Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/785 E. 2018/505 K. 28.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2015/785 Esas
KARAR NO : 2018/505
DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 31/07/2015
KARAR TARİHİ : 28/05/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan İtirazın İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dosyasıyla ilgili olarak ilamsız icra takibi yapıldığını davalı tarafın borca itiraz ettiğini, taraflar arasında imzalanan taşeronluk sözleşmesi gereği davalı tarafa çıkartılan faturaların bedellerinin ödenmediğini, davalı tarafın sözleşmeye aykırı davrandığını ve sözleşme gereği karşılaması gereken kule vinç giderlerini karşılamadığını, dolayısıyla davalı itirazının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve ticari defter kayıtları incelendiğinde durumun ortaya çıkacağını, arz olunan nedenlerle fazlasına ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile, davanın kabülü ve 58,181,04TL asıl alacak ile buna bğalı ferilere ilişkin olmak üzere iptaline, davalının %20’den aşağı olmak üzere icra inkar tazminatının davalıdan alınarak taraflara ödenmesine karar verilmesine mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmektedir.
S A V U N M A /
Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, davacı şirkete söz takibe veya başka bir işi ilişkisi nedeniyle herhangi bir borçlarının bulunmadığını, … inşaat olarak tüm edimlerini yerine getirdiklerini,dosya borcunu kabul etmemekle birlikte bir an için borçlu oldukları düşünülse dahi ödemezlik defini ileri sürdüklerini, zira sözleşme gereği yapılan işler nedeniyle davacı şirketten alacaklarının bulunduğunu, taraflar arasında imzalanmış olan sözleşmenin 9.maddesine karşılarında birim fiyarları yazılı imalatlar eksik hesap edilerek son hakedişin tanzim edilmediğini, bu işin yapılmamasından dolayı mağduriyetlerinin ve maddi zararlarının söz konusu oluduğunu, ayrıca davacı şirketten 60.000 TL tahmini bir rakam alacaklarının bulunduğunu, davacı tarafa %20den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, haksız takibin ortadan kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa bırakılmasını talep ve dava etmektedir.
G E R E K Ç E /
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi incelemesinde özetle; davacı firmanın davaya konu inşaatta kullanılmak üzere 2014 yılı içerisinde dava dışı… ve … şirketinden … vinç hizmeti satın aldığı ve hizmet bedelini ödediği satın aldığı hizmeti Sözleşmenin 12.12 maddesi c fıkrasına dayanarak davalı tarafa yansıttığı ve 01.12.2014 ve … nolu faturayı tanzim ettiği, davalı vekilinin dava dilekçesinde sözleşmenin 1.212. A maddesinde kullanılacak elektirik ve su işveren tarafından temin edilecektir ibaresi yer almasına rağmen son hak ediş formunun tutanak tablosu sayfasına bakıldığında taraflarından kesinti yapılmak suretiyle karşılandığının görüleceğini, bu rakamların taraflarına iadesi gerektiğini, yine aynı maddede hazır beton işveren tarafından temin edilecektir ibaresinin yer almasına rağmen son hak ediş formunun tutanak tablosu sayfasına bakıldığında 22 m3 betonun taraflarından kesinti yapılmak suretiyle karşılandığı yönündeki iddiası ile ilgili olarak dosya kapsamında herhangi bir hakedişinin bulunmaması nedeniyle bir tespitte bulunulmadığı, davacı firmanın taraflar arasında akdedilen 30.03.2014 tarihli sözleşmenin 12.12 maddesinin c fıkrası gereğince; davaya konu inşaatta kullanılmak üzere 2014 yılı içerisinde dava dışı … ve … şirketinden … vinç hizmeti satın aldığı ve bedelini ödediği, davacının 16.04.2015 takip tarihli itibariyle davalı şirketten 58.181,04 TL alacağı olduğu takip anından itibaren ayrıca kısa vadeli avans oranı ölçüsünde faiz de talep olunabileceği, icra inkar tazminatı vs. Hususlarının muhterem yargı makanına münhasır takdiri dairesinde bulunduğunun sonuç ve kanaatine varmıştır.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi ek raporunda özetle; davacı firmanın taraflar arasında akdedilen 30.03.2014 tarihli sözleşmenin 12.12 maddeesinin c fıkrası gereğince; davaya konu inşaatta kullanılmak üzere 2014 yılı içerisinde dava dışı… ve… şirketlerinden Kule vinc hizmeti satın aldığı ve bedelini ödediği, davacının 16.04.2015 takip tarihi itibariyle davalı şirketten 58,181,04 TL alacağı olduğu, takip anından itibaren ayrıca kısa vadeli avans oranı ölçüsünde faiz de talep olunabileceği, icra inkar tazminatı vs. hususların muhterem yargı makamlarının takdirinde olduğunun sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Uyuşmazlık dava konu edilen taşeronluk sözleşmesi gereği kule vincin davalı tarafından getirilmesi borcunun yerine getirilmemesi üzerine kule vinç için gerekli olan masrafların davacı tarafından karşılığında ve buna dayalı olarak davacı tarafından kesilen faturaya dayalı alacağın var olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
Ticari defterle ilgili olarak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) hükümlerine göre: Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir (HMK 222/1). Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır (HMK 222/2).Bu şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması ve defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği ise üçüncü fıkrada düzenlenmiştir. Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur (HMK 222/4). Nitekim Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : …, Karar No : … sayılı ilamında ” Bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı taraf defterlerinin incelenmesi zorunludur. Çünkü tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu takdirde lehine delil olabilecektir. Karşı taraf defterleri incelenmediği takdirde dayanan tarafın kendi defterindeki kayıtların lehe delil olması mümkün değildir. Davacının da bu durumu bilerek ticari defterlere delil olarak dayandığı ve karşı tarafın ticari defterlerinin de incelenmesini istediği kabul edilmelidir.” görüşüne yer verilmiştir. Davalıya tarafa duruşmada ticari defter ibrazı konusunda ihtaratlı kesin süre verilmiş olmasına karşın defterlerin ibraz edilmediği davacı ticari defterleri üzerinde inceleme yapıldığı anlaşılmıştır.
Tüm dosya muhteviyatı, bilirkişi tarafından ticari defterler üzerinde yapılan inceleme ve tespitler doğrultusunda takibe konu faturanın davalıya tebliğinin uyuşmazlık konusu olmaması ve davalı tarafından da bu konuda bir itirazda bulunulmayıp karşı alacaklı olduklarına dair savunmada bulunmuş olmaları, davacı ticari defterleri delil olarak göstermiş aynı zamanda bu şekilde davalı ticari defterlerine de dayanılmış, davalı defter ibrazından kaçınmakla davacı defterleri ve dosyadaki delillerin esas alınması gerektiği, davalının bu davranışı ile kendi ticari defterlerinin davacı defterleri ile uyumlu olup olmadığının incelenmesine engel olduğundan, engel olduğu sonucun varlığını mahkememizce kabul etmiş sayılması ( Aynı yönde bkz Yargıtay 11. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/2759, Karar No: 2017/5005 sayılı ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No: 2014/11-1159 Karar No: 2016/967, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Esas No : 2016/3858 , Karar No: 2017/2944 sayılı ilamları ), bilirkişi heyeti tarafında davacı defter ve dosyadaki inşaat kayıtları ile sözleşme hükümleri dahilinde yapılan inceleme sonucunda da davacının ticari defterinde takibe konu edilen faturanın kayıt gördüğünün tespiti, taraflar arasındaki sözleşme hükmü gereği kule vinç temininden davalının sorumlu olması ve davalının bu edimini yerine getirdiğini ispata medar delil beyan ve ibraz etmemiş olması, davalı tarafından karşı alacak olarak sunulan tarafların da imzası yer almayan hakediş kapağı kesintiler hanesinde yeralan miktarda kesintinin yapılamamış olması ve de bunun davalı tarafça kanıtlamadığı ve davalının da sözleşmede belirlenen sürede işi tamamlamamış olduğundan prime hak kazanamayıp davacıdan alacaklı olduğunu bu suretle ispat edemediği anlaşılmakla davacının davasının 2004 sayılı İİK md. 67 gereğince “genel hükümler dairesinde” ispat edildiği kanaatine varılarak davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir. Alacak likit olup davalının takibe itirazı haksız bulunduğundan 2004 sayılı İİK md. 67/2 gereğince davacı yararına icra-inkar tazminatına karar verilmiştir.
İcra-inkar tazminatı ile ilgili olarak; Yargıtay … Hukuk Dairesi Esas No : … ve Karar No : … sayılı kararında “2004 sayılı İİK’nun 67. maddesinin 2. fıkrasında; “Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın (Değişik ibare:02/07/2012-6352 S.K./11.md.) yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir” hükmüne yer verilmiştir.
Yargıtay Daire’leri ve Hukuk Genel Kurulu’nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre; itirazın iptali davalarında İİK’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde ödeme emrine itiraz etmesi, alacaklının bir yıl içinde itirazın iptali davasını açması ve davasında haklı çıkarak inkar tazminatı talep etmiş olması gereklidir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmamaktadır. Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Borçlu, ne kadar borçlu olduğunu yada olmadığını her zaman kendi elinde olan delil ve bilgilerle bilme ve araştırma olanağına sahip olmayabilir. Borçlu, açıkça belli olmasa bile ne kadar borçlu olduğunu objektif kriterlere göre tespit edebiliyor veya edebilecek durumda yada tespit edebilmek için gerekli olan unsurlara ve bilgilere sahipse, alacak likit ve muayyen sayılır. Takibe konu alacağın yargılama faaliyetine ihtiyacı olup olmadığı takip talepnamesinde belirtilen rakamlarla, yargılama sonunda ortaya çıkan rakamların farklı ve takip talepnamesinden daha az olmasından da anlaşılabilir. İtirazın iptali davasına konu olan alacağın gerçek miktarının hesaplanması bilirkişi incelemesini gerektiriyorsa, takibe konu olan alacağın miktarı belli olmaktan çıkmıştır.” görüşüne yer verilmiştir. Her ne kadar dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmış ise de davada talep edilen miktar ile çıkan miktarın tamamen aynı olması, uyuşmazlığın alacağın miktarı ile ilgili değil var olup olmadığı noktasında toplandığından incelemenin alacağın var olup olmadığı hususunda mahkememizce yaptırılmış olması, alacağın faturaya dayalı olması (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No : 2013/2345 Karar No: 2013/6713 sayılı kararı ) sebepleriyle alacağın likit olduğu kanaatine varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KABULÜ ile,
2-Davalının İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takibe itirazının İPTALİNE, takibin kaldığı yerden asıl alacak ve faiz üzerinden DEVAMINA,
3-Kabul edilen alacağın (58.181,04 TL) %20’ı tutarında icra inkar tazminatı olan 11.636,20 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Alınması gereken 3,975,34 TL harçtan peşin alınan 702,68 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.271,66 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 702,68 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 6.749,91 TL ücreti vekaletin davalıdan alınıp davacı tarafa VERİLMESİNE,
6-Davacının yaptığı ilk masraf 32,55 TL, bilirkişi ücreti 1.800,00TL, posta gideri 159,50TL olmak üzere toplam 1.992,05 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
7-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı vekili yokluğunda, davalı taraf yüzüne karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip …
¸e-imzalıdır
Hakim …
¸e-imzalıdır