Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1148 E. 2018/314 K. 17.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1148
KARAR NO : 2018/314
DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/11/2016
KARAR TARİHİ : 17/04/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin müvekkili şirkete toplam 456.170,41 TL tutarında 9 adet fatura kestiğini, bu faturalar karşılığında müvekkilinin çek ve banka havaleleri ile toplam 452.873,77 TL tutarında davalı şirkete ödeme yaptığını, müvekkili şirketin güvence olarak davalı şirkete 165.000.-TL bedelli çeki teslim ettiğini, davalının bu çeki takibe koyarak müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, müvekkilinin haciz baskısı altında 130.000.-TL’yi taksitli olarak ödeme taahhüdünde bulunduğunu, daha sonra 10.000.TL ödeme yapıldığını, müvekkilin davalı şirkete borcunu ödemesine rağmen bu ödeme ile 6.703,36 TL tutarında fazla ödeme yaptığını açıklanan nedenlerle; icra takibi ve dava konusu çek nedeniyle davalı yana borçlu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirket aleyhine 165.000.-TL bedelli çekin tahsili için icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, kesinleşen takip gereği hacze gidildiğini, bu haciz işlemi sırasında davacı şirket yetkilisi 217.8841,45 TL’lik borcun 130.000.-TL’sini kabul edilerek taksitler halinde ödeyeceğini taahhüt ettiğini, davacı ödeme taahhüdünü yerine getirmediği için ikinci sefer hacze gidildiğini ve … plakalı aracın fiilen haczedilerek yediemin otoparkına çektirildiğini, davacının fazladan ödediğini iddia ettiği 6.703,36 TL’nin haciz sırasında vermiş olduğu ödeme taahhüdü gereği ilk taksit olduğunu, istirdat talebinin dayanıksız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf davalı yanın tahsile konu ettiği çekin teminat niteliğinde ve bedelsiz bir çek olup olmadığı noktasındadır.
Davacı yan kayıtlarında takip tarihi itibari ile halen 3.296,57 TL lik bir borcun davalı alacaklıya ödenmesi gerektiği görünmektedir.
Ancak çek bedeli kadar bir borç kayıtlarda görünmemektedir.
Ancak ;
TAKİP KESİNLEŞİP HACİZ UYGULANMASI ESNASINDA DAVACI ŞİRKET YETKİLİSİ BORCU KABUL ETTİĞİNİ VE ÖDEME TAAHHÜDÜNÜ İCRA ZAPTINA YAZDIRMIŞTIR.
Bu hususta Yargıtay uygulaması yerleşik olup, ihtiyati değil kesin haciz sırasındaki orç kabulü ve ödeme taahhüdünün bulunması durumunda artık bedelsizlikten ve teminattan bahsedilemeyeceği, kesin haciz ortamının bir haciz baskısı olmadığı, haciz baskısının ancak ihtiyati haciz gibi durumlarda sözkonusu olacağı kabul edilmektedir.
YARGITAY … Hukuk Dairesi ESAS NO … ve KARAR NO … sayılı kararında da açıklandığı gibi
“….. “Davacı, davanın temelini oluşturan Küçükçekmece …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında 02/12/2009 tarihli haciz sırasında ”10.634,03 TL’yi 04/12/2009 tarihinde ödemeyi kabul ve taahhüt ediyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Davacı hakkındaki haczin ihtiyati haciz olmaması, kesin haciz olması ve davacının yukarıda belirtilen şekildeki borcu kabul beyanı göz önüne alınarak bir karar verilmesi gerekirken, imza incelemesi yaptırılarak yazılı şekilde menfi tespit isteminin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. ” denilmiştir.
Davacı yanın yetkili temsilcisinin borcu ikrarı ve ödeme taahhüdünde bulunması davacı şirketi kesin olarak bağlayıcı olmakla açılan davanın bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenlerle ve dosya içeriğine göre;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL ret harcının peşin alınan 3.108,02 TL kısmından mahsubu ile arta kalan 3.072,12 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı davada kendini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 16.869,70 TL nispi ücreti vekaletin davalıdan alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …