Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1022 E. 2021/404 K. 31.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T. C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2016/1022
KARAR NO:2021/404

DAVA:Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ:19/10/2016
KARAR TARİHİ :31/05/2021

Davacı vekili tarafından açılan Genel Kurul Kararının İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin davalı kapalı şirkette toplam %31,85 oranında pay sahibi olduklarını, kalan yaklaşık 2/3’lük payların ise hakim ortaklar … ve … grubuna ait olduğunu, hakim ortakların müvekkillerinin mağduriyetini doğuracak şekilde örtülü kazanç ve menfaat teminine yönelik iş ve işlemler oluşturduklarını, bu nedenle davalı şirket ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine açılmış çok sayıda dava bulunduğunu, davalı şirketin 2015 yılına ait olan genel kurul toplantısının 30/03/2016 tarihinde toplandığını ve herhangi bir karar alınmadan oybirliği ile 04/06/2016 tarihine ertelendiğini, 04/06/2016 tarihinde yapılan ertelenen toplantıda bu defa finansal tablolar ve bağlı konuların 19/07/2016 tarihine ertelendiğini, 19/07/2016 tarihinde yapılan ertelenen genel kurul toplantısında alınan bir kısım kararların ise kanuna, esas sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, davalı şirketin kanun ve esas sözleşme hükmüne aykırı olarak toplantıyı şirket merkezi dışında yaptığını, şirket merkezinin 11. katta olmasına rağmen, GK toplantılarının kanuna ve esas sözleşmeye aykırı olarak 19. katta yapılmaya devam edildiğini, 19. katta bulunan taşınmazı merkez olarak kullanan hakim ortakların yönetiminde bulunan 20’nin üzerinde şirket bulunduğunu, şirketler ile davalı şirket arasında menfaat çatışması bulunduğunu, …. Noterliğinden gönderilen 04.03.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarname ile genel kurul toplantısının, aynı iş merkezinin 11. katında bulunan şirket merkezinde yapılmasının talep ve ihtar edildiğini, hakim ortaklar tarafından azınlık pay sahipleri olan müvekkillerini baskı altında tutmak amacıyla iyi niyet kurallarına aykırı olarak taleplerini reddettiklerini, bu nedenle, davaya konu genel kurulda alınan kararlarının tümünün yok hükmünde olduğu ve iptal edilmesinin gerektiği, 30.03.2016 tarihli 2015 yılı olağan GK toplantısında davalı şirket YK üyesi …’ün toplantı başkanı olarak seçilmiş olduğunu, ertelenen GK toplantısının devamı olduğu gerekçesi ile yeniden toplantı başkanlığı oluşturulmasının mümkün olmadığına ilişkin itirazda bulunduklarını ve bu itirazın tutanağa geçirilmiş olduğunu, Türk Ticaret Kanunu uyarınca genel kurul toplantısı esnasında ve öncesinde pay sahiplerinin incelemesine ve bilgisine sunulması gereken belgelerin toplantı esnasında hazır bulundurulmadığı, bu nedenlerle de genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti veya iptal edilmesinin gerektiği, genel kurul toplantısında oy hakkından yoksun olan kişiler tarafından oy kullanıldığı, bu nedenle alınan kararların tünümün yok hükmünde olduğu, davalı şirket yetkililerinin bankalar ile yaptıkları kredi sözleşmeleri uyarınca payları üzerine rehin ve intifa hakkı tesis ettiklerini, rehin veren pay sahiplerinin GK toplantılarına katılma ve oy kullanma hakkı rehin alan banka veya bankalara kanun gereği kendiliğinden geçmiş olup bu konuda bankaca yeniden yetki devri yapılmadan rehin veren şirketlerin, GK toplantılarına katılma ve oy kullanma haklan mevcut olmadığını, dava dosyasına GK toplantısından sonra tanzim edilmiş bir izin, onay, icazet vs. niteliğindeki evrakın sunulmasına ve delil olarak dayanılmasına muvafakat etmediklerini, bu nedenlerle davaya konu GK kararlarının yokluğunun tespiti veya alınan kararların iptalinin gerektiği, finansal tabloların müzakeresi ve tasdiki adlı gündem maddesinin 04.06.2016 tarihinde yapılan olağan Genel Kurul toplantısında ertelenerek 19.07.2016 tarihli genel kurul toplantısında görüşüldüğünü, bilgi alma ve inceleme hakkı ve bu kapsamda talep edilen dayanak belgelerin verilmediğini, 2015 yılı faaliyet raporu incelendiğinde de Türk Ticaret Kanununa aykırı olarak faaliyet raporu ve finansal tablolar hazırlandığı, faaliyet raporu ile davalı şirketin bilançosundaki iştiraklerinin birbirini tutmamasına ilişkin olarak yönetim kurulu üyesi …’ün faaliyet raporunda bu hususun eksik kaldığını, 15.647.592,50-TL karşılığında … A.Ş. adlı şirkete %25 oranında ortak olunduğunu açıklamış olduğunu, … ile davalı şirket YK üyelerinin aynı kişiler olduğunu, bahse konu gerçeğin ise şirket sermayesinin 13.000.000,00-TL olmasına karşın, davalı şirket tarafından …’nın %25’ine iştirak etmek için 15.647.529,50-TL ödendiği ve şirket sermayesinden yüksek tutarlı bir ödemenin faaliyet raporunda yer almadığını, 2015 yılı sonu itibari ile 351.629.344,58-TL bilanço aktifi bulunan ve her defasında profesyonelce yönetildiği iddia olunan davalı şirketin bu yönde bir eksikliği sehven yapmış olamayacağını, bilançoda yer alan kısa ve uzun vadeli banka kredilerinin de gerçeği yansıtmadığı, hangi bankadan hangi oranlarda ne kadar kredi kullanmış olduğunu, hangi teminatların kimler tarafından verildiği ve bu kullanılan kredilerin hangi gerekçelerle nerelere harcandığını, alacak senetlerinin gerçeği yansıtmadığı, faaliyet giderlerinin detaylı olarak incelendiğinde gerçeği yansıtmadığını, gelir tablosunda yer alan bağlı ortaklıklardan temettü gelirlerinin ne olduğunu, hangi bağlı ortaklığın ne zaman ve ne miktarda temettü dağıttığına dair herhangi bir açıklamanın yapılmadığını, şirketin banka hesaplarında uzun zamandır yüklü miktarda dövizinin mevcut olduğunu, dolardaki değişim de göz önüne alındığında kambiyo karının çok daha yüksek olması gerektiğini, düzenlenen faaliyet raporu ve finansal tablolardaki tüm kalemlerin detaylı olarak şirket defter ve kayıtlarında, vergi ve şirketler hukuku uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetince inceleme yapılması ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığının tespitinin gektiğini, 19.07.2016 tarihinde yapılan ertelenen GK toplantısında YK üyeleri …, …, …, …, … ve …’nin birbirlerinin ibrasında oy kullandıklarını, alınan kararların tümünün yasaklı oylar ile alındığını, yasaklı oyların çıkarılması durumunda ibra kararları için gerekli nisapların sağlanamadığını, davalı şirkette esas sözleşmesel ayrımın yanı sıra gerçek kişi müvekkilleri … ve … ile gerçek kişi müvekkillerinnin pay sahibi oldukları tüzel kişi müvekkili …A.Ş. yani … grubunu; …, … (…’ün yeğeni), … (…’ün oğlu) ve … … yani … grubunu; …, … …. A.Ş. ve …A.Ş. ise … grubunu oluşturduğu fiili bir pay gruplaşmasının bulunduğunu, YK üyeleri diğer YK üyelerinin ibra edilmesi hakkındaki kararlarda, kendilerine ait olan paylardan doğan oy haklarını kullanamayacaklarını, tüzel kişi ile YK üyesi arasında ciddi bir bağlantı vc hakimiyet söz konusu ise, o tüzel kişinin de söz konusu YK üyesinin ibrasında oy kullanmaması gerektiğini, YK üyeleri …, … ve … …’ün ibraları bakımından kendi ibra oylamalarında ve birbirlerinin ibra oylamalarında oydan yoksun olarak oy kullanmasının mümkün olmadığını, benzer şekilde söz konusu kişilerin hakim pay sahibi olduğu ve aralarında ciddi bağlantı bulunan … … oylarının da YK üyelerinin ibra oylamasında yasaklı oy kabul edildiğini, bu nedenle …, … ve …’ün ibralarında hesaba katılmasının mümkün olmadığını, …’ün 414.050 olumsuz oya karşın 882.700 olumlu oy ile ibra edildiğini, oysa olumlu kullanılan 494.650 yasaklı pay çıkartıldığında 388.050 adet olumlu oy kaldığını vc buna göre …’ün ibra edilemediğini, …’ün 414.050 olumsuz oya karşın 882.700 olumlu oy ile ibra edildiğini, oysa olumlu kullanılan 494.000 yasaklı pay çıkartıldığında 388.700 adet olumlu oy kaldığını ve buııa göre …’ün ibra edilmediğini,, …’ün 414.050 olumsuz oya karşın 882.050 olumlu oy ile ibra edildiğini, oysa olumlu kullanılan 492.050 yasaklı pay çıkartıldığında 390.000 adet olumlu oy kaldığını ve buna göre …’ün ibra edilmediğini, GK’da ibrası oylanan YK üyeleri …, … ve … ile davalı şirkette pay sahibi olan …ve …arasında da ciddi bir bağlantı ve hakimiyetin söz konusu olduğunu, sahip oldukları payların oydan yoksun paylar olduğunu ve YK üyelerinin birbirlerinin ibrasında oy kullanmalarının da mümkün bulunmadığını, … …’nin hakim ortakları ve YK. üyeleri …, … ve …’ün birbirlerinin ibrasında oy kullanmalarının mümkün olmadığı gibi … Enerjinin oyunun, YK üyeleri …, … ve … açısından oydan yoksun paylar olduğunu, buna göre yasaklı oylar çıkartıldığında ibrası oylanan YK üyeleri … … ve …’nın da ibra edilmemiş olduklarını, …’in 414.050 olumsuz oya karşın 885.950 olumlu oy ile İbra edildiğini, olumlu kullanılan 885.950 oy yasaklı oy olup, …’in 0 olumlu oya karşın 414.050 olumsuz oy alarak ibra edilmediğini, …’nin 414.050 olumsuz oya karşın 885,950 olumlu oy ile İbra edildiğini, olumlu kullanılan 885.950 oy yasaklı oy olup, …’nin 0 olumlu oya karsın 414.050 olumsuz oy alarak ibra edilmediğini, …’nın 414.050 olumsuz oya karşın 885.950 olumlu oy ile ibra edilmiştir. olumlu kullanılan 885.950 oy yasaklı oy olup, …’nın 0 olumlu oya karşın 414,050 olumsuz oy alarak ibra edilmediğini, YK üyelerinin ibra edilmesinin usulen mümkün olmadığını, aynı zamanda esasa ilişkin olarak da YK üyelerinin ibra edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, … Asliye Ticaret Mahkemesi … E. ve … E., sayılı dosyalarında YK üyelerinin hukuka aykırı yapmış oldukları işlerden dolayı hazırda derdest olan 2 adet sorumluluk davasının bulunduğunu, tüm bu nednelerle davalı … …’nin 19.07.2016 tarihli Genel Kurul toplantısında alınan toplantı başkanlığının oluşturulması kararının yoklukla ve/veya mutlak butlanla malul olduğunun tespitini ve/veya iptalini, 2015 yılına ait finansal tabloların müzakeresi ve tasdiki başlıklı gündem maddesine konu 4 nolu GK kararı ile yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerin ibra edilmeleri başlıklı gündem maddesine konu 5. nolu GK kararının yoklukla ve/veya mutlak butlanla batıl olduğunun tespitini ve/veya iptalini, söz konusu kararlara ilişkin olarak YK üyelerinin mahkemece belirlenecek duruşma gününde usulüne uygun olarak davet edilip görüşleri alındıktan sonra yürütülmelerinin geri bırakılmasını, işbu davanın ikame edildiği bilgisinin 3. kişilerin uğrayacağı muhtemel zararları önlemek üzere Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil ve ilanını talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacıların, müvekkili şirkete yada grup şirketlerine veyahut da yönetim kurulu üyelerine yöneltmiş olduğu 24 adet davanın bulunduğunu, her fırsatta yeni bir dava konusuyla şirket’e ya da şirketin pay sahibi olduğu ya da şirkette pay sahibi olan şirketlere haksız davalar ikame ederek ve bu davaların uzaması için elinden geleni yaparak kendi menfaatlerine hukuku alet edip, kendi çıkarları için kullanmaya çalışıp haksız kazançlar elde etmeye çalıştıklarını, azınlık pay sahibi olduklarını ve kanununun azınlık pay sahibine tanıdığı haklarını kötüye kullanarak ortaklığa zarar verdiklerini, şirkette fiili pay gruplaşması olduğu iddiasının kesinlikle gerçek dışı bir iddia olduğunu, davacıların dışlanmasına yönelik hiçbir faaliyette bulunulmadığını, …’nın şirkette yönetim kurulu üyeliği de yaptığını, daha önce YK üyesi olan birinin ilelebet bu görevi sürdüreceği gibi bir kural bulunmadığını, müvekkili şirket ve diğer şirketlerdeki tüm genel kurul kararlarının kanuna uygun şekilde alındığını, davacıların amacının bir şekilde şirketlere kayyım atanmasını sağlayarak büyük projeler ve kredileri bünyesinde bulunduran şirketlerin zor duruma düşmesini sağlamak, panik olacak çoğunluk hisse sahiplerinin davacıların azınlık hisselerini çok ama çok üstünden satın almalarını sağlamak ve bu şekilde davalar ile şirketlerin işlemez hale gelmesini sağlamak olduğunu, şirketin davacının bu davası sonucu görebileceği zararlara karşı korunabilmesi için mahkememizin uygun göreceği bir teminatın gösterilmesinin gerektiğini, genel kurul toplantısının şirket ana sözleşmesine uygun olarak … Mh. … Bulvarı … … No: 73 K: 19 adresinde yapıldığını, şirket ana sözleşmesinin şirketin merkezi başlıklı 4. maddesinde şirketin merkezinin bu adres olduğunu, davacıların şirket merkezi ile ilgili beyanlarının doğru olmadığını, toplantı başkanlığının hukuka uygun olarak teşekkül ettiğini, bir payın üzerinde intifa hakkı bulunması halinde aksi kararlaştırılmamışsa oy hakkının, intifa hakkı sahibi tarafından kullanılması gerektiğini, genel kurul toplantısında, pay sahiplerinin … A.Ş., …A.Ş. ve …A.Ş., ….’ye intifa hakkı tesis edilmesini sağlayan sözleşmeyi ibraz ettiğini, sözleşmede aksinin kararlaştırıldığı başka bir deyişle oy hakkının pay sahipleri … A.Ş., …A.Ş. ve …A.Ş.’de kaldığını, pay sahiplerinin oy hakları mevcut olup sözleşmenin toplantıda da ibraz edilmesine rağmen davacıların halen belge ibraz edilmediğini iddia etmesinin kötü niyetlerinin açtk bir göstergesi olduğunu, pay sahipleri … A.Ş., …A.Ş. ve …A.Ş.’nin oy hakkını haiz oldukları tespit edildikten sonra oy hakkını haiz pay sahiplerinin karar vermesiyle toplantı başkanı seçildiğini, yönetmeliğin toplantı başkanlığının görev ve yetkileri başlıklı 8. maddesinin toplantı başkanının toplantıya giriş yetkisi olup olmayanları inceleme görevinin bulunduğunu öngördüğünü bunun toplantı başkanının oy hakkı olanlara oy kullandırmaması sorumluluğuna yol açtığını, finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları belgelerinin genel kurul toplantısından en az on beş gün önce şirket merkezinde pay sahiplerinin incelemesine hazır bulundurulduğunu, şirketin de belgeleri pay sahiplerinin incelenmesine hazır bulundurduğunu, genel kurul toplantı tutanağında ve şirket defter ve belgelerinde bu hususun mevcut olduğunu, genel kurul toplantısında, pay sahipleri …, …ve … Holding’in ….’ye intifa hakkı tesis edilmesini sağlayan söyleşmeyi ibraz ettiğini, sözleşmede, aksinin kararlaştırıldığı başka bir deyişle oy hakkının pay sahipleri … A.Ş., …A.Ş. ve …A.Ş’de kaldığının görüldüğünü, dolayısıyla pay sahipleri … A.Ş., …A.Ş, ve …A.Ş.’nin toplantıya katılmaları ve oy kullanmalarının TTK m. 432 hükmüne uygun olduğunu, davacıların 53 sayfalık soru-cevaplarını içeren bilgilendirme notu ile bilgilendirme haklarını kullanıp tüm sorularına yanıt bulduklarını, son dcrcce şeffaf biçimde davacıların tüm sorularına yanıt verildiğini, şirket’in sermaye miktarının hiçbir zaman gizlenmediğini ve bunun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan şirket ana sözleşmesi uyarınca da sabittir. Şirketin flnansal tabloları ve defterleri usulüne uygun düzenlenmiş olup içerdiği her bir bilginin doğru olduğunu, ticari defter ve belgeler incelendiğinde bu hususun görüleceğini, olağan genel kurul toplantısının, faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılacağına ilişkin kuralın, emredici bir ilke olmayıp düzenleyici mahiyette olduğunu, uygulamada da ticari hayatta faaliyet gösteren birçok şirketin ilgili yıla ait genel kurul toplantılarını daha sonra yaptıklarının oldukça sık karşılaşılan bir durum olduğunu, toplantının üç aylık öngörülen süre içerisinde yapılmaması yahut geç yapılmasının kesinlikle alınan kararları geçersiz kılmayacağını ancak bu husus nedeniyle bir zarar ortaya çıkmış ise yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna konu olabileceğini, şirketin finansal durumunun doğru, eksiksiz, gerçeğe uygun olarak faaliyet raporunda belirtildiğini, şirketin yıllık faaliyet raporunda zarar edilmiş olsa dahi, bu hususun yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine engel oluşturmadığını, dolayısıyla davacıların bu sebeple ibra kararının yerinde olmadığını, davacıların iddia ettiği şekilde yönetim kurulu üyelerinin birbirlerini ibra etmediğini, yönetim kurulu üyelerinin, tüzel kişi pay sahiplerinin temsilcileri olarak oy kullanmadığını, genel kurul toplantısı hazirun cetveli incelendiğinde de görüleceği üzere …’ün … A.Ş.’yi …’ın … Ltd. Şti’yi …’ün ise toplantıda …’i vekaleten bulunduğunu ve yönetim kurulu üyelerinin, bu şekilde temsilci sıfatı ile ibra oylamalarında oy kullandığını, yönetim kurulu üyelerinin, tüzel kişi pay sahibini temsil etmek suretiyle ibra oylamasında oy kullanabileceğini, tüm bu nedenlerle 19.07.2016 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve afaki iyi niyet kurallarına uygun alınmış olması sebebiyle davanın esastan reddini, mahkememizin davacıların işbu davaları karşısında şirketin muhtemel zararları nedeniyle teminat göstermesine karar vermesini, 19.07.2016 tarihli genel kurul toplantısının ve bu toplantıda alınan kararların kanuna, ana sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına uygun alınmış olması sebebiyle yürütülmesinin geri bırakılması talebinin reddini ve davanın Ticaret Sicil Gazatesinde ilanı ve tescili talebinin reddini talep etmiştir.
Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu dava 25/02/2021 tarihinde işlemden kaldırılmış ise de; davacılar vekilinin 10/03/2021 tarihli feragat dilekçesinden, davadan feragat ettiği anlaşılmıştır.
Davacılar vekili her ne kadar feragat dilekçesinde davalı tarafça vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi bulunmadığına ilişkin beyanda bulunulacağını bildirmiş ise de; davalı tarafça dosyaya herhangi bir dilekçe sunulmadığı anlaşılmıştır.
Usulüne uygun vekaletname sunan davacılar vekilinin vekaletnamesi incelendiğinde davadan feragat etme yetkisi bulunduğu görülmüştür.

Feragat yapıldığı andan itibaren maddi anlamda “kesin hükmün” tüm neticeleri ile doğuran ve davayı esastan sona erdiren bir hukuki işlemdir. Mahkemenin yaptığı ise bu durumun tespitinden ibarettir. Davacıların davasından feragat ettiği, kamu düzenine ilişkin bir dava da olmadığı nedenle davanın feragat nedeni ile reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar tarafından açılan davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30-TL harçtan, peşin alınan 29,20-TL’nin mahsubu ile alınması gereken 35,10-TL harcın davacılardan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4- Davalı tarafından yapılan ve 85,40-TL posta ve davetiye giderinden ibaret yargılama giderinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince belirlenen 4.080,00-TL ücreti vekaletin davacılardan alınarak, davalı yana verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacılar ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır