Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/80 E. 2018/601 K. 21.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/80
KARAR NO : 2018/601
DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 21/01/2015
KARAR TARİHİ : 21/06/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Ticari Şirketi davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili 21/01/2015 harç ikmal tarihli dilekçesi ile; müvekkili …’ın davalı …şirketinin kurucu ortağı olduğunu, müvekkilinin muzdarip olduğu … hastalığının ilerlemesi sonucu 2010 yılında ameliyet geçirerek yatağa ve cizhazlara bağlı hale geldiğini, artık bu süreçte genel kurullara katılamadığını ancak birtakıl hileli işlemler ile şirket genel kurullarında alınan kararlar sonucu …’ın şirketin yönetim kurulu başkanı olduğunu, davalı firmada yapılan hileli ve sahte işlemler sonucu davalı firmanın kuruluş amacını artık yerine getirmesinin imkansız hale geldiğini, sair bilgi belge ve beyan sunma hakları saklı kalarak yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle acilen ve tedbiren evvelemirde şirkete karara varılana kadar müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması ve hak ihlallerinin önlenmesi için kayyım tayini ile dava nihayetinde şirketin fesih ve tasfiyesine karar verilmesini bu meyanda atanacak tasfiye memurunun, tüm şirketi yönetim kurulu üyeleri ve sair yetkilileri şüpheli konumda olduklarından muhakkak surette şirket dışından resen atanması sayın mahkememiz tarafından lüzum görülmesi halinde şirketin iflasına karar verilmesi hususlarını her türlü maddi ve manevi tazminat talep ve dava hakları saklı kalarak talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı şirkete usulüne uygun olarak dava dilekçesi ve tensip tutanağının tebliğ edildiği, ancak süresinde herhangi bir cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
G E R E K Ç E /
Talep; davalı şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkindir.
Şirketin müseccel adresine nazaran mahkememiz yargı çevresi içerisinde bulunduğu anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan belge ve delillerden davacı …’ın 2005 yılından bu yana ALS hastası olduğu ve bu nedenle 21/05/2005 tarihinden itibaren dönemler halinde yatarak tedavi de gördüğü, düzenlenen raporlarda ALS+solunum yetmezliği nedeniyle Oral Gıda alımında güçlük çekildiği ve gastrit tüp takılması amacıyla yatışının yapıldığı anlaşılmaktadır. Yine …Bankası tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davacı ile … ve şirket aleyhine takip başlatıldığı, takibin dayanağının 09/09/2014 ödeme tarihi 600.000,00 TL bedelli senet olup, takibe davacı vekili tarafından imza yönünden itirazda bulunulduğu, 06/03/2015 tarihinde alınan bilirkişi raporunda imzanın davacıya ait olmadığının tespit edildiği ve İCra Hukuk Mahkemesince de davacı yönünden takibin iptaline karar verildiği, diğer borçlular yönünden takibin kesinleşmesi nedeniyle alacaklı tarafça 2014 yılında davalı şirket merkezinde fiili haciz yapılmak istendiği ancak adresin kapalı olması sebebiyle haczin yapılamadığı, 19/10/2016 tarihli kararla da hacizli gayrimenkullerin satışına karar verildiği, diğer yandan … Bankası tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında 218.794,00 TL alacağın davacı ile … ve davalı şirketten tahsili amacıyla takip başlatıldığı, takip dayanağının kredi sözleşmesi olup yine davacı vekili tarafından imza yönünden takibe itiraz edildiği, 06/03/2015 tarihinde alınan bilirkişi raporunda da imzanın davacıya ait olmadığı tespit edilerek takibin davacı yönünden iptaline karar verildiği, keza bu takip dosyası bakımından da, takibin kesinleştiği diğer borçlular yönünden 2014 yılında davalı şirket merkezinde fiili haciz yapılmak istenmesine karşın yine adresin kapalı olması sebebiyle haciz yapılamadığı anlaşılmaktadır. Keza…bank A.Ş tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünü… Esas sayılı takip dosyası ile davalı şirket ve dava dışı … aleyhine 1.394.156,00 TL alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibin kesinleştiği ve gayrimenkuller üzerinde haciz uygulandığı görülmektedir.
Davacı vekili tarafından ayrıca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sunulan dilekçe ile İstanbul Ticaret İl Müdürlüğünde görevli … ve … hakkında şikayette bulunulduğu bu şahısların davalı şirketin 2010, 2011 ve 2012 yıllarında yapılan olağan genel kurullarında hükümet komseri olarak görev yaptıkları, davacının sağlık durumu sebebiyle toplantıya katılması mümkün olmadığı halde, bu toplantılarda davacının divan başkanı olarak gösterilip adına sahte imzalarla işlemler yapılmış olmasından dolayı görevlilerin kusurlarının bulunduğu beyan edilmiştir. Keza sahte imzalarla imza sirküleri hazırlandığı şikayeti ile Kartal … ve İstanbu… Noterlikleri hakkında da şikayette bulunulduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketin 2013, 2014, 2015 ve 2016 yıllarına ait Kurumlar Vergisi Beyannamesi ile mali veriler incelendiğinde davalı şirketin ödenmiş sermayesinin toplam 5.986.905,00 TL olduğu ve bu durumda ödenmiş sermayenin 2013 yılında %53’ünün, 2014 yılında %30’unun, 2015 yılında %30,5’inin ve 2016 yılında %30,3 ‘ünün korunduğu görülmektedir. Davalı şirketin bu durumda ödenmiş sermayesinin 2/3 ‘ünü 2014-2015 ve 2016 yılında kaybettiği anlaşılmaktadır. TTK 376/2. maddesinde sermaye ile kanuni yedek akçeler toplamının 3/2’sinin zarar sebebiyle karşılıksız kaldığı anlaşıldığı takdirde, derhal toplantıya çağrılan genel kurulun sermayenin üçte biri ile yetinme veya sermayenin tamamlanmasına karar vermediği takdirde şirketin kendiliğinden sona ereceği hüküm altına alınmıştır. Davalı şirketin yukarıda belirtildiği üzere 2014 ve 2015 yılı bilanço verilerine göre şirket sermayesinin 3/2 ‘ini kaybetmiş olmasına rağmen yönetim kurulu tarafından TTK yukarıda belirtilen 376/2. maddesi uyarınca yapması gereken işlemleri yapmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan davalı şirketin 2013 yılında 10.500.000,00 TL olan satış rakamlarının yıllar itibariyle 300.000,00 TL, 20.000,00 TL ve 2016 yılında da 0,00 (sıfır) olduğu görülmekle şirketin gayri faal durumda bulunduğu da sabittir. Öte yandan davacının yukarıda belirtilen rahatsızlığı ve adına atfen atılan imzaların sahteliği dikkate alınarak şirket ortaklığı bakımından da; davalı şirkette kuruluşundan beri hissedar olan davacının 2005 ila 2008 yıllarında %60 hisse oranı ile en büyük ortağı iken 2009 yılında hisse oranının %20’ye ve 2010 yılında da %1 ‘e düşürülmüş olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle davacının rahatsızlığı nedeniyle operasyon geçirildiği anlaşılan 2009 yılı ve sonrasıda gerek şirket iş ve işlemleri ve gerekse bankalarla ve üçüncü kişilerle olan ilişkiler bakımından adına sahte imza atılmak suretiyle işlemler yapıldığı ve bu kapsamda hissesinin de %1’e indirildiği görülmektedir. Anonim şirketlerde haklı sebeple fesih 6102 sayılı TTK ile ve 531. madde de düzenlenmiş olup yukarıda belirtilen kişisel nedenler ve şirketin kar elde etme ve paylaştırma amacının imkansızlığı ve sermaye kaybı dikkate alındığında davacının fesih talebinin yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Keza bu tespit karşısında söz konusu haklı sebeplerin, duruma uygun düşen ve kabul edilebilir alternatif bir çözümle ortadan kaldırılması mümkün olmayıp bu durumun şirketin feshini gerektirecek ağırlıkta olması karşısında davanın kabulü ile şirketin fesih ve tasfiyesine ve bu amaçla tasfiye memuru atanmasına ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile, davalı İstanbul Ticaret Sicilinin … sicil numarasında kayıtl… Şirketi’nin FESİH VE TASFİYESİNE,
2-Tasfiye memuru olarak SMMM ADNAN DEMİRAĞ’ın aylık 350,00-TL ücretle görevlendirilmesine,
3-Alınması gereken 35,90 TL harçtan peşin alınan 27,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 8,20 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
4-Yapılan yargılama giderlerinin talep eden üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa İADESİNE,
Dair, karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …