Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/138 E. 2020/619 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/138
KARAR NO :2020/619

DAVA:Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:03/02/2015
KARAR TARİHİ:23/11/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Menfi Tespit davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan takibin haksız ve hukuka aykırı olması nedeniyle bu davanın açılması gerektiği, müvekkillerinden … … A.Ş ‘nin davalıdan aldığı mimarlık hizmeti karşılığında kendisine 30.06.2010 tarihli ve 90.000.-TL bedelli bir senet verdiğini, bu senede karşılık davalıya 09.05.2011 tarihinde 5.000,00-TL, 09.05.2011 tarihinde 5.000.,00 TL ve 17.09.2012 tarihinde de 3.000,00-TL olmak üzere toplam 13.000,00-TL ödeme mahsup edilerek yerine 77.000,00-TL’lik yeni bir senet verildiği, müvekkiline tebliğ edilen ödeme emriyle ilgili bononun icra dairesine teslim edilmemesi nedeniyle incelenemediği, ancak davalıya verilen 77.000.-TL’lik bu senet üzerinden takip yapıldığı tahmininden yola çıkılarak müvekkili tarafından davalıya 06.02.2013 tarihinde 5.000,00 TL, 11.03.2013 tarihinde 5.000,00 TL, 24.04.2013 tarihinde 3.000,00 TL, 18.06.2014 tarihinde 5.000,00 TL, 19.08.2013 tarihinde de 10.000,00 TL olmak üzere toplam: 28.000 TL ödeme yapıldığı, bu ödemelerin dekontlarının mevcut olduğu, bu sebeple kalan borcun 49.000 TL olması gerekirken, davalının takip ile 62.000,00 TL asıl alacak talep ettiğinden takip konusu tutarın 13.000,00 TL ‘lik kısmı için borçlu bulunmadıklarının tespitini talep ettikleri iddiasında bulunarak açıklanan nedenlerle söz konusu takibin 13.000,00 TL’lik kısmı için borçlu olmadıklarının tespitine, icra dosyasına yatırılacak paranın çekilmemesi ve temlik edilmemesi açısından ihtiyati tedbir kararı verilmesine, davalının kötü niyetli olması nedeniyle %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı iddialarının gerçeği yansıtmadığı, farklı tarihlerde iki adet senedin varlığı kabul edilmekle birlikte bu senetlere mahsuben yapılan ödemelerin davacının kurguladığı şekilde cereyan etmediği, 09.01.2009 tarihli ve 90.000,00 TL bedelli senedin vadesinin 30.06.2010 olduğu ve bu senede vade tarihinden çok sonra 09.05.2011 tarihinde ilk ödeme yapıldığı ve gecikmiş ödemelere devam edilerek sonuçta 77.000,00 TL bedelli 12.11.2012 tanzim tarihli ve 31.05.2013 tarihli yeni bir bono düzenlenmesinin kararlaştırıldığı ve bono vadesi olan 31.05.2013 tarihinden sonra da 18.06.2013 de 5.000,00 TL, 19.08.2013 tarihinde de 10.000,00 TL ödendikten sonra başkaca bir ödeme olmayınca ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile yapılan 15.000 TL lik ödeme tenzil edilerek 62.000 TL asıl alacak üzerinden takibe geçildiği, diğer ödemelerin takip konusu olmayan 90.000 TL’lik bonoya ait olduğu, zira davacı ödemelerine açıklama olarak 90.000 TL’lik senede mahsuben ibareleri yer alırken, banka kanalıyla yapılan ödemelerde bu açıklamanın yapılmamış olduğu, tacir olan davalının bu dikkatsizliğini müvekkiline yüklemek istediği, senet vadesinden sonra 15.000,00 TL’lik ödeme yapıldığı ve bunun da takip konusu borç hesabında tenzil edildiği, davacının 90.000 TL bedelli ilk senet için 13.000,00 TL ödeme yapıldıktan sonra kalan 77.000,00 TL için yeni bir senet düzenlediğini iddia etmekte ise de ibraz ettiği makbuzlara göre 09.05.2011 tarihli iki farklı ödeme yapıldığı miktarlarının da 5.000,00 TL olduğu görülmekte olup, makbuz fotokopileri karşılaştırıldığında mükerrer olduklarının görüldüğü, senet aslının ibraz edilmesinden icra takibine başlanamadığından, senet aslının icra dairesine ibraz edildiği ve görüldükten sonra taraflarına iade edildiği, bono borcunun 49.000,00 TL değil 62.000,00 TL olduğunu belirterek kötü niyetle açılan dava nedeniyle davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine ve masraf ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, kasada muhafaza altına alınan belge asılları, cevabi yazı içerikleri, …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası mündericatı, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası incelendiğinde, davalı … … tarafından, davacı …-… ile dava dışı … Hakkında, 31/05/2013 vadeli ve 77.000,00 TL bedelli 1 adet bonoya dayanarak takip başlatıldığı anlaşılmıştır.
Dava, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus takip yolunda bu takibin 13.000,00 TL’lik kısmından dolayı takip alacaklısına karşı İİK’nun 72. Maddesi gereğince borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Tüm bu bağlamda, mahkememizce toplanmasına karar verilen tüm deliler toplanmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve ayrıca icra dosyası da celp edilerek, taraf iddia ve savunmaları doğrultusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve rapor alınmıştır.
Bilirkişi tarafından tanzim edilerek mahkememize ibraz olunan, 23/11/2018 tarihli raporun incelenmesinde özetle; “… Davacılar aleyhine davalı yanca …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile 22/01/2015 tarihinde 31/05/2013 vadeli ve 62.000,00 TL bedelli (Burada “77.000,00 TL bedelli” yazılması gerekirken, davalı/alacaklının takip talebinde 62.000,00 TL yazması nedeniyle, bilirkişi tarafından da maddi hata sonucu 62.000,00 TL yazılmış ise de takip dayanağı 77.000,00 TL lik bono olup, dayanak bono takip talebi ekine de eklendiğinden, ayrıca bu hususta ek rapor alınmamış, mahkememizce res’en değerlendirmeye alınmıştır) bonoya dayanarak 62.000,00 TL asıl alacak ve 10.310,09 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 72.310,09 TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus icra takibi yapıldığı, davalı yanca, 77.000,00 TL lik bononun vade tarihi olan 31/05/2013 tarihinden sonra sadece 18/06/2013 tarihinde 5.000,00 TL lik ve 19/08/2013 tarihinde de 10.000,00 TL olmak üzere toplam 15.00,00 TL lik tahsilat olduğu gerekçesiyle 77.000,00 TL-15.000,00 TL=62.000,00 TL kaldığını belirterek, 62.000,00 TL asıl alacak istediğinin görüldüğünü, halbuki taraflar arasında iki ayrı ticari ilişki bulunmadığını, takip dayanağı bononun tanzim tarihi olan 12/11/2012 tarihinden sonra yapılan ödemelerin artık eski bono tedavülde olmadığından yeni bonoya mahsup edilmesi gerektiği, 77.000,00 TL lik bonoya mukabil, 6 işlemde toplam 31.000,00 TL ödeme yapıldığından, 77.000,00 TL-31.000,00 TL=46.000,00 TL anapara üzerinden takip yapılabileceğinin hesaplandığı, sonuç itibariyle de, taraflar arasında biri 90.000,00 TL’lik diğeri de 77.000,00’TL lik iki ayrı ticari ilişki bulunduğu iddia ve ispat edilemediğine göre, taraflar arasındaki ticari ilişkinin temelini 90.000,00 TL’lik bononun oluşturduğu, bu bonoya yapılan 13.000 TL’lik ödeme sonrasında kalan 77.000,00 TL’lik borç için ikinci bononun 12.11.2012 tarihinde 31.05.2013 vadeli olarak tanzim edilmiş olduğu, eski bono tedavülden kalktığına göre; ikinci bono tanzim tarihi olan 12.11.2012 tarihinden sonra yapılan ödemelerin takip konusu bono olan 77.000,00 TL’lik ikinci bonoya mahsup edilmesi gerektiği, bu bilgiler çerçevesinde yapılan hesaplamaya göre davacıların takip dosyasına olan ana para borçlrı 46.000,00 TL olarak hesaplanmakta ise de; davalıların takipte 62.000,00 TL talep etmeleri nedeniyle davacıların borçlu olmadıkları tutarın 62.000- 46.000= 16.000,00 TL olduğunun hesaplandığı ,ancak davacıların 19.12.2012 tarihli ve 3.000,00 TL’lik ödemeyi dikkate almadan 13.000,00 TL için borçlu bulunmadıklarının tespit ettiklerinden talepleriyle bağlı oldukları …” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Mahkememizce alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde raporun, hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, hükme esas alınmasına karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Somut olay incelendiğinde, taraflar arasında öncelikle 09.01.2009 tanzim, 30.06.2010 vade tarihli ve 90.000,00 TL lik bir adet bononun düzenlendiği, söz konusu bonoya ilişkin olarak yapılan kısmi ödemeler sonucu kalan 77.000,00 TL lik kısım yönünden, 12.11.2012 tanzim, 31.05.2013 vade tarihli 77.000,00 TL bedelli diğer bir bononun düzenlendiği, iş bu bonoların birbirinin devamı niteliğinde olduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacı yanca davalıya, 09.05.2011 tarihinde 5.000,00-TL, 09.05.2011 tarihinde 5.000,00 TL, 17.09.2012 tarihinde de 3.000,00-TL, 06.02.2013 tarihinde 5.000,00 TL, 11.03.2013 tarihinde 5.000,00 TL, 24.04.2013 tarihinde 3.000,00 TL, 18.06.2014 tarihinde 5.000,00 TL, 19.08.2013 tarihinde de 10.000,00 TL olmak üzere toplam: 41.000,00 TL ödeme yapıldığının anlaşıldığı, bu ödemelerden 09.05.2011 tarihli 5.000,00-TL bedelli, 09.05.2011 tarihli 5.000,00 TL bedelli ve 17.09.2012 tarihli 3.000,00-TL bedelli olmak üzere toplam 13.000,00 TL ödemenin, 90.000,00 TL’lik bononun tanzim ve vade tarihinden sonra olduğu (90.000,00-13.000,00=77.000,00 TL), kalan 06.02.2013 tarihli 5.000,00 TL, 11.03.2013 tarihli 5.000,00 TL, 24.04.2013 tarihli 3.000,00 TL, 18.06.2014 tarihli 5.000,00 TL ve 19.08.2013 tarihli 10.000,00 TL olmak üzere toplam 28.000,00 TL’lik ödemenin de 77.000,00 TL’lik bononun tanzim tarihinden sonra ödendiği (77.000,00-28.000,00=49.000,00 TL), davalı yanca cevap dilekçesinde, taraflar arasında 77.000,00 TL bedelli 12.11.2012 tanzim tarihli ve 31.05.2013 vade tarihli yeni bir bono düzenlenmesinin kararlaştırıldığı ve bononun vadesi olan 31.05.2013 tarihinden sonra da 18.06.2013’de 5.000,00 TL ve 19.08.2013 tarihinde de 10.000,00 TL ödendikten sonra başkaca bir ödemenin olmadığı, diğer ödemelerin takip konusu olmayan 90.000 TL’lik bonoya ait olduğunun beyan edildiği, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, taraflar arasında, 09.01.2009 tanzim, 30.06.2010 vade tarihli, 90.000,00 TL bedelli senet ile 12.11.2012 tanzim, 31.05.2013 vade tarihli 77.000,00 TL bedelli senetlerin düzenlendiğine ilişkin herhangi bir ihtilafın bulunmadığı, ihtilaflı olan hususun davacı-borçlu yanca yapılan ödemelerin hangi senede ilişkin olarak yapıldığına yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı vekili tarafından sunulan 12/12/2018 tarihli beyan dilekçesinde özetle; “Mahkememizde görülmekte olan işbu dava dosyası ile tarafları aynı olan ve…. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. sayılı dosyasında görülen itiraz davasının muhteviyatının aynı olduğu, davacı borçlunun işbu davalar ile borcun bir kısmından sorumlu olmadığını ve bu nedenle bu kısım bakımından borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini, ancak davacının davasının haksız ve yersiz olduğu, zira; …. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E. … K. 16.06.2016 Tarihli kararının taraflarınca süresinde istinaf edildiğini ve Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/30638 E. 2018/2728 K. ve 19.03.2018 Tarihli kararı ile; “Somut olayda, borçlu tarafın ödeme belgesi olarak sunduğu 06.09.2013 tarihli 10.000 TL bedelli dekont ile 29.01.2015 tarihli 5.000 TL bedelli dekontun incelenmesinde; takibe konu bonoya açıkça atıf yapılmamakla birlikte, alacaklının bu ödemelerin takibe konu bono için ödendiğini kabul ettiğini ve işbu ödenen 15.000 TL ‘nin bono bedeli olan 77.000 TL’den mahsup edilerek 62.000 TL üzerinden takibe geçildiğini beyan ettiği görülmektedir.
Öte yandan borçlu tarafından takibe konu bonoya karşılık ödendiği iddia edilen, 07/02/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 12/03/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 06/05/2013 tarihli 3.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000 TL bedelli dekontların incelenmesinde; takip konusu bonoya açıkça atıf yapılmadığı anlaşılmaktadır. Alacaklının bu ödemelerin takip konusu bonoya ilişkin olduğu yönünde bir kabul beyanı da bulunmamaktadır. Bu durumda ödeme iddiasında bulunan borçlular borca itirazlarını İİK’nun 169/a maddesinde öngörülen bir belgeyle kanıtlayamamıştır.
O halde mahkemece itirazın reddi yerine kabulü ile borçluların iddia ettiği ödemelerin tamamının takibe konu bonolara istinaden yapıldığının kabulü ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” gerekçesiyle bozulduğunu, açıklamış oldukları nedenlerle ve sunmuş oldukları Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2016/30638 E. 2018/2728 K. ve 19.03.2018 Tarihli kararı ışığında davacının taleplerinin reddi gerektiği beyan edilmiştir.
Burada öncelikle, İcra hukuk mahkemesi kararlarının, mahkememizde görülmekte olan menfi tespit davasında kesin hüküm oluşturup oluşturmayacağı hususunun irdelenmesi gerekmektedir.
İcra Hukuk Mahkemesi kararları, takip hukukuna ilişkin olup, ihalenin feshi ve istihkak davaları dışında kalan icra hukuk mahkemesi kararlarının, maddi hukuk açısından açılan menfi tespit davalarında kesin hüküm oluşturmayacağı Yargıtay’ın muhtelif tarihli bir çok kararında açıkça hüküm altına alınmış olup (Örnek Yargıtay Kararları için Bknz. Yargıtay 19. H.D. 04/04/2017 tarih ve 2016/9504 Esas-2017/2732 Karar, Yargıtay 19. H.D. 28/03/2019 Tarih ve 2017/3181 Esas-2019/2123 Karar sayılı kararları), ayrıca bu kararların Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmesinin de kesin hüküm sonucunu değiştirmeyeceği anlaşılmaktadır. Ayrıca davalı yanca dosyaya ibraz olunan Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2018 Tarih ve 2016/30638 Esas-2018/2728 Karar ve 19.03.2018 Tarihli kararında; “… Öte yandan borçlu tarafından takibe konu bonoya karşılık ödendiği iddia edilen, 07/02/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 12/03/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 06/05/2013 tarihli 3.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000 TL bedelli dekontların incelenmesinde; takip konusu bonoya açıkça atıf yapılmadığı anlaşılmaktadır. Alacaklının bu ödemelerin takip konusu bonoya ilişkin olduğu yönünde bir kabul beyanı da bulunmamaktadır. Bu durumda ödeme iddiasında bulunan borçlular borca itirazlarını İİK’nun 169/a maddesinde öngörülen bir belgeyle kanıtlayamamıştır” şeklinde bir tespit yapılmış ise de, söz konusu tespitin takip hukukuna ilişkin olarak yapılan yargılamaya yönelik olduğu, oysa ki mahkememizde görülen davanın maddi hukuka ilişkin menfi tespit davası olduğu, bu tespitin mahkememiz açısından bağlayıcı bir tespit olmadığı, somut olaydaki taraflar arasındaki ilişkide yapılan 07/02/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 12/03/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 06/05/2013 tarihli 3.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000 TL bedelli ödemelerin takip ve dava konusu olan 12.11.2012 tanzim ve 31.05.2013 vade tarihli 77.000,00 TL bedelli bononun tanzim tarihinden sonra olduğu, bu nedenle de iş bu ödemelerin bono dışındaki alacağa ilişkin olarak yapıldığını ispat yükünün davalıda olduğu (Yargıtay 19. H.D. 25.01.2016 Tarih ve 2015/9748 Esas-2016/725 Karar, Yargıtay 19. H.D. 09/09/2019 Tarih ve 2018/1993 Esas-2019/4258 Karar sayılı kararları), mahkememizin 24/02/2020 tarihli celsesinde hazır bulunan davalı vekiline, davacı yanca yapılan ve davalı tarafça da kabul edilen 18/06/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli, 19/08/2013 tarih ve 10.000 TL bedelli ödemeler dışında kalan 06/05/2013 tarih ve 3.000 TL bedelli, 11/03/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli ve 06/02/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000 TL bedelli ödemenin hangi alacağa yönelik yapıldığına ilişkin varsa delillerini sunmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, verilen kesin sürede beyanda bulunmadığı taktirde mevcut delil durumuna göre değerlendirme yapılıp karar verileceğinin ihtar edildiği, davalı yanca sunulan beyan dilekçesinde yapılan ödemelerin başkaca bir akdi ilişkiye dayanarak ödendiğinin beyan edilmediği, cevap dilekçesi ve sonraki beyanları kapsamında beyanda bulunulduğu, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, 06/05/2013 tarih ve 3.000 TL bedelli, 11/03/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli ve 06/02/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000 TL bedelli ödemelerin, başka bir alacağa ilişkin olduğunun davalı tarafça usulüne uygun delillerle ispat edilmediği anlaşıldığından, davacı-borçlu tarafından yapılan 06/05/2013 tarih ve 3.000 TL bedelli, 11/03/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli ve 06/02/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli ödemelerin takip konusu bonoya yönelik ödemeler olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus takip yolunda bu takibin 13.000,00 TL’lik kısmından dolayı takip alacaklısına karşı İİK’nun 72. Maddesi gereğince borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu,bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, bilirkişiden rapor alındığı, alınan bilirkişi raporunun incelenmesinde raporun, hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı, gerekçeli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, hükme esas alınmasına karar verildiği, davalı-alacaklı yanca her ne kadar 06/05/2013 tarih ve 3.000 TL bedelli, 11/03/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli ve 06/02/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000 TL bedelli ödemelerin 90.000,00 TL lik bonoya yönelik ödemeler olduğu iddia edilmiş ve buna ilişkin olarak İcra Mahkemesinde görülmekte olan davaya ilişkin Yargıtay kararı sunulmuş ise de, gerek takip hukukuna ilişkin İcra Mahkemesi kararının ve gerek se bu karara yönelik olarak verilen Yargıtay kararının, yukarıda yazılı gerekçelerle mahkememizde görülmekte olan ve maddi hukuka ilişkin olarak görülen menfi tespit davasında kesin hüküm ve emsal oluşturmayacağı, Yargıtay kararının aksine, 07/02/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 12/03/2013 tarihli 5.000 TL bedelli, 06/05/2013 tarihli 3.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000 TL bedelli ödemelerin takip ve dava konusu olan 12.11.2012 tanzim ve 31.05.2013 vade tarihli 77.000,00 TL bedelli bononun tanzim tarihinden sonraki ödemeler olması nedeniyle, iş bu ödemelerin takip konusu bono dışındaki alacağa ilişkin olarak yapıldığını ispat yükünün davalı-alacaklı da olduğu, bu kapsamda davalı yana kesin süre verildiği, ancak verilen kesin sürede, yapılan ödemelerin başka bir alacağa ilişkin olduğunun davalı tarafça usulüne uygun delillerle ispat edilmediği anlaşıldığından, davacı-borçlu tarafından yapılan 06/05/2013 tarih ve 3.000 TL bedelli, 11/03/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli ve 06/02/2013 tarih ve 5.000 TL bedelli olmak üzere toplam 13.000,00 TL’lik ödemenin takip konusu bonoya yönelik ödemeler olduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşılmış ve davanın menfi tespit istemi yönünden kabulüne ve ayrıca davacı-borçlu tarafından her ne kadar kötüniyet tazminatı talep edilmiş ise de, davalı-alacaklının somut olayda kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı ve davalı/alacaklının alacağın tahsili amacı dışında kötüniyetle icra takibi yaptığı da kanıtlanamadığından, davacının koşulları oluşmayan kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş ve tüm dosya kapsamına ilişkin olarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABÜLÜ ile;
1-Davacının davalıya …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takip tarihi olan 22/01/2015 tarihi itibariyle, 13.000,00 TL’lik kısım yönünden borçlu olmadığının TESPİTİNE,
2-Davacı tarafın koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı isteminin REDDİNE,
3-Alınması gereken 888,03 TL nispi karar ve ilam harcının peşin alınan 222,01 TL harçtan mahsubu ile bakiye 666,02 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacıların dava açarken yatırdığı 222,01 TL harç parasının davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 27,70 TL , posta gideri 255,30 TL, posta gideri 800,00 TL olmak üzere toplam: 1.083,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacılara VERİLMESİNE,
5-Davacılar davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak, davacılara VERİLMESİNE,
6-HMK 120. maddesi gereğince; davacılar tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
7-…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının karar kesinleştiğinde İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 23/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır