Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1053 E. 2018/1121 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1053 Esas
KARAR NO : 2018/1121
DAVA : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 02/11/2015
KARAR TARİHİ: 22/11/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili tarafından Mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı…ında 01 Temmuz 2013 tarihli Acentelik Sözleşmesinin akdedildiğini, iş bu sözleşme ile müvekkilinin… Kargonun Kervan Acentesi olarak 01/07/2013 ile 31/12/2014 tarihleri…ında faaliyetini sürdürdüğünü, 31/12/2014 tarihinde davalı Kargo Genel Müdürlüğü tarafından verimlilik çalışması gerekçesiyle müvekkilinin acentesinin kapatıldığını, ihbarname ile müvekkiline tebliğ edildiğini, müvekkilinin sözleşmenin herhangi bir hükmünü ihlal etmediğini ve yükümlülüklerinin tamamını yerine getirdiğini, fesih koşullarının düzenlendiği madde de ifade edilen uyarı yazısı niteliğinde herhangi bir yazının da müvekkilen tebliğ edilmediğini, davalının sözleşmeye uymaksızın acenteyi kapattıklarını, davalının sözleşmelerdeki düzenlemeleri ile müvekkilinin acentesinin kar etmesinin engellediğini, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, toplam 256.684,36-TL maddi tazminata ve 50.000-TL manevi tazminata karar verilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yana bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından Mahkememize verilen cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmenin feshine dair iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, müvekkili şirket tarafından Türkiye Genelinde yapılan çalışmalar neticesinde verimlilik sınırı altında kalan şubelerin ticari faaliyetinin sonlandırılmasına karar verildiğini, davacı ile müvekkili şirketin her ay hesap mutabakatı yaptığını, gerek sözleşmeleri akdederken ve gerekse uygularken basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacının bu aşamada söz konusu cari hesaptaki tutarlara itiraz etmesinin mümkün olmadığını, davacının herhangi bir manevi zararından bahsedilemeyeceğinden beyanla davanın usul ve esas yönünden reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep; acentelik sözleşmesinin haksız olarak sona erdirilmesi nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Taraflar…ında 01/07/2013 tarihli Acentelik Sözleşmesi imzalandığı ve buna göre davacının …adreste faaliyetini sürdürdüğü, davalı şirketin yönetim kurulu kararı doğrultusunda tek taraflı olarak acentelik sözleşmesini feshedip, …Noterliği’nin … yevmiye sayılı ve 31/12/2014 tarihi itibariyle kapanış işlemlerini tamamlanması bakımından hazır bulunması ve şube ve kasanın teslim edilmesi içerikli ihtari ile sonlandırıldığı, ihtarnamede fesih sebebi olarak (acenteliğin mevcut olduğu alanda yapılan verimlilik çalışması) olduğunun gösterildiği anlaşılmaktadır. Acentelik Sözleşmesinin 42. maddesinde (acentenin sözleşmenin herhangi bir hükümü kısmen ya da tamamen ilan ettiği veya yükümlülüklerini gereği gibi yerine getirmesi için yazılı olarak… Kargo tarafından Acenteye yedi günlük bir süre verileceği) hükmüne yer verildiği görülmektedir. Davalı taraf davacı Acente faaliyetinin verimlilik sınırı altında kaldığını feshe gerekçe olarak göstermiştir. Davalı yanın fesih nedeni olarak gösterdiği bu iddianın geçerli delillerle kanıtlanması gerekir. Taraflar…ındaki acentelik sözleşmesinde belirli bir satış hedefinin gerçekleştirilmesine yönelik taraflarca yapılmış bir taahhüde ilişkin hüküm bulunmamaktadır. Bunun aksine somut bir delilde sunulmamış olmakla bu gerekçenin yerinde olmadığı ve feshin haksız olduğu sonucuna varılmıştır. Buna göre davalı yanın Acentelik Sözleşmesini haksız olarak feshetmesi karşısında menfi ve müspet zararların tazmini gerekir. Bu kapsamda menfi zarar sözleşmenin hiç yapılmaması halinde uğranılmayacak olan zarar olup, müspet zarar da kısaca alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya karşılık gelen menfaatine tekabül etmektedir. Başka bir deyimle edanın zamanında ve gereği gibi ifası halinde alacaklının mal varlığı ne halde olacak ise bu durumla mal varlığının hali hazır durum…ındaki farkı ifade etmektedir. Davalı sigorta şirketi her ne kadar acente portföyünün verimli olmamasını gerekçe göstermiş ise de portföy azalmasının acentenin kendi kusuru olarak kabul edilmesi ve sözleşmenin haklı feshine neden olarak değerlendirilmesi söz konusu olamaz. Salt böyle bir iddia hukuken davacı acentenin kusurlu bir davranışına dayanak olarak gösterilemez. TTK 116 maddesi uyarınca acentanın hak kazandığı ücretin doğumu tarihinden itibaren en geç 3 ay içinde ve herhalde sözleşmenin sona erdiği tarihte ödenmesi gerekmektedir. Yine ücret istemi, muacceliyeti ve hesaplanması bakımından önemli olan bütün konular hakkında acentanın bilgi talebinin karşılanması zorunludur. Keza anılan maddede bu hükümlerin aksinin kararlaştırılmasının acentenin aleyhine olduğu görüşü de geçersiz olacağı ifade edilmiştir. Sürekli borç ilişkisi kuran acentelik sözleşmesi bu niteliği gereği ifa ile sona ermeyip, sözleşmesi süresinin sona ermesi ile, haklı sebeplerin varlığı halinde ileriye etkili tek taraflı fesih ile ya da taraflardan birinin ölümü, fiil ehliyetini kaybetmesi ya da iflası ile sona erecektir. TTK 122. Maddeye göre “….(1) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
a) Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
b) Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa ve
c) Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir.
(2) Tazminat, acentenin son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı yıllık komisyon veya diğer ödemelerin ortalamasını aşamaz. Sözleşme ilişkisi daha kısa bir süre devam etmişse, faaliyetin devamı sırasındaki ortalama esas alınır.
(3) Müvekkilin, feshi haklı gösterecek bir eylemi olmadan, acente sözleşmeyi feshetmişse veya acentenin kusuru sebebiyle sözleşme müvekkil tarafından haklı sebeplerle feshedilmişse, acente denkleştirme isteminde bulunamaz.
(4) Denkleştirme isteminden önceden vazgeçilemez. Denkleştirme istem hakkının sözleşme ilişkisinin sona ermesinden itibaren bir yıl içinde ileri sürülmesi gerekir.
(5) Bu hüküm, hakkaniyete aykırı düşmedikçe, tek satıcılık ile benzeri diğer tekel hakkı veren sürekli sözleşme ilişkilerinin sona ermesi hâlinde de uygulanır.
…” şeklindedir. Acentelik sözleşmesinde belli bir süre belirlenmemiş ise bu sözleşme belirsiz süreli sözleşme niteliğinde olup, taraflardan her birinin 3 ay öncesinden ihbar etmek suretiyle sözleşmesi fesih hakkı mevcuttur. Dava konusu acentelik sözleşmesinin süreli olup, bir yıl süreli olduğu ve sürenin sona ermesinden otuz gün önce yazılı olarak fesih bildirimi yapılmadığı takdirde sözleşmenin bir yıl süre ile kendiliğinden yenilenmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. TTK 134/1 maddesinde geçerli bir sebep olmaksızın ve 3 aylık bildirim süresine uymadan akdin feshi halinde fesh eden tarafın başlanmış işlerin tamamlanmamış olması sebebiyle diğer taraf nezdinde oluşan zararı tazmin etmesi gerektiği ifade edilmiş olup, buradaki geçerli sebep acentelik sözleşmesi hükümleri gereği ve sigortacılık mevzuatına aykırılık ve sözleşmenin müvekkilin veya acentenin iflası, ölümü yahut hacir altına alınmış olması sebebiyle sona ermesi gerekmektedir. Sözleşmenin başka sebeplerle sona ermesi halinde madde de ön görülen tazminat hakkının doğması mümkün değildir. TTK 152 maddesinde yer alan denkleştirme tazminatı değerlendirildiğinde, öncelikle taraflar…ında acentelikten doğan sözleşme ilişkisinin sona ermiş olması ilk şart olarak görülmektedir. İkinci olarak sözleşme ilişkisi fesih yolu ile sonlandırılmış ise denkleştirme talebinde bulunabilmek için acentenin haklı feshi ya da müvekkilin haksız feshi söz konusu olmalıdır. Ayrıca acentanın müvekkile yeni müşteriler sağlanması ve bunların sözleşmenin sona ermesinden sonra da müvekkile önemli çıkarlar sağlaması gereklidir. Somut olay şartları dikkate alınarak bu tazminatın ödenmesinin, acentenin gayretleri ile işletmeyi ve ürünleri tanıtma, imaj yaratma ve rekabet ortamından pay alma çalışmaları ile, bu tazminatın ödenmesinin hakkaniyete de uygun düşmesi gerekmektedir. Keza bu tazminat acentenin son 5 yıllık faaliyeti sonucunda aldığı yıllık komisyon ve diğer bedellerin ortalamasını da aşamayacaktır. Eğer sözleşme ilişkisi 5 yıldan daha az devam etmiş ise bu durumda faaliyetin devamı sırasındaki ortalama değerin esas alınması gerekecektir. Bu bilgiler ışığında olaya bakıldığında davalının acentelik sözleşmesinin feshine gerekçe olarak sözleşmenin 20 ve 22 maddeleri ile TTK 104 maddesini gerekçe gösterdiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 20 maddesindeki “tatminkar bir faaliyet ” koşulu bakımından acentenin yeterli prim üretimi ve üretime göre prim/hasar portföy dengesinin dikkate alınması gerekmekte olup, sözleşmede somut olarak bu yönde oransal bir düzenleme ya da rakam belirtilmemiştir. Keza bu hususa ilişkin … Müsteşarlığının… Birliğine gönderdiği 01/11/2012 tarihli cevabi yazısında portföyün verimli olmamasının gerekçe gösterilmesi gibi hallerin acentenin kendi kusuru ile sözleşmenin feshine neden olması kapsamında değerlendirilmesinin ve bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı ifade edilmiş ve TTK 121 madde yönünden de haklı sebeplerden dolayı feshin mevzuata aykırılık ve acentenin kusurunun bulunması gibi hallerine kapsadığı ifade edilmiştir. Yine TTK 104 maddede ki aynı yer veya bölge içinde birbiri ile rekabette bulunan birden çok ticari işletme hesabına acentelik yapılamayacağı hükmü bakımından davalı taraf feshe gerekçe göstermiş olmakla birlikte bu yönde bir belge ibraz edilmemiş bulunmaktadır. Keza acentelik sözleşmesinin 20 maddesin de acentelik çalışma bölgesinin İstanbul il sınırları olduğu ifade edilmiştir. Keza sektör faaliyet konusunun özelliği, portföy oluşturma gereği ve kamu yararı da gözetilerek acentelerin sigorta ettirene muhtelif şirketlerden teklif verilmesini zorunlu hale getirmekte hatta kamu yararı bakımından trafik poliçe primlerinin son dönemde fahiş rakamlara ulaşması sonucu oluşan tepkiler karşısında sigortacılık genel müdürlüğünce yapılan düzenleme ile sigorta satım alacak olanlara seçme hakkı sunulmuştur. Açıklanan bu durum karşısında yukarıda belirtilen sebeplere dayalı davalının sözlemeyi feshi haksızdır. Acentelik sözleşmesinin feshinde davacı acentenin herhangi bir kusurunun bulunmaması karşısında denkleştirme tazminat hakkının doğduğu sonucuna varılmaktadır. Buna göre kat sayı farkından kaynaklanan miktar ile iade faturası miktarı, cezalar ve verilmeyen primler ile hakedişler toplamı 1.324.083,00 TL olup, bu tutarın on sekiz aylık faaliyete oranlanması sonucunda portföy tazminatı miktarının 73.560,16 TL ve ayrıca davalı tarafça davacıdan yaptığı kesintilerin sözleşme hükümlerine uygun olarak yapıldığı ya da haklı nedenlere dayandığı yönlerinden bir delil sunulmamış olmakla haksız kesintiler sebebiyle davacının oluşan zararınında tazmini gerektiği buna göre de (ek raporda hakediş tablolarındaki kesintilerin kök raporda dikkate alınmamış olması eksikliği de giderilerek, ek raporda düzeltildiği üzere) toplam 145.359,51 TL tazminatın davalıdan tahsili gerektiği, davalı yanın itirazına uğramayan ve tahsil tazminatı taleplerini geri aldıklarına dair davacı beyanı da dikkate alınarak bu talep yönünden esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına, ayrıca sözleşmenin haksız feshedilmiş olmasının tek başına manevi tazminat takdiri gerektirmeyeceği ve bunun dışında manevi tazminat tayinini gerektirir bir eyleminde bulunmaması dikkate alınarak yasal koşulları bulunmayan manevi tazminat talebinin ve yerinde görülmeyen sair taleplerin reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Davanın KISMEN KABULÜ ile,
1-Haksız kesintilerden kaynaklanan 145.359,51-TL ve portföy tazminatından kaynaklanan 73.560,16-TL olmak üzere toplam 218.919,67-TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınıp davacı yana verilmesine,
2-Tahsil tazminatına ilişkin talep geri alınmış olmakla bu konuda esas hakkında hüküm tesisine yer olmadığına,
3-Davacı yanın yerinde görülmeyen sair talepleri ile ayrıca manevi tazminat talebinin de REDDİNE,
4-Alınması gereken 14.954,40 TL nisbi ilam harcından peşin alınan 5.237,41 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 9.716,99 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 5.237,41 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacının yaptığı ilk masraf 39,05 TL, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti, 269,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 3.308,55 TL’nin red ve kabul oranına göre 2.441,38 TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 19.085,18- TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davalının yaptığı 54,60 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 14,31 TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 8.904,05- TL ve geri alınan miktar yönünden de hesap ve takdir edilen 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-Taraflarca HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider/delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin ve davacı asilin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …