Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/608 E. 2020/681 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/608 Esas
KARAR NO : 2020/681 Karar

DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 18/09/2014
ARA KARAR TARİHİ: 10/03/2016

DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 24/01/2014
KARAR TARİHİ: 16/11/2020

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin annesi …’m 02.05.2011 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak çocuklan …, … ve …’ı bıraktığını, Müvekkillerinin anneleri olan … … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas ve 10.03.2009 tarihli karan ile kısıtlandığını, …’a oğlu …’ın vasi olarak tayin edildiğini, … Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından 13.01.2009 tarih, … sayılı yazısı ile 1927 doğumlu …’ın kısıtlandığı bu sebeple davalı bankanın … şubesinde hesabının bulunup bulunmadığının sorulduğunu, davalı bankanın … şubesinin, mahkemenin mezkûr yazısına verdiği 02.03.2009 tarihli … referans nolu cevabi yazısında şubelerinde …’ın herhangi bir hesabın bulunmadığının bildirildiğini, ancak, … Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmekte olan başka bir davada (Dosya No:… Esas) davalı … Müdürlüğünün mahkemeye gönderdiği 14.01.2013 tarihli yazısı ve eklerinde geçmişe dönük aynı tarih aralığında, … … şubesinde … adına kayıtlı hesaplar olduğunun, bir diğer 01.03.2011 tarihinde açılan … numaralı hesapta ise para bulunmadığı ve 22.04.2011 tarihinde kapatıldığının bildirildiği, … … kayıtlarında “MAHKEMEDEN İZİN ALMADIKÇA İŞLEM YAPILAMAZ SULH HUKUK MAH 2011” ibaresi bulunduğunun saptandığını, … Genel Müdürlüğünün hesaplar vardır diyerek mahkemeye verdiği cevap ile … İş Bankasının …’ın hesaplarına rastlanmamıştır diye verdiği yanlış bilginin çeliştiğini, … … şubesi 1927 doğumlu … …’ın Vesayet altında olduğunu bile bile bu kadar büyük meblağları üstelik Mahcurenin ölümünden kısa bir süre önce sanki mahcur bankaya gelmiş gibi mevcut paralan …’a bizzat mühür basılarak ve parmak izleri alınarak ödediğini mahkemeye bildirdiğini, bir an için banka personelinin …’ın vesayet altında olduğunu bilmediğini ve mahkemeden izin alınmaksızın işlem yapılmayacak kaydının bulunmadığını kabul edilse bile, banka görevlilerince bankaya geldiği söylenen yaşlı, felçli ve yatalak bir kimseye bu kadar büyük meblağları ödemesinin hayatın normal akışına aykırı olduğunu, böyle bir kişiden banka görevlilerinin muhakkak akli dengesinin ve şuurunun yerinde olup olmadığı konusunda bir doktor raporu getirmesini istemeleri gerektiğini, …’ın bankadaki hesaplarında MAHKEMEDEN İZİN ALINMAKSIZIN HERHANGİ BİR İŞLEM YAPILAMAZ şerhi bulunduğunu, … … şubesi … ‘nin var olan hesabını mahkemenin sormasına rağmen bildirmediğini, sonradan da bu paralan fiilen bankaya gitmesi olanaksız olan …’a ödendiğini söylemesi gerçeklerle bağdaşmayacağını, … … bu işlemleri yapan personellerin kötü niyetli olduklarını, davalı … Bankasına, 28.05.2013 tarihinde …. Noterliğinden … nolu bir ihtarname gönderilerek paranın ödenmesinin talep edildiğini, ancak … … Şubesinin ihtarnameye sanki kendilerinden bilgi istenmişcesine banka sırlarından bahisle olumlu cevap vermediklerinden huzurunuzda iş bu davayı açmak zaruretinde kalındığını, açıklanan nedenlerle … …’ın … … Şubesindeki 75.688,01- TL parası yasalara aykın olarak vesayet makamının haberi ve izni olmaksızın yatalak olan …’nin ölümünden çok kısa bir süre önce çekilmiş gibi işlem yapılması usul ve yasalara aykın olduğundan, veraset belgesindeki mirasçılık oranına göre ve hesapların kapatıldığı tarihler de nazara alınarak kapatılma tarihlerinden başlamak üzere (faiz hesabı 49.570.72 TL. İçin 11.06.2010 ve 26.117.29 TL. İçin de 14.03.2011 tarihlerinden başlayarak) 2/3 ü olan 50.458.86 TL. nin en yüksek mevduat faizi, yargılama giderleri vekil ücretleriyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
S AVUNMA:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacılar ile birlikte dava dışı mirasçı …’ın da …’ın mirasçısı olduğunu ve davacıların mecburi dava arkadaşlığı gereği davayı hep birlikte açması gerektiği ve davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği, ve yine zamanaşımı itirazında buludukları, ayrıca esasa ilişkin olarak da, müvekkili Banka kayıtlannda yapılan incelemede, davacının …’a yapılmadığını iddia etmiş olduğu ödemelerin, …’a yapılmış olduğunun görüldüğünü, 11.06.2010 tarihinde 2040-… Numaralı hesaptan yapılan 49.570,72- TL’lik ödeme ile 14.03.2011 tarihinde, 2040-… numaralı hesaptan yapılan 26.117,29- TL’lik ödemenin … tarafından tahsil edilmiş olduğunu, dava konusu edilen işlemler esnasında …’ın müvekkili Banka’ya sunduğu T.C. … Noterliğinden alman 28.02.2007 tarihli mühür tasdikini ibraz ettiğini, söz konusu işlemlerin bu mühür tasdiki ile bizzat … tarafından gerçekleştirildiğini,yapılan işlemler esnasında …’ın mühür kullandığı anlaşıldığı, Mührün … Noterliğince tasdiklendiğini, …’ın … Noterliğince tasdiklenmiş mührü ile yapmış olduğu işlemlerin, hukuken geçerli olacağını, yasanın açık hükmü gereğince, müvekkili Banka’nın başkaca bir hususu araştırma yükümlülüğü bulunmadığını, davacının dilekçesinde belirtilen vasilik kararının müvekkili Bankaya tebliğ edilmediğini, kararın müvekkili Banka’nın bilgisi dışında olduğunu, yapılan işlemlerde müvekkili bankanın iyiniyetli olduğunu, davacıların müvekkil Banka’ya göndermiş oldukları …. Noterliği’nin 28.05.2013 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde, “…’ın Bankanızdaki 75.668,01,-TL mn …’ın ölümünden önce vasi …’a ödenmiş olması sebebiyle” söz konusu tutarın iadesinin müvekkili banka’dan istediğini, davacıların talep ve iddialarında çelişkiler bulunduğunu, davacı, ihtarnamesinde paranın vasi tarafından çekilmiş olduğunu beyan ettiğini, vasilik kararı delil listesinde yer almakla birlikte herhangi bir mahkeme ve dosya numarası bilgisine rastlanmadığı gibi davacının delil listesi ekleri ve dolayısıyla vasilik kararının da taraflarına tebliğ edilmemiş olduğunu, bu sebeple vasilik kararının niteliği-kapsamı ve yapılan işlemlere etkisine ilişkin davacı hesapların kapatıldığı tarihlerden başlamak ve en yüksek mevduat esas alınarak hesaplanacak faizin de kendilerine ödenmesini talep ettiğini, davacının asıl alacağa ilişkin istemlerinin yersiz olduğu gibi faiz istemi, talep edilen faiz başlangıç tarihi ve faiz oranının da yasal hiçbir dayanağı bulunmadığını, Faiz istemine, talep edilen faiz başlangıç tarihine ve faiz oranına itiraz ettiklerini,davacı, ihtarnamesinde “dava konusu paraların vasi -diğer mirasçı-dava dışı … tarafından çekilmiş olduğunu”; dava dilekçesinde ise müvekkil Banka’yı “paraların …’ın ölümünden çok kısa bir süre önce çekilmiş gibi işlem yapılmasından” sorumlu tuttuğunu, davacının ve Sayın Mahkemenin dava dilekçesinde yer alan talebi ile bağlı olduğunu, huzurdaki davada ihtilaf konusu olan husus dava konusu edilen işlemlerin müteveffa … tarafından gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği konusunda toplandığını, yapılan işlemler öncesinde … ile ilgili olarak verdiği iddia edilen kısıtlılık kararının müvekkili Banka’ya tebliğ/teslim edilmediği gibi, bu kısıtlılık kararının şu an için dahi müvekkili Banka’nın bilgisi dışında olduğunu, davacıların, bu somut durumu aksini iddia ediyor ise bu hususu yazılı hususu yazılı delillerle ispat etmekle yükümlü olduğunu, dava dilekçesi ve eklerinde dava iddialarını destekler hiçbir kuvvetli delile rastlanmadığını, müvekkili bankanın, iyiniyetli ve usulüne uygun olarak işlem gerçekleştirmiş olduğunu, sorumluluğunu gerektirir hiçbir unsur bulunmadığını belirterek davanın öncelikle usul hukukundan kaynaklanan nedenlerle esasına girilmeksizin reddini; davanın esastan reddini; tüm yargılama masrafları ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesi talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası sureti, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası sureti, … CBS’nin … Soruşturma ve … Karar sayılı dosyası, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas-… Karar sayılı ceza dosyası, cevabi yazı içerikleri, bilirkişi heyeti raporları ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dosyamız mündericatında bir sureti yer alan, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası mündericatında yer alan, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas-… karar sayılı dosyasından alınan Mirasçılık Belgesi incelendiğinde, davacıların muris …’ın, 1/3 oranında mirasçıları olduğu, bu haliyle de davacıların taraf sıfatının bulunduğu anlaşılmıştır.
Davalı yanca iddia olunan ve davanın mecburi dava arkadaşlığı hükümleri gereği tüm mirasçılar tarafından birlikte açılmasına ilişkin isteminin, mahkememizin 04/06/2014 tarihli celsesinde verilen; “mirasçılar arasında husumet bulunduğu … Asliye Hukuk Mahkemesi dosyasından görülmekle bu davada tüm mirasçıların birlikte hareket etme olasılığı bulunmadığından eksik hasımla açıldığına ilişkin itirazın reddine” şeklindeki ara kararla reddine karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuş ve ayrıca burada belirtmek gerekirse, davalı banka tarafından yapılan işlem nedeniyle davacı mirasçıların mirastan doğan alacak haklarında eksilme olmuş olup, her bir davacı da kendi payı oranında zararının tazminini isteme hakkına sahip olduğundan, somut olayda, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğu söylenemeyecektir.
Dava, davalı bankada mevduat hesapları bulunan davacılar murisinin hesaplarındaki paranın, davalı banka tarafından yasalara aykırı olarak, vesayet makamının haberi ve izni olmaksızın yatalak olan …’nin ölümünden çok kısa bir süre önce çekilmiş gibi işlem yapılması iddiasına dayalı, davacı mirasçılar tarafından, miras payı oranında açılan, zararın tahsili istemine ilişkindir.
Davaya konu somut olayda, taraflar arasındaki ihtilafın, davalı bankanın yapılan işlemden dolayı kusurlu olup olmadığı ile davacıların zararlarının doğup doğmadığı ve doğdu ise miktarlarının ne olduğu noktalarında toplandığı anlaşılmaktadır.
Birer güven ve itimat kurumları olan bankalar, objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu olacaklardır.
Yine bankalar, adam çalıştıran sıfatı ile de sorumludurlar (TBK. m. 66). Adam çalıştıranın sorumluluğu ise, bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğudur ve sorumluluğun doğması için de objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edilmiştir.
Ayrıca, dosyamız mündericatında bir sureti yer alan, … Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davanın 3 nolu celsesinde alınan tanık ifadelerinde, davacılar murisi … …’ın, felçli ve hasta olduğu şeklinde beyanlar sunulmuştur.
Ve yine dosyamız mündericatında sureti bulunan, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin … Esas-… Karar sayılı ceza dosyasının incelenmesinde, gerekçeli kararda; “Her ne kadar sanıklar hakkında üzerilerine atılı suçlardan cezalandırılmaları istemiyle kamu davaları açılmış ise de 5411 sayılı yasanın 155. maddesindeki “Mahkemelere verdikleri …belgelerdeki gerçeğe aykırı beyanlardan dolayı, bunları ve bunların düzenlenmesine esas teşkil eden her türlü belgeleri imza edenlerin” cezalandırılacağı şeklindeki düzenlemeye göre atılı suçun oluşabilmesi için failin mahkemeye verdiği belge içeriğinin gerçeğe aykırı olduğunu bilmesi ve bu durumu bilerek ve isteyerek belgeyi imza etmesinin gerekmesi karşısında olay tarihinde sanıkların … … Şubesi’nde çalıştıkları, imza yetkilerinin bulunduğu, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 02.03.2009 tarihli yazısındaki talebin log kayıtlarına göre … çalışanı … sicilli … tarafından sistemden sorgulandığı ve hazırladığı belgeyi sanıklara imzaya sunduğu, sanıkların da içeriğinin doğruluğunu araştırmadan belgeyi imzaladıkları, bu itibarla sanıkların üzerilerine atılı suçun yasal unsurlarının oluşmaması karşısında sanıkların beraatine” şeklinde hüküm kurulmuş ve ayrıca hüküm fıkrasının 3 nolu bendinde de; “Vasi ve vasiye parayı ödeyen banka memurları hakkında gereğinin takdir ve ifası için … Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmasına” şeklinde hüküm fıkrası oluşturulmuştur.
Tüm bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları ve dosya suretleri dosyamız içerisine katılmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve mahkememizin, 10/03/2016 tarihli ara kararı ile tüm dosya kapsamı ve ceza dosyası kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve raporlar alınmıştır.
Bilirkişiler …, … ve Yrd. Doç. Dr. …’dan oluşan bilirkişi kurulu tarafından tanzim edilerek dosyaya sunulan, 23/05/2017 tarihli kök bilirkişi raporunun incelenmesinde özetle; “Davalı bankanın, Kısıtlılık kararının kendilerine tebliğ/teslim edilmediğine yönelik iddiasının, banka kayıtlarında tedbire ilişkin şerh verilmiş olması ve ayrıca mahkeme nezdinde alınmış tanık ifadelerinde mahçurenin felçli ve hasta olması, vefat tarihi olan 21/03/2011 tarihinden bir hafta önce 14/03/2011 tarihinde kendisine ödeme yapıldığına ilişkin davalı banka beyanının, hayatın olağan akışı ile bağdaşmadığı, bir diğer husus ise, banka şubesince mahçurenin hesaplarının bir anlamda gizlenmesinin (mahkemeye yanıltıcı beyanda bulunması) davalı bankanın ödemelerden dolayı kusurlu olduğu kanaatini oluşturduğu ve sonuç olarak da; davacıların, davalı bankanın kusurundan kaynaklanan ödemeler sonucu davalı bankadan, dava tarihi 24.01.2014 itibariyle … nolu hesaptan 33.047,14,-TL asıl alacak, 15.726,26,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 48.773,40,-TL alacağı bulunduğu, davacıların, davalı bankanın kusurundan kaynaklanan ödemeler sonucu davalı bankadan, dava tarihi 24.01.2014 itibariyle, … nolu hesaptan 17.411.86,-TL, asıl alacak, 6.550,46,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 23.962,32,-TL alacağı bulunduğu, dava tarihi 24.01.2014’den borç tamamen ödeninceye kadar belirlenen matrahlar üzerinden (33.047,14,-TL/17.411,86,-TL=50.459,00 TL) değişen oranlarda, Bankalarca fiilen uygulanan faiz oranları isteminde bulunulabileceği…” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Davalı yanca bilirkişi heyeti raporuna raporuna yapılan itiraz sonucu, mahkememizin 17/12/2019 tarihli celsesinde verilen ara kararla; dosyanın raporu düzenleyen bilirkişi heyetine günsüz olarak tevdi ile; dosyamız münceratında yer alan … Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası kapsamında bulunan muris …’a ait veraset ilamı ve davalı vekilinin itirazları da değerlendirilerek, bulunan alacak miktarının davacıların veraset ilamındaki payları oranında belirlenerek ve ayrıca davalı tarafın itirazları da irdelenerek ayrıntılı ve gerekçeli ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından da, 12/06/2020 tarihli ek rapor tanzim edilerek mahkememize sunulmuş olup, ek bilirkişi heyeti raporunun incelenmesinde özetle de; ” davalı bankanın itirazları değerlendirilmiş ve kök raporda ulaşılan kanaatte herhangi bir değişiklik yapılmamış, alacağa ilişkin olarak da, davacı …’in, davalı bankanın kusurundan kaynaklanan ödemeler sonucu davalı bankadan, dava tarihi 24.01.2014 itibariyle … nolu hesaptan 16.523,57,-TL, asıl alacak, 7.863,13,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 24.386,70,-TL alacağı bulunduğu, davacı …’in, davalı bankanın kusurundan kaynaklanan ödemeler sonucu davalı bankadan, dava tarihi 24.01.2014 itibariyle … nolu hesaptan 8.705,93,-TL, asıl alacak, 3.275,23,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 11.981,16,-TL alacağı bulunduğu, davacı …’ın, davalı bankanın kusurundan kaynaklanan ödemeler sonucu davalı bankadan, dava tarihi 24.01.2014 itibariyle … nolu hesaptan 8.705,93,-TL, asıl alacak, 3.275,23,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 11.981,16,-TL alacağı bulunduğu, davacı …’ın, davalı bankanın kusurundan kaynaklanan ödemeler sonucu davalı bankadan, dava tarihi 24.01.2014 itibariyle … nolu hesaptan 8.705,93,-TL, asıl alacak, 3.275,23,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 11.981,16,-TL alacağı bulunduğu, dava tarihi 24.01.2014’den borç tamamen ödeninceye kadar belirlenen matrahlar üzerinden (16.523,57,-TL/8.705,93,-TL) değişen oranlarda, bankalarca fiilen uygulanan faiz oranları isteminde bulunabileceği” şeklinde tespitler yapılmıştır.
Bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen kök ve ek raporların incelenmesinde, raporların birbirini tamamlayıcı nitelikte olduğu, bu haliyle yapılan değerlendirmede de, kök ve ek raporların hukuki yönleri ayrık olmak üzere ve ek rapordaki hesaplamaya ilişkin maddi hata dışında (miras payı oranları aynı olmasına rağmen farklı miktarlar bulunmuş olması) yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu anlaşıldığından, hükme esas alınmalarına karar verilmiş, ayrıca raporda yer alan maddi hatanın mahkememizce düzeltilebilecek nitelikte olduğu anlaşıldığından, bu hususa ilişkin ek rapor alınmasına gerek duyulmamış ve maddi hata düzeltilerek hüküm tesis edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde de;
Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, davalı bankada mevduat hesapları bulunan davacılar murisinin hesaplarındaki paranın, davalı banka tarafından yasalara aykırı olarak, vesayet makamının haberi ve izni olmaksızın yatalak olan …’nin ölümünden çok kısa bir süre önce çekilmiş gibi işlem yapılması iddiasına dayalı, davacı mirasçılar tarafından, miras payı oranında açılan, zararın tahsili istemine ilişkin olduğu, açılan davada, mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca yukarıda açıklanan gerekçelerle diğer dava şartlarının da bulunduğu, taraflar arasındaki ihtilafın, davalı bankanın yapılan işlemden dolayı kusurlu olup olmadığı ile davacıların zararlarının doğup doğmadığı ve doğdu ise miktarlarının ne olduğu noktalarında toplandığı, tüm bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm delillerin toplandığı, gelen yazı cevaplarının ve dosya suretlerinin dosyamız içerisine katıldığı, ön inceleme duruşması yapılarak, tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacaklarının ortaya konulduğu ve mahkememizin, 10/03/2016 tarihli ara kararı ile tüm dosya kapsamı ve ceza dosyası kapsamı birlikte değerlendirilmek suretiyle dosya üzerinden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ve rapor alınmasına karar verildiği, bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlar sonucu, davalı bankanın ödemelerden dolayı kusurlu olduğunun ve davacıların, davalı bankanın kusurundan kaynaklanan ödemeler sonucu davalı bankadan, dava tarihi olan 24.01.2014 itibariyle, … nolu hesaptan 33.047,14,-TL asıl alacak, 15.726,26,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 48.773,40,-TL, … nolu hesaptan da 17.411.86,-TL, asıl alacak, 6.550,46,-TL İşlemiş faiz olmak üzere toplam 23.962,32,-TL alacağı bulunduğu, dava tarihi olan 24.01.2014’den borç tamamen ödeninceye kadar belirlenen matrahlar üzerinden (33.047,14,-TL/17.411,86,-TL=50.459,00 TL) değişen oranlarda, Bankalarca fiilen uygulanan faiz oranlarına göre istemde bulunabileceklerinin tespit edildiği, davalı yanca her ne kadar, davacılar ile birlikte dava dışı mirasçı …’ın da …’ın mirasçısı olduğu ve davacıların mecburi dava arkadaşlığı gereği davayı hep birlikte açması gerektiği ve davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği ve ayrıca müvekkili bankanın kusurlu olmadığı iddia edilmiş ise de, davalı banka tarafından yapılan işlem nedeniyle davacı mirasçıların mirastan doğan alacak haklarında eksilme olması ve her bir davacının da kendi payı oranında zararının tazminini isteme hakkına sahip olması karşısında, davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı olduğunun söylenemeyeceği ve yine davalı vekilinin müvekkili bankanın kusurlu olmadığını usulüne uygun delillerle ispat edemediği, aksine yapılan işlemlerde, yukarıda ayrıntılı olarak belirtilen gerekçelerle davalı banka çalışanın kusurlu olduğu ve bu haliyle de, birer güven ve itimat kurumları olan bankaların, objektif özen borcunun gereği olarak hafif kusurlarından dahi sorumlu oldukları ve yine bankaların, adam çalıştıran sıfatı ile de sorumlu oldukları ve adam çalıştıranın sorumluluğunun da bir kusur sorumluluğu olmayıp, olağan sebep sorumluluğu olduğu ve bu sorumluluğun doğması için de objektif özen yükümlülüğünün ihlali ile meydana gelen zarar arasında uygun illiyet bağının bulunması yeterli kabul edildiği anlaşıldığından, davacılar tarafından açılan davanın iş bu gerekçelerle kabulüne karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KABULÜ İLE ;
1-50.458,86 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek mevduat faizi ile birlikte davalıdan TAHSİLİ ile; davacılara, dosyamız münderecatında yer alan muris …’a ait … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı veraset ilamındaki payları oranında (her bir davacı için ayrı ayrı 25.229,43 TL olmak üzere) ÖDENMESİNE,
2-Alınması gereken 3.446,78 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 861,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.585,03 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacıların ilk dava açarken yatırdığı 3.446,78 TL harcın davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
3-Davacıların yaptığı yargılama giderlerinden başvuru harcı 25,20 TL, posta gideri, 304,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 1.800,00 TL olmak üzere toplam: 2.129,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp, davacılara VERİLMESİNE,
4-Davacılar davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 7.359,65 TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak, davacılara VERİLMESİNE,
5-HMK 120.maddesi gereğince; davacı tarafından yatırılan gider avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacılara İADESİNE,
Dair; taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.16/11/2020

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır