığı” şeklinde görüş ve kanaat bildirildiği görülmüştür.
Talimat yoluyla alınan bilirkişi raporuna yönelik beyan ve itirazlar kapsamında dosyanın incelenmesi sonucu; mahkememizin 12/10/2021 tarihli ara kararı ile; “Mahkememizce … Nöbetçi ASHM’den talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunun mahkememizin 08/01/2020 tarihli ara kararındaki görevlendirme kapsamına uygun olmadığı anlaşıldığından dosyanın; mahkememizce kök ve ek rapor alınan bilirkişi heyetine tevdii ile; talimat yoluyla alınan bilirkişi raporu ile belirlenen mali tespitler ve ekli ayrıntılı bilanço ve gelir tabloları ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle; kök ve ek raporda tespit edilen Mart 2015 dönemi (52.052,26 TL) ve Eylül 2014 Dönemi (93.277,14 TL) cezai şart tutarları ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle; tespit edilen cezai şartların davalının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağı (52.052,26 TL için ayrı-93.277,14 TL için ayrı değerlendirme yapılarak) ya da yapılan incelemeye göre ne miktar cezai şarta hükmedileceği yönünden ayrıntılı ve gerekçeli ek rapor alınmasına” karar verildiği, dosyanın mahkememizce rapor alınan bilirkişi heyetine tevdi edildiği ve bilirkişi heyeti tarafından iş bu kerre de 16/02/2022 tarihli ek raporun hazırlanarak mahkememize ibraz edildiği anlaşılmış olup, iş bu ek raporun incelenmesinde özetle de; “Gerek Mart 2015 dönemi ve gerek se Eylül 2014 dönemi itibariyle belirlenen 52.052,26 TL ile 93.277,14 TL’den herhangi birisinin ödenmesi durumunda, iş bu ödemenin davalının ekonomik mahvına sebebiyet vermeyeceği” şeklinde görüş ve kanaat bildirilmiştir.
Gerek mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlar ile gerek se talimat yoluyla alınan bilirkişi raporlarının denetlenmesinde de, tüm raporlardaki hukuki yorum ve nitelendirmeler mahkememize ait olmak üzere, mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporların yapılan mali ve sektörel tespitler, talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunun da defter ve kayıtlara ilişkin mali tespitler mali tespitler bakımından ayrıntılı oldukları anlaşılmıştır.
Davacı vekili tarafından mahkememize sunulan 28/03/2022 tarihli ıslah dilekçesi ile, tüplerin iade edilmemesinden kaynaklanan cezai şart alacaklarının 180.809,45 TL arttırmak suretiyle 181.809,45 TL’ye çıkartıltığını, bu bedel üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin talep edildiği ve harcının da yatırıldığı anlaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, bayilik sözleşmesinden kaynaklanan ve iade edilmeyen tüp bedelleri ile cezai şart ve cari hesap (kar mahrumiyetine ilişkin) alacağının tahsili istemlerine ilişkin alacak davası olduğu, davalı yanca her ne kadar, usule ilişkin olarak davanın yetkisiz yer mahkemesinde açıldığı ve yetkisizlik kararı verilerek davanın … Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesi gerektiği beyan edilmiş ise de; taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesinde yer alan yetki şartı gereği İstanbul Mahkemelerinin yetkili kılındığı anlaşıldığından davalı yanın yetki itirazına itibar edilmediği ve yargılamaya devam olunarak davanın esasına geçildiği, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi amacıyla gerek talimat yoluyla ve gerek se mahkememizce, konusunda uzman bilirkişilerden raporlar alındığı, alınan tüm raporlardaki hukuki yorum ve nitelendirmeler mahkememize ait olmak üzere, mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporların yapılan mali ve sektörel tespitler, talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunun da defter ve kayıtlara ilişkin mali tespitler bakımından ayrıntılı olduklarının anlaşıldığı ve mali ve sektörel tespitler bakımından hükme esas alınmalarına karar verildiği ve alınan bilirkişi raporları ile az yukarıda ayrıntıları yazılı hususların tespit edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de; davaya konu somut olayda, davacının taraflar arasındaki bayilik anlaşmasını haklı nedenle feshettiği ve davacının taraflar arasında akdedilen bayilik sözleşmesi hükümleri ve haklı fesih kapsamında dava açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu, davacının davalıdan, iade edilmeyen tüp bedellerine ilişkin olarak; 181.809,45 TL, cezai şarta yönelik olarak; 52.052,26 TL ve cari hesap alacağına (kar mahrumiyetine dayanan) ilişkin olarak da; 132,17 TL talep edebileceği, bu miktarlar üzerindeki davacı taleplerinin yerinde olmadığı, ayrıca davalı yanca her ne kadar … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunda dava sonucunda tespit edilen cezai şartın müvekkilinin ticari anlamında mahvına sebep olacağının tespit edildiği, ayrıca talimat yoluyla alınan rapordaki cezai şartın müvekkilinin mahvına sebep olacağı tespit edilmişken, mahkemenizce alınan raporda cezai şartın müvekkilinin mahvına sebep olmayacağı belirtildiğinden, raporlar arasında çelişki doğduğu savunması yapılmış ve davanın reddi talep edilmiş ise de; mahkememizce … Nöbetçi ASHM’den talimat yoluyla alınan bilirkişi raporunun, mahkememizin 08/01/2020 tarihli ara kararındaki görevlendirme kapsamına uygun olmadığı, talimat bilirkişisi tarafından, boş tüplerin imalât bedeli olarak mahkememizce alınan heyet raporu ile hesaplanan; 218.322,45 TL cezai şart tutarı ile Eylül 2014 dönemi için hesaplanan 93.277,14 TL ve Mart 2015 dönemi için hesaplanan 52.052,26 TL cezai şart tutarlarının toplamı olan; 363.651,85 TL üzerinden değerlendirme yapıldığı, oysa ki talimat bilirkişisinin, Mart 2015 dönemi (52.052,26 TL) ve Eylül 2014 Dönemi (93.277,14 TL) cezai şart tutarları ayrı ayrı değerlendirilmek suretiyle; tespit edilen cezai şartların davalının ekonomik mahvına sebep olup olmayacağını, 52.052,26 TL için ayrı, 93.277,14 TL için ayrı değerlendirme yaparak tespit etmesi gerektiği, bu haliyle de raporlar arasında cezai şartın davalının ticari anlamda mahvına sebep olup olmayacağı konusunda çelişki doğmadığı ve mahkememizce bilirkişi heyetinden alınan 16/02/2022 tarihli ek raporun dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, davalı yanın bu yöndeki savunmasına itibar edilmediği, ayrıca bilirkişi raporlarında her ne kadar boş tüplerin imalât bedeli olarak hesaplanan; 218.322,45 TL cezai şart olarak değerlendirilmiş ise de; mahkemenin maddi vakıaya göre talebin ne olduğunu ve uygulanacak kanun maddesini kendisinin tespit etmesi gerektiği, eldeki davada da boş tüplerin imalât bedeli olarak hesaplanan; 218.322,45 TL’nin talebin mahiyeti gereği alacak olarak nitelendirilmesi gerektiği, bu alacak kaleminin cezai şart olarak değerlendirilemeyeceği nedenle zaten tarafların ekonomik mahvına neden olup olmayacağı yönünde de bu miktarın değerlendirmeye dahil edilmediği ve yine davalı yanca her ne kadar ıslah dilekçesi ile arttırılan miktar yönünden zaman aşımı def’i ileri sürülmüş ise de; somut olayda davalının temerrüdünün başlangıç tarihinin sözleşmenin davalı tarafından feshedildiği tarih olacağı, sözleşmenin 08/05/2015 tarihli ihtarname ile feshedildiği ve bu tarih itibariyle TBK 149 madde uyarınca davacı alacağının muaccel olduğu, keza mahkememize açılan iade edilmeyen tüp bedellerine ilişkin kısmi alacak davasında TBK 146 madde uyarınca 10 yıllık zamanaşımının uygulanacağı, muacceliyet tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde 28/03/2022 tarihinde davanın ıslah edildiği anlaşılmakla, davalı yanın zaman aşımı def’ine itibar edilmediği ve sonuç olarak da davacı yanın davasının kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABUL VE KISMEN REDDİ İle;
1-Davacının iade edilmeyen tüp bedellerine ilişkin davasının KABULÜ ile; 181.809,45 TL’nin 1.000,00-TL’sine dava tarihinden, 180.809,45 TL’sine de ıslah tarihi olan 28/03/2022 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
2-Davacının cezai şarta yönelik davasının KISMEN KABULÜ ile; 52.052,26 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
3-Davacının cari hesap alacağına ilişkin davasının KISMEN KABULÜ ile; 132,17 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
4-Alınması gereken 15.984,12 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 1.6253,28 TL ile ıslah sonrası alınan 3.088,00 TL olmak üzere toplam; 4.713,28 TL harçtan mahsubu ile bakiye 11.270,84 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacının dava açılırken peşin olarak yatırdığı 4.713,28 TL harç parasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 29,20 TL, vekalet harcı 4,30 TL, posta ve bilirkişi ücreti gideri 3.010,10 TL, bilirkişi ücreti gideri 3.043,60 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddedilen kısmı üzerinden yapılan hesaplamaya göre olmak üzere toplam; 1.704,41 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 24.829,57 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
7-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 6.258,22 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
8-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa İADESİNE,
9-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe ÇIKARTILMASINA,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde İSTİNAF KANUN YOLU açık olmak üzere karar verildi. 13/06/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır