Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1089 E. 2019/212 K. 13.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2016/1089 Esas
KARAR NO : 2019/212
DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/11/2016
KARAR TARİHİ: 13/03/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin dava dilekçesini özetle; davalı ile müvekkili arasında yapılan ticari mal alışverişi olduğunu, 30.06.3016 tarihli faturadan görüleceği üzere, borçlu firmaya davalıdan alacağı 105,9322-TL birim fiyatıyla 200 adet… 13 MM ( ağaç tabakalarından oluşan panel-kontrplak) satın alındığını, işbu satımdan müvekkilin 3.813,56-TL KDV tutarı ile birlikte toplam 25.000,00-TL alacağı doğduğunu, davacı müvekkilin söz konusu alacağına ait bütün kayıtlar ticari defterlerinde mevcut firmaya ait ticari defterler incelendiğinde davalının borcu açığa çıkacağını, müvekkili olduğunu gösterir e fatura sureti, sevk irsaliyesi ve BA-BS formu ve mutabakat defterlerin incelenmesi aşamasında fatura aslı ve ticari defterlerde dava dosyasına sunulacağını, davalı ile arasındaki alacak borç ilişkisine ait tutmuş olduğu defter kayıtları incelendiğinde ödememe konusunda gösterdiği direncin haksızlığı açık olarak meydana çıkacağını, müvekkilin alacağının tahsilinin ileride imkansız hale gelmesi ihtimali de dikkate alınarak davalı borçlu şirketle ilgili olarak öncelikle teminatsız olarak mahkeme aksi kanaatte ise uygun bir teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmesini, davanın kabulü ile yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlığın davacı tarafından taraflar arasında ticari alım-satım ilişkisi olduğu iddiasıyla düzenlenen fatura gereği davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplanmış olduğu tespiti yapılmıştır.
Bilirkişi raporuna göre; davacının ibraz edilen 2016 yılı ticari defterlerinin lehine delil vasfının bulunduğunu, davalının ticari defter ve belgelerinin tarafına ibraz edilmediğini, taraflar arasında akdedilmiş bir sözleşme tarafına ibraz edilmediğini, davacının ibraz edilen ticari defterlerinde dava tarihi itibariyle dava konusu faturadan dolayı davalıdan 25.000,00-TL alacaklı olduğunu, davacı davlıdan …nolu 30.06.2016 tarihli 25.000,00-TL tutarlı faturadan dolayı alacağı olduğunun iddia etsede; dava konusu faturayı davalıya tebliğ ettiğini somut olarak ispat etmesi gerektiği veya faturada yazılı malları davalıya teslim ettiğini yasaya uygun deliller ile ispata mecbur olduğu davacı bu ispatlardan herhangi birini yasaya uygun deliller ile yapabiliyorsa davacıdan 25.000,00-TL tutarlı faturadan dolayı alacağı olacağını, çünkü davalı tarafından herhangi bir belge ve bilgi ibraz edilmediğini, davacı bu ispatlardan herhangi bir yasaya uygun deliller ile yapamıyorsa 25.000,00-TL tutarlı faturadan dolayı davalıdan alacağı olamayacağı ancak mevcut dosya kapsamından ibraz edilen bilgi ve belgelere göre alacağın ispat edemediğini, tarafların mahkeme masrafları, vekalet ücreti, icra-inkar tazminatları ile benzeri taleplerinin mahkemenin takdirinde olduğunu belirtmiştir. Bilirkişi ek raporuna göre; yapılan araştırmalar sonucunda davalı …A.Ş. …vergi dairesinin … nolu mükellefi olup e-fatura kayıtlı kullanıcılar listesinde yer aldığını, e-fatura kullanıcıları tebliğ hükümleri çerçevesinde fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin elektronik fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükellefler tarafından gönderilen elektronik faturaları almaları zorunlu olup davalının … nolu 30.06.2016 tarihli 25.000,00-TL tutarlı faturayı tebliğ aldığını ve faturaya yasal süresi içinde herhangi bir itiraz etmediğini, yapılan inceleme sonucunda davacının davalıdan… nolu 30.06.2016 tarihli 25.000,00-TL tutarlı faturadan dolayı alacağı olduğu yönünde bilirkişi görüşü oluştuğunu belirtimştir.
Fatura ile ilgili olarak; Dosyada davacı tarafında kesilmiş bir fatura bulunmaktadır. Faturanın davacı lehine delil teşkil edebilmesi için Yargıtay 23. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/5485, Karar No: 2016/550 sayılı ilamında da belirtildiği gibi “Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır.(Dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir. Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belge fatura değildir. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir. (Geniş bilgi için Bkz: Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Konya; Sh 111 vd.) Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür.” Dosyamızda bilirkişi tarafından e-fatura kullanıcıları tebliğ hükümleri çerçevesinde fatura uygulamasına dahil olan mükelleflerin e-fatura uygulamasına kayıtlı olan diğer mükellefler tarafından gönderilen e-faturaları alması zorunlu olup davalının …nolu 25.000,00 TL turalı faturayı tebliğ aldığı ve süresinde bir itiraz olmadığı tespiti yapılmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858, Karar No : 2017/2944 sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir.
Fatura ve davacı ticari defterleri bakımından taraflar arasındaki akdi ilişki ispat olunmakla artık ödeme iddiası var ise bunun davalı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Davacı tarafça tanzim edilen faturanın davalıya tebliğ edilmiş olması ve davalı tarafında faturaya süresinde itiraz edildiğine dair herhangi bir savunmaya veya dosya kapsamında bir delil bulunmaması, faturanın tebliğ ve süresinde itiraz edilmemesi durumunda davacı lehine sözleşme gereği edimlerin ifa edildiğine dair bir karine oluşup bunun aksinin davalı tarafça ispatı gerekirken davalı tarafça bu ispat mükellefiyetinin yerine getirilmemesi, faturanın davacı taraf defterlerindeki kayıt durumu dikkate alınarak davacının davasını ispat ettiği kanaatiyle davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ İLE,
2-25.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren ticari avans faiziyle beraber davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 1.707,75-TL harçtan peşin alınan 426,94-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.280,81-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 426,94-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 40,30-TL, bilirkişi ücreti 1.000,00-TL, posta gideri 153,00-TL olmak üzere toplam 1.193,30-TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.000,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yüzüne karşı, davalı taraf yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
E-İMZALIDIR
Hakim …
E-İMZALIDIR