Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1068 E. 2020/113 K. 17.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2015/1068 Esas
KARAR NO : 2020/113

DAVA : MADDİ TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 05/11/2015
KARAR TARİHİ : 17/02/2020

Davacılar vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan; “Maddi Tazminat” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Davacıların oğlu olan…’ in, 17/04/2015 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS ile kayıtlı … plakalı aracın çarpması neticesinde vefat ettiğini, davalı sigorta şirketine kaza sonrasında yapılan başvuru üzerine müvekkillerine yapılan ödemenin yetersiz olduğunu, bu kapsamda eksik kalan maddi tazminat istemleri bakımından işbu davanın açılması zorunluluğu doğduğu belirtilerek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte poliçe limiti kapsamında, yargılama masrafları ve vekalet ücretiyle beraber davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket tarafından ZMM Sigortası poliçesi ile sigortalanan … Plakalı aracın 17.04.2015 tarihinde işletilmesi sırasında meydana gelen kazada davacıların desteği …’in vefat ettiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte müvekkili sigorta şirketinin maddi tazminat talepleri açısından poliçe limitleri dahilinde ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında davacıların zararlarını gidermekle yükümlü olduğunu, kusur tespit edildiğinde müvekkili şirketin kusursuz olduğunun tespit edileceğini, bu kapsamda müvekkili sigorta şirketi tarafından davacılara 25.170,00 TL ödeme yapıldığını, davacıların gerçek zararlarının karşılandığını, müvekkilinin ibra edildiğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Dava; 17/04/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden…’ in destekliğinden yoksun kalındığından bahisle, maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kazaya karışan araçların trafik kayıtları, hasar dosyası ve sigorta poliçesi, ceza dosyası kayıtları celp edilmiş, taraf delilleri toplanmıştır. Dosyada uzman bilirkişilerden ve kurullardan raporlar alınmıştır.
Kanun Koyucu, 6098 Sayılı Borçlar Kanunu Madde 49′ da; kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar verenin, bu zararı gidermekle yükümlü olduğunu belirtmiş ve aynı kanunun 53. Maddesinde ise ölüm halinde talep edilebilecek tazminat kalemlerini saymıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85. Maddesinde; morlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu, aynı kanunun 97. Maddesine göre zarar görenin ZMMS kapsamında sigorta şirketine başvurabileceği düzenlenmiştir.
Destekten yoksun kalma tazminatı, TBK’nın “1-ölüm ve bedensel zararlar” “a-ölüm” madde başlıklı 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup; “ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki, destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan kayıplardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunması olup, olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53/3. maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. Türk Borçlar Kanunu’nun 53.maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.04.1982 gün, 979/4-1528 E., 1982/412 K. sayılı kararı).
Somut olayda;17.04.2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davalı sigorta şirketince ZMM Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan sürücü …’nin sevk ve idaresindeki …plakalı kamyon ile sürücü …’in sevk ve idaresindeki …plakalı otomobilin çarpıştığı; Kazada sürücü …ş’in vefat ettiği; Kazada vefat eden …’in alınan nüfus kayıtları ve hasar dosyasındaki veraset ilamına göre geride kalan mirasçılarının anne ve babası olan davacılar … ve … olduğu; Davacıların davalı sigorta şirketine yaptıkları başvuru sonrası davalı sigorta şirketi nezdinde 3036916 sayılı hasar dosyasının açıldığı, davalı sigorta şirketince 26.06.2015 tarihinde davacı baba …’e 10.330,00 TL, davacı anne …’e14.840,00 TL olmak üzere toplam 25.170,00 TL tazminat ödemesi yapıldığı; Sürücü … hakkında dava konusu kaza nedeniyle Taksirle Ölüme ve Yaralanmaya Neden Olma suçundan Kahramanmaraş … Ağır Ceza Mahkemesinin… Esas sayılı dosyasında dava açıldığı, yargılama sonunda sonuç olarak 4 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, müzekkere tarihi itibari ile dosyanın yargıtay incelemesinde olduğu anlaşılmıştır.
Davacı taraf, destekleri oğullarının ölümü nedeniyle davalı sigorta şirketince yapılan ödemenin düşük olduğu belirtilerek iş bu davayı açmıştır.
Yukarıdaki yasal düzenlemeler ve açıklamalar ışığında, dosyamız davacılarının müteveffa …’in anne ve babası oldukları anlaşılmakla aralarında desteklik ilişkisinin varlığı konusunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Bu nedenle davacılar oğullarının ölümü nedeniyle destekten yoksun kaldıklarından bahisle davalı sigorta şirketinden ZMMS Poliçesi teminat limitleri dahilinde tazminat talebinde bulunabileceklerdir.
Olayımızda 26.06.2015 tarihinde davalı sigorta şirketince davacı baba …’e 10.330,00 TL, davacı anne …’e14.840,00 TL olmak üzere toplam 25.170,00 TL tazminat ödemesinde bulunulduğundan, davacıların ödenen bedelin tenzili sonrası talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının belirlenmesi için uzman bilirkişi ve kurullardan raporlar almak gerekmiştir.
Dosyamızda alınan 26.10.2016 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; Kamyon sürücüsü …’nin %75, otomobil sürücüsü …’in %25 oranında kusurlu oldukları, baba … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının 33.612,46 TL, anne … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının 37.626,18 TL olduğunu belirtmişlerdir.
Bu raporda ödenen bedelin makbuzunun dosyaya sunulmadığından bahisle hesaplanan tazminat bedellerinden mahsup edilmediği anlaşılmış, ek rapor alınmıştır.
Dosyamızda alınan 02.02.2017 tarihli aktüer bilirkişi ek raporunda özetle; önceki raporlarında baba … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının 33.612,46 TL, anne … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının 37.626,18 TL olduğunu, bu bedellerden 26.06.2015 tarihinde ödenen tutarların güncel değerlerinin tenzili sonrası baba … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının22.022,20 TL, anne … için hesaplanan destekten yoksun kalma tazminatının 20.975,70 TL olduğunu belirtmiştir.
Dosyamızda alınan 05.09.2017 tarihli aktüer bilirkişi ek raporunda özetle; Yargıtay kararları, davacının mevcut öğrenim durumu, meslek ve kazanç tutarının ispatına ilişkin belgelerin bir bütün olarak değerlendirilmesinde kök ve ek rapordaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığını belirtmiştir.
Ceza dosyası kayıtları celp edilip incelendiğinde, bu dosyada ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusura ilişkin rapor alındığı ve bu raporda her iki sürücünün eşit kusurlu olduğu görüşünün bildirildiği görülmüştür.
Bunun üzerine (dosyamızdan alınan kusur raporu ile Ceza dosyasında alınan kusur raporlarının çeliştiği anlaşılmakla) dosyamızda kusura ilişkin olarak ATK Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonundan alınan 18.07.2019 tarihli raporda özetle; meydana gelen kazada her iki sürücünün de %50 ‘şer oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir.
ATK Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonundan kusura ilişkin alınan rapor doğrultusunda aktüer bilirkişiden yeniden rapor alınmıştır.
04.11.2019 tarihli aktüer bilirkişi ek raporunda özetle; 18.07.2019 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda, sürücü …’nin %50, mütevvafa sürücü …’in %50 oranında kusurlu oldukları sonucuna varıldığı, davalı sigorta şirketince 26.06.2015 tarihinde davacı baba …’e 10.330,00 TL, davacı anne …’e14.840,00 TL olmak üzere toplam 25.170,00 TL tazminat ödemesi yapıldığı, tazminat ödeme tarihi olan 26.06.2015 tarihi itibarı ile davacılar için hesaplanan tazminatlar ile davalı sigorta şirketince ödenen tazminatlar arasında açık nispetsizlik bulunduğu, rapor tanzim tarihi itibarı ile sigorta şirketince davacılara yapılan ödemelerin güncellenmiş değerinin tenzili sonrası, baba … için ödenebilir destekten yoksun kalma tazminatının 21.697,35 TL, anne … için ödenebilir destekten yoksun kalma tazminatının 26.028,22 TL hesaplandığını belirtmiştir.
Mahkememizce Kusura ilişkin olarak ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 18.07.2019 tarihli kurul raporu ve 04.11.2019 tarihli aktüer bilirkişi ek raporu denetime uygun, hüküm kurmaya elverişli bulunmuştur.
Davacı taraf, davasını 28.02.2018 tarihinde ıslah etmiş, harcını yatırmış, talep sonucunu davacı … için 22.022,20 TL’ye davacı … için ise 20.975,70 TL’ye yükseltmiştir.
Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve yapılan tespit ve değerlendirmeler ışığında; Davacı … için ıslah ile talep edilmiş olan 20.975,70 TL tazminatın aktüer bilirkişi tarafından (hükme esas alınan 04.11.2019 tarihli raporunda) hesaplanan 26.028,22 TL ek tazminat bedelinden düşük olduğu, taleple bağlı kalınarak bu davacının 20.975,70 TL ek tazminat talebinde haklı olduğu; Davacı … için ıslah ile talep edilen 22.022,20 TL bedelin, aktüer bilirkişice (hükme esas alınan 04.11.2019 tarihli raporunda) hesaplanan 21.697,35 TL ek tazminat bedelinden yüksek olduğu, bilirkişi raporundaki bedele itibar edilerek bu davacının 21.697,35 TL ek tazminat talebinde haklı olduğu; Her iki davacı için hesaplanan tazminat taleplerinin poliçe teminat limitleri içinde kaldığı ve davalı sigorta şirketinin bu bedellerden sorumlu olduğu; Davalı sigorta şirketince yapılan ödeme tarihi olan 26/06/2015 tarihi itibarı ile davalı temerrütünün oluştuğu, davacı tarafın avans faizi talebinin yerinde olmadığı, sorumluluğun haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle temerrüt tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceği sonuç ve kanaatine ulaşılmış, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ İLE;
1-Davacı … için 20.975,70 TL, davacı … için 21.697,35 TL olmak üzere toplam 42.673,05 TL destekten yoksun kalma tazminatının 26/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
2-… yönünden fazlaya dair istemin REDDİNE,
3-Alınması gereken 2.915,00 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin ve ıslah yoluyla yatırılan 167,80 TL’ nin mahsubu ile bakiye 2.747,20 TL’ nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, davacı tarafından peşinen yatırılan 167,80 TL’ nin davalıdan alınarak davacılara ÖDENMESİNE,
4-Davacılar tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı parası, 232,30 TL müzekkere ve davetiye parası, 2.400,00 bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 2.660,00 TL yargılama masrafından davanın kabul edilen miktarına göre; 2.639,00 TL’ sinin davalıdan alınarak davacılara ÖDENMESİNE,
5-Davalı tarafından yargılama esnasında masraf yapılmamış olduğundan bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı … bakımından davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ e ÖDENMESİNE,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı … bakımından davanın kabul edilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı …’ e ÖDENMESİNE,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davacı … bakımından davanın reddedilen miktarı üzerinden hesap ve takdir edilen 324,85 TL vekalet ücretinin davacı …’ ten alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
9-HMK 120 maddesi uyarınca davacılar tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde sunulacak dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.

Katip

Hakim