Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/737 E. 2019/650 K. 26.09.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/737 Esas
KARAR NO: 2019/650

DAVA : ORTAKLAR KURULU KARARININ İPTALİ
DAVA TARİHİ: 18/09/2014

BİRLEŞEN DAVADA
İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN

ESAS NO : 2014/1165
DAVA : ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA
DAVA TARİHİ : 23/09/2014
KARARIN TEFHİM TARİHİ: 26/09/2019

Taraflar arasında görülen “Ortaklar Kurulu Kararının İptali” ve “Ortaklıktan Çıkarılma” davasının birleştirilerek mahkememizce yapılan yargılaması sonunda;
ASIL D A V ADA:
İDDİA:
Esas davanın; davacı vekili tarafından sunulan 18/09/2014 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle: Müvekkili olan davacı ile dava dışı…’ nun 31/12/2012 tarihinde davalı şirketi kurduklarını, … Noterliğinin … yevmiye numaralı tasdikli kararları gereği her iki ortağın ilk 20 yıl için şirket adına münferit imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılındıklarını, bu durumun karar defterinde de mevcut olduğunu, müvekkilinin, diğer ortağın baskı ve tehdidi ile gözdağı vermek suretiyle ortaklar kurulu kararı defterinin boş sayfasına imza atmak zorunda kaldığını, yapılan araştırma neticesinde müvekkilinin imza atmış olduğu ortaklar kurulu defterinin boş sayfasının müvekkilinin bilgisi, görgüsü ve hilafı dışında müvekkili lehine doldurulduğunu, …Noterliğinin … yevmiye numarasında tasdikli toplantı tutanağında yer alan kararlar gereği diğer ortağın şirket müdürü olduğunu ve tüm imza yetkilerini topladığını, İTO kayıtlarının incelemesi neticesinde müvekkilinin 18.000,00 TL sermayesinin bulunduğununun görüleceğini, kayıtların incelenmesi çerçevesinde dava dışı diğer ortağın 07/04/2034 tarihine kadar tek yetkili olduğunun görüleceğini, diğer ortağın müvekkilinin iradesine fesat karıştırmak suretiyle işbu yetkilere haiz olduğunu ve bu konuda suç duyurusunda bulunulacağını, diğer ortak … tarafından şirkete ait …bank … Şubesi…hesap numaralı, … şube numaralı hesaba bloke konulduğunu, şirkete ait … plakalı aracı sattığını, satışa istinaden aldığı parayı kendi hesabına geçirdiğini, şirket adına 2 adet daha aracın kayıtlı bulunduğunu belirterek öncelikle şirkete ait araçlara, banka hesabına ve tedbir konularak; ortaklar kurulu kararının iptaline, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

SAVUNMA:
Esas davanın davalısı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: TTK 446/1 maddesi uyarınca iptal davasının koşullarının oluşmadığını, şirketin ana sermayesinin sözleşmede 60.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını, şirketteki hisse oranının %30′ unun davacının, %70′ inin diğer ortağın olduğunu, davacının şirkete koymayı taahhüt ettiği 18.000,00 TL’ yi halen ödemediğini, davacının bir ortak gibi davranmadığını, geçen süre zarfında şirketin yaptığı işlerden gelen paraların sürekli olarak kendi hesabına kullandığını, 01/10/2013 tarihinden 11/04/2014 tarihine kadar defalarca hesap görülmesi için uyarılmasına rağmen bir türlü tatmin edici hesap yapmadığını, her yapılan hesapta şirkete yüksek borçlarının çıktığını, şirketin kuruluş tarihinden bugüne değin…’ nun şirkete sürekli nakit takviyesi kendi şahsi hesabından yaptığını, davacının sürekli şirket hesabından habersiz ve haksız para çektiğini, 2013 yılına ait kendi imzasıyla kestiği faturalardan doğan vergi borçlarını ödemediğini, borç nedeniyle şirketin kurumsal hesabına bloke konulduğunu, şirket adına imza yetkisi bulunduğundan kurumsal şirket hesabından kredi çektiğini, diğer büyük pay sahibi ortağa hiçbir şekilde bilgi ve haber vermediğini, davacının şirketi ve şirket ortağını dolandırarak haksız kazanç elde ettiğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

BİRLEŞEN DAVADA:
İDDİA:
Birleşen davada; davacı şirket vekili tarafından 23/09/2014 tarihli dava dilekçesinde özetle: Davacı şirket yetkilisi olan …’ nün … Şti’ nin kurucusu ve ortakları olduğunu, davalının şirkete sermaye olarak koymayı taahhüt ettiği %30 hisse oranına tekabül eden 18.000,00 TL’ nin halen ödenmediğini, 01/10/2013 tarihinden 11/04/2014 tarihine kadar defalarca hesap görülmesi için uyarılmasına rağmen bir türlü tatmin edici hesap yapmadığını, her yapılan hesapta şirkete yüksek borçlarının çıktığını, şirketin kuruluş tarihinden bugüne değin …’ nun şirkete sürekli nakit takviyesi kendi şahsi hesabından yaptığını, davacının sürekli şirket hesabından habersiz ve haksız para çektiğini, 2013 yılına ait kendi imzasıyla kestiği faturalardan doğan vergi borçlarını ödemediğini, borç nedeniyle şirketin kurumsal hesabına bloke konulduğunu, şirket adına imza yetkisi bulunduğundan kurumsal şirket hesabından kredi çektiğini belirterek, davalının şirket ortaklığından çıkarılmasına, yargılama masrafı ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

SAVUNMA:
Birleşen davanın davalısı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Şirketin diğer ortağının müvekkiline tehdit ve gözdağı vererek ortaklar kurulu kararı defterinin boş sayfalarına imza attırmak suretiyle şirketi kendi üzerine aldığını, müvekkinin sermaye borcunu ödediğini, şirket kurulduğunda yurtiçi sermaye ve malzeme alımı için müvekkilinden talep edilen 9.000,00 TL çekin … 10/08/2012 tarihinde teslim edildiğini, kalan diğer kısmın ise belirli tarihlerde şirket kasasına konulduğunu, ayrıca …’ e işletmeye iş başlangıcı ve sermaye için malzeme alınırken müvekkilinin kendi cebinden ödeme yapıldığını, İTO kayıtlarının incelemesi neticesinde müvekkilinin 18.000,00 TL sermayesinin bulunduğununun görüleceğini, kayıtların incelenmesi çerçevesinde dava dışı diğer ortağın 07/04/2034 tarihine kadar tek yetkili olduğunun görüleceğini, diğer ortağın müvekkilinin iradesine fesat karıştırmak suretiyle işbu yetkilere haiz olduğunu ve bu konuda suç duyurusunda bulunulacağını, diğer ortak … tarafından şirkete ait …bank… Şubesi … hesap numaralı, …şube numaralı hesaba bloke konulduğunu, şirkete ait … plakalı aracı sattığını, satışa istinaden aldığı parayı kendi hesabına geçirdiğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Esas davada talep; ortaklar kurulu kararının iptaline ilişkin olup, birleşen dava TTK 638/2- 641 maddeleri uyarınca açılmış, limited şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili davası niteliğindedir.
17/04/2012 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin incelenmesinde; davaya konu edilen …nin 11/04/2012 tarihinde kurucu ortaklar … ve … tarafından sırası ile 42.000,00 TL ve 18.000,00 TL sermaye ile, sermayenin 1/4′ ünün tescil tarihi olan 11/04/2012 tarihinden itibaren en geç üç ay içinde kalanının ise 31/12/2012 tarihinde ödeneceği belirtilmek suretiyle tescil edildiği görülmüştür.
Dosyada mübrez 17/04/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin incelenmesinde ise; esas davanın davacısı- karşı davalı …’ nün şirket müdürlüğünden istifa ettiği anlaşılmıştır.
Öncelikle esas davada talep; davacının tehdit ve zorla davaya konu teşkil eden şirketten istifa ettirildiği iddiası ile istifanın beyan edildiği ve yukarıda tescili açıklanan ortaklar kurulu kararının iptaline ilişkindir.
Davacı tarafından delil olarak bildirilen ve dosyaya celp edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma numaralı evrakı incelendiğinde; davacının ileri sürmüş olduğu tehdit ve gözdağı vermek suretiyle ortaklar kurulu karar defterine imza attırdığına dair şikayeti üzerine yapılan soruşturma neticesinde mezkur şikayete ilişkin olarak iddia dışında herhangi bir delil olmadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı verildiği görülmüştür.
Esas davada ileri sürülen husus soruşturmaya da konu edilen davacının tehdit ve gözdağı altında ortaklar kurulu karar defterine imza atılmış olmasına ilişkindir. Ortak …’ nün diğer iddiaları; ortaklar arasındaki maddi ve mali vakıalara ilişkin olup, iddiasına dayanak başkaca bir delil bildirmediğinden ve özellikle iddiasını ispat külfeti altında olduğu da gözetilerek, esas davanın davacısı olan ortak …’ nün iddiasını kanıtlayacak yeter delil mevcut olmadığından esas davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Birleşen davaya gelinince:
Birleşen davada talep, esas davanın davacısının şirketten çıkarılmasına ilişkindir.
6102 Sayılı TTK’ nın 638 maddesi; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
Haklı sebep genel anlamda, ortaklık ilişkisinin devamını olanaksız kılan durumdur. Bu durum ortaklık işlerinden ya da ortaklık ilişkilerinden kaynaklanmış olabilir. Durumun meydana gelmesinde çıkacak olan ortağın kusurunun bulunup bulunmadığı da çıkma hakkının kullanılması açısından önem arz etmemektedir.
Haklı sebep 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda tam olarak tanımlanmamıştır. Ancak bazı haller haklı sebep olarak sayılmıştır. Örneğin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 245/1 maddesi; “Haklı sebep, şirketin kuruluşuna yol açan fiili veya kişisel sebeplerin şirketin işletme konusunun elde edilmesini imkânsız kılacak veya güçleştirecek şekilde ortadan kalkmış olmasıdır; özellikle; a) Bir ortağın, şirketin yönetim işlerinde veya hesaplarının çıkarılmasında şirkete ihanet etmiş olması, b) Bir ortağın kendisine düşen asli görevleri ve borçları yerine getirmemesi, c) Bir ortağın kişisel menfaatleri uğruna şirketin ticaret unvanını veya mallarını kötüye kullanması, d) Bir ortağın, uğradığı sürekli bir hastalık veya diğer bir sebepten dolayı, üstüne aldığı şirketin işlerini yapmak için gerekli olan yeteneği ve ehliyetini kaybetmesi, gibi hâller haklı sebeplerdendir.” hükmünü amirdir.
Çıkarmayı gerektiren haklı sebep, çıkarılması talep edilen ortağın şahsından kaynaklanmalı ve bu sebep dolayısıyla diğer ortaklar için şirketin bu ortakla devam ettirilmesi olanaksız hale gelmiş olmalıdır.
TTK’nun 640/lll.maddesi ile 616/l-h ve 621/l-h madde düzenlemeleri birlikte değerlendirildiğinde bir ortağın ortaklıktan çıkarılması için mahkemeden talepte bulunulması, genel kurulun devredilemez yetkileri arasında olmakla, genel kurulca bu yönde karar alınması (sonradan giderilebilir nitelikte) bir dava şartı niteliğindedir ve şirket tarafından da bu yönde karar alındığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca haklı sebepler sadece yukarıda yazılı hallerden ibaret değildir. Her somut olayda haklı sebep bulunup bulunmadığı, çıkma hakkını kullanan ortağın kişisel özellikleri ve şirketin yapısı da göz önünde bulundurulmak üzere ayrı ayrı incelenmesi gereklidir.
Genel anlamda ortakların davranışları Limited ortaklığın faaliyetlerini önleyecek yada zarara uğratacak veya karşılıklı güveni sarsmış ve ortaklar arasında birarada olamayacakları ve ortaklık faaliyetini sağlıklı bir şekilde yürütemeyecekleri durumların varlığı halinde haklı sebebinde bulunduğunun kabulü gerekmektedir. Bu anlamda haklı sebep şahsi veya nakdi nitelikte olabilir. Hiçbir ortaktan çekilmez hale gelen bir ilişkiyi devam ettirmesinin istenilmesi mümkün değildir.
Dosyaya ibraz edilen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının … Soruşturma numaralı 2016/24279 İddianame numaralı iddianamesi incelendiğinde müştekisinin …, şüphelisinin diğer ortak … olduğu, taraflar arasındaki ihtilaf nedeniyle…’ nun …’ nün yüzüne karşı küfür etmiş olması ve …’ nun ikrarı çerçevesinde TCK’ nın ilgili maddeleri uyarınca kamu davası açıldığı görülmüştür.
Somut olayda, tarafların birbirlerine karşı iddia etmiş olduğu olgular taraflar arasında şirket yönetimine ilişkin uyuşmazlıklar olduğu, taraflar arasında görülen ceza yargılaması ve ortaklar arasında görülen huzurdaki dava ve soruşturmalar da göz önünde bulundurulduğunda şirket işlerinin yürütülmesinde arızi durumları ortaya koyacağı su götürmez bir gerçektir. Nitekim ortaklar arasındaki güven duygusunun ortadan kalktığı, bu nedenle haklı sebeple ortaklıktan çıkarılmaya ilişkin koşulların oluştuğu kanaati vuku bulmuş, tüm dosya münderecatı incelendiğinde davalı ortağın açıklanan mücbir sebeplerden ortaklıktan çıkarılmasına karar verilerek aynı zamanda TTK 633 yollamasıyla yine aynı kanunun 260- 261 maddeleri gözetilerek; bilirkişiler tarafından hesaplanan 26.517,00 TL ayrılma akçesinin ödenmesine karar verilmesi gerekmiştir.

H Ü K Ü M : Yukarıda izah edildiği üzere;
1-Asıl davada, yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
1-(a)-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 25,20 TL’ nin mahsubu ile hesaplanan 19,20 TL harç parasının davacıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
1-(b)-Yargılama masraflarının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
1-(c)-2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ÖDENMESİNE,
1-(d)-HMK 120 maddesi uyarınca arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı yana İADESİNE,
2-Birleşen davada, davanın KABULÜ ile; davalı ortağın TTK 633 vd. Maddeleri uyarınca; payının gerçek değeri olan 26.517,00 TL ayrılma akçesinin kendisine şirket tarafından ÖDENMESİNE ve şirket ortaklığından ÇIKARTILMASINA,
2-(a)-Alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 25,20 TL’ nin mahsubu ile hesaplanan 19,20 TL harç parasının davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davacının peşin olarak yatırmış olduğu 25,20 TL’ nin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-(b)-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı parası, 2.250,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 2.275,20 TL yargılama masrafının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı tarafından yapılan masrafların davalı üzerinde bırakılmasına,
2-(c)-2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
2-(d)-HMK 120 maddesi uyarınca arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacı yana İADESİNE,
Dair, karar taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

BAŞKAN …

ÜYE …

ÜYE …

KATİP …