Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1083 E. 2018/187 K. 14.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1083 Esas
KARAR NO : 2018/187
DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/11/2016
KARAR TARİHİ : 14/03/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu dava dilekçesini özetle; Davacı müvekkili şirket, fuar ve bu tip organizasyonları yapan ticari bir firma olduğunu, davalı ise bir dernek olduğu, derneğin iştigal konusu ile ilgili fuar düzenlenmesi konusunda davacı müvekkili şirketle anlaştığını derneğe gelir elde etmek istediğini, davacı şirket ile davalı dernek arasında 08/01/2014 tarihli Fuar Düzenleme İşbirliği adlı sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye istinaden …- … Fuarı’nın 1. Sinin düzenlenmesi davacı şirket tarafından gerçekleştirilmesi konusunda anlaşıldığını, bahse konu sözleşmeye ek olarak 17.12.2014 tarihinde imzalanan protokol ile 08.01.2014 tarihli sözleşmedeki fuar düzenleme süresine ilaveten fuarın 5 defa daha düzenlenmesi için yetki verildiğini, davalı dernek sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği için davacı şirket ciddi bir zarara uğradığını, bu sebeple … Noterliği’den 01.09.2016 tarihli bir ihtarnameye itiraz ettiği için bu davanın açılma zorunluluğu doğduğunu, bu nedenlerle sözleşmeye aykırılığın tespit edilerek davacı müvekkilin uğradığı zararının tespit ve tahsil edilmesi için işbu dava açılmak zorunla kalındığını, sözleşmeye aykırı olarak haksız rekabet oluşturan davranışların durdurulmasını, davacının zararının karşılanması amacıyla fazlaya dair haklar saklı kalmak ve ileride artırılmak kaydıyla şimdilik belirsiz alacak olarak 15.000-TL zararın giderilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı dernek üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; davacı …. Müvekkili … ile tünelcilik konusunda tunnel … markası ile Fuar düzenlemek üzere 08/01/2014 te işbirliği sözleşmesi imzaladıklarını ancak derneğin 2016 yılındaki fuarın ilgi görmesi için ne kamu ne de özel tanıtımlarda destek vermediğini, bu surette sözleşmedeki sorumluluğun yerine getirilmediğini, tanıtım ve bilgilendirme yapmadığını, başka fuarları desteklemeyeceğini taahhut ettiği halde 2. …Konferansı düzenleyerek internet sitesinde konferansın tanıtımını yaptığını, konferansın yapılacağı alanda stand satışı yaptığını, daha önceki yıllarda fuara katılan firmaları arayarak fuara katılmayıp konferans katılmaya ikna etmesi sonucu bu firmaları fuara katılmadıklarını zarar ettiğini 02/09/2016 tarihli ihtarname ile zararlarının giderilmesini istedikleri halde bu ihtarnameye itiraz edildiğinden dava açmak zorunda kaldıklarını iddia ile sözleşmeye aykırılığın tespitini haksız rekabet oluşturan davranışların durdurulmasını ve belirsiz alacak olarak 15.000-TL zararın giderilmesini talep ettiğini, davacının dava dilekçesindeki tüm iddiaları maddi ve hukuki duruma uygun olmayıp tamamına itiraz edeceğini, dava dilekçesinde iddia olunan maddi vakılara gerçeğe aykırı eksik ve çarpıtılarak mahkemeye sunulduğunu, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun işbu kötü niyetli davanın esastan reddini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No : … Karar No : …sayılı ilamında belirtildiği üzere; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun ile değişik 4. maddesinde ticari davaların; mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrıldığı anlaşılmaktadır. Mutlak ticari davalar, tarafların sıfatına veya bir ticari işletme ile ilgili olup olmamasına bakılmaksızın kanun gereği ticari sayılan davalar olup TTK’nun 4/1. maddesinin b, c, d, e, f fıkralarında ve özel kanunlarda düzenlenmiştir. Nispi ticari davalar ise, tarafların tacir sıfatına haiz olduğu ve her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili uyuşmazlıklardan doğan davalardır. Bir başka ifade ile, bu davalar ya bir ticari işletmeyi ilgilendirmeli ya da iki taraf için de ticari sayılan hususlardan doğmaları halinde ticari dava olarak nitelendirilebilirler.
Yargıtay… Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : …sayılı kararında “6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer Kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Diğer taraftan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Öte yandan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtay’ca re’sen incelenir. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5/4. maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre, yargı çevresinde ayrı bir asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemelerine açılan davalarda görev kuralına dayanılmamış olması görevsizlik kararı verilmesini gerektirmeyecektir. Başka bir anlatımla, yargı çevresinde asliye ticaret mahkemesi bulunmayan yerlerde bir ticari uyuşmazlığın çözümü için asliye hukuk mahkemesine genel mahkeme sıfatıyla dava açılması halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilmeksizin işin görülmesi gerekir. Buna karşılık, Kanun aksi durumu düzenlememiş olduğundan, asliye hukuk mahkemesinin ticari olmayan bir davayı asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla görmüş olması açıkça bozmayı gerektiren bir usule aykırılık halini oluşturmaktadır.” içtihadına yer verilmiştir.
Her ne kadar davacı taraf davalı dernek tüzel kişiliğini hasım göstermek suretiyle söz konusu davayı açmış ise de aralarında davaya konu edilen uyuşmazlığın mutlak ticari dava sayılan davalardan olmaması, nisbi ticari dava bakımından işin davacı tacir için ticari işletmesiyle ilgili olması yeterli olmayıp her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili olması gerekliliği davada hasım olarak ise ticari işletme değil dernek statüsünde olan …nin gösterilmiş olması sebebiyle mahkememiz görevli olmadığından ve asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Mahkemenin görevine ilişkin dava şartı noksanlığı bulunduğundan, HMK’nun 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın görev yönünden usulden REDDİNE,
2-Karar kesinleştiğinde HMK madde 20 uyarınca kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içerisinde taraflarca talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE, gönderilmesine, şayet yasal iki haftalık süre içerisinde taraflarca talep edilmemesi halinde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
3-HMK’nun 331/2 md. uyarınca harç, yargılama gideri ve gider avansının görevli mahkemece değerlendirilmesine, davaya başka bir mahkemede devam edilmediği takdirde talep üzerine harç yargılama gideri ve gider avansı konusunda mahkememizce karar OLUŞTURULMASINA,
Dair, verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır