Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/558 E. 2022/568 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/558 Esas
KARAR NO :2022/568

DAVA:Haksız İhtiyati Haciz Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat
DAVA TARİHİ:12/03/2010
KARAR TARİHİ:27/09/2022

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Haksız İhtiyati Haciz Nedeniyle Maddi ve Manevi Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacılar vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacıların murisi ve … San. A.Ş.’de genel müdür olarak çalışan …’in 18.02.1999 tarihinde satın aldığı … İli, … İlçesi, … Yolu Köyü 15598 ada 3 no’lu parselde kayıtlı tribleks villada dekorasyon ve tadilat amaçlı harcamalar yaptığını, 03.07.1999 tarihinde vefat edene kadar bu taşınmazda ikamet ettiğini, vefatından sonra davacıların ikamet etmeye devam ettiğini, davacıların murisine dava konusu taşınmazı satan … İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’den kredi alacağını tahsil edemeyen davalı bankanın, davacıların murisi aleyhine tasarrufun iptali davasını açtığını, talebi üzerine …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dosyası ile 27.02.2004 tarihinde taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz konulmasına karar verildiğini, kararın…. İcra Müdürlüğü’nün … E.s. takip dosyasında 07.05.2004 tarihli müzekkere ile tapu kaydına işlendiğini, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin dosyası ile birleşen İstanbul 1 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dosyasından verilen 15.03.2004 tarihli ihtiyati haciz kararının …. İcra Müdürlüğü’nün … E.s. dosyasından gönderilen 21.05.2004 tarihli müzekkere ile infaz edildiğini, murisin vefatından sonra maddi sıkıntı yaşayan davacıların dava konusu taşınmazı satıp, daha uygun fiyatta ev almaya niyetlendiklerini, ancak üzerinde bulunan ihtiyati haciz nedeniyle evlerini satamadıklarını, … ile anlaşma yaptıklarını, satış bedeline mahsuben 45.000,00-TL avans aldıklarını, ancak devir ve tescil işlemine giriştiklerinde davalı banka tarafından haksız açılan davadan ve ihtiyati hacizlerin varlığından haberdar olduklarını, maddi sıkıntıları nedeniyle aldıkları avans bedelini ödeyemediklerini, Datça’da bulunan bir başka taşınmazı değerinin altında satmak zorunda kaldıklarını, manevi çöküntü yaşadıklarını, villayı kiraya vererek, küçük bir eve kiraya taşındıklarını, elde ettikleri kira geliri ile yaşamlarını idame etmeye çalıştıklarını, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s dosyasında davanın aşılmamış sayılmasına ilişkin verilen 22/01/2004 tarihli 4 s. kararın Yargıtay 17. H.D.’nin 14.01.2008 tarih 2007/4641–38 s. kararı ile onandığını, karar düzeltme talebinin 27.06.2008 tarih … s. ret kararı sonucu kararın kesinleştiğini, davacıların talebi üzerine 28.08.2008 tarihinde mahkemece hacizlerin kaldırılmasına karar verildiğini, dünyada patlak veren küresel mali kriz ve krizin konut sektöründe meydana getirdiği çöküntü nedeniyle satılığa çıkarılan taşınmaza alıcı çıkmadığını, değerinden çok düşük bedel önerildiğini ileri sürerek, uğradıkları zarar nedeni ile 100.000,00-TL maddi tazminat ile davacı … için 10.000,00-TL, … için 5.000,00-TL, … için 5.000,00-TL olmak üzere 20.000-TL manevi tazminatın ihtiyati haciz konulan 27.02.2004 tarihinden itibaren değişen oranda avans faizi yürütülmek suretiyle davalı bankadan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini istemişlerdir.
Davacılar vekili tarafından sunulan 25.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat taleplerini 148.602,29 TL’ye yükseltmişlerdir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi davalı bankaya 07.07.2009 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili 09.07.2009 tarihli cevap süresinin uzatılması dilekçesi ve 16.10.2009 tarihli cevap dilekçesi ile … 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yetkisine itirazda bulunmuş, zaman aşımı itirazında bulunmuş, davalı bankanın kredi alacaklarını tahsil için anayasal bir hak olarak dava ve takip hakkını kullandığını, yasaya uygun kullanılan hakkın, davalıya sorumluluk yükleyemeyeceğini, davalı banka alacağının gerçek bir alacak olup tasarrufun iptali davasının hukuka uygun bulunduğunu, davada verilen ihtiyati haciz kararının haklı ve yerinde olduğunu, maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, gerçek değeri 100.000,00-TL olan taşınmazı 5 kat daha az bir değerle satan şirketin durumunu bilen davacıların murisi tarafından satın alınması nedeniyle kusurlu olduğunu, davacıların ihtiyati haciz kararına karşı gerekli yasal girimlerde bulunmadıklarını, karara itirazda bulunmayarak 5 yıl gibi bir zaman geçtikten sonra dava açtıklarını, zarar iddiasının soyut ve afaka olduğunu, sebepsiz zenginleşme amacı güttüğünü savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
… 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu 17.12.2009 tarih 425-701 E./K Sayılı kararı ile Yetkisizlik Kararı verilerek dosya mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce 2010/206 esas ve 2013/69 karar sayılı 25.03.2013 tarihli kararı ile, “…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dava dosyasının celbi ile incelenmesinden; Tekstil Bankası tarafından aralarında … mirasçıları …, …, … Ergökmen’in bulunduğu, davalılar aleyhine 19.02.2004 tarihinde açılan tasarrufun iptali istemine ilişkin davada, 27.02.2004 tarihinde davaya konu taşınmazın tapu kaydına ihtiyati haciz konulmasına karar verildiği, yapılan yargılama sonunda bu dosya ile birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Es., …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2002/130 E.s. dava dosyalarının HUMK 409/5 md. uyarınca Açılmamış Sayılmasına ilişkin verilen 22.01.2007 tarih 4 s. kararın Yargıtay 17. H.D.’nin 14.01.2008 tarih 2007/4641-38 s. kararı ile onandığı, aynı dairenin 27.06.2008 tarih… s. kararı ile karar düzeltme isteminin reddine karar verildiği, 27.06.2008 tarihinde kesinleştiği, davacıların talebi üzerine … E.s. dava dosyası ile birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dosyasında 27.02.2004 tarihinde verilen, birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dava dosyasında 15.03.2004 tarihinde verilen ihtiyati haciz kararlarının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dava dosyasına dayanak… İcra Müdürlüğü’nün … E.s., birleşen …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s dava dosyasına dayanak …. İcra Müdürlüğü’nün 2002/11591 E.s. ve birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dava dosyasına dayanan …. İcra Müdürlüğü’nün … E.s. icra takip dosyaları celp edilmiştir.
Davaya konu taşınmazın tapu kaydından 12.10.2009 tarih 6262 Y.s. Resmi Senet ile İstanbul İli … Mahallesi 15598 ada 3 parselde 284/568 arsa paylı bodrum + zemin + normal kattan oluşan 1 no’lu meskenin tamamı elbirliği halinde …’e ait iken, hisselerinin tamamının 620.000,00-TL bedel karşılığında …’ya satıldığı anlaşılmıştır.
Taraf delilleri toplanmış, talimat yolu ile mahallinde yapılan keşif üzerine bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 02.05.2012 tarihli raporda; davaya konu taşınmazın özellikleri ve değerlendirilmesi ile, taşınmazın 16.05.2005 tarihi itibariyle tahmini satış bedelinin 450.000,00-TL olduğu, İİK’nun 259. maddesine göre açılacak davalarda kusurun veya hukuka aykırı eylemin gerekmediği, konulan ihtiyati haczin haksız olmasının eylem şartı bakımından yeterli olduğu, tasarrufun iptali davasının açılmamış sayılmasının ve davanın süresinde açılmamış olmasının ihtiyati haczin haksızlığı sonucuna yol açtığı, tazminat davasının zaman aşımı süresi dolmadan açıldığı, ihtiyati haciz kalktıktan sonra satılan taşınmazın ihtiyati haciz sebebiyle satılamamış olması, maddi bir kayıp olması durumunda doğrudan zararın gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği, davacıların ihtiyati hacze itiraz etmeyerek müterafık kusurları sebebiyle tazminattan indirim yapılmasının mümkün olduğu, fakat olayda ihtiyati haciz kararı verilen davanın davacılara değil murislerine karşı açılmış olması nedeniyle ihtiyati hacze itiraz edebilmeleri için uygun imkan sağlanıp sağlanmadığının göz önünde bulundurulması gerektiği açıklanmış, 20.09.2012 tarihli bilirkişi kurulu ek raporunda davacıların zararı 133.602,29-TL olarak hesaplanmıştır.
Toplanan deliller dosya kapsamı, yapılan inceleme sonucu düzenlenen ve oluşa uygun bulunan bilirkişi raporu uyarınca davacıların murisi tarafından, dava dışı … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den satın alınan dava konusu taşınmaz hakkında davalı bankanın dava dışı … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’den olan alacağını tahsil edememesi nedeniyle açılan tasarrufun iptali istemine yönelik …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dosyası ile bu dosya ile birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s., …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dava dosyalarında verilen ihtiyati haciz kararlarının tapu kaydına işlendiği ve açılan tasarrufun iptali davalarının taraflarca takip edilmeyerek açılmamış sayılmasına ilişkin 22.01.2007 tarih 4 s. kararın verildiği, kararın 27.06.2008 tarihinde kesinleştiği ve davacıların talebi üzerine tedbir kararlarının 28.08.2008 tarihinde kaldırıldığı tartışmasızdır.
Dava İİK’nun 259. md. çerçevesinde, ihtiyati haciz kararı nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebine ilişkin olup, öncelikle davalının zaman aşımı savunması incelendiğinde; haksız ihtiyati hacizden doğan tazminat davasında kabul edilen 1 yıllık zaman aşımı davanın veya takibin haksız olduğunun ortaya çıkmasıyla başlar. Tasarrufun iptali davasında verilen 22.01.2007 tarih 4 s. davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar 27.06.2008 tarihinde kesinleşmekle, zaman aşımı süresi 27.06.2009 cumartesi günü dolacaktır. Dava, pazartesi gününe denk gelen 29.06.2009 tarihinde açılmakla, davalının zaman aşımı itirazı haklı bulunmamış, uyuşmazlığın esasına girilmiştir.
İhtiyati haciz kararının haksız olup olmadığı incelendiğinde; mahkememiz dosyasında davalı olan bankanın, davacı olarak açtığı tasarrufun iptali davasında talebi üzerine ihtiyati haciz konulmuş ancak, davayı takip etmediği için dosya işlemden kaldırılmış, yasal süre sonunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Davanın takipsiz bırakılarak açılmamış sayılması başlı başına haksızlık gerekçesi oluşturmuştur. Zira kanunlar tarafından verilen bir hakkın kullanımı, bu hakkın başkalarına en az zarar verecek şekilde olmalı, hakkı kullananın kendi üzerine düşen görevleri yerine getirmesi gerekmektedir. Sınırsızca kullanılabilecek bir hak olmayan ihtiyati haczin rizikosunu borçlu taşır, borçlunun kendi malı üzerindeki hakkı kısıtlanır. Yasanın kendisine tanıdığı ihtiyati haciz hakkından yararlanan alacaklının, bunun sorumluluğuna katlanması gerekir. Ayrıca davacıların murisi tarafından taşınmaz 18.02.1999 tarihinde satın alınmış, ihtiyati haciz kararının alındığı tasarrufun iptali davası ise 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 19.02.2004 tarihinde açılmıştır. İhtiyati haciz kararının haksızlığı saptanmıştır. Haksız ihtiyati haciz kararı nedeniyle uğranılan zarar ve illiyet bağı incelendiğinde; ihtiyati haciz kararı kalktıktan sonra davacılar tarafından satılan taşınmazın ihtiyati haciz kararı sebebiyle satılamamış olması nedeniyle maddi kayba uğradıkları ve bu maddi kaybın 20.09.2002 tarihli ek raporda 133.602,29-TL olarak hesaplanması karşısında davacıların/murisinin ihtiyati haciz kararlarına itirazda bulunmamaları, davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararın verildiği 22.01.2007 tarihinde kararın kaldırılması talebinde bulunmamaları nedeniyle davacılar müterafık kusurlu kabul edilmiş, TBK’nun 52. md. uyarınca saptanan zarar bedelinden takdiren 1/2 oranında indirim yapılmak suretiyle davacıların maddi tazminat isteminin 66.801,14-TL üzerinden kısmen kabulüne karar verilmesi uygun görülmüş, ihtiyati haciz kararının davacıların kişilik haklarını zedelediğine ilişkin kanıt sunulmadığından manevi tazminat koşullarının oluşmadığı anlaşıldığından manevi tazminat istemlerinin reddine karar verilmesi uygun görülmüş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kararın davacılar vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/12738 esas ve 2014/14618 karar sayılı 25.09.2014 tarihli kararı ile “1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekili ve davacılar vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Haksız ihtiyati hacizden alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi için; borçlunun malları için ihtiyati haciz kararı alınmış ve bu karar yerine getirilmiş olmalı, ihtiyati haciz koydurmuş olan alacaklı, haksız çıkmış olmalı, borçlu (veya üçüncü kişi) malları üzerine ihtiyati haciz konulmuş olmasından bir zarar görmüş olmalı ve zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Burada davalı alacaklının kusurlu olması şart değildir, yani buradaki sorumluluk kusursuz sorumluluktur. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Haksız ihtiyatî haciz koyduran tarafın (tazminat davalısının) ödemekle yükümlü olduğu zarar, ihtiyatî haciz kararının icra edildiği tarih ile ihtiyatî haczin kalktığı tarih arasındaki dönemde meydana gelmiş olan zarardır.
Dava konusu olayda, davacılar davaya konu taşınmazı 16.05.2005 tarihinde dava dışı …’na 458.000 TL bedel ile satma konusunda anlaştıklarını, ancak ihtiyati haciz kaydı nedeniyle satışı gerçekleştiremediklerini, İhtiyati haciz kalktıktan sonra ilk fırsatta taşınmazı satışa çıkardıklarını, 2008 yılı sonunda ülkemizde ve dünyada ortaya çıkan global kriz nedeniyle bir yıldan fazla bir süre geçtikten sonra 09.10.2009 tarihinde ve ancak 620.000 TL bedelle satabildiklerini ileri sürerek taşınmaz yönünden zararlarını talep etmişler, zararlarının ispatı içinde 16.06.2010 tarihli delil listesini içeren dilekçelerini sunmuşlardır. Delil listesinde dayandıkları taşınmazın ilk satışına dair satış sözleşmesinde tellallın imzası bulunmamaktadır. Taşınmazın satışı için üçüncü şahıstan alındığı iddia edilen kaporaya ait dekontlara ise davacılara ait Datça’da bulunan taşınmaz satışına ilişkin olduğuna dair davalının itirazı vardır. Yine davacı tanıkları dinlenmemiştir. Bu itibarla mahkemece, davacıların zararı ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunduğunun ispatı yönünden öncelikle zararın ispatı yönünden sunulan delillerin değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde zararın ispatı yönünden deliller değerlendirilmeden doğrudan tazminat hesabının yapılarak karar verilmesi doğru görülmemiştir. Öte yandan, ihtiyati haciz 27.02.2004 tarihinde konulmuş ve 28.08.2008 tarihinde kalkmıştır. Bu durumda mahkemece taşınmazın satışa çıkarıldığı tarih 16.05.2004 ile ihtiyati haczin kaldırıldığı 28.08.2008 tarihi arasındaki ülkedeki ekonomik durum ve enflasyon gelişimi gözetilerek taşınmazın değer kaybedip kaybetmediği değerlendirilerek davacıların zararının tesbiti ile sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde ihtiyati haczin kalkmasından sonraki tarih olan 09.10.2009 ikinci satış tarihine kadar olan zararın ve ilk satışta elde edilecek olan bedelin çeşitli yatırım araçlarında değerlendirilmesinin ortalaması alınarak hesaplanması doğru görülmemiş kararın davalı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3- Davacılar vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacılar vekili, müvekkillerinin murislerinin ölümü ile maddi sıkıntılar yaşamaya başladıkları, dava konusu evi satarak daha uygun fiyatlı bir ev alamaya karar verdikleri ancak evlerini davalı tarafından konulan ihtiyati haciz nedeniyle satamadıklarını, 16.05.2005 tarihinde dava dışı …’na 458.000 TL bedel ile satma konusunda anlaştıklarını, ancak ihtiyati haciz kaydı nedeniyle satışı gerçekleştiremediklerini, bu nedenle borçlarını ödeyebilmek, öğrenimlerine devam edebilmek ve hayatlarını idame ettirebilmek amacıyla çeşitli bankalardan krediler çektiklerini, davalı bankanın haksız eylemi nedeniyle binlerce TL faiz ve masraf ödediklerini, İhtiyati haciz kalktıktan sonra ilk fırsatta taşınmazı satışa çıkardıklarını, 2008 yılı sonunda ülkemizde ve dünyada ortaya çıkan global kriz nedeniyle bir yıldan fazla bir süre geçtikten sonra 09.10.2009 tarihinde ve ancak 620.000 TL bedelle satabildiklerini ileri sürerek müvekkillerinin zararının tesbiti ile tazminini talep etmiş, 16.06.2010 ve 26.10.2011 tarihli dilekçeler ile 24.06.2006- 10.10.2008 tarihleri arasında kullanılan beş adet kredi kullanımına dair belgeler ile diğer delilleri dosyaya sunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucu davacıların taşınmazlarını ihtiyati haciz nedeniyle satamamalarından kaynaklanan zarar talepleri incelenmiş ise de davacıların taşınmazı ihtiyati haciz nedeniyle satamaması nedeniyle bankalardan kredi kullanmak zorunda kaldıkları ve bu nedenle faiz ve masraf ödedikleri iddiaları incelenmemiştir. Bu itibarla mahkemece davacıların bu tazminat kalemi hakkında da davacıların delillerinin toplanıp, sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş kararın davacılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekili ve davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacılar yararına BOZULMASINA, karar verilmiştir.
Bu ilama karşı 19.12.2014 tarihinde davacılar vekili tarafından düzeltme talebinde bulunulması üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/821 esas ve 2015/5576 karar sayılı 21/04/2015 tarihli kararı ile “Yargıtay ilamında benimsenen gerektirici sebeplere göre, davacılar vekilinin HUMK’nın 440. maddesinde sayılan hallerden hiçbirini ihtiva etmeyen karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.” gerekçesiyle, davacılar vekilinin karar düzeltme isteğinin HUMK’nın 442. maddesi gereğince REDDİNE, karar verilmiştir.
Mahkememizce Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2013/12738 esas ve 2014/14618 karar sayılı 25.09.2014 tarihliBozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, bozma ilamı doğrultusunda yargılamaya devam olunmuş, talimat yoluyla mahallinde keşifler yaptırılmış, rapor aldırılmış, akabinde mahkememiz dosyası üzerinden uzman bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır.
Talimat yoluyla Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Bilirkişi …’ten alınan 13/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “SPK kriterlerine göre Değerleme Kavramı subjektif değil objektif değerlere göre hesap ve takdir edilmesi gerektiğini, bu nedenle değerleme esnasında Emsal Karşılaştırma yaklaşımı kullanıldığını, bu yöntemin kısaca; konu mülkün fiyatı=emsal mülklerin fiyatı düzeltmeler şeklinde özetlenebileceğini, gerçek piyasa verileri ile oluşturulan Emsal Değere esas mülklerin çeşitli özellikleri, konu mülk ile kıyaslanarak gerekli düzeltmeler yapılarak ve taşınmaz fiyatı yani alıcı ve satıcının buluşacağı muhtemel değer tespit edileceğini, dava konusu taşınmazın; bulunduğu semt ve mevki, civarlarındaki emsallerinin alım-satım rayiçleri, inşaat tarzı ve evsafı, ana cadde ve çarşı-pazar ile olan irtibatı, ulaşım imkanları, ana artere, iş ve alış veriş merkezlerine mesafesi, inşaatında kullanılan malzeme ve işçiliklerin cins ve kaliteleri, konfor dereceleri, büyüklükleri, iç taksimatı ve kullanılış durumu, bağlı bulunduğu ana taşınmazın yaşı, getirebileceği kira miktarları, bölgedeki konumu, arsa payı, toplu taşım, elektrik, su, doğalgaz, kanalizasyon vb. Belediye alt ve üst yapı hizmetlerinden faydalanma durumu olmak üzere serbest pazar koşullarında satış değerine etki edecek olumlu ve olumsuz tüm etkenler nazarı dikkate alındığında keşif tarihindeki değerinin: 1.500.000,00 TL tespit ve takdir edildiğini, dava konusu taşınmaza değer takdirinde bulunurken, keşif tarihindeki takdir edilen bedel TÜİK-ÜFE endeksleri kullanılarak edinim tarihi, talimatta istenilen tarihlere ve dava tarihine taşındığını, … ili … ilçesi, … 1 Mahallesi 15598 ada 34 parsel, 568,00 metrekare yüzölçümlü, bitişik nizam yapı niyetliğindeki Ana Taşınmazın, 284/568 Arsa paylı, Mesken nitelikli, 22/1 nolu bağımsız bölüm için;
TARİH KEŞİF TARİHİ DEĞERİ ENDEKS TAŞINMAZIN DEĞERİ
07/09/2018 (keşif tarihi itibariyle) :1.500,000,00 TL, 28765,23/28765,23 ,1, 1.500.000,00 TL
29/06/2009 (dava tarihi itibariyle) : 1.500,000,00 TL, 11594,31 / 28765,23 , 0,403066828 , 604.600,24 TL
28/08/2008 : 1.500,000,00 TL, 11681,96 / 28765,23 , 0,406113909 , 609.170,86 TL
16/05/2004 : 1.500,000,00 TL, 8067,80 / 28765,23 , 0,280470554 , 420.705,83 TL
Tespiti bildirilmiştir.
Talimat yoluyla bilirkişi heyetinden alınan 13/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; 13/09/2018 tarihli kök raporda ki sonuç ve kanaatini değiştirecek bir husus bulunmadığı bildirilmiştir.
Talimat yoluyla Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Bilirkişi …’ten alınan 13/01/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; … İli, … İlçesi. … 1 Mahallesi 15598 Ada 3 Parsel, 568,00 m2 Yüzölçümlü, bitişik nizam yapı niteliğindeki Ana Taşınmazın, 284/568 Arsa Paylı, Mesken Nitelıklı, 22/1(VEYA 22/A) nolu bağımsız bölüm için 13.09.2018 tarıhli kök raporumuzda; 17.09.2018 Keşif tarihi itibariyle 1.500.000,00 TL, 29.06.2009 Dava tarihi itibariyle 604.600,24 TL, 28.08.2008 Tarihi itibariyle 609.170,86 TL, 16.05.2004 Tarihi itibariyle 420.705,83TL tespit ve takdir edilmiştir. Tarafların itirazları yukarıda açıklandığı üzere değerlendirilmiş olup 13.09.2018 tarihli kök raporumuzda ki sonuç ve kanaatimizi değiştirecek bir husus bulunamamıştır. Takdirin Mahkemeye ait olduğu bildirilmiştir.
Talimat yoluyla Gayrimenkul Değerleme Uzmanı Bilirkişi …’ten alınan 08/05/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Davacı vekilinin itirazları yukarıda açıklandığı üzere değerlendirilmiş olup; … İli, … İlçesi. … 1 Mahallesi 15598 Ada 3 Parsel, 568,00 m2 Yüzölçümlü, bitişik nizam yapı niteliğindeki Ana Taşınmazın, 284/568 Arsa Paylı, Mesken Nitelikli, 22/1(VEYA 22/A) nolu bağımsız bölümün; 3.1)….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/558 E. nolu dosya üzerinden gönderdiği talimatlara göre hazırlanan 13.09.2018 tarihli kök raporumuz ve 13.01.2020 tarihli ek raporumuzda ki sonuç ve kanaatimizi değiştirecek bir husus bulunamamıştır. 3.2) ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/558 E. nolu dosya üzerinden gönderdiği talimatta 2.keşif tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın kıymet takdirinin yapılması talimatlanmamasına rağmen Savın Mahkemece aksi kanaat oluştuğu takdirde ikinci keşif tarihi (13.12.2019) itibariyle taşınmazın değeri: 1.600.000,00 TL olarak hesap ve takdir edildiği, Takdirin Mahkemede ait olduğu bildirilmiştir.
Mahkememizce 3. Kişilik bilirkşi heyetinden alınan 26/10/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Sayın Mahkemenin 04.03.2021 tarihli ara kararında:
Dosyamızda alınan ve Yargıtay bozma ilamı ve dosya kapsamında toplanan tüm deliller
değerlendirilmek suretiyle, Davacının ihtiyati haciz nedeniyle satılamaması sonucunda taşınmazın değeri
nedeniyle oluşan zararının ve
Kullandıkları krediler nedeniyle uğradıkları zararların tespitinin istenilmesi,”
yönündeki ara kararı ile Bilirkişi Heyetimize tevdi edilen dosya içeriği ile ilgili tespit ve
değerlendirmelerimiz aşağıda arz edilmiş olduğunu, A-) Davacının ihtiyati haciz nedeniyle satılamaması sonucunda taşınmazın değeri
nedeniyle oluşan zararı:
1-) 20.09.2012 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda;
“Davacının 16.05.2005 tarihinde değeri 450.000,00 TL olarak saptanan gayrimenkulü satması halinde
elde edeceği 450.000,00 TL’nin 09.10.2009 tarihinde tutarın (huzurdaki gayrimenkulün satılmaması
nedeniyle gayrimenkulünde değer kazandığı göz önünde bulundurularak) çeşitli yatırım araçlarında değerlendirilmesi durumunda 450.000,00 TL’nin 09.10.2009 tarihi itibariyle değerinin ortalama olarak
753.602,29 TL olduğu….. buna göre davacının (753.602,29 TL – 620.000,00=) zararının 133.602,29 TL
olduğu” hususunda görüş bildirilmiş olduğunu,
2-) 1.Keşif 07.09.2018 sonrası 13.09.2018 tarihli Bilirkişi Kök Raporunda;
“Söz konusu taşınmazın içine girilemediğinden yapının içinde inceleme yapılamadığı” belirtilerek;
“Netice ve Kanaat” bölümünde;
“Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) kriterlerine göre değerleme Kavramı sübjektif değil objektif değerlere göre hesap ve takdir edilmelidir. Bu nedenle değerleme esnasında Emsal karşılaştırma yaklaşımı
kullanılmış olup bu yöntem kısaca; Konu Mülkün Fiyatı = Emsal Mülkün Fiyatı (olumlu+olumsuz) Düzeltmeler şeklinde özetlenebilir. Gerçek piyasa verileri ile oluşturulan Emsal değere esas mülklerin
çeşitli özellikleri, konu mülk ile kıyaslanarak gerekli düzeltmeler yapılarak ve Taşınmaz Fiyatı yani alıcı ve
satıcının buluşacağı muhtemel değer tespit edilecektir. Yukarıdaki detayı arz ve izah edilen dava konusu taşınmazın, bulunduğu semt ve mevki, civarlarındaki
emsallerinin alım-satım rayiçleri………. Serbest Pazar koşullarında satış değerine etki edecek olumlu ve
olumsuz tüm etkenler dikkate alındığında keşif tarihindeki DEĞERİ; 1.500.000,00 TL olarak tespit ve
takdir edilmiştir.
Dava konusu taşınmaza değer takdirinde bulunurken, keşif tarihindeki takdir dilen bedel TÜİK-ÜFE
Endeksleri (1994=100) kullanılarak edinim tarihi, talimatta istenilen tarihlere ve dava tarihine taşınmış olduğunu,
16.05.2004 ÜFE endeksi……………………: 8067,80 (mayıs 2004 endeksi)
28.08.2008 ÜFE endeksi……………………: 11681,96 (Ağustos 2008 endeksi)

Dava tarihi (29.06.2009) ÜFE endeksi…….: 11594,31 (Haziran 2009 endeksi)

Keşif tarihi (07.09.2018) ÜFE endeksi…….: 28765,23 (Ağustos 2018 endeksi)
… İli, … İlçesi, … 1. Mahallesi 15598 Ada 3 parsel, 568,00 m2 yüzölçümlü, bitişik
nizam yapı niteliğindeki Ana taşınmazın, 284/568 Arsa paylı Mesken nitelikli 22/1(VEYA 22/A) no.lu
bağımsız bölüm için;
it Tespit ve takdir edilmiş olduğunu,
2.Keşif tarihi :13.12.2019 sonrası

13.01.2020 tarihinde düzenlenen Bilirkişi Ek Rapor Değerlendirme bölümünde; ”tarafların itirazları
değerlendirilmiş ve 13.09.2018 tarihli kök rapordaki sonuç ve kanaati değiştirecek bir husus bulunmadığı”
belirtilmiş ve;
Sonuç bölümünde;
*….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2915/558 E. no.lu dosya üzerinden gönderdiği talimatlara göre
hazırlanan 13.09.2018 tarihli kök raporumuz ve 13.01.2020 tarihli ek raporumuzdaki sonuç ve kanaati
değiştirecek bir hususun bulunmadığı,
* ….Asliye Ticaret Mahkemesinin 2915/558 E. no.lu dosya üzerinden gönderdiği talimatta
2.keşif tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın kıymet takdirinin yapılması talimatlanmamasına
rağmen sayın Mahkemece aksi kanaat oluştuğu takdirde ikinci keşif tarihi (13.12.2019)
itibariyle taşınmazın değeri 1.600.000,00 TL olarak hesap ve takdir edildiği” belirtilmiş olduğunu,
B-)Kullandıkları krediler nedeniyle uğradıkları zararların tespiti:
Davacıların taşınmazı ihtiyati haciz nedeniyle satamaması nedeniyle bankalardan kredi
kullanmak zorunda kaldıkları ve bu nedenle faiz ve masraf ödedikleri iddiaları incelenmesi:
1-) Davacı …, … Bankası, … Bankası ve …
Bank’tan;
12.06.2006 ile 10.10.2008 tarihleri arasında 4 bankadan 5 kalemde toplam 60.430,00 TL
tutarında tüketici kredisi kullandığı,
söz konusu krediler için; kredi masraf ve komisyonları adı altında, 930,00 TL, Sigorta primi
olarak 353,88 TL olmak üzere toplam 1.283,88 TL masraf ödediği,
Yine Söz konusu Bankalar ile … arasında akdedilen kredi ödeme planlarının
incelenmesinde;
Söz konusu 4 ayrı bankadan 5 ayrı kredi ödeme planlarında; 60.430,00 TL Anapara, 22.267,11 TL faiz ve 4.451,62 TL KKDF ve Gider Vergisi olmak
üzere toplam 91.600,35TL tutarında Kredi Ödeme Planı düzenlendiği anlaşılmakta olduğunu,

a

Ancak
Davacı … söz konusu Bankalardan toplam 60.430,00 TL tutarında 36-48 ay vadeli
olarak kullanmıştır. Ancak, TC. … Bankası kredisi hariç diğer bankalardan kullanılan kredilerin
13.10.2009-09.11.2009 tarihlerinde erken ödeme şeklinde kapatıldığı, görülmüş olup, buna göre
ödenen faiz ve fon ve vergiler toplamı aşağıda gösterilmiş olduğunu,
b

Yukarıda görüldüğü üzere, … Bankası’ndan 12.06.2006 tarihinde kullanılan kredi, taksit ödemeleri sonucu
kredinin vade sonunda kapatılmıştır.
… Bankası, … Bank ve … Bankasından kullanılan krediler ise
13.010.2009-09.11.2009 tarihleri arasında “erken ödeme” şeklinde geri ödendiği,
Sonuç Olarak, …, kullanmış olduğu krediler nedeniyle (12.06.2006-
09.11.2009 tarihleri arasında);
16.403,16 TL Faiz + 3.280,69 TL Fon ve Vergi +1.283,88 TL kredi masrafı olmak
üzere toplam 20.967,73 TL tutarında kredi faiz ve masrafı ödediği, tespit
Edilmiş olduğunu,

Açıklanan nedenlerle ve yapılan incelemeler sonucunda takdiri Sayın Mahkemeye ait
olmak üzere, Davacının Zararının;
20.09.2012 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda;
Davacının 16.05.2005 tarihinde değeri 450.000,00 TL olarak saptanan gayrimenkulü satması
halinde elde edeceği 450.000,00 TL’nin 09.10.2009 tarihinde tutarın (huzurdaki gayrimenkulün
satılmaması nedeniyle gayrimenkulünde değer kazandığı göz önünde bulundurularak) çeşitli
yatırım araçlarında değerlendirilmesi durumunda 450.000,00 TL’nin 09.10.2009 tarihi itibariyle
değerinin ortalama olarak 753.602,29 TL olduğu….. buna göre davacının (753.602,29 TL –
620.000,00=) zararının 133.602,29 TL olduğu”
1.Keşif tarihine göre (07.09.2018) düzenlenen 13.09.2018 tarihli Bilirkişi Kök
Raporuna göre; taşınmazın değerinin 1.500.000,00 TL olarak hesap ve takdir edildiği,
2.Keşif tarihine göre (13.12.2019) düzenlenen 13.01.2020 tarihli Bilirkişi Ek
Raporuna göre;
….Asliye Ticaret Mahkemesinin … E. no.lu dosya üzerinden gönderdiği talimatta
2.keşif tarihi itibariyle dava konusu taşınmazın kıymet takdirinin yapılması talimatlanmamasına
rağmen sayın Mahkemece aksi kanaat oluştuğu takdirde ikinci keşif tarihi (13.12.2019)
itibariyle taşınmazın değeri 1.600.000,00 TL olarak hesap ve takdir edildiği”
Kullandıkları krediler nedeniyle uğradıkları zararların tespitinde ise; Davacı …, kullanmış olduğu krediler nedeniyle (12.06.2006-09.11.2009 tarihleri
arasında); 16.403,16 TL Faiz + 3.280,69 TL Fon ve Vergi +1.283,88 TL kredi masrafı
olmak üzere toplam 20.967,73 TL tutarında kredi faiz ve masrafı ödediği,
Sayın Mahkemece, … Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilen
02.07.2018 tarihli talimatta; “resen seçilecek gayrimenkul değerleme uzmanıyla dava
konusu … 2.Bölge Tapu Müdürlüğü … yolu Köyü 15598 ada 3 parsel sayılı
taşınmazın 15.05.2004 ve 28.08.2008 dava tarihi 29.06.2009 ve keşif tarihindeki
değerlerinin tespiti” istenmiştir.
Buna göre; Taşınmaz için yer tespiti yapılmadığından Sayın Bilirkişi … tarafından
düzenlenen 13.09.2018 tarihli Bilirkişi Kök Raporu ve 13.01.2020 tarihli Bilirkişi Ek
Raporuna göre yapılan incelemeler ve tespitler doğrultusunda 25.10.2021 tarihi
itibariyle taşınmazın değeri 3.000.000,00 TL olarak hesap ve takdir edilmiş olduğunu,

Dava konusu taşınmaza değer takdirinde bulunurken, 25.10.2021 tarihindeki takdir dilen bedel
TÜİK-ÜFE Endeksleri (1994=100) kullanılarak edinim tarihi, talimatta istenilen tarihlere ve dava
tarihine taşınmış olduğunu,

16.05.2004 endeksi……………………: 8067,80 (mayıs 2004 endeksi)

28.08.2008 ÜFE endeksi……………………: 11681,96 (Ağustos 2008 endeksi)
Dava tarihi (29.06.2009) ÜFE endeksi…….: 11594,31 (Haziran 2009 endeksi)
Değerleme tarihi (25.10.2021) ÜFE endeksi…….: 53783,78 (Eylül 2021 endeksi)
… İli, … ilçesi, … 1. Mahallesi 15598 Ada 3 parsel, 568,00 m2 yüzölçümlü,
bitişik nizam yapı niteliğindeki Ana taşınmazın, 284/568 Arsa paylı Mesken nitelikli 22/1(VEYA
22/A) nolu bölüm için;
İ olduğunu bildirilmiştir.
Davacı velili 02.03.2020 tarihli duruşmada, Yargıtay bozma ilamında dinlenmeyen tanıkları olduğundan bahsedilmiş ise de, biri dışında tanıklarının ilk keşifte dinlenildiğini, diğer tanıklarını da hazır edemediklerinden dinlenilmesinden vazgeçtiklerini beyan etmiştir.
Yargıtay bozma ilamında bozma konusu yapılan hususlar kapsamında iddia, savunma, dosya kapsamında toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporlarının bir bütün olarak değerlendirilmesinde;
Dava konusu olayda, davacılar, davaya konu taşınmazı 16.05.2005 tarihinde dava dışı …’na 458.000 TL bedel ile satma konusunda anlaştıklarını, ancak ihtiyati haciz kaydı nedeniyle satışı gerçekleştiremediklerini, İhtiyati haciz kalktıktan sonra ilk fırsatta taşınmazı satışa çıkardıklarını, 2008 yılı sonunda ülkemizde ve dünyada ortaya çıkan global kriz nedeniyle bir yıldan fazla bir süre geçtikten sonra 09.10.2009 tarihinde ve ancak 620.000 TL bedelle satabildiklerini, borçlarını ödeyebilmek, öğrenimlerine devam edebilmek ve hayatlarını idame ettirebilmek amacıyla çeşitli bankalardan krediler çektiklerini, davalı bankanın haksız eylemi nedeniyle binlerce TL faiz ve masraf ödediklerini ileri sürerek, taşınmazı düşük bedelle satmak zorunda kalmalarından ve çekmek zorunda kaldıkları krediler nedeniyle ödemek zorunda kaldıkları masraf ve faizlerden dolayı uğradıkları zarar nedeni ile 100.000 TL maddi tazminat ile davacı … için 10.000 TL, … için 5.000 TL, … için 5.000 TL olmak üzere 20.000 TL manevi tazminatın ihtiyati haciz konulan 27.02.2004 tarihinden itibaren değişen oranda avans faizi yürütülmek suretiyle davalı bankadan tahsiline, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 25.02.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile 148.602,29 TL maddi tazminatın tahsili talebinde bulunmuşlardır..
Davalı vekili, müvekkilinin kredi alacaklarını tahsil için anayasal bir hak olarak dava ve takip hakkını kullandığını, davacıların ihtiyati haciz kararına karşı gerekli yasal girimlerde bulunmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Haksız ihtiyati hacizden alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi için; borçlunun malları için ihtiyati haciz kararı alınmış ve bu karar yerine getirilmiş olmalı, ihtiyati haciz koydurmuş olan alacaklı, haksız çıkmış olmalı, borçlu (veya üçüncü kişi) malları üzerine ihtiyati haciz konulmuş olmasından bir zarar görmüş olmalı ve zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Burada davalı alacaklının kusurlu olması şart değildir, yani buradaki sorumluluk kusursuz sorumluluktur. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür. Haksız ihtiyatî haciz koyduran tarafın (tazminat davalısının) ödemekle yükümlü olduğu zarar, ihtiyatî haciz kararının icra edildiği tarih ile ihtiyatî haczin kalktığı tarih arasındaki dönemde meydana gelmiş olan zarardır.
Davacıların murisi ve … San. A.Ş.’de genel müdür olarak çalışan …’in dava konusu taşınmazı 18.02.1999 tarihinde satın aldığı, 03.07.1999 tarihinde vefat edene kadar bu taşınmazda ikamet ettiği, vefatından sonra davacıların ikamet etmeye devam ettiği, davacıların murisine dava konusu taşınmazı satan … İnşaat San. ve Tic. A.Ş.’den kredi alacağını tahsil edemeyen davalı bankanın, davacıların murisi aleyhine …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dosyası ile ve …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … E.s. dosyası ile tasarrufun iptali davaları açtığı ve taşınmaz üzerine bu dosyalardan haciz koydurduğu, iki dosyanın … Esas sayılı dosyada birleştirildiği, tasarrufun iptali davalarının taraflarca takip edilmediğinden açılmamış sayılmasına karar verildiği, tasarrufun iptali davasında verilen kararın 27.06.2008 tarihinde kesinleştiği, dava konusu meskenin tamamı elbirliği halinde …’e ait iken, hisselerinin tamamının 620.000 TL bedel karşılığında 12.10.2009 tarihinde …’ya satıldığı, açılan tasarrufun iptali davalarının taraflarca takip edilmeyerek açılmamış sayılmasına ilişkin kararın 27.06.2008 tarihinde kesinleştiği ve davacıların talebi üzerine ihtiyati haciz kararlarının 28.08.2008 tarihinde kaldırıldığı, davacıların murisinin davalı bankanın kredi borçlusu olmadığı anlaşılmakla ve tasarrufun iptali davasının da takipsiz bırakılarak açılmamış sayılmasına karar verildiğinden, satışın muvazaalı olduğu hususu davalı tarafça ispatlanamamış olduğundan ihtiyati hacizlerin haksız olduğu değerlendirilmiştir.
Davacılarca dava konusu taşınmazı 16.05.2005 tarihinde dava dışı …’na 458.000 TL bedel ile satma konusunda anlaştıkları, ancak ihtiyati haciz kaydı nedeniyle satışı gerçekleştiremediklerinden sonradan düşük bedelle satmak zorunda kalmalarından ve çekmek zorunda kaldıkları krediler nedeniyle ödemek zorunda kaldıkları masraf ve faizlerden dolayı uğradıkları zararları nedeni ile maddi tazminat talep edilmiştir.
Yargıtay bozma ilamında, taşınmazın satışa çıkarıldığı tarih 16.05.2004 ile ihtiyati haczin kaldırıldığı 28.08.2008 tarihi arasındaki ülkedeki ekonomik durum ve enflasyon gelişimi gözetilerek taşınmazın değer kaybedip kaybetmediği değerlendirilerek çıkan sonuca göre değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Davacılarca dava konusu taşınmazın 16.05.2005 tarihinde dava dışı …’na satışı konusunda anlaştıkları bedelin 458.000 TL olduğu, alınan bilirkişi heyeti raporuna göre, dava konusu taşınmazın 16.05.2004 tarihindeki değerinin 450.012,99 TL olduğu, 28.08.2008 tarihindeki değerinin 651.606,86 TL olduğu, bu haliyle taşınmazın değerinde bir düşüş olmadığı anlaşıldığından davacıların taşınmazın haksız ihtiyati haciz nedeniyle satılamamasından dolayı bir zararlarının oluşmadığı değerlendirilmiştir.
Alınan bilirkişi heyeti raporu ile, davacıların taşınmazı anlaştıkları tarihte haksız ihtiyati haciz nedeniyle satamamaları nedeni ile davacıların çekmek zorunda kaldıkları krediler nedeniyle ödemek zorunda kaldıkları masraf ve faizlerden dolayı uğradıkları zararlarının 20.967,73 TL olduğu, bu zararın haksız ihtiyati haciz kararından sonra 2006,2007 ve 2008 tarihlerinde kullanılan kredilerden kaynaklandığı, alınan Bilun Onat’ın beyanlarına göre, davacıların haksız ihtiyati haciz nedeniyle taşınmazı satamamalarından dolayı büyük maddi sıkıntılar çektikleri, tespit edilen bu zarar ile haksız ihtiyati haciz arasında illiyet bağının bulunduğu anlaşılmakla, davacıların tespit edilen bu 20.967,73 TL maddi zararlarını davalıdan talep edebileceği, temerrüt tarihine ve uygulanacak faize ilişkin bir bozma olmadığından temerrütün dava tarihinde oluştuğu, dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceği değerlendirilmiştir. Bu nedenler ile davacılarca açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 20.967,73 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, Fazlaya dair maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalılarca, ayrıca haksız ihtiyati haciz nedeniyle manevi tazminat talep edilmiş ise de, bozma öncesi verilen kararda davacıların manevi tazminat davalarının reddine karar verildiğinden, bozma ilamında manevi tazminata ilişkin bir bozma yapılmadığından, manevi tazminata ilişkin önceki kararımız aynen korunarak davacılarca açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Tüm bu sebeplerle, aşağıdaki şekilde hüküm kurularak yargılama sonuçlandırılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılarca açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 20.967,73 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine,
Fazlaya dair maddi tazminat talebinin reddine,
2-Davacılarca açılan manevi tazminat davasının reddine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi gereğince maddi tazminat davası bakımından alınması gereken 1.432,31-TL nispi karar ve ilam harcı ile manevi tazminat davası bakımından alınması gerekli 80,70 TL karar ve ilam harcı toplamı 1.513,01 TL harcın peşin ve tamamlama yoluyla davacıdan alınan 2.342,00-TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 828,99 -TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
4-Ayrıca, bozmadan önce verilen karar gereğince 28/05/2013 tarih, 2013/95 Harç No’lu Harç Tahsil Müzekkeresi ile davalıdan tahsil için yazılan 2.221,20-TL bakiye karar harcının tahsil edilmiş ise tahsil edildiğine ilişkin makbuz ibraz edildiğinde talep halinde davalıya iadesine,
5-Davacılar tarafından kabul edilen tazminat miktarı yönünden yatırılan 1.432,31-TL harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
6-Davacıların yaptığı 15,60 TL Başvurma Harcı, 119,00 TL temyiz kanun yoluna başvuru harcı, 253,80 TL keşif harcı bilirkişi ücreti 5.000,00 TL, tebligat gideri 770,80 TL, toplam 6.159,20 TL’nin red ve kabul oranına göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 765,97 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlasının üzerilerinde bırakılmasına,
7-Davalının yaptığı 119,00 TL temyiz kanun yoluna başvuru harcı, 150,00-TL tebligat gideri olmak üzere toplam 269,00 TL argılama masrafının red ve kabul oranına göre hesaplanan 235,54-TL’nin davacılardan alınarak davalıya verilmesine, fazlasının kendi üzerinde bırakılmasına,
8-Maddi tazminat talebi bakımından kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
9-Maddi tazminat talebi bakımından red edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
10-Manevi tazminat talebi bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının 6100 sayılı HMK’nun 333. Maddesi gereği karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 GÜN yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 27/09/2022

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır