Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/665 E. 2018/52 K. 12.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/665
KARAR NO : 2018/52
DAVA : Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ: 12/02/2018
Davacı yanca davalı yan aleyhine açılan davanın yapılıp sona erdirilen açık yargılaması sonunda,
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :
AÇILAN DAVA VE İDDİA :
Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile Davalı arasında 20/09/2009 tarihinde hizmet akdi imzalandığını davalının müvekkili bünyesinde 30/09/2011 ile 22/02/2013 tarihleri arasında İlkerler motor servis Müdür yardımcısı gibi önemli bir görevde çalıştığını ek olarak davalı işten ayrılmadan önce 22/02/2013 tarihinde vekaleten Bölüm Müdürlüğüne atandığını bu görevlerde davalının vekaleten yürüttüğü bölüm müdürlüğü şirkette genel müdürün altında diğer tüm müdürlüklerin üzerinde yer alan bir görev olduğunu davalının 29/03/2009 tarihinden itibaren 4 yıl boyunca sıkıntısız çalıştığını ve 20/03/2013 tarihinde kendi isteği ile istifa ettiğini sonrasında dava dışı aynı sektörde bir şirkette işe başladığını ancak müvekkili ile davalı arasında yapılan hizmet sözleşmesinde sözleşme sona erdikten sonra davalının 2 yıl boyunca müvekkilinden izin almadan işverenle rekabet edecek herhangi bir iş veya işlem yapmayacağını açıkça belirtilmiş olduğunu davalını rekabet yasağı hükümlerini hiçe sayarak dava dışı şirket bünyesinde işe başladığını müvekkili şirkette öğrendiği ve 2 yıl saklamak zorunda olduğu ticari sır ve bilgileri öğrenmek ve uygulamaya geçirmek düşüncesinin bir sonucu olduğunu müvekkilinin türkiye de nihai tüketicilerle birebir görüşme halinde olan ve yaptığı işle ilgili ticari sır ve bilgilere sahip çalışanı Davalı … i dava dışı şirketten ayrılması sağlanmış hemen ardından nihai tüketicilere tanıdık bir isim sunmak adına ismi internet sayfasında deklare edildiğini Davalı ile müvekkili arasında imzalanan hizmet sözleşmesinin 6. Bölümünde yer alan C bendinde “Personel işverenden yazılı izin almadan işbu hizmet akdi süresinde veya dışında kendisi veya başkası adına bizzat veya dolaylı olarak işverenin ticari uğraş alanına giren bir Ticari iş veya işlem yapamaz” yine aynı bölümün E bendinde Personelin sayılan bu hükümlerden herhangi birine aykırı hareket etmesi neticesinde işverene 25.000 ABD doları ödemeyi kabul ve taahhüt eder işverenin bu ihlalden doğan zararı bu miktarı aştığı takdirde ek zararı da personelden isteme hakkına sahiptir” hükmüne yer verildiğini davalının yaptığı işlerden dolayısıyla davalıya … tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamede rekabet yasağı hükümlerini açıkça ihlal etmesi sebebiyle çekildiğini ihtarnameye cevap vermediği gibi dava konusu eylemlerine son vermediğini Hizmet akdinde yer alan rekabet Yasağı hükümlerini davalının açıkça ihlal ettiğini ve türk ticaret kanunu ile borçlar kanunun açık hükümleri karşısısında hizmet akdinde yer alan rekaet yasağı nedeniyle tarafların özgür iradeleri ile kararlaştırdıkları 25.000 ABD (46.152TL) cezai şartın davalıya ihtarnamenin çekildiğini 09/04/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak ticari faizi ile birlikte ödenmesini yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı taraftan tahmiline karar verilmesini karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
SAVUNMA VE KARŞI TALEPLER:
Davalı vekilinin cevap dilekçesinden özetle; Davacı şirketin dosyaya sunmuş olduğu belgelerden davacı şirketin müvekkil …’e 29/09/2009 tarihinde iki adet hizmet akdi imzalttığı ilki süreli hizmet iken diğeri süresiz hizmet akti olduğunu ayrıca sözü geçen sözleşmelerinin 29/09/2009 tarihli olmalarına rağmen davacı şirketin dosyaya sunmuş olduğu delillerde müvekkilinin SGK giriş tarihi 01/03/2011 olarak görülmekte olduğunu sözleşmelerin ilginç bir şekilde doldurulmamış form görünümünde olduğunu ve şi verendelillerde müvekkilinin SGK giriş tarihi 01/03/2011 olarak görülmekte olduğunu sözleşmelerin ilginç bir şekilde doldurulmamış form görünümünde olduğunu ve işi veren tarafından imzalanmamış olduğunu davacı işveren tarafından imzalatılan iş bu hizmet akitleri işveren tarafından işçi için önemli olan kısımlar kasti olarak boş bırakılarak imzalanmamış olduğunu müvekkile tek taraflı olarak imzalatılan ilk hizmet akdinde maaş, çalışma şartları, iş yeri kit süresi … Unsurların belli olmadığını dava konusu olan cezai şat içeren ve müvekkile imzalatılan ikinci hizmet akdinde ise adres ücret gibi unsurların doldurulmadığını müvekkilin haftalık çalışma saati 45 saatten fazla olup bu süreninin kanuna aykırı olduğu sözleşmede deneme süresi ise 6 olduğunu ve bununda kanunua aykırı olduğunu sorumluluklarından kaçan kötü niyetli işveren kasten hizmet akdinin işçi için önemli olun unsurlarını boş bırakmış ve imzalamamış olduğunu form görünümünde olduğu bildirilen iş sözleşmesi müvekkilin iradesi ve bilgisi dışında davacı tarafından sonradan doldurulmuş ve imzalamış olduğunu bu nedenlerden dolayı dava konusu cezai şartı içeren iş sözleşmesinin geçersizolarak kılınması gerektiğini davacı şirket ile müvekkili arasında yapılan hizmet akdindeki rekabet yasağının çok geniş bir şekilde tutulmuş olup kanuna aykırı olduğunu davacı şirketin … distribütörlüğünü kaybettiğinden haberdar olan gelecek endişesi yaşadığından dolayı yeni iş arayışına geçtiğini, müvekkili çok sayıda şirkete iş başvurusunda bulunduğunu ve internet sitesinde özgeçmişini yayınladığını vekilinin konumu itibariyle sürekli … ile irtibatta bulunduğundan dolayı dava dışı şirkete üye olduğunu şirket topluluğnun PERKİN tarafından yeni distribütör olarak atancağından da haberdar olduğunun ve … konusu üzerine uzmanlaşmış olmasından dolayı dava dışı şirket ile irtibata geçmiş işe alma döneminde bulunan yeni kurulmuş olan dava dışı şirketin müvekkilinin yeterliğinden ikna olup kendisini işe aldıklarını müvekkilinin dava dışı şirkette yürüttüğü görevden farklı bir görev ifa ettiğinden sır salama yükümlüğünü ihlal edecek herhangi bir harekette bulunmadığını netice olarak davacının açmış olduğu haksız ve dayanıksız davanın reddi ile yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, MAHKEMECE VARILAN NİTELENDİRME VE SONUÇ:
Tarafların HMK uyarınca hasrettikleri delilleri toplanmıştır.
Ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf davalının yeni başladığı iş ve çalışmaları nedeni ile rekabet yasağını ihlal edip etmediği noktasındadır.
Hizmet akdi devam ederken sadakat borcu ile yükümlü olan işçinin işverenin korunmaya değer haklı çıkarlarına zararlı olabilecek her türlü davranıştan kaçınması gerekir. Bu kaçınma yükümünün tipik örneği işçinin işverenle rekabet etmemesidir. Rekabet aynı işkolunda başka bir işverenin yanında çalışma şeklinde olabileceği gibi, kendi adına çalışma yada rakip başka bir işletmeye ortak olma şeklinde de olabilir. Bu yükümlülük hizmet akdi devam ettiği sürece devam eder. Eğer hizmet akdi sona erdikten sonra da (Basın İşK. md. 13/2 hükmü dışarda tutulursa) işçinin işverenle rekabet ilişkisi içine girmesini önlemek isteniyorsa bunun ayrıca yazılı bir sözleşme ile kararlaştırılması (BK. md. 444) gerekir.
Rekabet etmeme sözleşmesinin geçerli olup olmadığının incelenmesi:
1. İşverenin Korunmaya Değer Haklı Bir Menfaatinin Varlığı
a) Üretim Sırları ve İşverenin İşleri Hakkında Bilgi Edinme Olanağı
Rekabet yasağının getirilmesindeki amaç, işçinin işyerinde öğrendiği üretim sırlarını veya işverenin işleri hakkındaki bilgisini iş ilişkisi sona erdikten sonra işverenle rekabet edecek tarzda kullanmasının önüne geçmektir. Türk Borçlar Kanununun 444. maddesinin 2. fıkrası uyarınca “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkanı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olabilecek nitelikteyse geçerlidir”. Görüldüğü gibi, rekabet yasağına ilişkin sözleşmenin kurulmasında işverenin korunmaya değer haklı bir menfaatinin söz konusu olabilmesi için, işçinin işverenin üretim sırları, yaptığı işler ve müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağının bulunması ve bunun sonucunda işvereni önemli bir zarara uğratma ihtimalinin olması gerekir.
Yasal bir tanımın var olmamasına karşın üretim sırları kavramının, işletmeyle ilgili, sınırlı bir çevre tarafından bilinen, başkaları tarafından kolaylıkla öğrenilemeyecek, saklı kalmasında işverenin haklı bir menfaatinin bulunduğu olgular olarak tanımlanması mümkündür. Üretim sırları ve işverenin yaptığı işle ilgili bilgiler ticari, teknik veya personele ilişkin olabilir. Örneğin, üretim teknolojisi, özel üretim biçimleri, üretim süreci, bir makinanın yapısı, özel bir ürünün içeriği, işletmenin herkes tarafından bilinmeyen organizasyonu, bilgisayar programları, fiyat seviyeleri, pazar planları, tüketici alanları, ham madde kaynakları, kredi olanakları, yatırım, bilanço hesaplama plan ve teknikleri, işletmenin envanter ve muhasebe kayıtları, işverene ait işçi buluşları, personel planlaması gibi konular her olayın özelliği göz önünde tutulmak suretiyle üretim sırları ve işverenin işine ilişkin bilgiler arasında sayılabilir.
Rekabet yasağı sözleşmesine konu olacak üretim sırları ve işle ilgili bilgilerin mahrem bilgi ve sır niteliği taşıması gerekir.
b) Müşteri Çevresi Hakkında Bilgi Edinme Olanağı
Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olarak kurulabilmesinin diğer koşulu işçinin konumu itibariyle işverenin müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağına sahip bulunmasıdır (TBK 444/2). Müşteri, bir işyeri ile az veya çok bir süre ile ilişki kurarak, orada üretilen mal ve hizmetleri muntazam bir biçimde almakta olan gerçek veya tüzel kişidir. İşçinin işverenin müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağına sahip olması, onlarla az veya çok bir kişisel ilişki içinde bulunmasını, müşterilerin kişisel özelliklerini, istek ve ihtiyaçlarını bilebilecek ve bu bilgileri kendi adına ekonomik bir değer olarak kullanabilecek durumda olmasını gerektirir.
c) İşverenin Önemli Bir Zarara Uğrama İhtimali
Türk Borçlar Kanununun 444. maddesinin 2. fıkrası uyarınca işçi işverenin üretim sırları ve müşteri çevresi hakkında bilgi edinme olanağına sahip olsa bile, bu bilgilerin kullanılması işverene önemli bir zarar verebilecek nitelikte değilse yapılan rekabet yasağı sözleşmesi geçerli sayılamaz.
İşverene ait bilgilerin kullanılmasının, kazançlarda veya sipariş sayısında ciddi bir düşüş doğurması, ilgili piyasada rekabet gücünde bir geriye gidiş yaratması, iş yapma olanaklarının gözle görünür bir biçimde sınırlandırılması, zararın kolayca telafi edilemeyecek olması gibi hallerde önemli bir zararın varlığından söz edilebilir. Belirtelim ki, rekabet yasağının söz konusu olabilmesi için zararın fiilen ortaya çıkması zorunlu değildir. Yaşamın olağan akışına göre önemli bir zarar tehlikesinin (ihtimalinin) varlığı yeterlidir.
2. İşçinin Ekonomik Geleceğinin Tehlikeye Düşürülmemesi
a) Genel Olarak
Rekabet yasağı sözleşmesi hiçbir şekilde işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürmemelidir. Türk Borçlar Kanununun 445. maddesinin 1. fıkrasına göre “Rekabet yasağı, işçinin ekonomik geleceğini hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye düşürecek biçimde yer, zaman ve işlerin türü bakımından uygun olmayan sınırlamalar içeremez ve süresi, özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşamaz”. Görüldüğü gibi, rekabet yasağının, işçinin ekonomik geleceğinin ölçüsüz ve hakkaniyete aykırı olarak tehlikeye girmesini önleyecek şekilde süre, yer ve konu (işin türü) bakımından uygun sınırlar içinde kararlaştırılmış olması gerekir; aksi takdirde rekabet yasağı sözleşmesi geçersizdir. Yasada bu sınırlamaların öngörülmesi suretiyle işçiye mesleğini icra etme yasağı getirilmesinin önüne geçilmiştir. Yasa hükmünün sınırlayıcı niteliği, şüphe halinde yargıcın, sözleşmenin işçinin ekonomik geleceğini tehlikeye düşürdüğü yönünde yorumlanmasını zorunlu kılar.
b) Rekabet Yasağının Süre Bakımından Sınırlandırılması
Yukarıda görüldüğü gibi TBK 445/1 uyarınca rekabet yasağının süresi özel durum ve koşullar dışında iki yılı aşama.
c) Rekabet Yasağının Yer Bakımından Sınırlandırılması
İşçinin rekabet yasağının geçerli olabilmesi için yasağın yer bakımından da sınırlanmış olması gerekir (TBK 445/1). Söz konusu yer coğrafi bölge veya şehir olarak belirtilebileceği gibi işverenin faaliyetinin etki alanına atıfta bulunmak yoluyla da belirlenebilir.
d) Rekabet Yasağının Konu Bakımından Sınırlandırılması
Türk Borçlar Kanununun 445/1. maddesi uyarınca rekabet yasağının konu (işin türü) açısından sınırlı bulunması gerekir. Rekabet yasağı işverenin tüm faaliyet alanı ile değil, işçinin işletmede yapmakta olduğu işle doğrudan ilgili, somut göreviyle sınırlı kalmalıdır. ( Prof .Dr. Salper Süzek YENİ TÜRK BORÇLAR KANUNU ÇERÇEVESİNDE İŞÇİNİN REKABET ETMEME BORCU konulu makalesinden)
Somut olaya dönüldüğünde her ne kadar davalı yan rekabet etmeme yükümlülüğünün yer bakımından kısıtlanmadığını savunsa da davacının satış yaptığı yer ve alanlar belli olmakla ve buna atıf yapılmış olmakla sözleşmede bu anlamda bir geçersizlik bulunmamaktadır.
Taraflar arasında böyle bir sözleşme imzalanmış ve rakabet yasağı getirilmiştir.
Somut olayda davalı davacı şirket nezdinde 29.03.2009 tarihinden istifa ettiği20.03.2013 tarihine kadar çalışmış ve Motor Servis Müdürlüğü gibi üst düzey görevde bulunmuştur.
Ortaya konulan delillere göre davalının uzmanlık alanı … motorlardır. Davacı şirket nezdinde çalıştığı süre zarfında da davacı şirket bu firmanın distribütörüdür.
Dava dışı olan ve davalının halen çalıştığı firmanın kayıtları incelendiğinde … distribitörlüğünden sonra satışların bariz yükseldiği, ve davacı firmanın da … distribütörlüğünün kaybedilmesinden sonra satışlarının bariz düştüğü görülmektedir.
Dosyaya sunulmuş satış grafikleri de bunu teyit etmektedir.
Ancak burada üzerinde durulması gereken husus bu durumun işçinin yeni şirkette çalışmasından mı kaynaklandığı yoksa distribütörlük kaybının mı etkisinin olduğudur.
Davalı … motorları konusunda münhasıran çalışmış, deneyim kazanmış ve kendini geliştirmiştir. Bu motorların distribütörlüğünün kaybedilmesi davalı açısından çalışma alanı kaybıdır.Bu nedenle davalı uzmanı olduğu alanda yeni distribütör ile çalışmak istemekte mesleki tecrübe ve çalışma kolaylığı bakımından hakldır.
Bir ürünü tanımak, o ürüne ilişkin gelişmeleri takip etmek, o ürünün yan ürünleri bilmek ve öğrenmek, yeterli teknik donanıma sahip olmak bir teknik personel açısından çalışma kolaylığı ve avantajıdır.
Davalının bu motorlar konusundaki deneyimine dayalı olarak aynı konuda çalışmaya devam etmek istemesi ve iş arayışına girmesi mesleki tecrübesini heba etmemek adına son derece haklı ve açıklanabilir bir davranıştır.
Bir motor markası ve tanınırlığı ise vasfı ne olursa olsun daima bir elemanın önünde yer alır. Yani … markası motorlarını kullanan şirketler eğer memnunlarsa bu motoru kullanmaya devam edecektir.Bu da o maka üzerinden yeni satış, yeni yedek parça, yeni servis anlamına gelecektir. Bu nedenle PEKİNS motorlarının tanınırlığı bilinirliği davalının vasıflarından çok öndedir. Yani aynı işi davalı değil farklı bir kişi de yapıyor olsa; o motorları tercih eden müşteri kitlesi yeni distribütörü arayıp bulacak ve ticaret yapacaktır.
Bu nedenle somut olayda satışların … motorlarına ilişkin distribitörlüğün kaybedilmesi ile düşmesi davalının yeni işe başlaması ile yakın zamanlıdır ve DAVALININ EYLEMİ İLE OLAN İLLİYET BAĞINI KESECEK GÜÇTEDİR.
Ayrıca rekabet yasağının önemli sınırı işçinin meslek hayatını tehlikeye düşürmeme koşuludur. … Motorları konusunda uzmanlaşan bir çalışana bu motorlarla ilgili çalışma yasağı getirmek rekabet yasağı koşullarına aykırılık teşkil edecektir. Bu nedenle yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 788,20 TL kısmından mahsubu ile bakiye 752,30 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA.
4-Davalı yan kendisini vekile temsil ettirmiş olmakla hüküm tarihi uyarınca yürürlükte bulunan Avuklatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 5.426,72 TL maktu ücreti vekaletetin davacıdan alnıp davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 126. Maddesi gereğince davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair, karar davacı vekilinin yüzüne karşı davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
Katip …
Hakim …