Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1144 E. 2019/802 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2016/1144 Esas
KARAR NO : 2019/802

DAVA : ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA
DAVA TARİHİ : 25/11/2016
KARAR TARİHİ : 07/11/2019

Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine mahkememize açılan; “Ortaklıktan Çıkarılma” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davalı …’ın eşi …’ ın, davacı şirkette çalıştığı dönem içerisinde, …Sitesinde 22 Temmuz 2014 tarihinde işyeri kiralayarak, önce “…”, daha sonra ise, “… ” unvanlı hediyelik eşya imalat ve ithalat yapan bir şahıs şirketi kurduğunu, sonrasında ise… Sanayii sitesinde bir depo kiraladığını, … ile …Sitesi İşletme Kooperatifi arasında yapılan kira sözleşmesinin 12. Maddesi uyarınca; “Kiracıdan 33.075,00 TL depozito ve bir aylık kira bedeli 16.537,50 TL nakit alınmıştır ve kalan 165.375,00 TL, 10 adet sıralı çekler ile tahsil edilmiştir(…)” şeklinde düzenlendiğini, söz konusu maddeden anlaşılan 10 adet çekin davacı şirkete ait olduğunu, işbu çeklerin davalı … tarafından müvekkil şirket adına, kötü niyetli olarak eşi olan, dava dışı …’a keşide edildiğini, davacı şirketin 10 adet sıralı çekin …’ a keşide edildiğinden haberi veya onayı olmadığını, …’a ait şahıs şirketi kurulduktan sonra 09.08.2014 tarihinde davacı şirkete ait depoda hırsızlık meydana geldiğini, söz konusu tarihte şirket ortaklarından …’ ın …’da düğünü olması sebebiyle tüm şirket yetkilileri 09/08/2014-11/08/2014 tarihleri arasında…’da kaldığını, davalı … ise türlü bahaneler uydurarak kardeşinin düğününe katılamayacağını belirterek …’ya gitmediğini, bu tarihte, şirketin boş olmasından yararlanan davalı …’ ın, dava dışı … ve … ile“İkitelli …” adresindeki şirkete ait depoda bulunan birçok malı, aracı ve değerli eşyayı çaldığını, davacıların işbu hususla ilgili olarak cumhuriyet savcılığına şikâyette bulunduğunu, işbu suçla ilgili kovuşturma da hâlihazırda devam ettiğini, davalının, dava dışı … ile anlaşmalar yapıp 09.08.2014 tarihinde gerçekleşen hırsızlık olayı neticesinde çalınan çeklerin yetkisiz kişilerce doldurulmasını sağladığını ve müvekkil şirketi borçlu göstermeye çalıştığını, Davalı …’ ın kendisi için, … Bankası … Şubesi’nden anaparası 450.000 TL olan bireysel tüketici kredisi çektiğini ve işbu tüketici kredisini temin etmek üzere, müvekkil şirket ortaklarından, davalının annesi …’a ait üç(3) adet gayrimenkul üzerinde ipotek tesis ettiğini, daha sonra ise davalı … kendisi için bireysel tüketici kredisi çekmesine rağmen kredi borcunu ödemediğini bu durum neticesinde, …’ın müvekkil şirket ortağı olması nedeniyle davalının kredi borçlarını müvekkil şirket tarafından ödemek durumunda kalındığını, söz konusu kredi borcu müvekkil şirketçe, anaparası, faizleri ve masraflarıyla birlikte hala ödenmeye devam ettiğini, … Mah, 19J.IId Pafta, 2026 Ada, 6 Parsel, 1 Bağımsız bölüm numaralı daire ve … Mah, 19J.IId Pafta, 2026 Ada, 6 Parsel, 2 Bağımsız bölüm numaralı daire olarak kayıtlı iki adet taşınmaz davalı tarafından, müvekkili şirkette imza yetkilisi olduğu dönemde bu yetki kötüye kullanılmak suretiyle ve şirket ortaklarının, ortaklar kurulu kararı olmaksızın müvekkil şirket adına satın alındığını ve ödemelerin tamamının, yine şirket ortaklarının haberi olmaksızın şirket hesabından ödendiğini, söz konusu taşınmazları imza yetkisinin kaldırıldığı tarih olan 22.08.2014 tarihinden yaklaşık 1 ay sonra, şirketin hiçbir ortak kararı ve onayı da olmaksızın, herhangi bir ortaklar kurulu kararı da olmaksızın 16.09.2014 tarihinde dava dışı … isimli şahsa muvazaalı işlem yapmak ve sahte belge üretmek suretiyle tapudan devir ve teslimlerinin gerçekleştiğini ve işbu satımın karşılığı olarak şirket hesabına hiçbir BEDEL ödenmediğini, bunların üzerine her iki taşınmazı da, taşınmazları satın aldığı gün olan 30/09/2014 tarihinde, toplam 600.000,00 TL bedelli olarak yine …’ın tanıdığı olan ve birlikte taşınmaz alım satım işlemleri gerçekleştirdiği dava dışı “…’a olan borcuna istinaden” denmek suretiyle … Bankası’nda … adına ipotek tesis ettirildiğini, davalının müvekkili şirketin imza yetkilisi iken, 25.07.2014 tarihinde … isimli şahıstan … semtinde mukim olmak üzere biri tapuda “…ilçesi 596 Ada No, 2 Parsel No, … Pafta No, … Yevmiye No, 68 Cilt No, 6655 Sıra No’ lu”, diğeri ise tapuda “… ilçesi 232 Ada No, 12 Parsel No, … Pafta No, … Yevmiye No, 27 Cilt No, 2589 Sıra No’ lu” olarak kayıtlı olmak üzere toplam 600.000,00 TL bedelli iki adet gayrimenkul satın aldığını, işbu gayrimenkullerle ilgili alım satım işlemlerinden yine şirket ortaklarının herhangi bir haberi olmamakla, keza bu alım satım işlemleri hususunda diğer şirket ortaklarının hiçbir onayları da olmadığını, davalı tarafından imza yetkisini haiz olduğu dönemde satın alınan işbu gayrimenkullerin o dönem toplam gerçek bedeli 600.000,00 TL olduğunu, … tarafından yapılan hileli uygulamalarla ve sahte belgelerle gayrimenkullerin toplam bedeli, gayrimenkullere ilişkin ekspertiz raporlarında 900.000,00 TL olarak gösterildiğini, ekspertiz raporlarında değerlerini toplam 900.000,00 TL olarak gösterttiği işbu iki(2) adet gayrimenkulu satın alabilmek için, imza yetkisini kötüye kullanmak suretiyle, müvekkil şirket ad ve hesabına, … Bankası … Şubesi’nden anaparası 900.000,00 TL olan kredi çektiğini ve bu bağlamda müvekkil şirket faizleriyle birlikte toplam 1.305.817,00 TL kredi borcuna soktuğunu belirterek; davalının şirket ortaklığından çıkartılmasına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Davacı şirketin aile şirketi olduğunu, yaklaşık 15 yıldır faal ve aktif olan şirkette diğer üç ortağın bir araya gelerek davacıya yöneltilen haksız suçlamalar neticesinde 2014 yılından bu yana müvekkilinin uzaklaştırıldığını, davacının şirketin %24 hisse sahibi olarak çalıştığı dönem boyunca davacı şirketin büyümesine ve aktifinin düzenli olarak artmasını sağladığını, davacının bahsetmiş olduğu davaların ve soruşturmanın halen derdest olduğunu, nitekim davacıların savcılık şikayeti yaptığı başkaca bir çok dosyada takipsizlik kararı verildiği, davacıların birlikte hareket ederek müvekkilini şirketteki haklarının kaybına yol açmak için her türü yolu denediğini, davacı şirketin ve diğer davacıların üzerine kayıtlı mal varlıkları araştırıldığında şirketten kaynaklı birçok aktif gayrimenkul edindiklerinin anlaşılacağını, müvekkilinin şirketi zarara sokmaktan tam aksine şirketin davacıların aktiflerinin artmasına vesile olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
6102 Sayılı TTK’ nın 638 maddesi; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Yine TTK’nun 640.maddesinde; ortağın ortaklıktan genel kurul kararı ile çıkarılması bakımından ana sözleşmede buna dair sebeplere ilişkin düzenlemeye yer verilebileceği, çıkarma kararına karşı ortağın üç ay içerisinde dava hakkının bulunduğu ifade edilmiş ayrıca üçüncü fıkrasında da, şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararıyla haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılması halinin saklı olduğu hüküm altına alınmıştır.
Mahkememizce, davacı yanın yukarda belirtilen talep kapsamına nazaran, uyuşmazlığın çözümünün teknik bilgiye dayalı olması yanında, davacı şirket ticari defter ve dayanak kayıtlarının da incelenmesi zorunluluğu karşısında, keza çıkarılma halinde ayrılma akçesi tesbiti de dikkate alınarak, davacı şirket ticari defter ve kayıtları da inceletilmek suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verilip 17.05.2018 tarihli ara kararlı inceleme kararı verilerek HMK.’nın 324. maddesi uyarınca davacı vekiline bilirkişi inceleme masraflarını yatırması için 1 hafta kesin süre verildiği, kesin sürenin de sonuçlarının ihtaren hatırlatılmış, davacı vekili ara karar gereğini yerine getirmemiş, buna karşın 31.10.2018 tarihli talebiyle ve şirketin zor durumda olduğunu da beyanla ek süre verilmesi ve duruşma açısından da mazeret isteminde bulunmuş, 01.11.2018 tarihli celse sonrasında, 20.12.2018 tarihli celsede de ek süre istemini tekrar etmiş, ayrıca aksi halde ceza davası sonucunun beklenmesini talep etmiş, 30.05.2019 tarihli celsede taraf vekillerinin birden çok mazeret talepleri dikkate alınarak, mazeret taleplerinin reddi ile dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, yenileme sonucunda 07.11.2019 tarihli son celsede esas yönünden hüküm tesis edilmiş olmakla, davacı yanın, sonuçları da hatırlatılıp ihtar edilen ara karar gereğini verilen süre içerisinde yerine getirmediği gibi, yukarda detaylandırılan yargılama süresince de ara kararı ikmal etmemesi karşısında, tarafların iddia ve savunmaları kapsamında, (ceza davası sonucunun tek başına davamızın esas yönünden karara bağlanması için yeterli olmayacağı da açık olmakla, davacı yanın bu yöndeki istemi de yerinde olmayıp), davacı şirket nezdinde bulunan defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı; bu nedenlerle, davacılar tarafından, davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulmadığından reddine; karar vermek gerekmiş olmakla; aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle
1-Kanıtlanamayan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 29,20 TL’ nin mahsubu ile bakiye 15,20 TL’ nin davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Yargılama masraflarının tümüyle davacılar üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
5-HMK 120 maddesi uyarınca davacılar tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
Dair, karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …