Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1173 E. 2021/450 K. 10.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2015/1173
KARAR NO:2021/450

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:04/12/2015

BİRLEŞEN …. ATM’nin… ESAS SAYILI DOSYASINDA

DAVA:Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ:24/11/2017
KARAR TARİHİ:10/06/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 01/08/2012 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme ile müvekkiline …’da alt bayilik satış ve pazarlama yapma hak ve yetkisi verildiğini, sözleşmenin imzalanmasından hemen sonra 28/08/2012 tarihinde 25.000,00-USD, 04/09/2012 tarihinde 25.000,00-USD, 12/10/2012 tarihinde 80.000,00-USD ve 19/12/2012 tarihinde 50.000,00-USD olmak üzere toplam 180.000,00-USD’nin davalıya elden ödendiğini, bu bedellerin “gönderilecek malların peşinatı veya bedeli, bir tür teminatı, da sonra alacağınız malların bedelinden düşeriz ya da parayı iade ederiz” denilerek alındığını, bu bedellerin ne için ödendiği ile taraflar arasındaki tüm sözleşmeler, ödemeye dair belgeler, fatura vs. tüm kayıt ve bilgilerin müvekkilinin, sözleşmenin ve ticaretin gerektirdiği tüm kurallara tam olarak uyduğunu, hatta …’da meydana gelen karışıklıklarda zarar etmesine rağmen tüm sorumluluklarını ve ödemelerini yerine getirdiğini, nakit ödemeler haricinde teminat olarak boş verilen 150.000,00-USD’lik senedin rızası hilafına doldurularak ihtiyati haciz kararı alındığını, … İcra Müdürlüğü’nün … esas nolu dosyasından icra takibine geçildiğini, senet üzerinde imzaları bulunan …, … ve …’ün banka ve tapu kayıtlarının üzerine alacağın kat kat fazlasıyla haciz konulduğunu, icra dosyasının, borçlu olunmamasına rağmen sırf ticari itibarlarının zedelenmemesi ve daha fazla zarar görmemek için 91.300,00-USD ve 34.650,00-TL ödenerek kapatıldığını, taraflar arasında 06/05/2015 tarihli protokol yapıldığını ve protokolün davalı vekili Av. … ile icra dosyasında borçlu gösterilen … ve … tarafından imzalandığını, bu protokolün 2. Paragrafının 1. satırında icraya konulan senedin “borçlular tarafından tanzim edilerek … Şti. nin mal alımlarına ilişkin teminat olması amacı ile alacaklıya verilmiş”, aynı paragrafın sonunda ise “toplam 91.300,00-USD ve 34.650,00-TL ödeneceği, bu yolla icra dosyası konusu tüm borçlar ve borçluların alacaklı nezdindeki her türlü borcunun sona ereceği hususunda anlaşmışlardır” yazıldığını, icraya verilen senedin orijinal halinde miktar, alacaklı, nakit karşılığı verildiği ve borçlu kısmında ise sadece … Ltd, …, … yazılı olduğunu, bu senedin boşluklarının, rıza hilafına doldurulduğunu ve bilhassa imza sahiplerinin isimlerinin senede eklenerek şahsi olarak borçluymuş gibi kanuni muameleye konulduğunu, senedin doldurulmamış haldeki fotokopisinin dosyaya sunulduğunu, distribütörlük sözleşmesinin 22/05/2015 tarihinde muhatap vekilleri tarafından feshedildiğini, gönderilen 7 ihtarnameye rağmen 180.000,00-USD ile ilgili olarak davalının ticaret mevzuatına aykırılık gerekçesi ile ödemeyi yapmadığını, makbuzları imzalayanlardan yalnızca 50.000,00-USD’lik makbuzun şirket çalışanı … tarafından imzalandığını bildiklerini, diğer imza sahipleri isimlerinin SGK’dan celp edilmesini, bunca alacaklarına rağmen davalı tarafça 70.762,60-USD alacaklı oldukları iddiasında bulunulduğunu, eğer alacaklı iseler ticari defterlerle ispat etmek zorunda olduklarını, tarafın ticari defterlerinin celbi ile bilirkişi incelemesi yapılmasını istediklerini belirterek, makbuz mukabili elden verilen 180.000,00-USD, haksız bir şekilde icra dosyasına ödenen 91.300,00-USD ile 34.650,00-TL, cari hesaptan 33.939,89-USD olmak üzere toplam 305.239,89-USD ile 34.650,00-TL ve ayrıca … Noterliğinden keşide ettikleri 06/07/2015 tarihli ihtarnamenin tebliğinden itibaren, keşide ettikleri ihtar bedeli 736,84-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, cevap dilekçesi ile; somut olaya T.B.K.’nın 78. maddesi hükmü uygulanması gerektiğinden İstanbul ticaret mahkemelerinin yetkili olmadığını, davacı şirketin M.Ö.H.U.K.’un 48. maddesine göre teminat şartını yerine getirmesi gerektiğini, davacının 28/08/2012 tarihinde 25.000,00-USD, 04/09/2012 tarihinde 25.000,00-USD, 12/10/2012 tarihinde 80.000,00-USD ve 19/12/2012 tarihinde 50.000,00-USD olmak üzere toplam 180.000,00-USD’lik talebinin zaman aşımına uğradığını, davacı tarafın söz konusu bedelleri elden ödediği iddiasının gerçeği yansıtmadığını, ayrıca mükerrer ödeme iddiasına dayalı zamanın da 2012 yılına tekabül ettiğini, iddiasında haklı olsa dahi bu alacakların zaman aşımına uğradığını, davacıdan teminat, avans ya da sonradan kesinlikle bi bedel alınmadığını, ileri sürülen makbuzlar var olsa dahi şirketi temsil eden kişilere ait bir imzanın bulunmadığını, protokolde yazılı bedelin icra veznesine değil, vekilin banka hesabına ödendiğini, ve elden ödendiği iddia edilen bedellerin mahsubunun istenilmediğini, zaten sonradan geri alınmak üzere nakit teminatın ticaret mevzuatına aykırı olduğunu, elden ödemelerin gerçekleştiği varsayılsa bile TBK 78. maddesine göre bu edimin iadesinin istenemeyeceği, anılan protokol gereği haricen yapılan ödemenin, davacı şirket tarafından yapılmadığını, bu nedenle tüm itirazları yok sayılsa dahi hiç kimsenin kendi malvarlığından çıkmamış olan bir değerin iadesini isteyemeyeceğini, bononun boş verildiği ve anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasının, davacı tarafça yazılı delille ispatlanması gerektiğini, yine bonoya ilişkin de, bir an için teminat verildiği varsayılsa dahi, TBK 78. maddesi gereği bono bedelinin iadesinin istenemeyeceği, protokol yoluyla sulh ile uyuşmazlık çözülmek istendiğinden, müvekkili şirketin icra dosya borcunun bir kısmından indirim yaptığını; ancak diğer alacak haklarından vazgeçmediğini, davacı tarafın müvekkili şirketten değil de, müvekkili şirketin davacı taraftan 70.762,60-USD cari hesap alacağı olduğunu ve bu durumun ticari kayıtlar ile sabit olduğunu, tüm bu nedenlerle davacıdan yabancılık teminatı alınması gerektiğini belirterek, öncelikle usul yönünden, olmadığı takdirde esas yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesi ile; davalı şirket ile müvekkili şirket arasında 01/08/2012 tarihinde distribütörlük sözleşmesi imzalandığını, işbu sözleşme ile müvekkiline …’da, alt bayilik satış ve pazarlama yapma hak ve yetkisi verildiğini, sözleşmenin imzalanmasından hemen sonra 28/08/2012 tarihinde 25.000,00-USD, 04/09/2012 tarihinde 25.000,00-USD, 12/10/2012 tarihinde 80.000,00-USD, 19/12/2012 tarihinde 50.000,00-USD ve 25/12/2012 tarihinde 42.000,00-USD olmak üzere toplam 222.000,00-USD’nin davalıya elden ödendiğini, bu ödemelerden 25/12/2012 tarihli 42.000,00-USD’lik ödeme haricindekiler için …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas nolu dosyası ile 305.239,89-USD ile 34.650,00-TL ‘nin tahsili talebiyle dava açıldığını ve davanın halen derdest olduğunu, 42.000,00-USD ile ilgili dava açılmamasının sebebinin ise …. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan dava sırasında, makbuzu bulamamalarından kaynaklandığını, bu bedellerin ne için ödendiği ile taraflar arasındaki tüm sözleşmeler, ödemeye dair belgeler, fatura vs. tüm kayıt ve bilgilerin (42.000,00-USD’lik makbuz ve ihtar haricinde) …. Ticaret Mahkemesi dosyasında bulunmakta olduğunu, müvekkilinin, sözleşmenin ve ticaretin gerektirdiği tüm kurallara tam olarak uyduğunu, hatta …’da meydana gelen karışıklıklarda zarar etmesine rağmen tüm sorumluluklarını ve ödemelerini yerine getirdiğini, nakit ödemeler haricinde teminat olarak boş verilen 150.000,00-USD’lik senedin rıza hilafına doldurularak ihtiyati haciz kararı alındığını, … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyasından icra takibine geçildiğini, senet üzerinde imzaları bulunan …, … ve …’ün banka ve tapu kayıtlarının üzerine alacağın kat kat fazlasıyla haciz konulduğunu, icra dosyasının, borçlu olunmamasına rağmen sırf ticari itibarlarının zedelenmemesi ve daha fazla zarar görmemek için 91.300,00-USD ve 34.650,00-TL ödenerek kapatıldığını, taraflar arasında 06/05/2015 tarihli protokol yapıldığını ve protokolün davalı vekili Av. … ile icra dosyasında borçlu gösterilen … ve … tarafından imzalandığını, bu protokolün 2. Paragrafının 1. Satırında icraya verilen senedin “borçlular tarafından tanzim edilerek Mapa Trade Ltd. Şti. nin mal alımlarına ilişkin teminat olması amacı ile alacaklıya verilmiş” , aynı paragrafın sonunda ise “toplam 91.300,00-USD ve 34.650,00-TL ödeneceği, bu yolla icra dosyası konusu tüm borçlar ve borçluların alacaklı nezdindeki her türlü borcunun sona ereceği hususunda anlaşmışlardır” yazıldığını, icraya verilen senedin orijinal halinde miktar, alacaklı, nakit karşılığı verildiği ve borçlu kısmında ise sadece …, …, … yazılı olduğunu, bu senedin boşluklarının, rıza hilafına doldurulduğunu ve bilhassa imza sahiplerinin isimlerinin senede eklenerek şahsi olarak borçluymuş gibi kanuni muameleye konulduğunu, senedin doldurulmamış haldeki fotokopisinin ve diğer belgelerin …. Asliye Ticaret Mahkemesi’ndeki dosyada mevcut olduğunu, distribütörlük sözleşmesinin 22/05/2015 tarihinde muhatap vekilleri tarafından feshedildiğini, iş bu ek davanın açılmasının nedeninin 42.000,00-USD’lik makbuzun sonradan bulunması olduğunu belirterek, 42.000,00-USD(dava tarihi itibariyle 164.812,20-TL)’nin 25/12/2012 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, işbu davanın konusu, sebebi ve tarafları aynı …. Asliye Ticaret Mahkemesinin… Esas nolu dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı tarafça, cevap dilekçesi sunulmamıştır.
…. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… E. Sayılı dosyası kapsamında verilen 29/11/2017 tarih ve… Esas, … Karar sayılı kararı ile, Mahkemelerinin… E. Sayılı dosyasının Mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiş, söz konusu dosya dosyamız arasına alınarak yargılamaya devam olunmuştur.
Dava, taraflar arasında imzalanan 01.08.2012 distribütörlük sözleşmesi kapsamında yapılan ödemelerin, sözleşmesinin haksız olarak feshedilmesi nedeniyle davalı şirketten tahsili istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraflarca bildirilen deliller toplanmış, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler incelenmiştir.
Davacı ve davalı şirket vekilleri, dosyaya sundukları 10/06/2021 tarihli dilekçeleri ve aynı tarihli duruşmadaki beyanları ile; dava konusu edilen tüm hususlar ile ilgili olarak davalı ve davacı şirket yetkililerinin, alacağın miktarı, vadesi vs. konularında anlaştıklarını, tarafların sulh olduklarını, tarafların birbirlerinden tahsil edilmemiş herhangi bir alacağı bulunmadığını, taraflar arasındaki sulh nedeniyle dosyada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini, karşılıklı olarak birbirlerinden yargılama gideri, vekalet ücreti de dahil olmak üzere herhangi bir taleplerinin bulunmadığını belirtmişlerdir.
6100 sayılı HMK’nun 315/1. maddesi; “Sulh, ilgili bulunduğu davayı sona erdirir ve kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. Mahkeme, taraflar sulhe göre karar verilmesini isterlerse, sulh sözleşmesine göre; sulhe göre karar verilmesini istemezlerse, karar verilmesine yer olmadığına karar verir.” hükmünü içermektedir. Mahkememizce de tarafların sulh oldukları yönündeki beyanları ve söz konusu madde hükmü dikkate alınarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraflar sulh olduğundan, asıl ve birleşen dosyalar hakkında karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
2-Asıl dava dosyasında Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 15.669,12-TL harçtan mahsubu ile davacı tarafından fazladan yatırılan 15.609,82-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
3-Birleşen dava dosyasında Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30-TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.814,59-TL harçtan mahsubu ile davacı tarafından fazladan yatırılan 2.755,29-TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa İADESİNE,
4-Tarafların beyanları dikkate alınarak, asıl ve birleşen dosyalarda taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-Taraf vekillerince birbirlerinden vekâlet ücreti talep edilmediğinden asıl ve birleşen dosyalarda taraflar lehine vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, asıl ve birleşen dosyalarda davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ile davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/06/2021

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır