Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/1028 E. 2019/296 K. 03.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2015/1028 Esas
KARAR NO : 2019/296
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 18/07/2014
KARAR TARİHİ: 03/04/2019
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının sevk ve idaresinde olan … plakalı aracın refujdan karşı istikamete geçerek, müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosiklete sol orta taraftan çarparak kazaya sebebiyet verdiğini, müvekkilini yaralandığını, motosikletin ise hasar gördüğünü, kaza tutanağında KTK’nun 54/1-A maddesi uyarınca kusurun tamamının davalıya ait olduğunu, müvekkilinin ambulansla hastaneye kaldırıldığını, 17.05.2014 tarihinde Acil Müdahale Kpikriz Raporunun sunulduğunu, müvekkilinin kaza sonucu büyük korku yaşadığım ve işine gidemediğini, maddi olarak da zarar uğradığım belirterek,müvekkilini yaşamış olduğu ölüm ve sakat kalma korkusu sebebiyle 20.000.00 TL. manevi tazminat, keza davalının kusuru nedeniyle uğramış olunan l.000.00 TL. maddi tazminatın 17.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu diğer davalı … sevk ve idaresinde olan … plakalı araç için müvekkili şirketçe 10.04.2014-10.04.2015 tarihleri arasında 81244101 no’Iu poliçe numarası ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlendiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe üzerinde yazılı teminat limitleri ile sınırlı olduğunu.poliçede yazılı özel şartlar ve trafik sigortası genel şartları kapsamı ile sınırlı olduğunu, poliçe üzerinde ölüm/sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin azami 268.000,00 TL ile sınırlandırılmış olduğunu, bu miktarın maksimum talep edilebilecek miktar olduğunu,üvekkili şirketin asıl sorumluluğunun gerçek zarar üzerinden belirleneceğini, teminat limitlerini bildirmelerinin davayı kabul anlamında olmadığım, yapılacak inceleme sonucunda şirketleri sorumluluğunda bir bedel ortaya çıktığı takdirde sorumluluk limitleri olan 268.000,00 TL’nin esas alınması gerektiğini, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın hukuki mahiyeti incelendiğinde motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan sorumluluk sigortası türü olduğunu,bu nedenle Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının karayolunda motorlu araç işletenin işlettiği aıaç nedeniyle üçüncü kişilere verilen bedensel ve eşya zararlarından dolayı onun mali ve hukuki sorumluluğunu üçüncü kişilere karşı güvenceye alması nedeniyle pasif ve aynı zamanda zarar sigortası niteliğini taşımakta olduğunu,sigorta şirketinin sigortalısının kusuru oranında gerçek hasarı ödemekle yükümlü olduğunu, bu nedenle dava konusu kazanırı meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığının ve kusur oranının belirlenmesinin önem taşıdığını,çünkü sigortanın bir zenginleşme aracı olmayıp sigorta şirketinin sigortalı aracın sebep olduğu riziko sebebiyle üçüncü kişilere ait mal veya bedenî zarardan ötürü poliçede gösterilen limit meblağın tamamını değil üçüncü kişilerin maruz kaldığı gerçek zarar miktarını araştırıp saptayarak ödemesinin esas olduğunu, kaza tespit tutanakları veya herhangi bir bilirkişi incelemesine dayanmadan sigortalı sürücüye atfedilmiş olan kusur oranına itiraz ettiklerini, dava dilekçesi incelendiğinde davacı …’nın müvekkil şirketçe sigortalı aracın karışmış olduğu kaza nedeniyle yaralanması sebebiyle 20.000,00 TL manevi ve 1.000,00 TL maddi olmak üzere (toplamda 21.000,00 TL) tazminat talep edildiğinin anlaşıldığını, öncelikle gerçek zararın varlığı ve miktarının belirlenebilmesi için aktüeryal hesaplama yapılması zorunluluğunun olduğunu, öncelikle genel şan hükümlerine uygun olarak tüın ilgili hasar ve ödeme evrakları ile birlikte usulüne uygun hasar başvurusu yapılması gerektiğini, öncesinde hiçbir hasar başvurusunda bulunmaksızın açılmış bulunan işbu davada müvekkil sigorta şirketinin temerrüdünden bahsedilmeyeceği gibi dava açılmasına sebebiyet vermediğinden dava masrafları ve ilgili ferileri ile avans faizi de istenilmesinin hukuki olmadığını bu nedenle talep edilen faize ve faiz oranına tamamen itiraz ettiklerini, dava ile ilgili delillerin taraflarına tebliğ edilmediğini, bu nedenle dava konusu talebin poliçe kapsamında bulunup bulunmadığı zarar miktarının ve kusur oranının usulünce belirlenip belirlenmediği konularının taraflarınca tespit edilemediğini, bu sebeple dava ile ilgili tüm belge ve delillerin taraflarına HMK ilgili madde uyarınca tebliğini ve delillerin tebliğine dek itiraz ve esasa ilişkin sair cevap hakları ile karşı delil ileri sürme haklarının saklı tutulmasını talep ettiklerini belirterek, tazminat hesabının sigortalısının kusur oranınca yapılması gerektiğine, müvekkil şirketin temerrüdü bulunmadığından faizin yasal faiz oranında ve dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiğine, öncelikle genel şartlara uygun olarak tüm hasar evrakları ile birlikte hasar başvurusu yapılması gerektiği, hiçbir başvuru yapılmadan açılan davaya müvekkilinin dava açılmasına sebebiyet vermemesi nedeniyle dava masraflarından faizden ve tüm ferilerinden sorumluluğun ve temerrüdünün bulunmadığının tespitine karar verilmesini cevaben talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından verilen 29.09.2014 tarihli cevap dilekçesinde özetle;davacı tarafın sadece: “Uzunca bir zaman işe gidememiş, evde ve hastanede istirahat etmek zorunda kalmış madden zarara uğramıştır. ” beyanına dayanarak maddi tazminat talebinde bulunduğunu, oysa maddi zararın ne kadar olduğunun neler olduğunun ispatının gerektiğini, kazadan sonra müvekkilinin dosyaya ibraz edeceği belgelerden anlaşılacağı üzere davacının kazadan hemen soma hastaneye götürülmesi için özel ambulans çağırdığını, özel ambulans masrafını karşılamış olduğunu, davacının hastaneden çıkış masraflarını, hastane masraflarını, hastaneye gelen yakınlarının yemek masraflarına kadar karşıladığını davacının kalça hareketlerinde ağrı olduğundan davacıya koltuk değneği ve ayaklı klozet almjş olup, tüm bu anlatılanların faturalarının mevcut olduğunu ve dosyaya ibraz edileceğini, davacının hastane masraflarına ilişkin maddi bir zararı olmadığını, müvekkilinin tüm hastane ve hastane sonrası oluşan masrafları karşıladığını, bu nedenle yaşanılan trafik kazası nedeni ile davacının maddi anlamda bir zararı olmadığını, kaldı ki dava dilekçesinde de maddi ¿ararın sadece iş gücü kaybına ilişkin kanısı uyanmakta olduğunu ki bunun da ne kadar süreye ilişkin olduğuna dair bir açıklık olmadığını, kaza sonucu davacının hastaneye kaldırılması neticesinde, yapılan Acil Müşahede Epikriz formundan anlaşılacağı üzere davacının hayati tehlike geçirmediği ve vücudunda kemik kınğı bulunmadığı anlaşılacak olduğundan, bu nedenle davacının iş gücü kaybına ilişkin maddi zarar talebi kesin delille ispatlanması gerektiğinden, evde ve hastanede istirahat ettiği dönemin süresine ilişkin dosyaya delil ibraz edilmemiş olduğunu, kaza sonrası hastaneden alınan Acil Müşahede Epikriz formundan aıüaşılacağı üzere davacının hayati tehlike atlatmadığı görülecek olup, nörolojik ve sistematik muayenesi sonuçlarının gayet normal olduğunun anlaşılacağı, trafik kazası neticesinde maddi ve manevi zararın tespiti ve tazmini için ikame edilen davanın haksız kazanç elde etmek gayesi ile açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini cevaben talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Açılan davada uyuşmazlık davaya konu trafik kazasının oluşumunda davalı araç sürücüsünün kusurlu olup olmadığı, istenebilecek tazminat miktarının tespiti ve davalı ZMMS sigortacısı şirketin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmıştır.
ATK …İhtisas Dairesi raporunda; “… oğlu, 1971 doğumlu …’nın 17/05/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı,İyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 3 (üç) aya kadar uzayabileceği” oy birliği ile mütalaa olunmuştur.
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi raporunda özetle; yapılan inceleme dava konusu olayın, dav al i sevk idaresindeki aracın, davacıya ait motosiklete çarpması sonucu, gerek davacının yaralanmasına gerekse de motosikletin hasar görmesine sebebiyet vermesi sonucu, davacının 20.000 00 TL. manevi ve 1.000 00 TL. maddi tazminat talebine yönelik iddiasından, kaynaklandığı anlaşıldığı, dosya içeriğinde yer alan ve … A.Ş. tarafından gönderilen 31.12.2015 tarihli yazı
ekinde yer alan belgelerin, hu dava ile herhangi bir ilgisinin olmadığı anlaşıldığı, unulan belgelerden toplam harcamanın 118.32 TL. olduğu anlatılmaktadır. Davacı tarafından harcama yapıldığına dair bilgi ve belge sunulmadığından bu tutarın uygun olup, olmadığı yönünde değerlendirme yapılmadığı, dava tarihinden evvel davalıların temerrüdü söz konusu olmadığından, dava tarihi itibariyle T.C. Merkez Bankasınca belirlenen “Avans İşlemlerinde Uygulanan Faiz Oranı” dikkate alınarak % 10,50 oranı üzerinden direnim faizi hesaplanabileceği, sonuç olarak detayları yukarıda zikredildiği gibi, dosya üzerinde Sayın Mahkemenin ara karan gereğince yapılan incelemeler neticesi, dava konusu olayda davalı …’ın asli ve tam kusurlu olduğu, davacının atfı kabil bir kusurunun olmadığı ve davalının, davacıya karşı tazminat yükümlülüğünün bulunduğu, dosya münderecatından somut tespit yapılamamakla birlikte, mevcut bilgilere göre davacının talep edebileceği maddi tutarının 1.000.00 TL olduğu, davalıların dava tarihinden evvel temerrüdü söz konusu olmadığından, dava tarihi itibariyle T.C. Merkez Bankasınca belirlenen “Avans İşlemlerinde Uygulanan Faiz Oranı” dikkate alınarak % 10,50 oranı üzerinden direnim faizi hesaplanabileceği, bu verilere göre manevi tazminata ilişkin değerlendirmenin Sayın Mahkemenin takdirinde olduğu sonuç ve kanaatine varmıştır,
Mahkememizce görevlendirilen 03/07/2018 tarihi bilirkişi raporunda özetle; Yeni Karayolları Motorlu Araçlar ZMSS Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde değişmiş ve Tazminat Hesaplama lisasları yeniden belirlendiği, genel şartların yürürlük zamanı ise I. madde ikinci fıkrasında Bütün Genel Şartlar ekleriyle bir bütündür. Bu genel şartlar ve sigorta teminat limitleri kaza tarihi itibariyle uygulamaya esas alınır” şeklinde düzenlenmiş ve 01.06.2015 tarihinden sonraki trafik kazalarında geçerli olduğu belirtilmiştir. Kaza 17.04.2014 tarihinde meydana geldiği için … mortalité tablosu kullanılacağı, dosya içeriği belgelerin incelenmesinde; kazalı davacı adına 2014/4 dönemine ait ücret bordrosunun ihraz edilmiş olduğu, söz konusu ücrel bordrosutıdaki ücretin net 886.16 TL olduğu ve ilgili dönem asgari ücreti olan 846.00 TL’nin 1,04747 katı olduğu anlaşıldığı, dosya içeriği belgelerin incelenmesinde; davacı adına her hangi bir ödeme yapıldığına ilişkin bir kayda rastlanmadığı, ZMSS ile işletenin veya sürücünün kusurlu davranışı teminat alıma alınmış olup, kaza tarihi olan 17.04.2014 tarihinde çift taraflı kazada yaralanan motosiklet sürücüsü …’nın davasını davalı sigorta sürücüsünün kusuru nispetinde davalı sigortaya yöneltmesinin yerinde olduğu anlaşıldığı, sonuç olarak 17.04.2014 tarihinde meydana gelen kazada yaralanan davacı … adına yapılan hesaplamalar; Adli Tıp Kurumunun kurul raporuna göre davacının sürekli iş göremez olmadığı, geçici iş göremezliğinin olay tarihinden itibaren 3 ay olacağının belirtildiği, geçici iş göremez olunan dönem için hesaplanan maddi tazminatın 2.744.29 TL olduğu, söz konusu tutarın poliçe teminat üst limiti olan 268.000,00 TL’yi aşmadığı, söz konusu tutar için davanın açıldığı 18.07.2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiği, sonuç ve kanaatine varılmıştır,
Mahkememizce görevlendirilen bilirkişi ek raporunda özetle; 17.04.2014 tarihinde meydana gelen kazada yaralanan davacı … adına yapılan hesaplamalar kök bilirkişi raporuna itirazlarla birlikte, Adli Tıp Kurumunun kurul raporuna göre. davacının sürekli iş göremez olmadığı, gcçici iş göremezliğinin olay tarihinden itibaren 3 ay olacağının belirtildiği, tazminat hesabının ücretin asgari ücretin 1,04747 katı olduğu ve 5.000,00 TL olduğu duruma göre seçenekli hesabın; ücretin asgari ücretin 1,04747 katı olduğu durunia göre geçici iş göremez olunan dönem için hesaplanan maddi tazminatın 2.744,29 TL olduğu, ücretin 5.000,00 TL olduğu duruma göre geçici iş göremez olunan dönem için hesaplanan maddi tazminatın 15.000.00 TL olduğu, söz konusu tutarların poliçe teminat üst limiti olan 268.000,00 TL’yi aşmadığı, söz konusu tutar için davanın açıldığı 18.07.2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Maddi Tazminat talepleri bakımından;
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/21877 ve Karar No: 2017/4332 sayılı ilamında “2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1. maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Bir zarar sigortası türü olan zorunlu mali sorumluluk sigortasında sigortacı işletenin sorumluluğunu yine ancak sorumlu olduğu çerçevede karşılamakla yükümlüdür. Bu bakımdan zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile işletenin poliçe limiti dahilinde tazminat sorumluluğunu yüklenen sigorta şirketi gerçek zarardan, işletenin ve eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru oranında sorumlu tutulabilecektir. ” içtihadına yer verilmiştir.
Dosyada muhteviyatı doğrultusunda ZMMS’lı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olması 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun 85/1 maddesi uyarınca kusur oranında ve davalı sigorta şirketinin poliçe limiti dahilinde davalı tarafın sorumluluk kapsamında kalıyor olması sebebiyle davacıda meydana gelen maluliyet sonucu oluşan geçici iş göremezlik maluliyetinin gerçek zarar olup tazmini gerekmesi ve poliçe limiti bakımından bilirkişilerce hesaplanan ve davacı tarafça talep olunan miktar üzerinden davanın davalı sigorta şirketi ve davalı araç sürücüsü bakımından maddi tazminat için kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Manevi tazminat talebi bakımından;
Davalı sigorta şirketi olan …nın ZMMS poliçesiyle sigorta eden sıfatına sahip olup bu poliçe kapsamında manevi tazminat klozu bulunmaması nedeniyle bu talep sigorta şirketine yönlendirilemeyeceğinden bu davalı bakımından manevi tazminat için yerinde olmayan talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Zira “Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. Maddesinde: “Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadır: a) İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b) İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f) Manevi tazminata ilişkin talepler.” hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.” (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No :2018/5576, Karar No: 2018/11360 sayılı ilamı) Bu sebeple kanuni olarak da davalı sigorta şirketin manevi tazminattan sorumlu tutulması mümkün değildir.
Diğer davalı … bakımından ise; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Esas No : 2015/3500, Karar No : 2017/9228 sayılı ilamında da belirtildiği üzere ” Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Davalının kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olması, davacının iyileşme süresinin 3 ay olup, 17.05.2014 tarihinde kaza nedeniyle hastane yatış tarihinden sonra 23.05.2014 tarihinde taburcu olmasına karşın pelvis kemiğinde fissur teşhisi ve dosyada mevut kayıtlara göre 2017 yılında bu fissürün iyileşmiş olması, aradan geçen zaman zarfında davacının hayatında meydana gelen konfor kaybı, rahatsızklık sebebiyle duyguğu elem ve davalının da fakirleşmemesi gerekliliği nazara alınarak aşağıdaki şekilde 7.000,00 TL üzerinden kısmen manevi tazminat talebinin bu davalı bakımından kabulüne karar vermke gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile,
2-a) Maddi tazminat talebi bakımından; davanın KABULÜ İLE, Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre hesaplanan 2.744,29 TL maddi tazminat bedelinin davalı sigorta şirketi … bakımından dava tarihinden, diğer davalı … bakımından 17.04.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya VERİLMESİNE,
b) Manevi tazminat talebi bakımından; davalı … bakımından yerinde görülmeyen davanın REDDİNE, diğer davalı … bakımından KISMEN KABUL, KISMEN REDDİ ile,
7.000,00 TL manevi tazminatın 17.04.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber davalı …’tan alınıp davacıya VERİLMESİNE,
3-Alınması gereken 665,63-TL harçtan peşin alınan 101,53-TL harcın mahsubu ile bakiye 564,10-TL harcın davalılardan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının peşin olarak yatırdığı 101,53-TL harcın davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 32,60-TL, bilirkişi ücreti 1.800,00-TL, posta gideri 281,20-TL olmak üzere toplam 2.113,80-TL’nin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-a-) Maddi tazminat yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davalılardan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
b-)Manevi tazminat yönünden davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 2.725,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara VERİLMESİNE,
Manevi tazminat yönünden davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden ve ret sebepleri ayrı olduğundan ve davacıya verilen ücretten fazla olmayacağından karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve taktir olunan 2.725,00’şer-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalılara ayrı ayrı VERİLMESİNE,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair; davacı ve davalı … vekili yüzüne karşı, diğer davalı yokluğunda, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
¸e-imzalıdır
Hakim
¸e-imzalıdır