Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1117 E. 2018/1134 K. 26.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1117 Esas
KARAR NO : 2018/1134
DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 17/11/2016
KARAR TARİHİ: 26/11/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; davanın konusunun İstanbul … İcra müdürlüğünün… esas numaralı dosyasına davalı tarafça yapılan itirazın iptali talebi olduğunu, davanın değerinin 35.000,00-TL tutarında olduğunu, davanın İstanbu … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyasına yaptığı itirazının iptali ile takibin devamını, kötü niyetli ve haksız olarak borca itiraz eden borçlunun %20′ den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesine ve yargılama giderlerinin haksız borçluya yükletilmesini, davalılardan …Şti. Müvekkili şirket ile 02/11/2015 tarih ve 51570 nolu faktoring sözleşmesi imzalayarak müvekkili şirketten iş bu sözleşmeye istinaden faktoring finansman hizmeti aldığını, diğer davalı ise iş bu faktoring sözleşmesinin müteselsil kefili olarak imzaladığını, davalı tarafa … Noterliğnini 02/06/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin gönderildiğini, borçları nödenmesini ihtar ettiğini, bu meyanda davalıların temerrüde düşürüldüğünü, davalılar ile müvekkili şirket arasında akdedilmiş dosya ekinde mevcut sözleşmenin VI.-1. Maddesi gereği müvekkili şirketin kayıtlarının anlaşmazlıklarda HMK 193. Maddesine göre tek geçerli delil teşkil edeceği kararına varıldığını, bu yönde müvekkilin kayıtlarının incelenmesini de talep ettiğini, bu nedenlerle fazlaya dair dava ve talep haklarının saklı tutmak kaydı ile davalı borçluların haksız olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itarazın iptali ile icra takibinin devamını, kötü niyetli borçlunun %20den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemeye hükmedilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı …Tşi ve …’ ın verdiği cevap dilekçesini özetle; davacı taraf ile davalı taraf faktoring sözleşmesini karşılıklı olarak imzalandığnıı, davacının iddia etmiş olduğu gibi …’ e ait 03/01/2016 tarihli ve …numaralı 35.000,00-TL fatura tutarı davacı tarafa devir ve temlik edilmediğini, davacı itirazın iptali davasında dayanak olarak gösterilmiş olduğu temlik ve devir faturası davacının gerçeği yansıtmadığını, davalı ekde belirtilen tçek karşılığında… imalatını yapmış olduğu CTP dökme ızgara üretimin ve teslimini gerçelşetirildiğini teslim ettiği ürünlerden alacaklı olduğu konu mevzu olan tutar karşılığında çek aldığını, almış olduğu çek davacı tarafa ibraz ettiğini, davacı şirket çek evrağını vade faizlerini kesinti yaparak teslim aldığını, davacı bu nedenle faturaya bağlı olarak … Noter aracılığı ile 02.06.2016 tarihinde davalıya gönderilmiş olan borç ödeme ihtarnamesinde ve… Esas sayılı ilamsız icra takibine belirtmiş olduğu borç ve faiz tutarları faizlerini gerçek rakamları ile yansıtmadığı gerekçesi ile davalı şirket tarafından itiraz edildiğini, bu nedenle davacı tarafı nistemiş olduğu köt niyetli borçlunu n%20′ den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatı ödemesinin iptalini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Bilirkişi raporuna göre; işbu raporun V/B.1 bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere usulüne uygun olarak tutulan e-defterlerin davacının lehine delil vasfına haiz olduğu, icra takip tarihi ve dava tarihi itibariyle davacı şirket ticari defterlerinde davalının faiz hariç 35.000,00-TL tutarında borçlu olduğunu, yani davacı şirketin davalıdan faiz hariç 35.000,00-TL tutarında asıl alacağının bulunuduğunu, işbu raporun V/B.2 bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere SMMM-Bilirkişi Halil Uyanıker tarafından davalının ticrai defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda düzenlemiş olduğu bilirkişi raporunda; davalı …Şti. 08/01/2016 tarihinde…’ den 35.000,00-TL tutarındaki çeki teslim aldığını aynı gün bu çeki …Faktoring adına …Bankasına teslim ettiğini, çek karşılığında 32.309.56-TL tahsilat yapıldığını, davalı şirketin defterleri incelendiğinde 05.01.2016 tarihinde… numaralı fatura ile 18129 nolu irsaliye ile 191 331 372 00 TC kimlik nolu …’ e 214 Adet CPT dökme ızgara ( 1000x1000x38) teslim ettiğini, bu kaydı 10.01.2016 tarihinde 4 nolu yevmiye maddesi ile resmi defterlerine işlediğini, davalı 08.01.2016 tarihinde bu çeki …Faktoring’ e teslim ettiğini, davacı …Ş: çeki teslim aldığını, bu çekin erken ödemesi ile ilgili olarak 2.620,09-TL faktoring ücreti ve 70,35-TL masraf tahsil ettiğini, 2geri kalan 32.309,56-TL’ yi davalıya ödediğini, bu işlemler davalının yevmiye defterine işlenmediği yönünde görüş bildirildiğini, raporun VI/2.3 bölümünde görüleceği üzere davalının …Faktoring A.Ş:’ den tahsil etmiş olduğu 32.309,56-TL tutarındaki çek hasılatının ticari defterine kaydetmemiş olması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri kanununun 222. Maddesine uyarınca davalının ticari defterleri delil olarak dikkate alınmaması gerektiğinin mütalaa ettiğini, işbu raporun V/C bölümünde ayrıntılı olarak açıklandığı üzere taraflar arasında sözleşme ile belirlenen faiz oranı olan ( %10,50+%10,50x%50) =%15,75 ile davacının takip talebinde asıl alacağa icra dairesinde %15,75 ( yasal) faizi oranında faiz isteminde bulunduğunu, T.C.Merkez Bankası verilerine göre avans işlemlerinde uygulanan faiz oranının 27.09.2016 icra takip tarihinde ve 17.11.2016 dava tarihinde %10,5/ ise de talepten fazlaya hüküm kurlup kurulamayacağı hususununu mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık noktası faktöring sözleşme ilişkisi uyarınca davalı tarafça davacıya ciro edilen çekin karşılıksız çıkması üzerine davacı tarafça davalıya yapılan ödemenin davacıya iadesi gerekip gerekmediği olduğu tespiti yapılmıştır. Faktoring işlemi, içeriğinde alacağın temliki hükümlerini barındıran ve Türk Borçlar Kanunu’ndaki tip sözleşmelerden birkaçının uygulanmasını gerektiren atipik karma bir sözleşme olarak nitelendirilmektedir. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/11381, Karar No : 2017/957 sayılı ilamı) Yurtiçi faktoringde, faktoring işleminin üçlü bir ilişki olduğu doktrinde ve Yargıtay uygulamasında tartışmasız kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 03.11.2010 tarih, 2010/19-488 E, 2010/557 K. sayılı kararında da faktoring işleminin müşteri (firma), faktoring şirketi (faktor) ve borçlu olmak üzere üç tarafının bulunduğu açıkça belirtilmiştir. Faktoring işleminin tarafları yönünden alacağın devri hükümlerinin uygulanacağı da sözü edilen Yargıtay içtihadında ve Yargıtay’ın bu konudaki istikrarlı içtihatlarında vurgulanmıştır. ( Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/12580, Karar No: 2017/7226 Sayılı Kararı)
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda davalı taraf defterleri üzerinde yapılan incelemede davaya konu edilen çekin davacıya teslim olunduğu bunun karşılığında 2.620,09 faktöring ücreti, 70,35 TL masraf tahsiliyle 32.309,56 TL’nin davalıya ödenmiş olduğunun tespit edilmiş olması, davalının defterleri usulüne uygun tutulmamış olmakla defterlerin artık davalı aleyhine delil teşkil edecek olması, davacı defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda da davacı iddialarının destekler kayıtların bulunuyor olması kaldı ki davalı savunmalarında da çekin karşılıksız çıktığı beyanı yanında davalıların davacı faktöring şirketinin kendilerine ödeme yapmadığı şeklinde bir savunmalarının da bulunmaması, faktöring sözleşmesi gereği davacının ödeme yapmasına sebep olan çekin karşılıksız çıkmasıyla yapılan ödemenin de dayanaksız hale geldiği, çekin cirosu yoluyla temlik olunan alacağın davacı tarafça tahsil edilemediği ve sözleşme hükümleri uyarınca da davacıya iadesi gerektiği nedenleriyle davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Esas No : 2014/7674 ve Karar No : 2014/20655 sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması, alacağın faturaya ve çekin temlikine dayalı olması (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2013/2345 Karar No: 2013/6713 sayılı kararı ) sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
2- Davalıların İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Kabul edilen alacağın (35.000,00 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 7.000,00 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 2.390,85-TL harçtan peşin alınan 597,72-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.793,13-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 597,72-TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 4.200,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davacının yaptığı ilk masraf 33,50-TL, bilirkişi ücreti 1.640,00-TL, posta gideri 276,00- TL olmak üzere toplam 1.949,50-TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraflar yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR