Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1028 E. 2018/706 K. 09.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2016/1028 Esas
KARAR NO : 2018/706
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/11/2009
KARAR TARİHİ : 09/07/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 15/01/2003 tarihli 15 yıl süreli Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi imzalandıını, bu sözleşme ile davalı taraf, intifa hakkı müvekkili şirkette, işletmeciliği kendisinde bulunan … ada, 9 parselde bulunan gayrimenkul üzerine kurulu akaryakıt istasyonunda münhasıran …’dan veya …’ın belirleyeceği yerden satın alacağı akaryakıt petrol müştaklarını, madeni yağlar ile diğer malları evsafını değiştirmeden satmayı, bulundurmayı, teşhir etmeyi, reklamını yapmayı kabul ve taahhüt ettiğini, davalı ile müvekkili şirket arasında imzalanan bayilik sözleşmesinin 2. Maddesinde Bayi, bu sözleşme çerçevesinde ve… mevkiinde bulunan istasyon da … tarafından ünretilen ve dağıtılan 750m3/yıl beyaz ürün cinsi akaryakıt ile 3 ton/yıl madeni yağ ve müstahzarlarını satmayı kabul ve taahhüt ettiğini, …’ın bayinin feshi sebebiyet vermesinden dolayı maruz kaldığı zararı ve satış kaybından dolayı mahrum kaldığı kar kaybını da bayiden talep etme hakkını haiz olduğunun belirtildiği, davalı bayi bayilik sözleşmesi ile kendisine verilen demirbaşları da aide etmediğini, akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi gereğinde bayiye teslim edilen dört adet ponpaüstü aydınlatma, dört adet istasyon giriş çıkış yönlendirmeleri, kanopi alın kolonlarının boyanması ile kanopi alınlarını ışıklı logolar, tankerin kurumsal kimlikle boyanması, ışıklı bina alın yazılarında oluşan demirbaş malzemeler de halen müvekkil şirkete iade edilmediğini, davanın kabulünü ve fazlaya dair haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL tutarında cezai şart alacağı ile 10.000,00-TL tutarında kar mahrumiyetinden doğan, toplam 20.000,00-TL alacağın tahsiline ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
S A V U N M A /
Davalı cevap dilekçesinde özetle; davacı huzurdaki davada, cezai şart kar mahrumiyetinden doğan zarar ve demirbaşlarının iadesini talep ettiğini, davacı, talep etmiş bulunduğu cezai şart ve kar mahrumiyetine ilişkin toplam 20.000-TL’sına ilişkin dava harçlarını ödemiş bulunmasına rağmen, aideleri talep edilen menkul mallara ilişkin davanın harcını ödemediğini, dava konusu menkul malzemelerin iadesine ilişkin davanın harcı, iadesi talep olunan menkullerin değeri üzenrinden alınması gerekir ve eksik harç tamamlanmadıkça davaya devam olunamayacağını, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında; önce 10/12/2002 tarihinde “Bayilik Ön Protokolü” daha sonrada 15/01/2003 tarihinde “Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesi” akdedildiği, davacı şirket mevekkil şirket ile akdettiği yukarıda belirtilen her iki sözleşmenin teminatı olmak üzere, müvekkil şirketten 15 yıl süreli intifa hakkı tesisi ve ipotek tesisi talebinde bulunduğunu, bunun üzerine yukarıda belirtilen 15/01/2003 tarihinde “Akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesinin” teminatını teşkil etmesi amacıyla…Mevkii 1940 ada12 parsel sayılı gayrimenkul üzerinde… yevmiye ve 16/12/2002 tarih ile 15 yıl süreli intifa hakkını davacı lehine tesis edildiğini, yine bazı gayrimenkuller üzerine, ipotek tesisi de gerçekleştirildiğini, müvekkili 30 Aralık 2008 tarihli ihtarnamesi ile 15/01/2003 tarihli “akaryakıt İstasyonu Bayilik Sözleşmesinin” feshettikten sonra,… Noterliğinden keşide ettiği 01610 yevmiye nolu ve 21 Ocak 209 tarihli ihtarnamesi ile mezkur bayilik sözleşmesi gereğince müvekkili şirkete davacı tarafından teslim edilen demirbaşların iade alınması ihtarında bulunulduğunu, davacı şirket, müvekkilin demirbaşların iade alınmasına ilişkin ihtarını tebellüğ etmesine rağmen, bu güne kadar demirbaşları iade almadığı gibi demirbaşların kime ve nereye teslim edileceği konusunda da müvekkile bir bildirimde bulunmadığını, bu itibarla davanın demirbaşların iadesine ilişkin kısmının da reddi gerektiğini, davacının dava konusu demirbaşların kime ve nereye teslim edileceğini bildirmesi halinde, müvekkilinin anılan demirbaşları teslim etmeye hazır olduğunu, her türlü dava ve talep haklarının saklı kalmak kaydıyla davacı tarafından eksik yatırılan harcın tamamlattırılmasına, Kütahya (…) Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan… E sayılı dosyasından verilecek olan karar huzurdaki davanın neticesini etkileyeceğinden söz konusu davanın huzurdaki dava bakımından bekletici mesele yapılmasına, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini vekaleten talep etmektedir.
MAHKEMEMİZİN İLK KARARI
Mahkememezin 02/02/2015 tarih ve… Esas ve 2015/55 sayılı kararında; “Davacı vekili 19.4.2013 tarihili islah dilekçesi ile kar mahrumiyetini arttırarak 61.509.00 tl kar mahrumiyeti 10.000.00tl cezai şart alacağı talep etmiştir. Dilekçe tebliğ edilmiş, harç alınmıştır.
Tüm taraf vekilleri, taraflara ilgili kayıtlar ve raporlar tebliğ edilmiş, davanın aşamalarından haberdar edilmiş, beyanları alınmıştır.
Kütahya 2 nolu asliye hukuk mahkemesi vasıtasıyla talimatla bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Davalının işyeri kayıtları ticari defter ve belgeleri incelenmiştir. Bilirkişi… 6.4.2010 tarihli raporu ile çakırogulları firmasının … firmasından alacaklı yada bor çlu olmadığını bildirmiştir.
Bilirkişiler prof.dr …, …,. … tüm taraf iddialarını, tüm delileri ilgili kayıtları inceleyerek rapor vermiştir. 9.6.2011 tarihli raporu ibraz etmiştir. bilirkişiler dava konusu olaya ilişkin tüm ticari defter ve dayanak kayıtları, dosya içindeki delillir ve tüm iddiaları değerlendirmişlerdir. Cezai şarta ilişkin bilrikişilerden ek rapor alınmıştır. Bilirkişiler 27.2.2012 tarihli ek rapor ibraz etmiştir. Bilirkişi raporları detaylı ve gerekçelidir. raporlar denetime açık detaylı .olayla bir biri ile uyumlu oluşu dikkate alınarak yeniden bilirkişi raporu alınmamıştır. Bilirkişiler raporunda ” davacının davalı yanın sözleşmeye uyma konusunda yaklaşık 5 yıl boyunca sessiz kalarak eksik kalan tonaj için davalıya hiçbir ihtarda bulunmadığı sonradan sözleşmeyi fesh ederek haklı fesih öne sürmesinin cezai şart talep etmesinin yasal olmadığı , ancak kar mahrumiyeti talep edebileceği , kar mahrumiyeti alacağının 41.434.80 usd olacağı ” bildirilmiştir. Yargıtay hukuk genel kurulu… esas ve …karar sayılı ilamı ile davalının ticari ilişki boyunca satmayı tahahüt ettiğ orandan aşağı mal satmış ve bu süre boyunca itiraz gelmedikten sonra sözleşmenin feshi ile cezai şart talebinin M:K. 2. Maddesi ile uyuşmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında yapılan bayilik sözleşmesi ve intifa sözleşmesi varlığı ile davalının bayilik sözleşmesini 30.12.2008 tarihinde fesh ettiği konusunda çekişme yoktur. taraflar arasında 15.1.2003 tarihinde bayilik sözleşmesi akdedilmiştir. 4054 sayılı rekabetin korunması hakkında kanun ile rekabet kurulunun 2002/2 ve 2002/3 sayılı tebliğlerine göre sözleşmelerdeki sürenin 5 yılı geçemeyeceği , sözleşmelerin tebliğ hükümlerine göre en geç 18.9.2005 tarihine kadar revize edilmesi öngörülmüştür. Rekabet kurulunun 15.11.2006 tarih ve… sayılı kararı ile de mevcut durumda 18.9.2005 tarihinden önce yapılan ve tebliğe uygun yapılmayan sözleşmelerin 18. 9.2010 tarihine kadar uygulanabileceğini, ,bu revize uygulaması için davalı rızasının gerekmediği tespit edilmiştir. Danıştay …Dairesinin …esas ve … karar sayılı ilamınında aynı yönde olduğu bildirilmiştir. Bu durumda 18.9.2010 tarihine kadar uygulanma imkanı olan sözleşmenin davalı tarafından 30.12.2008 tarihinde feshinde haklılığının bulunmadığı anlaşılmıştır. Bilirkişiler bu sebeple davacının kar mahrumiyeti oranını hesaplamıştır. Davalının bayilik sözleşmesi feshinin rekabet kurulu kararına ilişkin sözleşme revizi gerekliliği ve davacının mal sevKiyatını aksattığı iddiasını öne sürmüştür. Bilirkişi raporları ile taraflar arasında bayilik sözleşmesi gereği yürütülen ticari ilişki araştırılmıştır. Küthayada davalı işyeri ve kayıtlarında yapılan araştırmada ürün sevkiyatı eksikliği taraflar arasında borç alacak eksikliıği tespit etmemiştir. Davalı vekilinin sevkiyat eksikliği yada ticari sıkıntıya ilişkin tespitler yapılmamıştır. Davalı sözleşme feshi konusunda haklılığa ilişkin iddiasını ispatlaşyamamıştır. Davalının rekabet kurulunun reviz yapılmadığı itirazının ise rekabet kurulu kararları ile çeliştiği anlaşılmaktadır. Rekabet kurulu kararı ile bayilik sözleşlmesinin 18.9.2005 tarihinden önce yapılması durumunda , tebliğe uygun yapılmayan sözleşmelerin 18. 9.2010 tarihine kadar uygulanabileceğini bildirmiştir. Bu durumda dava konusu sözleşmenin 2010 yılına kadar sürdürülmesi imkanı olmasına karşın davalı sözleşmeyi fesh ettiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle bu döneme ilişkin kar mahrumiyeti oranının kabul edilmesi gerekmektedir. Medeni kanun 2. Maddesi gereğince davacının 2003 yılından itibaren sözleşme ifası sırasında eksik tonaj satışı yapmasına karşın itiraz edilmemesi dikkate alınarak cezai şart varlığının red edilmesi gerektiği” şeklinde gerekçe ile karar verilmiştir.
YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİNİN KARARI
Yargıtay … Hukuk Dairesinin 24/05/2016 Tarih ve … esas ve…karar sayılı gerekçesiyle; “1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Taraflar arasında, akaryakıt bayilik sözleşmesinde öngörülen yıllık asgari ürün alımı taahhüdüne aykırı davranıldığı iddiasına dayalı cezai şart alacağından kaynaklanan uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davaya konu cezai şarta ilişkin uyuşmazlığın çözümünde, cezai şart hükümlerinin tartışılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
Cezai şart, borçlunun alacaklıya karşı mevcut bir borcu hiç veya gereği gibi ifa etmemesi halinde ödemeyi vaat ettiği, hukuki işlem ile belirlenmiş ekonomik değeri olan bir edimdir. Cezai şartın amacı, borçluyu borca uygun davranmaya sevk etmektir. Cezai şart, asıl alacağı kuvvetlendirme amacı güder. Bu bakımdan cezai şart, kuvvetlendirilecek asıl borcun mevcut olmasını gerektirir. Asıl borç yoksa cezai şart da söz konusu olamaz. Bu niteliği itibariyle cezai şart asıl borca bağlı fer’i bir borçtur. Asıl borç, mevcut ve geçerli ise, cezai şart da borç doğurur. Asıl borç sona ermiş ya da geçersiz doğmuşsa, cezai şart bağımsız bir borç oluşturamaz. Cezai şart, asıl borcun bağlı olduğu şekle tabidir. Asıl borç bir geçerlilik şekline bağlanmışsa, cezai şartın borç doğurabilmesi aynı şekilde kararlaştırılmış bulunmasına bağlıdır. Ancak, geçerlilik şekline bağlı olan bir sözleşme bu şekle uygun olarak yapılmadığı halde, şekle aykırılığı ileri sürmenin dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaması nedeniyle dinlenmediği hallerde, sözleşme geçerli sayıldığından, onun fer’i nitelikte olan cezai şart da geçerli sayılacaktır. Cezai şartın fer’ilik niteliği asıl borca bağlı olduğu sürece devam eder. Başka bir anlatımla cezai şartın fer’iliği, muaccel olduğu ana kadar devam eder. Borçlu borca aykırı davrandığında cezai şart muaccel hale geldiğinden artık fer’i değil, asli (bağımsız) bir alacak niteliğini kazanır. Cezai şart, sağlararası hukuki işlemlerde ve özellikle sonuçlarını hayatta doğuran sözleşmelerde kararlaştırılır. (Bkz.Tunçomağ Kenan; Türk Borçlar Hukuku I.Cilt Genel Hükümler İstanbul 1976 Sh.853 vd., Eren Fikret; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 5.Bası, Cilt 2 Sh.1169-1171; Kılıçoğlu M.Ahmet; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 4.Bası Sh.575-577; Reisoğlu Safa; Borçlar Hukuku Genel Hükümler 12. Bası Sh. 362.)
818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 158. maddesinin başlığı “cezai şart” iken 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Ceza Koşulu” başlığı altında üç çeşit ceza koşulu düzenlenmiştir. Bunlar öğretide ortaya atılan kavramlara göre seçimlik ceza koşulu (TBK. md. 179/I), ifaya eklenen ceza koşulu (TBK md. 179/II) ve ifayı engelleyen ceza koşulu (dönme cezası) (TBK md. 179/III)’ dur.
Akaryakıt bayilik sözleşmelerinde (veya sözleşme eki taahhütnamelerde) yer alan “yıllık asgari alım taahhüdü”ne uymama halinde öngörülen ceza koşulu (cezai şart) hükümleri TBK’nun 179/II. (BK. md. 158/II) maddesindeki ifaya ekli ceza koşulu (cezai şart) niteliğinde olduğundan burada bu tür ceza koşulu üzerinde durulması gerekmektedir.
TBK’nun 179/II maddesine göre; “ceza borcun belirlenen zaman veya yerde ifa edilmemesi durumu için kararlaştırılmışsa alacaklı, hakkından açıkça feragat etmiş veya ifayı çekincesiz olarak kabul etmiş olmadıkça, asıl borçla birlikte cezanın ifasını da isteyebilir”. Anılan yasa hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, ifaya eklenen ceza koşulunda, şart gerçekleştiği takdirde alacaklı, hem ifayı hem de cezayı talep edebilecektir. Buna öğretide “taleplerin birleşmesi” veya “toplanması” denmektedir. TBK, “borcun belirlenen zamanda veya yerde ifa edilmemesi” hali için kararlaştırılmış ceza koşulunun, ifaya eklenen ceza koşulu niteliğinde olacağına dair bir karine koymuştur. Bu iki olasılık dışında kalacak eksik ifa hallerinde TBK’nun 179/II. md. değil, 179/I. md. hükmü uygulanacaktır. Zira, Kanun, 179. maddenin ikinci fıkrasında bütün eksik ifa hallerini değil, bunlardan sadece zaman veya yer itibariyle aykırılık teşkil edenlerin ifaya eklenen ceza koşulu olduğunu kabul etmiştir. TBK’nun 179/II. md. hükmü emredici yapıda olmayıp düzenleyici nitelikte olduğundan taraflar, yukarıda belirtilen iki hal dışında kalan eksik ifalarla, bütün ifa etmeme hallerinde de ifa ile birlikte cezai şartın istenebileceğini kararlaştırabilirler. (Bkz. Tunçomağ Kenan; age sh. 875 vd.; Eren Fikret age sh. 1173 vd. ; Kılıçoğlu M. Ahmet age sh. 579 vd.; Günay Cevdet İlhan, Cezai Şart Ankara 2002 sh. 83 vd.; Uygur Turgut; Açıklamalı – İçtihatlı Borçlar Kanunu Genel Hükümler, İkinci Cilt 1990 sh. 740)
TBK.’nun 179/II. maddesine göre, iki halde alacaklı, ceza koşulunu isteyemez. Eğer alacaklı, ceza koşulunu isteme hakkından açıkça vazgeçmişse artık bu yönde bir talepte bulunamaz. Diğer yandan alacaklı, çekince koymadan ifayı kabul etmiş veya sözleşmeden doğan edimlerini ifa etmeye devam etmişse bu takdirde de ceza koşulunu isteyemez. Örneğin; beş yıl süreli bir “akaryakıt bayilik sözleşmesinde (veya eki taahhütnamede) bayinin yıllık asgari ürün alımı taahhüdü bulunmasına rağmen yıllar itibariyle bu taahhüde uyulmamış ise tedarikçi (sağlayıcı) firmanın, TBK’nun 179/II. md. uyarınca hem ifayı hem de ceza koşulunu talep edebilmesi için takip eden yılda henüz bayiye mal vermeden önce ceza koşulu ile ilgili “çekince” (ihtirazi kayıt) bildirmesi ya da bu konuda bayiye noterden bir ihtarname göndermesi gerekir. Çekince için bir şekil şartı getirilmemiştir. Tedarikçi, taahhüde aykırı davranılmış olan yılı takip eden yeni yıldaki ilk fatura ve irsaliyeye koyacağı bir açıklama (şerh) ile bu koşulu yerine getirebilir. Bu şekilde bir çekince (ihtirazi kayıt) konulduktan veya ihtar çekildikten sonra tedarikçi (sağlayıcı) firma, mal vermeye (ifaya) devam etse bile önceki yıla ilişkin ceza koşulu alacağını sözleşme zamanaşımı süresi içinde her zaman talep edebilir. Sonraki yıllarda da aynı kural geçerlidir. Tekrarlamak gerekirse, her yıl sonunda bir önceki yıla dair ceza koşulunun istenebilmesi, takip eden yılda henüz ifaya başlanmadan önce çekince (ihtirazi kayıt) bildirilmesi veya ihtar çekilmesine bağlıdır. Bunlar yapılmadan müteakip yılın ifası gerçekleşmişse artık bir önceki yıla ait ceza koşulu istenemez. Çekince konmuş veya ihtar çekilmiş olan yıllarla ilgili ceza koşulunun istenebileceği ise kuşkusuzdur. TBK’nun 179/II. maddesinde öngörülen hüküm, emredici nitelikte olmadığından taraflar, sözleşme serbestisi ilkesi gereğince aralarında farklı bir düzenleme yapabilirler. Örneğin, sözleşmenin feshi halinde hem cezai şart hem de kar mahrumiyeti ödeneceğini kararlaştırabilirler.
Mahkemece somut olay bakımından yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde davacının son yıla ilişkin cezai şart talebi hakkında inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3- Taraflar arasındaki sözleşmenin 7-b/2 maddesine göre haksız fesih halinde sözleşme 2. maddesindeki asgari alım taahhütü de gözetilerek hem kâr mahrumiyeti zararı hem de cezai şart istenebileceğinin kabulünde isabetsizlik bulunmamakta ise de, kâr mahrumiyeti zararı hesaplanmasında davacının aynı bölgede aynı şartlarla yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul süre yönünden bilirkişi incelenmesi yaptırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu yön üzerinde durulmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklinde karar verilerek mahkememizce verilen ilk karar bozulmuştur.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce bozma ilamına uyulmak suretiyle yeninde bilirkişi incelemesi yapılmış, bilirkişi raporuna göre; Davacının davalının bulunduğu yerleşim yerinde yeni bir bayilik ilişkisi kurabilmesi için gerekli olan makul süre ortalama 3 ay olarak değerlendirildiği, davalının son bir yıllık dönemde taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre eksik ürün alımından dolayı davacıya ödemesi gereken cezai şart bedeli 6.005,00 USD olduğu, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine göre ve yeni bir bayilik ilişkisi kuralabilmesi için gerekli olan makul süre 3 aylık süre içinde davacının mahrum kalacağı kar 5.379,41 USD olduğu, davacının cezai şart bedeli 6.005,00 USD ve mahrum kalacağı kar 5.379,41 USD olmak üzere toplamda davalıdan 11.384,41 USD talep edebileceği belirtilmiştir.
Yukarıda yer alan bilirkişi raporu doğrultusunda tespit edilen bedeller bakımından; bozma sonrası bu miktar tespit olunduğundan ıslah mümkün olmayıp bozma öncesi talep edilen miktar doğrultusunda ancak karar verilmesi söz konusudur. Dava dilekçesinde 10.000,00 TL cezai şart talep olunduğu, bozma öncesi talep arttırımı ile 61.509,00 TL kar mahrumiyeti talep edildiği ve bu miktar üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği, dava tarihinin 06.11.2009 olup bu tarih itibariyle Merkez Bankası ve davacının bozma öncesi talep arttırım dilekçesindeki USD-TL kuru bakımından yapılan hesaplama sonucunda cezai şart olarak 8.915 TL, (6.005,00 USD X 1,4845) kar mahrumiyeti olarak 7.985,73 TL (5.379,41 USD X 1,4845) miktar üzerinden davacının davasının bozma ilamı mahkememiz ilk kararındaki kabuller doğrultusunda kısmen kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile,
2-Dava tarihi itibariyle USD-TL kuru üzerinden 8.915,00 TL cezai şart, 7.985,73 TL kar mahrumiyeti olmak üzere Toplam: 16.900,73 TL’nin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin 1.085 TL cezai şart ve bozma öncesi ıslah ile talep olunan değer olan 61.509,00 bakımından 53.523,27 TL olmak üzere toplam: 54.608,27 TL bakımından davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 2.655,71 TL nisbi ilam harcından peşin alınan 270,00 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 2.385,71 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 270,00 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 18,10 TL, 1.650,00 TL bilirkişi ücreti, 170,50 TL posta gideri, 280,00 TL tanık ücreti olmak üzere toplam 2.118,60 TL’nin red ve kabul oranına göre 2.012,67 TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalının yaptığı 1.500 TL bilirkişi ücreti ve 99.-TL posta gideri olmak üzere Toplam, 1.599 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 239,85 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00- TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 6.356,91- TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
3-Dair; taraf vekilleri yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile YARGITAY nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır