Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1276 E. 2023/177 K. 02.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1276 Esas
KARAR NO : 2023/177

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 31/12/2015
KARAR TARİHİ : 02/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin, 27/05/2011 tarihinde, davalılar …, …, …, … A. Ş….A. Ş., … , …, …,… A. Ş.,…, …, …,…, … ve müvekkilleri arasında…A. Ş., … A. Ş. ve … A. Ş. hisselerinin satımına ilişkin “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” imzaladıklarını, müvekkillerinin sözleşmenin ilgili maddeleri uyarıca 10.000.000,00-USD ödediğini, bu ödeme karşılığında müvekkillerine ilgili şirketlerde yapılan ödeme oranında hisse verilmediği, sadece sözleşmenin 3.1/(xi) maddesi uyarınca müvekkillerinin belirlediği kişilerin hisseleri devralınacak olan şirketlerin yönetim kurullarına temsilci olarak atandığını, müvekkilinin yaptığı ödeme sayesinde davalıların dava konusunu oluşturan 10.000.000,00-USD ile kredi taksitlerini ödediğini, sözleşmenin akdedilmesinin sebebinin .., …ve… projelerinin devam ettirilmesi olduğunu, bu projelerde sözleşmede belirtilmeyen bazı sorunlar olduğunu sözleşmeyi imzaladıktan sonra öğrendiklerini, bu hususu satıcılara bildirerek sözleşme şartlarının yeniden belirlenmesini talep ettiklerini, ancak söz konusu sorunların çözümü için davalıların hiçbir çaba göstermediklerini, müvekkillerinin yazılı başvurularına dahi cevap vermediklerini, davalıların sözleşme hükümlerini ihlal ettikleri halde 02/11/2011 tarihli
ihtarnameyle sözleşmede düzenlenen bakiye borcu talep ettiklerini, müvekkillerinin, sözleşme şartlarının yeniden belirlenmesi ve ödeme süresinin uzatılması
talepli ihtarnameyi 13/12/2011 tarihinde düzenlediğini ancak davalılardan bir cevap gelmediğini, TMSF’nin ise şirketleri fiilen yönetmesine ve şirketler üzerinde kontrol sahibi olmasına rağmen muhatabın kendisi olmadığı yönünde bir cevap verdiğini, 30/05/2012 tarihli ihbarname ile satıcıların sözleşmeyi feshettiklerini, bu durumun TMSF tarafından onaylandığını, davalıların, ödenen meblağları ve
gayrimenkulleri iade edeceğini beyan ettiklerini ancak etmediklerini, ödenen 10.000.000,00-ABD Doları’nı ise cezai şart olarak irat kaydettiklerini beyan ettiklerini, hisse devri sözleşmesinin tarafı olmamasına rağmen … A. Ş., …Yapı A. Ş. ve … A. Ş.nin de 30.05.2012 tarihli ihtarnameyi keşide ederek sözleşmeyi feshetmeleri sebebiyle 10.000.000,00-ABD Doları cezai şartın iadesi
konusunda muhatap olduklarını kabul ettiklerini, daha sonrasında tarafların sözleşmenin şartlarının yenilenmesi konusunda 01/08/2013 tarihli Görüşme Zaptı’nda mutabakata vardıklarını, bu zaptı satıcılar adına işlem yapma yetkisine sahip olan… Grubu şirketlerine yönetim kurulu başkanı olarak atanan TMSF 1.Tahsilat Daire Başkanı…’nın imzaladığını, bahsi geçen görüşme zaptıyla
kapanışın ertelendiğini, bu sebeple müvekkillerinin kusursuz olduğunu, tarafların mutabakata vardığı bir sözleşmeyi önceki aşamada feshettiği için davalıların cezai şarta hak kazanamayacağını, 01/08/2013 tarihli mutabakat imza ile hisse satım sözleşmesinin ayıplı olduğunun
taraflarca kabul edildiğini, davalıların TBK m.123’e aykırı olarak hiçbir ihtar ve ihbarda bulunmadan 13/08/2014 tarihinde mutabakattan eylemli olarak
döndüklerini, bu tarihte satıcıların, … A. Ş., …Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’deki hisselerini dava dışı üçüncü kişilere satarak devrettiklerini, bu sebeple ağır kusurlu olduklarını ve cezai şart bedeline hak
kazanamayacaklarını, asıl borca bağlı fer’i nitelikte olan cezai şartın sözleşmeden dönme halinde talep edilemeyeceğini, cezai şartın fahiş ve adaba aykırı olduğunu,
müvekkilin ticari geleceğini tehlikeye soktuğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00-TL’nin 13/08/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini, bu talebin uygun görülmemesi halinde cezai şartın indirilmesine karar verilmesini talep etmiş, 15/08/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 10.000.000,00-USD’ye yükseltmiştir.
Davalılar …,…,…,…,…,…,…A. Ş., … A. Ş.,… A. Ş. vekili cevap dilekçesi ile; müvekkillerinin … A.Ş., … A.Ş. ve … A. Ş. ünvanlı şirketlerin paylarının eski maliki ve şirketlerin eski ortağı olduğunu, Aralık 2008 tarihinde 5411 sayılı Bankacılık Kanununun Geçici 11. maddesine istinaden uygulamasına devam edilen mülga 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15. maddesinin (7) numaralı fıkrasının (a) bendi ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 134. maddesi hükmüne istinaden Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Fon kurulu kararı ile müvekkillerinin …A. Ş, … A. Ş. ve … A. Ş.’ndeki temettü hariç ortaklık haklarıyla yönetimi ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından devranılmış olduğunu, Bankacılık Kanununun 134. maddesi ve mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunun 15. maddesinin mesnet alınmış olmasından da anlaşılacağı üzere, bahse konu şirketlerin yönetim ve denetiminin TMSF tarafından devir alınmasının nedeni, şirket ortakları olan tüzel kişi müvekkilleri ile müvekkillerinden …’nun Esbank nedeniyle TMSF”ye yüklü miktarda borcunun bulunması olduğunu, 2010 yılında, kamu borçlusu tüzel kişi müvekkilleri ile müvekkillerinden …’nun TMSF’ye olan borçlarının ödenmesi/tasfiyesi sürecinde inşaat grubu şirketlerinin satışının gündeme geldiğini, TMSF yönetim ve denetimindeki müvekkillerinin hissedar olduğu…Yapı A. Ş., … A. Ş. ve … A.Ş. bu şirketlerdeki müvekkillerine ait paylarının TMSF onay ve muvafakatiyle ortaklar taralından rızaen satışı ve TMSF ye olan borcun tasfiyesinin öngörülmüş olduğunu, sözleşmenin yürürlüğe girme şartı olan 10 Milyon USD’nin satışa konu … A.Ş.’ne işletme sermayesi olarak ödenmesi ile 27/05/2011 tarihli Sözleşmenin yürürlüğe girmiş olduğunu, bunun sonucunda 29/06/2011 tarihinde bahse konu Sözleşme hükümlerine uygun olarak satışa konu şirketler, davacı alıcılardan …’i ve …’i yönetim kurullarına üye olarak atadığını, aynı tarihli yönetim kurulu kararı ile davacı alıcılar taralından isimleri bildirilen kişilerin şirketlerin müdürlüklerine atandığını, atanan kişilere Yönetim Kurulu kararı ile yönetme yetkisi verilip, imza sirkülerleri oluşturulduğunu, atamalardan itibaren davacı alıcıların her 3 şirketin faaliyetlerine katılarak aktif olarak bütün birimlerin yönetiminde yer aldıklarını, şirketlerin yönetim kurulu kararlarını imzaladıklarını, bu aktif katılım sürecinde davacı alıcıların bahse konu 10 milyon USD’lik tutarı 6 ay süren kendi yönetimleri döneminde bizzat kendi inisiyatifleri, iradeleri ve yönetim becerileri doğrultusunda kullandıklarını, davacı alıcılar ayrıca 3.026.325,22-TL kadar tutarı kendi iradeleriyle satışa konu şirketlere verdiklerini, Sözleşmenin 4.2 maddesinde “…Kapanış (günü en geç 15/08/2011 tarihi olmak kaydıyla Alıcı taralından serbestçe belirlenir.” dendiğini, ancak, şirketlerin yönetimine dâhil olan davacı alıcıların, 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” ile belirlenen 40 milyon USD den ibaret Satış Bedelini Sözleşmenin 4.4 (üi) maddesi ile Satış Bedeli ödemesi için son “Kapanış” günü olarak belirlenen 15/08/2011 tarihine kadar ödememiş olduğunu, en geç 15/08/2011 tarihine kadar Satış Bedelini ödemeyen davacı alıcıların bu tutumu ve kusuru nedeniyle 15/08/2011 tarihinde Kapanış yapılamamış olduğunu, bu surette 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” hükümlerine göre davacı alıcıların başlıca edimi olan Satış Bedelinin nakden ve defaten ödenmesi yükümlülüklerini ihlal ederek kendi kusurları ile 15/08/2011 tarihinde temerrüde düşmüş olduklarını, temerrüdün oluşmasını takip eden uzunca bir süreçte davacı alıcıların satış bedelini ödememekte ısrar ettiklerini, satış bedelini ödememiş olması nedeniyle davacı Alıcıların, Satıcı müvekkillerinin kendi borçlarının ödenmesinde aksamaya sebebiyet vererek borç indirimlerinin geri alınmasına ve müspet ve menfi zarara uğramalarına neden olduklarını, bununla birlikte, yönetiminde bulundukları satışa konu 3 şirketin bütün faaliyetlerinde aktif olarak yaptıkları görevler ve aldıkları kararlar sonucunda bu şirketleri de zarara uğrattıkları gibi bu şirketler için başka alıcı ve yatırımcılardan gelecek icap ve tekliflerin değerlendirilmesi imkânlarından müvekkillerinin mahrum bırakılarak müvekkillerinin ayrıca zarara uğramalarına neden olduklarını, bunun sonucunda Satıcılar temsilcisi olarak tayin edilen … Holding A. Ş.’nin 02/11/2011 tarihinde keşide ettiği ihtarnameyle, 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” ile belirlenen taahhütlerini ifa etmemiş olmaları nedeniyle davacı alıcıların ihtar edildiğini, aksi takdirde 27/05 2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi’nin feshedilmesi, ceza şarta ilişkin 5.4. maddenin işletilmesi, davacı alıcıların sözleşmeye ve sorumluluk hukukuna aykırı davranışları nedeniyle müvekkillerinin uğradığı ve uğrayacağı tüm zararların alıcılara yöneltilmesi konuları dikkate alınarak yasal hakların kullanılacağı hususlarında uyarıldığını, ihtara rağmen Satış Bedelinin davacı alıcılar tarafından ödenmemesi olgusu karşısında müvekkillerinin yasal hakkını kullanarak Beyoğlu 18. Noterliğinden keşide edilen 07/12/2011 tarih ve 27782 yevmiye no.lu “Sözleşme Fesih İhbarnamesi’ni keşide ettiklerini, bu ihbarname ile 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesinin” gerek mezkur sözleşme hükümlerine ve gerekse Borçlar Kanununun temerrüt hükümlerine istinaden haklı nedenle feshedildiğini, Borçlar Kanunu ve sözleşmeden kaynaklanan hakların kullanılarak, sözleşmenin akdinden sonra davacı alıcılar tarafından satışa konu … A. Ş. hesaplarına işletme sermayesi olarak ödenen 10 milyon USD’nin Sözleşmenin 5.4 maddesi gereğince cezai şart olarak kaydedileceği hususlarının davacı alıcılara bildirildiğini, müteakiben Eskişehir … Noterliği’nden keşide edilen 30/05/2012 tarih ve … ve … yevmiye no.lu ihtarnamelerle, satışa konu şirketlere işletme sermayesi olarak yapılan ödemelerin 10 Milyon USD’lik kısmının Sözleşmenin 5.4 maddesi uyarınca cezai şart olarak şirket kayıtlarına irat kaydedildiğini, ayrıca alıcılar tarafından işletme sermayesi olarak yapılan ödemelerin 10 Milyon USD’lik kısmını aşan ve kendi iradeleriyle ödenen 3.026.325,22-TL’nin ve Fon hesaplarına davacı alıcılar tarafından ödenen 7 Milyon USD’nin alıcılara satışa konu şirketler tarafından ödeneceğinin bildirildiğini bu nedenle banka IBAN numarasının talep edildiğini, 7.000.000,00-USD ve 3.026.325.22-TL’lik ödemenin davacılardan kaynaklanan nedenlerle hangi davacıya ne oranda ve veya ne tutarda yapılacağı hiçbir surette belli veya belirlenebilir olmadığından, münferiden …taralından yapılan fakat ihbar edilen kişiler arasında diğer davacılar yer almadığından, ödemelerin yapılacağı kişi ve ödeme yeri konusunda ihtilaf oluştuğu ve müşterek “Alıcılar”ın müştereken hareket etme iradelerinin bozulduğun görülmüş olduğunu, bu süreçte davacılar tarafından keşide edilen yazılara, Eskişehir … Noterliğinden keşide edilen 14/06/2012 tarih ve … yevmiye no.lu ihtara cevap ve itiraz yazısı ile itiraz edildiğini, İBAN bildirilmesi talepli ihbarname üzerine davacıların, 7.000.000,00-USD ve 3.026.325,22-TLlik tutarın müştereken ve müteselsilen bütün “Alıcılar’ı temsilen …’e ödenmesi istenmiş ve bu kişiye ait İBAN numarası bildirilmiş ise de, bilahare davacılar arasında irade uyuşmazlıkları ve ihtilaf baş gösterdiğini, neticede davacılardan …’in 28/03/2014 tarihli yazısıyla, daha evvel bütün alıcıların müştereken hareketle bildirdikleri İBAN’ın ve ödemelerin nereye yapılacağı konusundaki beyanların geçersiz kabul edilmesini, işbu tutarların münhasıran kendisine yapılmasını talep ettiğini ve kime ait olduğunu belirtilmediği yeni bir İBAN numarası bildirdiğini, müteakiben satışa konu …Yapı A.Ş.’den 10.000.000,00- USD alacaklı olduğu iddiası ile …Bankası A.Ş. Ankara Kurumsal Şubesi ile Ankara … Noterliğinin 16/07/2014 tarih ve … yevmiye no.lu “Temlikname” akdederek tebliğ ettirdiğini, bu temliknameye itiraz edildiğini, bu nedenle Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D İş sayılı dosyasıyla tevdi mahalli tayini talebinde bulunularak, mahkemece belirlenen tevdi yerine ödeme yapılmış olduğunu, daha fazla zarara uğramamak amacıyla başka alıcı ve yatırımcılardan gelecek icap ve teklifler değerlendirildiğini, bunun sonucunda, satışa konu şirketlerin başka yatırımcılara satıldığını ve Kapanış’ların sorunsuz olarak gerçekleşmiş olduğunu, Sözleşmenin 5.4. maddesinde aynen: “Alıcı’nın kusurundan kaynaklanan bir sebeple Kapanış’ın gerçekleşmemesi halinde Alıcı taralından işletme sermayesi olarak … A.Ş.’ve ödenen 10 Milyon USD tutarındaki bedel cezai şart olarak… İnşaat Yatırını A.Ş.’de kalacak olup, Alıcı bu tutarın iadesini talep etmeyeceğini, bu konuda hiçbir itirazda bulunmayacağını peşinen kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.” dendiğini, madde metninin çok açık olup, buna göre, davacıların, öncelikle açıkça bu tutarın iadesini talep etmeyeceklerini, bu konuda hiçbir itirazda bulunmayacaklarım peşinen kabul, beyan ve taahhüt ettiklerini, davacıların neredeyse tüm iddialarım 01/08/2013 tarihli “Görüşme Zaptı” başlıklı belgeye dayandırarak, 27/05/2011 tarihli sözleşmenin adeta feshedilmediğini, devam ettiğini iddia ettiklerini, dava dilekçesinde bahsi geçen ve hiçbir suretle müvekkillerinin imzasını taşımayan, müvekkillerinden sadır olmayan “Görüşme Zaptı” başlıklı yazıya istinaden iddiada ve hak talebinde bulunulamayacağını, taraflar arasında yapılmış bir sözleşmenin, hangi suretle tadil edilebileceği hem sözleşmede düzenlenmiş bir husus olduğunu, hem de genel hukuk kaideleri ile belirlenmiş bir husus olduğunu, Sözleşmenin 6.3 maddesinde, “taraflarca amacının açık bir şekilde bu sözleşmeyi değiştirmek olduğu belirtilen vazıh bir anlaşma ile” değiştirilebileceği hüküm altına alımmış olduğunu, aynı zamanda Borçlar Kanunu’nun 17. maddesi gereğince de, yazılı olarak yapılmış, taraf imzalarını taşıyan bir sözleşmede yapılması gereken tadilin de yine sözleşmede yazılı olarak yapılacağı belirlendiğine göre, sözleşmede değişiklik anlamına gelebilecek her türlü işlemin yazılı olarak yapılması ve esas sözleşmeyi imza eden tüm tarafların imzasına havi olması gerektiğini, “Görüşme Zaptı” başlıklı yazı ise üzerindeki kayıtlardan da anlaşılacağı üzere, yazı tarihi öncesinde feshedilmiş bir sözleşmeyi yeniden canlandıran ya da şartlarında bir değişiklik öngören bir tadil sözleşmesi olmayıp, ayrıca sözleşmesinin tarafı olan kişilerin imzasını taşımadığını, ödenmiş olan cezai şarttan indirim yapılamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Tic. AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zamanaşımına uğramış olduğunu, müvekkili şirketlerin hisse devir sözleşmesine taraf olmaması nedeniyle açılan davada husumet ehliyetleri bulunmadığını, davacıların 10.000.000,00-USD’yi sözleşme gereğince işletme sermayesi/yatırım sermayesi olarak koyduklarını, bir hisse devrinin karşılığı olmadığını, devir sözleşmesinin 3.2.vii. maddesi gereğince bu bedelin hisse devir bedelinden mahsup edilmeyeceğinin de düzenleme altına alınmış olunduğunu, söz konusu bedelin, sözleşmeye uygun olarak, grup şirketlerinin bir kısım borçlarının ifasında ve işletme yatırımlarında kullanılabilecek olup, bu durumun sözleşmeye uygun olduğunu ve davacıların sözleşme ile bunu kabul ettiklerini, kaldı ki, davacılardan … ve …’in, 29/06/2011 tarihinde Sözleşme uyarınca satışa konu şirketlerin yönetim kurullarına üye olarak atanmış olduklarını, yine aynı tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca davacıların bildirdiği 7 kişinin şirketlerin üst düzey yönetimlerine atandıklarını, atanan kişilere Yönetim Kurulu kararı ile şirketi yönetme yetkisi verilmiş, imza sirkülerleri oluşturulmuş olduğunu, bu atamalarla birlikte davacıların payları satışa konu her 3 şirketin de faaliyetlerine katılarak aktif olarak şirketlerin yönetiminde yer aldıklarını, davacılarım davasına dayanak yaptığı görüşme zaptının hukuken sözleşmeye bir etkisi bulunmadığını, davacıların, neredeyse tüm iddialarını 01/08/2013 tarihli “Görüşme Zaptı” başlıklı belgeye dayandırarak. 27/05/2011 tarihli sözleşmenin adeta feshedilmediğini, devam ettiğini iddia ettiklerini, taraflar arasında yapılmış bir sözleşmenin, hangi suretle tadil edilebileceğinin hem sözleşmede düzenlenmiş bir husus olduğunu, hem de genel hukuk kaideleri ile belirlenmiş bir husus olduğunu, sözleşmenin 6.3 maddesinde, taraflarca amacının açık bir şekilde bu sözleşmeyi değiştirmek olduğu belirtilen yazılı bir anlaşma ile değiştirilebileceğinin hüküm altına alındığını, yine Borçlar Kanununun 17. maddesi gereğince de yazılı olarak yapılmış, taraf imzalarını taşıyan bir sözleşmede yapılması gereken tadilin de yine sözleşmede yazılı olarak yapılacağı belirlendiğine göre, sözleşmede değişiklik anlamına gelebilecek her türlü işlemin yazılı olarak yapılması ve esas sözleşmeyi imza eden tüm tarafların imzasına havi olması gerektiğini, davacıların dayandığı belgenin ise, üzerindeki kayıtlardan da anlaşılacağı üzere, belge tarihi öncesinde fesbedilmiş bir sözleşmeyi yeniden canlandıran ya da şartlarında bir değişiklik öngören bir tadil sözleşmesi olmayıp, aksine belge içeriğinden anlaşıldığı kadarıyla görüşme zaptı tarafları arasında … grubu şirketlerinin devri hususunda yeni bir alıcı grupla yapılan ön görüşme tutanağı olduğu izlenimini verdiğini, yine söz konusu belge incelendiğinde, satış sözleşmesinin tarafı olan kişilerin ve/veya temsilcilerinin görüşmede olmadığının anlaşıldığını, oysa daha önce imzalanmış bir sözleşmenin de tarafı olan ve bu görüşme zaptında da imzası bulunan bir kısım davacıların, şirketlerin paylarının kimlere ait olduğunu bilmekte olduklarını, davacıların söz konusu bu belgeye dayanarak, adeta sözleşme feshedilmemiş ve devam etmekte gibi bir iddiayı ortaya atmalarının dinlenebilir olmadığını, gerek TMSF ve gerekse de pay sahibi satıcıların, şirketlerin satışı için birçok alıcı grupla bu yönde görüşmeler yapmış olduklarını, sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacıların, sözleşmesinin feshi ve yine sözleşmeye dayanarak cezai şart olarak irat kaydedileceğini kabul ettikleri bedelin irad kaydedilmesinin sözleşmeye uygun olduğunu, davacıların dahi dayanak olarak aldığı yazışmalardan anlaşıldığı kadarı ile davacıların, sözleşmenin esaslı unsuru olan 40.000.000,00-USD’yi, sözleşmenin 4.4. maddesi gereğince 15/08/2011 tarihine kadar ödemek zorunda olduğunu, ancak, davacıların bu bedeli ödemekte temerrüde düşmüş ve sözleşmeyi açıkça ihlal etmiş olduklarını, zira 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” ile belirlenen 40,000.000,00-USD satış bedelinden 7.000.000,00-USD kadar ödeme yapan davacıların, Sözleşmenin 4.4 (ii) maddesi ile satış bedeli ödemesi için son gün (sözleşmede “kapanış” günü olarak belirtilmektedir) olarak belirlenen 15/08/2011 tarihine kadar satış bedelinden kalan ve en geç bu tarihe kadar ödenmesi gereken 33.000.000,00-USD’lik kısmı ödemediklerini, en geç 15/08/2011 tarihine kadar satış bedelinin tamamını ödemesi gerekirken, bu bedeli ödemeyen davacıların kusuru nedeniyle 15/08/2011 tarihinde Kapanış yapılamadığını, davacıların, kendi kusurları ile “satış hedelinin nakden ve defaten ödenmesi” şeklinde sözleşmenin asli unsuru olan yükümlülüklerini ihlal ederek kendi kusurları ile 15/08/2011 tarihinde temerrüde düştüklerinin tartışmasız olup, sözleşme şartlarının değiştirilmesi veya bedelin yeniden belirlenmesi talebinin karşı tarafın iradesine dayanması gerektiği açıkça ortada olduğuna göre, şayet satıcıların bu konuda rızaları yoksa davacıların tek taraflı talepleri ile sözleşme şartlarının değiştirilmesi mümkün olmadığını, davacıların sözleşmeyi ihlal ettiklerinin tartışmasız olduğunu, sözleşmenin satıcılar tarafından feshedilmesi ve cezai şartın irad kaydedilmesinin bu ihlalin doğal sonucu olduğunu, ödenmiş cezai şarttan indirimin söz konusu olamayacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Yapı A. Ş. vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinde yer alan davacı iddia ve talepleri ve bunların mesnedi olarak gösterilen olayların hiçbir surette maddi gerçeklerle bağdaşmadığını, satıcı sıfatıyla satışa konu şirket hissedarları ile Alıcı sıfatıyla davacılardan …, …ve üç Pakistan vatandaşı kişi arasında TMSF’nin onay ve muvafakatiyle müvekkili şirket ile birlikte 3 şirketin daha satışı maksadıyla 13/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi”nin akdedildiğini, Alıcılar tarafından işletme/yatırım sermayesi olarak kullanılmak üzere … A.Ş hesaplarına yatırılması gereken 10 Milyon USD’ nin ödeme süresi içinde yatırılmadığını ve sözleşmenin yürürlüğe girmediğini, daha sonra 13/05/2011 tarihli sözleşmenin tarafları olan … ve …’in, yeni bir yatırımcı olan … ile satışa konu şirket hissedarları arasında TMSF’nin onay ve muvafakatiyle 27/05/2011 tarihinde yeni bir “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi’ nin akdedildiğini, müteakiben 10 Milyon USD kadar tutarın satışa konu diğer bir şirket olan … A. Ş.’ne işletme sermayesi olarak ödenmesi ile 27/05/2011 tarihli Sözleşmenin yürürlüğe girdiğini, bunun üzerine sözleşme hükümlerine uygun olarak 29/06/2011 tarihinde … ve…’in, müvekkili şirketin yönetim kurullarına Yönetim Kurulu üyesi olarak atandığını, aynı tarihli yönetim kurulu kararı ile davacı alıcılar tarafından isimleri bildirilen 7 kişinin şirketlerin müdürlüklerine atandıklarını, atanan kişilere Yönetim Kurulu kararı ile yönetme yetkisi verilmiş, imza sirkülerleri oluşturulmuş olduğunu, davacı alıcıların, atamalardan itibaren müvekkilinin aktif olarak bütün birimlerinin yönetimde yer aldıklarını, yönetim kurulu kararlarını imzaladıklarını, satışa konu şirketlerin yönetimine aktif katılım sürecinde davacı alıcılar bahse konu 10 milyon USD’lik tutarı 6 ay süren kendi yönetimleri döneminde bizzat kendi inisiyatifleri, iradeleri ve yönetim becerileri doğrultusunda kullandıklarını, alıcıların 10 Milyon USD’ye ilave olarak ayrıca 3.026.325,22-TL kadar tutarı kendi iradeleriyle satışa konu şirketler dâhilinde sarf ettiklerini, ancak 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi’nin 4.4 (iji) maddesi ile satış bedeli ödemesi için son gün “Kapanış” olarak belirlenen 15/08/2011 tarihine kadar davacıların satış bedelini ödemedikleri ve kendi kusurları ile 15/08/2011 tarihinde temerrüde düştüklerini, satış bedelini ödemeyen davacı alıcıların bu tutumu ve kusuru nedeniyle 15/08/2011 tarihinde Kapanış yapılamadığını ve müvekkili şirketin hisse devrinin gerçekleşmediğini, temerrüt sonucunda müvekkili şirket (eski) ortaklarından… A.Ş.’nin 02/11/2011 tarihinde keşide ettiği ihtarnameyle davacıları ihtar ettiğini, buna rağmen satış bedelinin davacılar tarafından ödenmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliğinden keşide edilen 07/12/2011 tarih ve … yevmiye no.lu “Sözleşme Fesih İhbarnamesi” ile 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi’nin feshedildiğini, Eskişehir … Noterliğinden keşide edilen 30/05/2012 tarih … ve … yevmiye no.lu ihtarnameyle, işletme sermayesi olarak yapılan ödemelerin 10 Milyon USD’lik kısmının TMSF’nin onay ve muvafakatiyle Sözleşmenin 5.4 maddesi uyarınca cezai şart olarak irat kaydedildiğini, yine TMSF’nin onay ve muvafakatiyle, 10 Milyon USD’yi aşan ve kendi iradeleriyle davacılar tarafından sarf edilen 3.026.325,22-TL’nin ve Fon hesaplarına ödenen 7 Milyon USD’nin alıcılara satışa konu şirketler tarafından ödeneceğinin davacılara bildirilmiş, bu nedenle İBAN’ların gönderilmesi istenmiş olduğunu, müvekkili şirketin 27/05/2011 tarihli hisse alım ve satım sözleşmesinin ve “görüşme zaptı” isimli yazının tarafı olmadığını, bunlarda imzası bulunmadığını, bu nedenle, dava dilekçesinde yer alan ve mezkür sözleşmeye ve “görüşme zaptı” isimli yazıya dayalı davacı taleplerinin hiçbirinin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davacılar tacir vasıfları ile 3 adet ticari şirketin hisselerini satın almak amacıyla akdettikleri sözleşmenin bütün hükümlerini ve sonuçlarını tacir ve basiretli iş adamı gibi değerlendirmeleri ve buna göre sözleşmeyi imzalamaları gerekirken ve bu kanuni bir yükümlülük iken, tacir sıfatıyla bağdaşmayacak şekilde gerekli değerlendirmeleri yapmadıkları yönünde iddiada bulunmalarının kabul edilemez olduğunu, ayrıca Sözleşmenin 5.4 maddesine göre 10 Milyon USD’nin irat kaydedilmesinin, davacıların kendi kusuru ile satış bedelini Sözleşmeyle belirlenen sürede yapmamış olmaları nedeniyle yapılmış bir işlem olup, tacir sıfatını haiz davacılar 10 Milvon USD’lik tutarın satışa konu şirketler bünyesinde kalacağını ve irat kaydedileceğini bildikleri halde bu kusurlu harekette bulunmuş olduklarını, şu halde davacıların kusurlu hareketin bütün sonuçlarını pesinen kabul etmiş olduklarından işbu davanın haksız ve mesnetsiz olduğunu, ayrıca, davacılar ne sözleşmenin akdi esnasında, ne de 10 Milyon USD’nin ödenmesi esnasında bu tutarın fahiş, adaba ve ahlaka aykırı veya ticari hayatını tehlikeye düşüreceği konusunda herhangi bir itirazda bulunmadığını, cezai şart tutarını ödemekle davacıların, bu tutarın fahiş ve adaba aykırı olmadığını peşin olarak kabul ettiklerini, bu surette cezai şartın indirilmesini talep etme hakkından da peşinen vazgeçmiş olduklarını, dava konusu 10 Milyon USD ile kredi taksitlerinin ödendiği. grup şirketlerine para aktarıldığı ve grup şirketlerinin faaliyetlerinde ve Esbank kaynaklı kamu borçlarının kapatılmasında kullanıldığı iddialarının doğru olmadığını, zira, sözleşmenin yürürlüğe girmesiyle birlikte davacıların, şirketin yönetim kurulunda üye sıfatıyla ve şirketin en önemli müdürlüklerine bilfiil yaptıkları atamalarla aktif olarak her üç şirketin de yönetiminde görev aldıklarını, bu kapsamda dava konusu 10 Milyon USD’nin nereye ve ne şekilde kullanılacağına dair hususta bilfiil davacıların kendilerinin aktif olarak karar verdiklerini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A. Ş. vekili cevap dilekçesi ile; davaya mesnet yapılan 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” metninden ve haksız olarak davaya mesnet yapılan “Görüşme Zaptı” isimli yazı metninden de görüleceği üzere, müvekkili şirketin bunlarda imzası bulunmadığını ve hiçbir surette sözleşmenin tarafı olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin hiçbir surette sözleşme maddeleriyle ve sözleşme kapsamında 3. kişilerce verilen taahhütlerle hiçbir surette bağlı ve yükümlü olmadığını, ayrıca, herhangi bir sözleşme taraflarının 3. kişi konumundaki tüzel kişiliğin gıyabında o tüzel kişiliğe borç yüklemelerinin hukuken mümkün bulunmadığını, nitekim tüzel kişi anonim şirketlerin ne şekilde temsil edileceğinin Türk Ticaret Kanununda ve ana sözleşme hükümlerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiş olup, Türk Borçlar Kanunu 40. ve devamı maddelerinde temsil yetkisinin tanımlandığımı, bilinçli bir tacir olarak davacıların bunu bilmediklerinin düşünülemeyeceğini, bu nedenle müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, ayrıca, her ne kadar Eskişehir … Noterliğinden keşide edilen 130/05/2012 tarih …ve…yevmiye no.lu ihtarnamelerle TMSF Fon Kurulu kararının davacılara bildirerek işbu dava konusu 10 milyon USD’nin dışındaki tutarın (3.026.325,22 TL ile Fon hesaplarına davacı alıcılar tarafından ödenen 7 Milyon USD’nin) ödeneceği ifade edilmiş ise de; dava konusu 10 Milyon USD’lik cezai şartın iade edileceğine dair herhangi bir beyan veva taahhütte bulunulmamış, aksine, bu ihtarnamede 10 Milyon USD’nin cezai şart olarak irat kaydedildiğinin ifade edildiğini, söz konusu 10 Milyon USD’nin müvekkili şirket malvarlığına girmediğini, bu sebeple de müvekkili şirkete husumet yöneltilemeyeceğini, davacıların davadaki taleplerinin 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi”nin “Cezai Şart” başlıklı 5.4 maddesine ve cezai şartla ilgili kanuni düzenleme ve Yüksek Mahkeme kararlarına aykırı olduğunu, zira; 27/05/2011 tarihli sözleşme ile davacıların açıkça dava konusu 10 Milyon USD’lik tutarın iadesini talep etmeyeceklerini, bu konuda hiçbir itirazda bulunmayacaklarını peşinen kabul, beyan ve taahhüt ettiklerini, ayrıca bahse konu sözleşmeye göre cezai şartın, asıl borcun ifasıyla birlikte değil, bilakis bu borcun ifa edilmemesi halinde uygulanacağını, nitekim davacıların sözleşme bedelini ödemeyerek başlıca edimlerini ifa etmemeleri ve bu surette kendi kusurlarıyla temerrüde düşmeleri üzerine, Kapanış için son gün olarak belirlenen 15/08/2011 tarihinde ödeme gerçekleşmediğini ve fesih sonucunda cezai şart tutarının irat kaydedilmiş olduğunu, bu nedenle davacıların Borçlar Kanununun 125/3. ve 131. maddesine dayanmaları ve cezai şartı “asıl borca bağlı fer’i bir borç” olarak nitelemelerinin hukuka aykırı olduğunu, bu kapsamda 27/05/2011 tarihli Sözleşmenin 5.4. maddesinde aynen; “Alıcı’nın kusurundan kaynaklanan bir sebeple Kapanış’ın gerçekleşmemesi halinde Alıcı tarafından işletme sermayesi olarak … A. Ş.’ye ödenen 10 Milyon USD tutarındaki bedel cezai şart olarak … A.Ş.’de kalacak olup, Alıcı bu tutarın iadesini talep etmeyeceğini, bu konuda hiçbir itirazda bulunmayacağını peşinen kabul, beyan ve taahhüt etmiştir.” dendiğini, ayrıca Kapanışın, alıcı davacıların kusuru nedeniyle gerçekleşmediğini, davacıların, birçok şirketin hissedarı ve yöneticisi olarak kendi adına ticari işletme işleten sıfatıyla TTK hükümleri kapsamında Tacirdir ve ticari işleri ile ilgili olarak haklarında TTK hükümleri uygulanacağını, buna göre, tacirlerin yasa gereği özenli, basiretli bir iş adamı gibi hareket etmekle yükümlü olup, sözleşme akdedilirken borca aykırı davranışların ne gibi sonuçlar doğuracağını iyi hesap etmek zorunda olduklarını, bu araştırmayı yapmasına rağmen sözleşme akdeden tacirin artık cezai şartın indirilmesini talep edemeyeceğini, Sözleşmenin 5.4 maddesine göre 10 Milyon USD’nin irat kaydedilmesinin, davacıların kendi kusuru ile satış bedelini Sözleşmeyle belirlenen sürede yapmamış olmaları nedeniyle yapılmış bir işlem olup, tacir sıfatını haiz davacıların, 10 Milyon USD’lik tutarın satısa konu şirketler bünyesinde kalacağını ve irat kaydedileceğini bildikleri halde bu kusurlu harekette bulunduklarını, ayrıca, davacılar ne sözleşmenin akdi esnasında, ne de 10 Milyon USD’nin ödenmesi esnasında bu tutarın fahiş, adaba ve ahlaka aykırı veya ticari hayatını tehlikeye düşüreceği konusunda herhangi bir itirazda bulunmamış olduklarını, şu halde davacıların kusurlu hareketin bütün sonuçlarını peşinen kabul etmiş olduklarını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Fer’i Müdahil TMSF vekili beyan dilekçesi ile; davacıların talebine ilişkin, (ayıp bakımından TBK m.82’de 2 senelik sürenin, haksız fiil bakımından TBK m.72’de yer alan 2 senelik sürenin dolmuş olması sebebiyle) zamanaşımı süresinin dava tarihinde dolmuş olduğunu, 1999 yılında amme alacaklarının tahsili amacıyla … Gruba ait şirketlerin yönetim ve denetiminin Fona devredildiğini, hisse devri sözleşmesi gereği 10.000.000,00-ABD Dolar işletme sermayesi ödeneceğinin ve alıcının kusurundan kaynaklanan bir sebeple hisse devri gerçekleşmezse bu bedelin cezai şart olarak kaydedilmesinin sözleşmede kararlaştırıldığını, TMSF’nin sözleşmenin 3.2.5. maddesinde belirlenen konumuna göre sözleşmelerde sadece amme alacaklarını tahsil için bulunduğunu ve sözleşmelere taraf
olmadığından müvekkiline bir talep yöneltilemeyeceğini, alıcılar tarafından 10.000.000,00-ABD Doları işletme sermayesinin gecikmeli olarak ödendiğini, alıcılardan… ve…’in 28/06/2011 tarihinde devredilecek şirketlere yönetim kurulu üyesi olarak atandığını, ancak alıcıların 15/08/2011 tarihine kadar ödemeleri gereken 40.000.000,00-ABD Doları borcu ifa etmediklerini, alıcıların niyetlerini sürdürmeleri sebebiyle yeni bir sözleşme yapılmasına yönelik ön hazırlıklar yapıldığını ancak görüşmelerin neticelenememesi üzerine fona devredilen taşınmazların ve fona ödenen 7.000.000,00-ABD Dolarının iadesinin gerçekleştirildiğini, sözleşmenin feshinin ardından da alıcıların görüşme girişimlerinde bulunduğunu, 01/08/2013 tarihli görüşme zaptının da davacıların girişimlerine duyarsız kalmamak adına gerçekleştirilen bir görüşmenin tutanağı olduğunu, TMSF görevlisi şahsın bahsi geçen tutanaktaki imzasının TMSF’yi de davalıları da bağlamadığını, sözleşmeye göre bedelin tam ve zamanında ödenmemesi halinde ödeneceği kararlaştırılan cezai şartın türünün ifaya eklenen cezai şart olduğunu, borçlu tacir ve cezai şart ödenmiş olduğundan cezai şartın indirilmesinin talep edilemeyeceğini, ayrıca borçlunun ekonomik faaliyetlerine devam ettiğini bu sebeple cezai şartın borçlunun ekonomik mahvına yol açmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılardan …tarafından alacağın 22.500.000,00-TL’si 18/02/2021 tarihli “Temlik Sözleşmesi” ile…Ltd. Şti.’ye temlik edilmiş olup, temlik alan vekilince 14/04/2021 tarihli dilekçe ile temlik sözleşmesi Mahkememize sunulmuş, … Ltd. Şti. temlik alan sıfatıyla dosyada taraf olmuştur.
Dava, 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” kapsamında davalı … A.Ş.’ye işletme/yatırım sermayesi olarak yapılan 10.000.000,00-USD ödemenin, davalı tarafça sözleşmenin haksız olarak feshedilerek, yapılan ödemenin haksız olarak cezai şart olarak kaydedilmesi nedeniyle, söz konusu cezai şat bedelinin davalılardan tahsili talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, taraflar arasında düzenlenen “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi” ve ekleri, davalı şirketlerin ticaret sicil kayıtları ve ticari defter ve kayıtları, TMSF’nın dava konusuna ilişkin bilgi ve belgeleri, Büyükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … D. İş sayılı dosyasının uyap örnekleri, Büyükçemece … Sulh Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının uyap örnekleri, TMSF’ye devredilen taşınmazların tapu kayıtları, davacıların ticari faaliyetlerine ilişkin yapılan araştırma sonucu temin edilen bilgi ve belgeler dosyamız arasına alınmış, taraflarca sunulan beyanlar değerlendirilmiş, farklı bilirkişi heyetlerinden rapor ve ek raporlar temin edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; Bakanlar Kurulu’nun 21/12/199 tarih ve 99/13765 sayılı kararı ile Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanununun 14. maddesinin 3 ve 4 nolu fıkraları uyarınca… Bankası T. A. Ş.’nin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetimi ve denetiminin TMSF’ye devredilmiş olmasına,…A. Ş.’nin hakim ortakları…olup anılan Grubun Fona olan borçlarının tahsilini teminen 19/01/2015 tarihinde protokol imzalanmışsa da, ilerleyen dönemlerde protokol edim ve ödemelerinde yaşanan sıkıntılar üzerine 2008 yılında protokolün temerrüt hükümlerinin uygulanmasına ve gruptan olan alacakların 6183 Sayılı Kanun hükümlerine göre takip ve tahsiline karar verilmiş olmasına, aralarında …A. Ş., …A. Ş., …Holding A. Ş., … A. Ş., … Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’nin de aralarında bulunduğu …Grubuna dahil şirketlerin temettü hariç ortaklık hakları ile yönetim ve denetimlerinin 5411 Sayılı Bankacılık Kanununun geçici 11. maddesine istinaden uygulanmasına devam edilen Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanununun 15/7(a) maddesi ve 5411 Sayılı Kanunun 134. maddesi hükmü uyarınca Fon tarafından devralınıp şirketlerin yönetim ve denetim kurullarına Fon tarafından atamalar yapılmış olmasına, Fon alacaklarının tahsili amacıyla … Grubuna dahil değişik sektörlerde faaliyet gösteren şirketlerin satışına başlanmasına, 2010 yılından itibaren…Grubu hakim ortağı…arafından… İnşaat Grubu firmaları olarak bilinen … A. Ş., …Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’nin satışına yönelik çalışmalara başlanmasına, bu kapsamnda…, … ve Pakistan uyruklu 3 gerçek şahısla yapılan görüşmeler sonucu … A. Ş., … Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’nin hissedarları ile Alıcı Grup arasında 13/05/2011 tarihli hisse devir sözleşmesi imzalanmışsa da, sözleşmenin yürürlük şartı olan sözleşmenin imzalanmasını takip eden 5 iş günü içinde alıcıların işletme sermayesi olarak … A. Ş. hesaplarına 10.000.000,00-USD’nin ödenmemesi nedeniyle sözleşmenin yürürlüğe girememiş olmasına, sonrasında Pakistan uyruklu alıcılar yerine…ve …’in yanına…, …ve …’in dahil olmasıyla “Alıcılar” …,…,…,… ve … ile … A. Ş., … Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’nin hissedarları olan “Satıcılar” …,…,…,…,…,…,… A. Ş. …Holding A. Ş.,…, …,…,…,… Holding A. Ş., …,…,…,…,… arasında, 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesi”nin imzalanmış olmasına, TMSF’nin söz konusu sözleşmede taraf olmayıp 6183 Sayılı Kununun 73. maddesi uyarınca Muvafakat eden/onay veren konumunda bulunmasına, sözleşmenin 6.9 maddesi ile, sözleşmenin yürürlüğe girme şartı olarak 01/06/2011 tarihine kadar “Alıcılar” tarafından 10.000.000,00-USD’nin … A. Ş.’ye işletme sermayesi olarak ödenmesinin kararlaştırılmış olmasına, “Alıcılar” tarafından 01/06/2011 tarihine kadar söz konusu bedel işletme sermayesi olarak yatırılamamış ise de, 2011 yılı Haziran ayı içinde söz konusu işletme sermayesinin yatırılması üzerine sözleşmenin yürürlüğe girmesine ve 29/06/2011 tarihinde bahse konu Sözleşme hükümlerine uygun olarak(sözleşme m. 3.1.(xi) satışa konu şirketlerin yönetim kurullarına davacı alıcılardan… ve …’in üye olarak atanmasına, yine davacı alıcılar tarafından isimleri bildirilen kişilerin şirketlerin müdürlüklerine atanmalarına, atanan kişilere Yönetim Kurulu kararı ile yönetme yetkisi verilip, imza sirkülerleri oluşturulup, atamalardan itibaren davacı alıcıların her 3 şirketin faaliyetlerine katılarak aktif olarak bütün birimlerin yönetiminde yer almış olmalarına, sözleşmenin 4.4 maddesi ile satışa konu … A. Ş., …Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’nin satış bedelinin toplam 40.000.000,00-USD olarak kararlaştırılmasına, sözleşmenin 4.2 maddesi ile “Kapanış Tarihi”nin 15/08/2011 tarihi olarak belirlenmesine, buna göre satış bedeli olarak kararlaştırılan bedelin en geç bu tarihe kadar “Alıcılar” tarafından ödenmesinin gerekmesine, “Alıcılar” tarafından “Kapanış Günü” olarak belirlenen 15/08/2011 tarihi itibariyle satış bedeline istinaden herhangi bir ödeme yapılmamış olmasına, kapanış için belirlenen tarihten sonra 29/08/2011 tarihinde 2.500.000,00-USD, 05/09/2011 tarihinde 500.000,00-USD, 27/09/2011 tarihinde 4.000.000,00-USD olmak üzere toplam 7.000.000,00-USD ödeme yapılmış olmasına, “Satıcılar”ın kapanış tarihinden sonra yapılan bu ödemeleri kabul etmiş bulunmasına, sözleşmenin 5.4 maddesi ile “Alıcı’nın kusurundan kaynaklanan bir sebeple Kapanış’ın gerçekleşmemesi halinde Alıcı tarafından işletme sermayesi olarak … A.Ş.ye ödenen 10.000.000 ABD Doları (Onmilyon ABD Doları) tutarındaki bedel cezai şart olarak … A.Ş.de kalacak olup, Alıcı bu tutarın iadesini talep etmeyeceğini, bu konuda hiçbir itirazda bulunmayacağını peşinen kabul, beyan ve taahhüt eder.” hükmünün kararlaştırılmış olmasına,”Alıcılar” tarafından sözleşmenin bakiye bedeli olan 33.000.000,00-USD’nin ödenmemesi üzerine satıcıların temsilcisi… Holding A. Ş. tarafından “Alıcılar”a gönderilen 02/11/2011 tarihli ihtarname ile bakiye satış bedelinin ödenmesinin istenmesine, aksi takdirde sözleşmenin feshi ile … A. Ş.’ye işletme sermayesi olarak yatırılan 10.000.000,00-USD’nin sözleşmenin ilgili hükümleri gereğince cezai şart olarak irad kaydedileceğinin bildirilmesine, bu ihtarnameye rağmen de alıcılar tarafından satış bedelinin bakiye kısmının ödenmemesi üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 07/12/2011 tarih ve …yevmiye no.lu “Sözleşme Fesih İhbarnamesi’nin gönderilip, bu ihbarname ile 27/05/2011 tarihli “Hisse Alım ve Satım Sözleşmesinin” feshedilerek, sözleşmenin akdinden sonra davacı alıcılar tarafından satışa konu … A. Ş. hesaplarına işletme sermayesi olarak ödenen 10 milyon USD’nin Sözleşmenin 5.4 maddesi gereğince cezai şart olarak kaydedilmesine, feshin sözleşmenin ilgili hükümleri gereğince TMSF tarafından da onaylanmasına, taraflar arasındaki sözleşmenin konusunun … A. Ş.,…Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’nin hisselerinin alıcılara satışına ilişkin olup, alıcıların sözleşme kapsamındaki asli ve en önemli edimlerinin hisse devir bedeli olarak kararlaştırılan satış bedelinin ödenmesi olmasına, ancak sözleşmenin feshedildiği tarihe kadar hisse satış bedeli olarak kararlaştırılan 40.000.000,00-USD’nin yalnızca (üstelik kapanış tarihi olarak belirlenen 15/08/2011 tarihinden sonra ödeme yapılmak suretiyle) 7.000.000,00-USD’sinin ödenmiş bulunmasına, bu anlamda alıcıların, sözleşme ile kendilerine yüklenen asli edimi yerine getirememiş olmasına, alıcılar tarafından gerek kapanış tarihi olarak belirlenen tarihten önce gerekse bu tarihten sonra TMSF’ye ve satıcılara gönderilen ihtarnameler ile, satışa konu şirketler ile ilgili olarak kendilerine eksik veya yanlış bilgi verildiği, ayrıca ekononik konjonktür nedeniyle sözleşme ile belirlenen bedelin ödenmesinde sıkıntılar yaşandığı belirtilerek, bu nedenle satış bedeli ile ödeme vadesi ile ilgili olarak yeni bir belirleme yapılması talep edilmişse de, TMSF’ye ve satıcılara gönderilen ihtarnameler ile beyanlar dikkate alındığında, alıcıların 6098 Sayılı TBK’nun 30 ve devamı maddeleri gereğince iradelerinin fesada uğratıldığı bu nedenle sözleşme ile bağlı olmadıkları yönünde bir beyanda bulunmamaları, tersine sözleşme ile bağlı oldukları, edimlerini yerine getirmeye hazır oldukları belirtilerek, satış bedeli ile ödeme vadesinin değiştirilmesi ile ilgili olarak taleplerde bulunmaları, alıcılar tarafından sözleşmenin irade bozukluğu nedeniyle feshine yönelik bir beyanda bulunulmaması, alıcıların 29/06/2011 tarihinde devre konu şirketlerde yönetim kurulu üyesi ve belirledikleri müdürler ile şirketlerin aktif olarak yönetiminde bulunmaları dikkate alındığında, aradan dava tarihine kadar 4 yıldan fazla bir zaman geçmesine rağmen bu yönde bir irade beyanında bulunmayan alacıların 4 yıl sonra irade bozukluğu nedeniyle sözleşmenin geçersiz olduğu yönündeki beyanlarının dinlenebilir nitelikte bulunmamasına, TMSF’nin ilgili mevzuat gereği devre konu şirketlerin yönetim ve denetimini gerçekleştirmekte olması, şirketlerde hissedar sıfatının bulunmaması, sözleşmenin 3.28(v) maddesi ile, TMSF’nin sadece onay veren kurumunda olup, kendisinden herhangi bir hak talebinde bulunulamayacağının kararlaştırılmış olması dikkate alındığında, alıcılar tarafından TMSF’den herhangi bir talepte bulunulmasının mümkün bulunmamasına, alıcıların, satıcıların sözleşmenin kapanışının gerçekleşmesine engel nitelikte herhangi bir eylem veya davranışının bulunduğuna ilişkin dosyaya delil sunmamış bulunmasına, bu hususlar dikkate alındığında, sözleşmenin kapanışının gerçekleşmemesinin alıcıların kusurundan ileri geldiği ve sözleşmenin 5.4 maddesi gereğince cezai şart olarak kararlaştırılan 10.000.000,00-USD’nin satıcılar tarafından irat kaydedilmesinde sözleşmeye ve kanuna aykırı bir durum bulunmamasına, her ne kadar 10.000.000,00-USD miktar, … A. Ş.’ye işletme sermayesi olarak ödenen para ise de, sözleşmenin 5.4 maddesi ile alıcıların kusuru ile kapanışın gerçekleşmemesi halinde işletme sermayesi olarak ödenen paranın cezai şart olarak … A. Ş.’de kalacağının kararlaştırılması karşısında, ödenen paranın cezai şart olarak irat kaydedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, sözleşmenin “Satıcılar” tarafından Beyoğlu … Noterliği’nin 07/12/2011 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile feshedilmesinden sonra artık “alıcılar” tarafından sözleşmenin feshedilmesinin mümkün bulunmamasına, sözleşme feshedildikten sonra taraflar arasında sözleşmenin tekrar hayata geçirilmesi veya yeni bir sözleşme yapılması yönünde görüşmeler yapılmış, hatta TMSF’nin alacağı için alıcılara ait Çorlu ve İzmir’deki taşınmazlar Fona devrvedilmişlerse de(sonradan alıcılara iade edilmitşir) bu taşınmazların Fona devredilmesinin önceki feshedilmiş sözleşmenin ayakta olduğu şeklinde değerlendirilmesinin mümkün bulunmamasına, aynı zamanda bu durumun taraflar arasında yeni bir sözleşme ilişkisi kurulduğu anlamına gelmemesine, TMSF 1. Daire Başkanı…ile alıcıları temsilen… arasında gerçekleştirilen görüşme sonrasında düzenlenen 01/08/2013 tarihli “Görüşme Zaptı” başlıklı belgenin yeni bir sözleşme niteliğinde bulunmamasına, zira daha önce de belirtildiği gibi TMSF’nin satışa konu şirketlerde hissedar sıfatının bulunmaması, sadece ilgili mevzuat gereği yönetim ve denetim hakkı bulunması, söz konusu şirketlerdeki hissedarların 27/05/2011 tarihli sözleşmeyi “Satıcılar” olarak imzalayan “…,…,…,…,…,…, …A. Ş. …A. Ş., … , …,…,…,… Holding A. Ş., …,…,…,…,…,…” olması, TMSF’nin bu kişiler adına veya bu kişileri temsilen satışa konu şirketlerdeki hisseleri satmasının mümkün bulunmaması, TMSF 1. Daire Başkanı …’nın sadece TMSF Daire Başkanı sıfatıyla sözleşmeyi imzalamasına, satıcılar adına sözleşmeyi imzalamış olsa idi dahi tek başına şirket hissedarları adına hisse devri yapma yetkisinin bulunmaması nedeniyle bu belgenin “Alıcılar” ile “Satıcılar” arasında düzenlenmiş bir yeni sözleşme, feshedilen önceki sözleşmeyi yeniden canlandıran bir sözleşme veya “Kapanış”ı erteleyen bir sözleşme olarak kabul edilmesine imkan bulunmamasına, bu belgenin ancak alıcılar ile satıcıları tekrar bir araya getirerek yeni bir sözleşme zemini oluşturulmasına yönelik olarak düzenlenmiş bir belge olarak kabul edilebilmesine, TMSF Daire Başkanının, satıcıları temsilen sözleşme yapma yetkisi olduğu kabul edilmesi halinde 27/05/2011 tarihli sözleşmenin de alıcılar ile TMSF(Daire Başkanı) arasında düzenlenmesinin yeterli olarak kabul edilmesi gibi bir durumu gündeme getirebileceğine, ancak TMSF’nin bu şekilde bir hisse devri sözleşmesini tek başına satıcılar adına düzenleme hak ve yetkisi bulunmadığından, 27/05/2011 tarihli sözleşmenin “Alıcılar” ile … A. Ş., … Yapı A. Ş. ve … A. Ş.’nin hissedarları olan “Satıcılar” …, …, …, … A. Ş. … A. Ş., … , …, …, … A. Ş., …,…, …, …, …arasında düzenleniş olmasına, aynı zamanda 27/05/2011 tarihli sözleşmenin 6.3 maddesi ile sözleşmenin ancak, TMSF’nin onayı ile “taraflarca” ve amacının açık şekilde sözleşmeyi değiştirmek olduğu belirtilen yazılı bir anlaşma ile düzenlenip değiştirilebileceğinin kararlaştırılması karşısında 27/05/2011 tarihli sözleşmenin tarafı olmayan TMSF’nin, daire başkanının devredilen şirketlerin yönetim kurulu başkanı sıfatını dahi kullanmaksızın ve sadece bir görüşmeden ibaret belgeyi imzalaması ile taraflar arasında yeni bir sözleşme ilişkisinin kurulduğu anlamına gelmesinin mümkün bulunmamasına, yeni bir sözleşmenin ancak önceki sözleşmenin “Tarafları” arasında düzenlenebilecek olmasına, satıcılar tarafından , işletme sermayesi olarak ödenen paranın amacına aykırı kullanıldığı belirtilmişse, taraflar arasındaki sözleşmenin, … A. Ş.’ye 10.000.000,00-USD ödenmesi üzerine yürürlüğe girmiş olmasına, sözleşmenin yürürlüğe girmesi üzerine Fon Kurulunun kararı ile …ile …in şirketlerin yönetim kurullarına üye olarak atanmaları ve bu kişilerin belirlediği kişilerin de şirketlere müdür olarak atanmalarına istinaden, işletme sermayesi olarak ödenen paranın kullanımında bu anlamda alıcıların da söz hakkı bulunmasına, alıcıların sözleşmenin feshi tarihine kadar işletme sermayesi olarak yatırılan paranın amacı dışında kullanıldığına yönelik herhangi bir beyanda bulunmamaları veya bu konuda hukuki herhangi bir girişimde bulunmamaları karşısında, alıcılar tarafından söz konusu iddianın ileri sürülmesinin mümkün bulunmamasına, sözleşme hükümleri dikkate alındığında kararlaştırılan cezai şartın “ifa yerine istenebilen cezai şart” niteliğinde bulunmasına, bu nedenle sözleşme sona ermiş olsa da talep edilmesine engel bir durum bulunmamasına, “Satıcılar” tarafından, sözleşmenin feshinden yaklaşık 3 yıl sonra … A. Ş., … Yapı A. Ş. ve … A. Ş. hisselerinin üçüncü kişilere satılmasına engel hukuki bir durum bulunmamasına göre, davacılar tarafından açılan davanın haksız olduğu sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Davacılar, davanın reddi halinde, fahiş olarak belirlenen cezai şart miktarından indirim yapılmasını talep etmişlerse de, başlangıçta … A. Ş.’ye işletme sermayesi olarak konulan, alıcıların kusuru nedeniyle kapanışın gerçekleşmemesi nedeniyle sözleşmenin 5.4 maddesi gereğince cezai şart olarak … A. Ş.’de kalmasına karar verilen 10.000.000,00-USD’nin alıcılar tarafından(geç de olsa) ödenmiş bulunmasına, ödenen cezai şartın daha sonra Hakim tarafından indirilmesinin mümkün bulunmamasına(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15/10/2014 tarih ve 2013/13-1108 E., 2014/768 K. Sayılı kararı) göre, cezai şart bedelinden indirim yapılmamıştır.
Taraflar arasındaki sözleşme gereğince işletme sermayesinin … A. Ş. hesabına ödenmiş olmasına, sözleşmenin 5.2.2 maddesi ile, sözleşmenin, tarafların kusuru olmaksızın hükümsüz kalması/feshedilmesi halinde alıcı tarafından işletme sermayesi olarak … A. Ş.’ye ödenen paranın iadesinden … A. Ş.’nin de satıcılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağının kararlaştırılmış olmasına, Eskişehir … Noterliği’nin 30/05/2012 tarih ve… yevmiye nolu ihtarnamesi ile … A. Ş.,… Yapı A. Ş. ve … A. Ş. tarafından, işletme sermayesi olarak ödenen paranın cezai şart olarak irat kaydedildiği yönünde beyanda bulunulmasına ve açılan davaya da cevap verilmek suretiyle husumetin benimsenmiş olmasına(benzer yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 09/11/2012 tarih ve 2010/14039 E., 2012/17814 K. Sayılı kararı) göre, bu davalıların açılan davada pasif husumet ehliyetlerinin bulunduğu değerlendirilerek, bu davalılar hakkında açılan davanın da esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi uyarınca konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ancak ödemenin ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödenmesi kararlaştırılmış ise alacaklı ödemenin bu para birimiyle veya ülke para birimiyle ödenmesini istemede seçimlik hakka sahiptir. Ancak yenilik doğurucu nitelikteki bu hakkın kullanılmasıyla birlikte hakkı kullanan kişi bu kararından geri dönemez.
Somut olayda davacılar, dava dilekçesinde davalılardan 10.000.000,00-USD alacakları bulunduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00-TL’nin davalılardan tahsili talep etmiş, ıslah dilekçesi ile taleplerini 10.000.000,00-USD’ye yükseltmişlerdir.
Davacılar dava dilekçesi ile seçim hakkını ülke para birimi olan TL’den yana kullanmış olup, ıslah dilekçesi ile(davanın tam ıslahı niteliğinde olmayan ıslah dilekçesi) davada bu tercihinden dönerek borcun yabancı para üzerinden tahsilini talep edemeyeceklerdir. Bu nedenle Mahkememizce, davalılardan talep edilen yabancı para borcunun seçim hakkının kullanıldığı tarih olan dava tarihi(31/12/2015) esas alınarak bu tarih itibariyle TCMB USD Efektif Satış Kuru olan 2,9277 TL dikkate alınarak (10.000.000,00-USDx2,9277=29.277.000,00-TL) dava değerinin 29.277.000,00-TL olduğu belirlenmiş, harç ve vekâlet ücreti belirlenirken bu miktar üzerinden değerlendirme yapılmıştır.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıkandığı üzere;
1-Davacılar tarafından davalılar aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90-TL harcın, davacı tarafından yatırılan 853,88-TL peşin harç ve 504.742,62-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 505.596,5‬-TL’den mahsubu ile fazladan yatan 505.416,6-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 530.770,00-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacılar ve davalılar tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.02/03/2023

Başkan
e-imzalıdır .
Üye
e-imzalıdır .
Üye
e-imzalıdır .
Katip
e-imzalıdır .