Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/823 E. 2018/602 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/823 Esas
KARAR NO : 2018/602
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 14/08/2015
KARAR TARİHİ : 21/06/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili Mahkememize sunduğu dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı şirkette %1,11 oranında paya sahip bulunduğunu, davalı şirketin 14/05/2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2., 3., 4., 5. ve 9. gündem maddelerinin tamamının dilekçede izah edilen nedenlere dayalı olarak kanuna ve objektif iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiği gerekçesiyle iptal davasına konu edildiğini, yönetim kurulu üyelerine verilen izinlerin somut iş ya da işlemler için verilmiş olmadığını, genel ve soyut nitelikte olduğunu, bu sebeple yönetim kurulu üyelerine sadece kanun maddesine atıfla izinler verilmesinin kanun maddesinin amacına da uygun nitelikte olmadığını, bu şekilde genel nitelikte izinlerin verilmesinin, rekabet yasağının ihlalinin tespitini güçleştirmekte olduğunu,14/05/2015 tarihli 2014 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 2., 3., 4., 5. ve 9. numaralı gündem maddelerinde alınan kararların iptaline, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili Mahkememize sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davacının kızı … ve/veya davacının hakim pay sahibi olduğu … A.Ş nin müvekkili şirkete, ayrıca müvekkili şirketin de iştirakleri arasında bulunduğu pay sahiplerinden …A Ş, ye ve… A.Ş.’nin iştiraklerine de çok sayıda dava açtığını, huzurdaki davanın yanı sıra, işbu dilekçe tarihiyle bu şekilde açılmış olan 60 adet davanın mevcut olduğunu, bu davaların da dosyalarının Mahkemece celp edilerek incelendiğinde, davacının davalı … ve pay sahiplerini, bilhassa pay sahiplerinden …AŞ.‘yi davalı şirkete, … A Ş.’ye ve … Şirketler Grubu üyesi şirketlere açılan çok sayıda davanın, davacının HMK 29’da düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı hareket ettiğini, asıl hedefinin davalı şirket değil, …A.Ş. olduğunu açıkça ispat etmekte olduğunu, bu nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacılara yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep, davalı şirketin 14/05/2015 tarihli 2014 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 2., 3., 4., 5. ve 9. nolu kararların TTK 447/1-a maddesi uyarınca butlanının tespiti aksi takdirde TTK 445. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dosyaya ibraz ettiği belgeler, taraflar arasında görülen davalara ilişkin talep ve belge örnekleri, 14/05/2015 tarihli genel kurul toplantı tutanakları ve müstenidatları, şirketin sicil dosyası, sunulan belgeler ve şirket ticari defter ve dayanak kayıtları ile getirtilen vergi dairesi kayıtları ve ilgili şirket defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişilerce düzenlenen rapor davanın delillerini oluşturmaktadır.
TTK 446. maddesi toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini zapta geçirten pay sahiplerinin, TTK 445. maddesinde belirtildiği üzere, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan Genel Kurul Kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabilecekleri hükmünü getirmiştir. Keza TTK 447. maddesinde de batıl genel kurul kararlarına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
Davalı şirketin müseccel adresine nazaran mahkememiz yargı çevresi içerisinde bulunduğu görülmüştür.
Davalı şirketin anılan tarihte Olağan Genel kurul toplantısının yapıldığı ve davalı şirketin %1,11 oranında hisse oranına sahip ortağı konumundaki davacının iptali istemine konu 2., 3., 4., 5. ve 9. nolu kararlara muhalif kaldığı, butlan yönünden hak düşürücü süre söz konusu olmayıp diğer yandan iptal istemli davanın da 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. TTK 446 maddesindeki düzenleme dikkate alındığında bu maddede yer verilen dava açma şartının gerçekleştiği tespit edilmekle, iptal istemine konu kararların, kanuna esas sözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırı olup olmadıklarının incelenmesinde genel kurulun 2 ve 3 maddelerinde alınan kararlar yönetim kurulu faaliyet raporunun ve finansal tabloların okunmamasına ve müzakere edilmesi kararlarının değerlendirilmesine ilişkin olup, 2014 yılına ait yönetim kurulu faaliyet raporu ile finansal tabloların şirket merkezinde hazır edildiği, davacı pay sahibinin de bu belgeleri incelediği ve teslim aldığı, rapor ve finansal tabloların okunmamasının müzakere edilmesine engel olmadığı, faaliyet raporunun okunması ve müzakeresi ile finansal tabloların okunması, müzakeresi ve tasdikinin gündem maddeleri olarak düzenlendiği görülmektedir. TTK 409. Maddesinde yönetim kurulunun yıllık raporuna, finansal tablolara ilişkin müzakere yapılacağı ve karar alınacağı düzenlenmiş olup rapor ya da tabloların okunması zorunluluğundan bahsedilmemiştir. Raporun ve finansal tabloların okunmasında amaç pay sahiplerinin bilgi sahibi olması ve müzakerenin sağlıklı olarak gerçekleştirilmesinin sağlanmasıdır. Dava konusu bakımından yıllık raporun ve finansal tabloların genel kurul toplantısından önce şirket merkezinde hazır edilip pay sahibince de teslim alınmış olması karşısında bunların toplantı sırasında okunmaması kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve dürüstlük kuralarına aykırılık olarak kabul edilemez. Bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiği ve ayrıca bu tablo ve raporların gerçeği yansıtmadıkları yönünde somut bir veriye rastlanmamış olması karşısında, davacı iddialarının toplantıda ele alınıp, cevaplandırılmış olması da göz önünde bulundurularak keza talep konusu bu kararlara yönelik iptal isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Gündemin 4. maddesinde yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kararın değerlendirilmesi bakımından rapor ve finansal tabloların okunmaması karşısında yönetim kurulu üyelerinin ibrasına karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülmekle birlikte yıllık faaliyet raporu ve finansal tabloların okunmamış olmasının genel kurul kararının geçerliliğine etkisi bakımından yukarıda yapılan değerlendirme dikkate alındığında yerinde olmayıp, yönetim kurulu üyelerinden …, …ve …’nin oy kullanmaması gerektiği ve yönetim kurulu üyelerinin kanuna aykırı olarak kendileri dışındaki yöneticilere ilişkin ibra kararının alınmasında oy kullandıkları, kullanılan bu oyların geçersiz kabul edilmesi durumunda dahi karar nisabının yine de sağlandığı anlaşılmaktadır. Gündemin 5. Maddesi yönünden ileri sürülen iddia ise; Kazanç Payı Dağıtımına ilişkin Kararın değerlendirilmesi gerektiği MK.2 maddesi uyarınca dürüstlük kuralına aykırı olduğu ve örtülü kar dağıtımı yapılmış olduğu ve eşit işlem ilkesine aykırı olduğuna ilişkin olup, gündeme ilişkin karar metninin kar payının yönetimi kurulunun 04 sayılı kararında ve verilen önergede belirtilen şekilde dağıtıldığı, ödenecek kazanç payının 04 sayılı yönetim kurulu kararındaki hesaplamaya göre kalan karın %10’una tekabül eden 356.877,46-TL olduğunun anlaşıldığı, TK 511 hükmüne göre yönetim kurulu üyelerine kazanç paylarının ödenebileceği, şirketin esas sözleşmesinin 24. Maddesinde de aynı hesaplama ve usulüne göre yönetim kurulu üyelerine kardan pay ödeneceği düzenlendiği anlaşılmaktadır. Yönetim kurulu üyelerine ödeneceği hesaplanan kazanç payının tüm yönetim kurulu üyelerine değil de verilen önerge doğrultusunda sadece …ye ödenmesine ilişkin karar da pay sahiplerinin kar payı hakkını etkilemeyeceği gibi, bu durum pay sahipleri bakımından dürüstlük kuralına aykırılık olarak da değerlendirilemez. Öyle ki bu tutarın zaten yönetim kurulu üyelerine ödenmesi söz konusu olup bunlardan sadece birine ödenmesi ancak diğer yönetim kurulu üyeleri bakımından gündeme getirilebilecek nitelikte olup, onlar tarafından da bu yönde bir talepte bulunulmadığı anlaşılmaktadır. İcra Kurulu üyesi olmayan üyelerin de gözetim yükümlülüğünün bulunması ve şirkete ait kararların alınma sürecine katılmaları hususları dikkate alındığında bu kazanç payının hakedilmediği iddiası da yerinde değildir. Gündemin 9 maddesinde ise yönetim kurulu üyelerine izin verilmesi konusunun karar altına alındığı ve bu kapsamda yönetim kurulu üyelerine TTK 395 madde hükmü gereğince işlem yapma ve 396 madde hükmü gereğince şirketle rekabet etme yönünde izin ve yetkilerin yine oy çokluğu ile karar altına alındığı anlaşılmaktadır. Anılan yasal düzenleme dikkate alındığında yöneticilere genel kurul kararı ile gerekli izin ve yetkilerin verilebileceği ön görüldüğünden ve yukarıda belirtildiği üzere şirketin 2014 yılındaki karlılık durumu dikkate alınarak yönetim kurulu üyelerinin gösterdikleri başarı karşısında izin ve yetkinin ayrıca kötüye kullanılacağına dair herhangi bir somut veri ve delil de mevcut olmadığından, yukarıda belirtilen hisse oranı ve çoğunluk oranı ile alınan bu kararda da iptali gerektirecek bir hususun bulunmadığı kanaatine varılmıştır. TTK 436/2. Maddesi hükmü uyarınca yönetim kurulu üyeleri kendi ibralarında ve diğer üyelerin ibralarında oy hakkından yoksun bulunmaktadırlar. Yönetim kurulu üyesinin rekabet ve işlem yapma yasağından kurtarılması için alınacak kararlarda ise sadece ilgili üye şahsı bakımından oy hakkından yoksun bulunmaktadır. TTK 395 ve 396. Maddesi kapsamında yasaktan muaf tutulan üye oy hakkını kullanamaz. Her üye sadece kendisiyle ilgili oylamada oydan yoksun olup birbirleri hakkındaki kararlarda oy hakkını kullanabilirler. Dava konusu olay bakımından da oy hakkından yoksun üyenin oyu bulunmasa da bu bakımdan kararların alınabileceği görülmektedir. Pay sahibi … A.Ş ‘nin durumu bakımından da davacı taraf davalı şirketin hakim ortağı olan …A.Ş’nin de yönetim kurulu üyelerinden bir kısmının …, …i ve … olduğunu ifade etmiş olmakla birlikte bu kişilerin … A.Ş’nin 8 yönetim kurulu üyesinden 3’ü olduğu doğrudan ya da dolaylı yoldan hakim pay sahibi olmadıkları davalı tarafça da belirtilmiş olup, hakimiyet altındaki şirket bakımından düzenlenen oydan yoksunluk, pay sahibinin ortağı olduğu şirket ile hakimiyeti altındaki şirket arasındaki kişisel nitelikteki bir işte oydan yoksunluk anlamındadır. Dava konusu olayda rekabet yasağından izin verilen yönetim kurulu üyelerinin … A.Ş yönetim kurulunun 8 üyesinden 3’ünü oluşturduğu ve bu holdingde payların çoğunluğuna sahip olma gibi bir durumunda bulunmadığı görülmektedir. TTK 436/1. maddesine ilişkin yukarıdaki tespit yönünden TTK 195. maddesi hükmüne göre de hakimiyetin şartı ya o şirketin çoğunluk paylarına sahip olma ya da yönetim kurulunun çoğunluğunu tayin edebilecek paylara sahip olmayı ifade etmektedir. Bu itibarla TTK 436/1. madde anlamında bir oydan yoksunluğun bulunmadığı anlaşılmakla bu yönden kararın iptalini gerektirir bir durumunda mevcut olmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan tüm bu sebeplerle butlan ve iptal istemine konu 14/05/2015 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 2., 3., 4., 5. ve 9. nolu kararların butlanını gerektirir bir hal söz konusu olmadığı gibi, kanuna, ana sözleşme veya afaki iyiniyet kurallarına aykırı bir yönünün de bulunmaması nedeniyle, yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL harçtan peşin alınan 27,70-TL’den mahsubu ile eksik kalan 8,20-TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan 25,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
6-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider ve delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …