Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/497 E. 2023/501 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/497
KARAR NO:2023/501

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:09/11/2005

BİRLEŞEN …. ATM’NİN … ESAS SAYILI DOSYASINDA

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:23/01/2007
KARAR TARİHİ:08/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davası ile birleşen alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılar …, …, …, …’in, davacı şirketin 2000 yılında yönetim kurulu üyeleri ve diğer davalılar … ile …’un ise aynı dönem denetim kurulu üyeleri olarak görev yapan kişiler olduklarını, müvekkilinin denetim kurulu üyelerinin 05/08/2005 tarihli genel kurula sunulmak üzere hazırlanmış 2000 yılına ait denetim kurulu raporunda davalıların şirketin zarara uğramasına neden oldukları faaliyetleri, bundan doğan ortaklık zararları, davalıların sorumlulukları vs. ayrı ayrı tespit edildiğini, … Anonim Şirketi’nin 21/10/2005 tarihinde yapılan 2000 yılı olağan genel kurul toplantısında da 01/01/2000-31/12/2000 tarihleri arasında görev yapmış yönetim kurulu üyeleri ve denetim kurulu üyeleri davalıların, kendi dönemlerinde yapmış oldukları tasarruflar nedeniyle şirketin zararına sebebiyet vermiş olmaları sebebiyle 05/08/2005 tarihli denetçi raporuna istinaden ibra edilmeyerek, davalıların ayrı ayrı müştereken ve müteselsilen 127.892.999,00-TL sorumluluklarının tespit edildiğini ve haklarında kişisel mali sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini, 31/12/2000 tarihi itibariyle yönetim ve denetim kurulu üyeleri bulunan bu kişilerin, şirketin özkaynaklarına ilaveten kredi kullanmak(bir kısmı … Bankası kaynaklı olmak üzere) suretiyle %82’si değersiz mahiyette iştirak hissesi edinerek, şirketin özkaynaklarının eksiye dönmesine sebep olduklarını, şirketin bu yolla maddi zarara uğramasından dolayı 2000 yılında görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunmakta olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları ile munzam zarar talep etme hakları saklı kalmak üzere şimdilik 5.100,00-TL tutarındaki ortaklık zararının, zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek TCMB tarafından ilan edilen avans faiz oranı ve feri haklar ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile … Anonim Şirketi’ne ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … cevap dilekçesi ile; huzurdaki davada somut olarak ortaya konulmuş ve sorumluluğunu gerektirecek bir delil bulunmadığını, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin geçerli ve yasal bir dayanağının bulunmadığını, davacı şirket denetçilerinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, dava açılabilmesi için geçerli olan TTK hükümlerine göre alınmış bir genel kurul kararı olmadığını, TTK gereğince denetçilerin dava açmasının; davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görevde olması halinde mümkün olduğunu, huzurdaki davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, ayrıca dava konusu tasarrufa ilişkin olaylardan sonra 5 yıllık zamanaşımının da geçtiğini, huzurdaki davanın seri yargılama usulüne değil; TTK’nın 1460. maddesi gereğince basit yargılama usulüne tabi olduğunu, davacı şirketin sorumlu gösterilmeyen kusurlarının olmamasına karşın, dava açılabilmesi için kusurlu sorumluluğunu açıkça ortaya koyan vakıaları; bu vakıalardan doğan zararı ve vakıalar ile zarar arasındaki illiyet bağını belgeleriyle birlikte ortaya koyulmak zorunda olunduğunu, davalıların sorumlulukları tespit edilmeden yönetici ve denetçi olduğu yıllara bakılarak dava açılmasının, davanın yasal temelinin olmadığının göstergesi olduğunu, tüm bu nedenlerle ihtiyati haciz ve tedbir talebinin reddini, davacı tarafın delil tespit taleplerinin reddini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesi ile; 2000 yılı bilançosu incelendiğinde şirketin 7.207.565,00-TL kâr etmiş bulunduğunun görülmekte olduğunu, müvekkilinin denetçilik görevinden 22/03/2001 tarihi itibariyle istifa ettiğini, diğer davalıların da dava tarihi itibariyle görevlerinde olmadıklarını, temlik sözleşmesi ile müddeabihi temellük eden …’nun davaya devam etmesinini mümkün bulunmadığını, denetçilerin dava açmasının; davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görevde olması halinde mümkün olduğunu, davacı şirket denetçilerinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, taleplerin zamanaşımına uğramış olduğunu, ihtiyati tedbir koşullarının somut olayda bulunmadığını, Anayasa’ya aykırılığın söz konusu olduğunu, eylem ile zarar arasında illiyet bağı bulunmadığını, müvekkiline isnat edilebilecek bir kusur bulunmadığını, talep edilen alacak miktarının yerinde olmadığını, tüm bu nedenlerle öncelikle 5411 sayılı kanunun belirtilen maddelerinin Anayasa’ya aykırı olması sebebiyle iptali için Anayasa Mahekemesi’ne gönderilmesini; bu hususun bu dava için bekletici mesele yapılmasını, görev itirazının reddini ve davanın usul ve esastan reddini talep etmiştir.
Asıl davada davalı… vekili cevap dilekçesi ile; görev itirazının yerinde olmadığını, davanın temlik alan … tarafından aynen devamına HUMK’nun 186. maddesi gereğince muvafakatlarının bulunmadığını, davasını ıslah eden davacı tarafın, mahkeme masrafları ile takdir olunacak müvekkiline ait zarar miktarını mahkeme veznesine yatırması gerektiğini, dava konusu tasarrufa ilişkin olaylardan sonra 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, yönetim kurulu üyelerinin TTK hükümlerine göre şahsi sorumluluklarının düşünülemeyeceğini, kusurlu olmadığını ispat eden üyenin, müteselsil sorumluluğa dahil olayamayacağını, müvekkilinin, dava dilekçesindeki somut iddiaları nedeniyle sorumluluğunun bulunmamakta olduğunu, iddia edildiği gibi iştirak hissesi alınmış ise, alınma tarihindeki rayiç değeri dikkate alınarak alındığını, değersiz iştirak hissesi alındığı şeklindeki iddiayı kabul etmediklerini, gerek kredi alınması ve gerekse iştirak hissesi alınmasının bankacılık işlemi olduğunu, alınma aşamasında prosedüre riayet edilmesi durumunda kredilerin geri dönmemesi veya iştirak hisseleri nedeniyle zarar edilmiş olmasından, yönetim kurulu üyelerinin dolayısıyla bir sorumluluğunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle davacının ihtiyati haciz talebinin reddini, görev itirazının reddini, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin içeriğinin müphem olduğunu ve davacı tarafa açıklattırılması gerektiğini, yönetim kurulu üyelerine sorumluluk davası ikame edebilmek için, zarar, kusur ve illiyet bağının gerekli olduğunu, dava konusu tasarrufa ilişkin olaylardan sonra 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, dava açılmasına sebebiyet verecek bir şirket zararının mevcut olmadığını, dava konusu denetim raporunda çıkarılan zararın, tamamen afaki bir zarar olduğunu ve sorumluluk davalarında aranılan zarar koşulunu hiç bir biçimde karşılamamakta olduğunu, müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, ortada bir zarar ve müvekkilinin işlemi ile söz konusu zarar arasında bir illiyet bağı olsa dahi, sorumluluk için yeterli olmadığını, üzerine bir de müvekkilinin kasıtlı veya ihmalli hareketinin gerekli olduğunu, kullanılan kredilerin kaynağının … … Şirketi olmadığını, …’tan devredilmiş olan krediler olduğunu, tüm bu nedenlerle ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin reddini, usuli itiraz ve taleplerinin kabulü ile gerekli kararların oluşturulmasını, zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın bu nedenle reddini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin içeriğinin müphem olduğunu ve davacı tarafa açıklattırılması gerektiğini, yönetim kurulu üyelerine sorumluluk davası ikame edebilmek için, zarar, kusur ve illiyet bağının gerekli olduğunu, dava konusu tasarrufa ilişkin olaylardan sonra 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, dava açılmasına sebebiyet verecek bir şirket zararının mevcut olmadığını, dava konusu denetim raporunda çıkarılan zararın, tamamen afaki bir zarar olduğunu ve sorumluluk davalarında aranılan zarar koşulunu hiç bir biçimde karşılamamakta olduğunu, müvekkiline atfedilecek bir kusurun bulunmadığını, ortada bir zarar ve müvekkilinin işlemi ile söz konusu zarar arasında bir illiyet bağı olsa dahi, sorumluluk için yeterli olmadığını, üzerine bir de müvekkilinin kasıtlı veya ihmalli hareketinin gerekli olduğunu, kullanılan kredilerin kaynağının … … Şirketi olmadığını, …’tan devredilmiş olan krediler olduğunu, tüm bu nedenlerle ihtiyati tedbir ve haciz taleplerinin reddini, usuli itiraz ve taleplerinin kabulü ile gerekli kararların oluşturulmasını, zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın bu nedenle reddini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davanın TTK ile öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş bulunmakta olduğunu, davacı tarafın, hangi davalının, hangi işlem nedeniyle ve hangi kusurlu fiiliyle zarara sebebiyet vermiş olduğunun açıklanması gerektiğini, bu hususta genel isnatlarla kaleme alınmış bulunan dava dilekçesinin vuzuha kavuşturulması gerektiğini, 2000 yılına ilişkin genel kurulda müvekkili hakkında alınmış olan ibra kararının, bu yıla ait bilançonun gerçeği yansıtmadığı iddiası ile kaldırılmasının geçersiz bir tasarruf olduğunu, huzurdaki davanın ancak geçerli bir ibra kararının mevcut olmaması halinde açılabileceği gözetilerek, öncelikle ibraların hükümsüz addedildiği 2000 yılına ait şirket bilançolarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığı ve dolayısıyla bu yıllara ilişkin ibra kararlarının geçerli olup olmadığının tespiti gerektiğini, şirkete yapılan iştirak ödemelerinin geri dönüşünün mümkün olmadığı ve eski yönetimin bu şirketlere iştirak etmekle şirketi zarara uğrattıkları savının gerçek dışı ve dayanaksız olduğunu, … Anonim Şirketi’nin iştiraki bulunan şirketlerin her birinin, iştirakin gerçekleştiği tarihlerde kendi alanlarında itibari sahibi olan, son derece kârlı şirketler olduğunu, bu şirketlere iştirak edilmesi yolundaki kararları, kararın alındığı tarihlerdeki koşullar altında değerlendirmek gerekeceğinin kuşkusuz olduğunu, riskin ticaretin doğasında bulunduğunu, tüm bu nedenlerle öncelikle ihtiyati tedbir talebinin reddini, davanın zamanaşımı yönünden reddini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
Asıl davada davalı … vekili cevap dilekçesi ile; huzurdaki davada somut olarak ortaya konulmuş ve sorumluluğunu gerektirecek bir delil bulunmadığını, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin geçerli ve yasal bir dayanağının bulunmadığını, davacı şirket denetçilerinin aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, dava açılabilmesi için geçerli olan TTK hükümlerine göre alınmış bir genel kurul kararı olmadığını, TTK gereğince denetçilerin dava açmasının; davalı yönetim ve denetim kurulu üyelerinin görevde olması halinde mümkün olduğunu, huzurdaki davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, ayrıca dava konusu tasarrufa ilişkin olaylardan sonra 5 yıllık zamanaşımının da geçtiğini, davacı şirketin sorumlu gösterilmeyen kusurlarının olmamasına karşın, dava açılabilmesi için kusurlu sorumluluğunu açıkça ortaya koyan vakıaları; bu vakıalardan doğan zararı ve vakıalar ile zarar arasındaki illiyet bağını belgeleriyle birlikte ortaya koyulmak zorunda olunduğunu, davalıların sorumlulukları tespit edilmeden yönetici ve denetçi olduğu yıllara bakılarak dava açılmasının, davanın yasal temelinin olmadığının göstergesi olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddini ve esastan reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesi ile; …, …, …, …’in, davacı şirketin 2000 yılında yönetim kurulu üyeleri ve … ile …’un ise aynı dönem denetim kurulu üyeleri olarak görev yapan kişiler olduklarını, müvekkilinin denetim kurulu üyelerinin 05/08/2005 tarihli genel kurula sunulmak üzere hazırlanmış 2000 yılına ait denetim kurulu raporunda davalıların şirketin zarara uğramasına neden oldukları faaliyetleri, bundan doğan ortaklık zararları, davalıların sorumlulukları vs. ayrı ayrı tespit edildiğini, … Anonim Şirketi’nin 21/10/2005 tarihinde yapılan 2000 yılı olağan genel kurul toplantısında da 01/01/2000-31/12/2000 tarihleri arasında görev yapmış yönetim kurulu üyeleri ve denetim kurulu üyeleri davalıların, kendi dönemlerinde yapmış oldukları tasarruflar nedeniyle şirketin zararına sebebiyet vermiş olmaları sebebiyle 05/08/2005 tarihli denetçi raporuna istinaden ibra edilmeyerek, davalıların ayrı ayrı müştereken ve müteselsilen 127.892.999,00-TL sorumluluklarının tespit edildiğini ve haklarında kişisel mali sorumluluk davası açılmasına karar verildiğini ve nihayetinde …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile mali sorumluluk davası açıldığını ve dosyanın derdest olduğunu, açılmış olan davaya esas teşkil eden 05/08/2005 tarihli denetim raporunda 31/12/2000 tarihi itibariyle yönetim ve denetim kurulu üyeleri bulunan bu kişilerin, şirketin özkaynaklarına ilaveten kredi kullanmak(bir kısmı … Bankası kaynaklı olmak üzere) suretiyle %82’si değersiz mahiyette iştirak hissesi edinerek, şirketin özkaynaklarının eksiye dönmesine sebep olduklarını, şirketin bu yolla maddi zarara uğramasından dolayı 2000 yılında görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyelerinin müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının bulunmakta olduğunu, şirketin aynı denetim kurulu üyelerinin, 06/12/2006 tarihinde yapılan 2001, 2002, 2003, 2004 ve 2005 yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısına sunulmak üzere hazırladıkları 28/08/2006 tarihli denetim kurulu raporunda şirketin, 01/01/2001 tarihinde … tarafından yönetim ve denetimine el konulmuş olduğu, 25/05/2004 tarihine kadar yönetim kurulu üyeliği yapmış olan …’in de oluşan şirket zararından sorumlu oldukları yönünde raporlarını verdiğini, 28/08/2006 tarihli denetçi raporunda şirketin toplam zararının çok büyük miktarlara ulaştığı ve bunun oluşumunda davalıların kusurlu ve kasıtlı idare şekillerinin oluşturduğunun açıkça görüldüğünü, bu nedenle davalıların zarardan müteselsilen sorumlu olup, aleyhlerinde de kusur karinesinin mevcut olduğunu, tüm bu nedenlerle fazlaya dair talep ve dava hakları ile munzam zarar talep etme hakları saklı kalmak üzere açılan davanın …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesini, şimdilik 6.000,00-TL tutarındaki şirket zararının, zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek TCMB tarafından ilan edilen avans faiz oranı ve feri haklar ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile alacağın tahsil kabiliyetinin sağlanması için davalıların menkul ve gayrimenkul malvarlıkları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine alacaklarını karşılayacak miktarda dava sonuna kadar teminatsız olarak ihtiyati haciz zımnında ihtiyati tedbir konulması ve tedbirin karar kesinleşinceye kadar devamını talep etmiştir.
Birleşen davada davalı … cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin müphem olduğunu, gerçekten dava dilekçesinde hangi davalının hangi işlem veya zarar nedeniyle sorumlu olduğu, zararın hangi işlem veya karar nedeniyle meydana geldiği, kendisinin hangi işlem veya kararda imzasının olduğu, oluştuğu ileri sürülen zarardan hangi davalının ne miktarda sorumlu tutulacağı, zararla kendisinin fiili arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının belli olmadığını, dava dilekçesinde vakıaların genel ve demagojik bir anlatımla geçiştirilmiş ve sorumluluk doğrucu olayların kendisi bakımından ayrı somutlaştırılmadığını, davacının bu hususları ispatla mükellef olduğunu, şirket alacaklarının duraksamaya uğramasının, …’nun grup şirketlere el koyması nedeniyle olabileceğinin göz ardı edildiğini, şirketlerin devrine kanuni engelin de bulunmadığını, huzurdaki davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, davacı tarafın, dava dilekçesinde kendisinin kusurlu olduğuna dair herhangi bir belge sunmadığını, davacı taraf adına kendisi tarafından alınmış herhangi bir iştirak hissesinin bulunmamakta olduğunu, davacı şirketin, almış olduğu ve kendi imzası bulunmayan kararlarla, ileri sürmüş olduğu zararlara bizzat kendisinin sebebiyet verdiğini, kendisinin bu durumdan sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen zararların meydana gelmesinde kendisine atfı kabil bir kusurun bulunmamakta olduğunu, dava konusu olayların tüm ortaklar tarafından çok önceden bilinmekte olduğunu, davacı şirketin, eşit işlem ilkesine aykırı hareket ettiğini, davacı tarafın ortaya attığı zarar iddialarının afaki olduğunu ve sorumluluk davalarında aranan zarar koşulunu hiç bir şekilde karşılamamakta olduğunu, bu zararların borçlar hukuku anlamında maddi zararlar olmadığını, şirkete verilen zararın somut ve maddi nitelik taşıması ve kesinleşmiş olması gerektiğini, doğması olası bir zarar için yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat davası açılamayacağını, dava konusu işlemlerin tümünün, kendisinin görev yaptığı dönemden önceki tarihlerde gerçekleşmiş olduğunu, kesinleşen ibra kararlarının, davacı şirket yönünden menfi borç ikrarı niteliğinde olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları dekont, makbuz vs. Belgelerle ispatlaması gerektiğin, davacı tarafın ayrıca, dava konusu alacakların tahsili yönünde neler yaptığını, icrai işlem yapıp yapmadığını açıklaması gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın zamanaşımı yönünden reddini, ihtiyati haciz ve tedbir talebinin reddini, usule ilişkin itirazlarının kabulünü ve davanın diğer sebeplere istinaden bütünüyle reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı … cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin müphem olduğunu, gerçekten dava dilekçesinde hangi davalının hangi işlem veya zarar nedeniyle sorumlu olduğu, zararın hangi işlem veya karar nedeniyle meydana geldiği, kendisinin hangi işlem veya kararda imzasının olduğu, oluştuğu ileri sürülen zarardan hangi davalının ne miktarda sorumlu tutulacağı, zararla kendisinin fiili arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının belli olmadığını, dava dilekçesinde vakıaların genel ve demagojik bir anlatımla geçiştirilmiş ve sorumluluk doğrucu olayların kendisi bakımından ayrı somutlaştırılmadığını, davacının bu hususları ispatla mükellef olduğunu, şirket alacaklarının duraksamaya uğramasının, …’nun grup şirketlere el koyması nedeniyle olabileceğinin göz ardı edildiğini, şirketlerin devrine kanuni engelin de bulunmadığını, huzurdaki davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, davacı tarafın, dava dilekçesinde kendisinin kusurlu olduğuna dair herhangi bir belge sunmadığını, davacı taraf adına kendisi tarafından alınmış herhangi bir iştirak hissesinin bulunmamakta olduğunu, davacı şirketin, almış olduğu ve kendi imzası bulunmayan kararlarla, ileri sürmüş olduğu zararlara bizzat kendisinin sebebiyet verdiğini, kendisinin bu durumdan sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen zararların meydana gelmesinde kendisine atfı kabil bir kusurun bulunmamakta olduğunu, dava konusu olayların tüm ortaklar tarafından çok önceden bilinmekte olduğunu, davacı şirketin, eşit işlem ilkesine aykırı hareket ettiğini, davacı tarafın ortaya attığı zarar iddialarının afaki olduğunu ve sorumluluk davalarında aranan zarar koşulunu hiç bir şekilde karşılamamakta olduğunu, bu zararların borçlar hukuku anlamında maddi zararlar olmadığını, şirkete verilen zararın somut ve maddi nitelik taşıması ve kesinleşmiş olması gerektiğini, doğması olası bir zarar için yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat davası açılamayacağını, dava konusu işlemlerin tümünün, kendisinin görev yaptığı dönemden önceki tarihlerde gerçekleşmiş olduğunu, kesinleşen ibra kararlarının, davacı şirket yönünden menfi borç ikrarı niteliğinde olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları dekont, makbuz vs. Belgelerle ispatlaması gerektiğin, davacı tarafın ayrıca, dava konusu alacakların tahsili yönünde neler yaptığını, icrai işlem yapıp yapmadığını açıklaması gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın zamanaşımı yönünden reddini, ihtiyati haciz ve tedbir talebinin reddini, usule ilişkin itirazlarının kabulünü ve davanın diğer sebeplere istinaden bütünüyle reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı … vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin müphem olduğunu, gerçekten dava dilekçesinde hangi davalının hangi işlem veya zarar nedeniyle sorumlu olduğu, zararın hangi işlem veya karar nedeniyle meydana geldiği, müvekkilinin hangi işlem veya kararda imzasının olduğu, oluştuğu ileri sürülen zarardan hangi davalının ne miktarda sorumlu tutulacağı, zararla müvekkilinin fiili arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının belli olmadığını, dava dilekçesinde vakıaların genel ve demagojik bir anlatımla geçiştirilmiş ve sorumluluk doğrucu olayların müvekkili bakımından ayrı somutlaştırılmadığını, davacının bu hususları ispatla mükellef olduğunu, şirket alacaklarının duraksamaya uğramasının, …’nun grup şirketlere el koyması nedeniyle olabileceğinin göz ardı edildiğini, şirketlerin devrine kanuni engelin de bulunmadığını, huzurdaki davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, davacı tarafın, dava dilekçesinde müvekkilinin kusurlu olduğuna dair herhangi bir belge sunmadığını, davacı taraf adına müvekkili tarafından alınmış herhangi bir iştirak hissesinin bulunmamakta olduğunu, davacı şirketin, almış olduğu ve müvekkilinin imzası bulunmayan kararlarla, ileri sürmüş olduğu zararlara bizzat müvekkilinin sebebiyet verdiğini, müvekkilinin bu durumdan sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen zararların meydana gelmesinde müvekkiline atfı kabil bir kusurun bulunmamakta olduğunu, dava konusu olayların tüm ortaklar tarafından çok önceden bilinmekte olduğunu, davacı şirketin, eşit işlem ilkesine aykırı hareket ettiğini, davacı tarafın ortaya attığı zarar iddialarının afaki olduğunu ve sorumluluk davalarında aranan zarar koşulunu hiç bir şekilde karşılamamakta olduğunu, bu zararların borçlar hukuku anlamında maddi zararlar olmadığını, şirkete verilen zararın somut ve maddi nitelik taşıması ve kesinleşmiş olması gerektiğini, doğması olası bir zarar için yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat davası açılamayacağını, dava konusu işlemlerin tümünün, müvekkilinin görev yaptığı dönemden önceki tarihlerde gerçekleşmiş olduğunu, kesinleşen ibra kararlarının, davacı şirket yönünden menfi borç ikrarı niteliğinde olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları dekont, makbuz vs. Belgelerle ispatlaması gerektiğin, davacı tarafın ayrıca, dava konusu alacakların tahsili yönünde neler yaptığını, icrai işlem yapıp yapmadığını açıklaması gerektiğini, tüm bu nedenlerle usuli itirazlarının kabulü ile gerekli kararların oluşturulmasını, ilk itirazlarının kabulü ile davanın zamanaşımı sebebiyle reddini, …’nun davaya taraf olmasının reddini, …’nun ıslah talebinden sonra ynei bir dava dilekçesi sunmadığı için davanın iptalini; bu talep kabul görmez ise davacının ıslah tarihine kadar olan dava giderleri, vekalet ücreti ile müvekkili için mahkemece takdir edilecek zarar ve ziyanın davacı tarafından ödenmesini, ihtiyati haciz ve tedbir talebinin reddini ve davanın esastan reddini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı … cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin müphem olduğunu, gerçekten dava dilekçesinde hangi davalının hangi işlem veya zarar nedeniyle sorumlu olduğu, zararın hangi işlem veya karar nedeniyle meydana geldiği, kendisinin hangi işlem veya kararda imzasının olduğu, oluştuğu ileri sürülen zarardan hangi davalının ne miktarda sorumlu tutulacağı, zararla kendisinin fiili arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığının belli olmadığını, dava dilekçesinde vakıaların genel ve demagojik bir anlatımla geçiştirilmiş ve sorumluluk doğrucu olayların kendisi bakımından ayrı somutlaştırılmadığını, davacının bu hususları ispatla mükellef olduğunu, şirket alacaklarının duraksamaya uğramasının, …’nun grup şirketlere el koyması nedeniyle olabileceğinin göz ardı edildiğini, şirketlerin devrine kanuni engelin de bulunmadığını, huzurdaki davanın 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, davacı tarafın, dava dilekçesinde kendisinin kusurlu olduğuna dair herhangi bir belge sunmadığını, davacı taraf adına kendisi tarafından alınmış herhangi bir iştirak hissesinin bulunmamakta olduğunu, davacı şirketin, almış olduğu ve kendi imzası bulunmayan kararlarla, ileri sürmüş olduğu zararlara bizzat kendisinin sebebiyet verdiğini, kendisinin bu durumdan sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, dava dilekçesinde ileri sürülen zararların meydana gelmesinde kendisine atfı kabil bir kusurun bulunmamakta olduğunu, dava konusu olayların tüm ortaklar tarafından çok önceden bilinmekte olduğunu, davacı şirketin, eşit işlem ilkesine aykırı hareket ettiğini, davacı tarafın ortaya attığı zarar iddialarının afaki olduğunu ve sorumluluk davalarında aranan zarar koşulunu hiç bir şekilde karşılamamakta olduğunu, bu zararların borçlar hukuku anlamında maddi zararlar olmadığını, şirkete verilen zararın somut ve maddi nitelik taşıması ve kesinleşmiş olması gerektiğini, doğması olası bir zarar için yönetim kurulu üyeleri aleyhine tazminat davası açılamayacağını, dava konusu işlemlerin tümünün, kendisinin görev yaptığı dönemden önceki tarihlerde gerçekleşmiş olduğunu, kesinleşen ibra kararlarının, davacı şirket yönünden menfi borç ikrarı niteliğinde olduğunu, davacı tarafın dava dilekçesinde ileri sürdüğü hususları dekont, makbuz vs. Belgelerle ispatlaması gerektiğin, davacı tarafın ayrıca, dava konusu alacakların tahsili yönünde neler yaptığını, icrai işlem yapıp yapmadığını açıklaması gerektiğini, tüm bu nedenlerle davanın zamanaşımı yönünden reddini, ihtiyati haciz ve tedbir talebinin reddini, usule ilişkin itirazlarının kabulünü ve davanın diğer sebeplere istinaden bütünüyle reddini talep etmiştir.
Dava dosyasının yargılamasına öncelikle …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile başlandığı, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/01/2007 tarihli, … esas ve 2007/4 karar sayılı kararıyla, dosyaları ile …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası arasında bulunan fiili ve hukuk irtibat nedeniyle dosyalarının, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verildiği ve yargılamaya …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası üzerinden her iki dava yönünden birlikte devam olunduğu, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/12/2010 tarihli, … esas ve 2010/668 karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, verilen kararın asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/10/2012 tarihli, 2012/14975 esas ve 2012/16879 karar sayılı ilamı ile; “Mahkemece 30.03.2009 tarihli ara karar kapsamında, asıl ve birleşen dosyadaki iddia ve savunma, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile davacı şirketin tüm kayıtları incelenmek suretiyle davalıların sorumluluğunun bulunup bulunmadığının ve sorumlu olunan miktarın tespiti yönünden bilirkişi incelemesi yapılması bakımından dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ise de, 07.06.2010 tarihli bilirkişi raporunun dosyada mevcut bilgi ve belgeler dikkate alınarak düzenlendiği belirtilmiş ve söz konusu raporda uyuşmazlığa konu iştirak hisselerinin devralındığı tarihler ile bu tarihlerdeki hisse rayiç değerlerine, kaydi değerleri gösteren bilançolara, hisseleri satın alınan şirketlerin hisse alış tarihi itibariyle aktiflerinde mevcut kıymetlerin rayiç bedellerine ilişkin bir kayıt bulunmadığı belirtilerek ispat külfeti kendisine düşen davacı tarafından zararın kanıtlanamadığı mütalaa edilmiştir. Ancak, davalıların eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri oldukları şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılması da bilirkişilere verilen görev kapsamında bulunduğuna göre, bu kayıtlar incelenmeksizin sonuca varılması doğru olmamıştır. Buna göre, bilirkişilerden bu yönde ve tarafların 07.06.2010 tarihli rapora itirazlarını da karşılayacak şekilde inceleme yapılması suretiyle ek rapor alınması veya gerektiğinde yeni bir bilirkişi heyetinden sözkonusu anonim şirketin ticari kayıtları üzerinde inceleme yapılmak suretiyle görüş alınması ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme neticesinde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış,…” gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği, bu esnada …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyetine son verilmesi nedeniyle dosyanın, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sırasına kaydedildiği, yargılama devam ederken …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyetinin sona ermesi nedeniyle dosyanın, mahkememizin 2014/497 esas sırasına kaydedildiği, mahkememizin 03/11/2014 tarihli celsesinde dosyanın heyete tevdi edildiği ve yargılamaya mahkememizce devam olunduğu anlaşılmıştır.
Asıl ve birleşen davalar, davacı temlik eden şirketin yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların, kendi dönemlerinde yapmış oldukları tasarruflar nedeniyle şirketin zararına sebebiyet verdiklerinden bahisle, ortaklık zararının davalılardan tahsili istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce … Anonim Şirketi’nin ticaret sicili kayıtları, 30/11/2005 tarihli alacak temliki sözleşmesi, 21/10/2005 tarihinde yapılan 2000 yılı olağan genel kurul toplantı tutanağı, hazirun cetveli, 2000 yılına ait denetim raporu, 1993, 1994, 1996, 1997, 1999, 2001, 2003 ve 2004 yılları bilanço ve gelir tabloları, davalıların görev sürelerini gösterir dökümler, …’nun, protokolün yürürlüğe girmesine ilişkin 03/04/2008 tarihli ve 2008/100 sayılı Fon Kurulu kararı, iştirak şirketlerin 2000, 2001 ve 2002 yılları bilançoları ve gelir tabloları, iştirak şirketlere ilişkin … … Şirketi Teftiş Kurulu raporları, … ile … arasında akdedilen 16/02/2011 tarihli protokol, faturalar, … … Şirketine ilişkin 06/11/200 tarihli Hazine Müsteşarlığı bankalar yeminli murakıp raporu ile ekleri, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, ve taraflarca sunulan diğer tüm bilgi ve belgeler dosyamız arasına alınmış; farklı bilirkişi heyetlerinden rapor ve ek raporlar temin edilmiş, son olarak …, Prof. Dr. … ve Prof. Dr. …’dan oluşan bilirkişi heyetinden 09/08/2022 tarihli rapor ile 23/02/2023 tarihli ek rapor temin edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerledirilmiştir. Buna göre; asıl ve birleşen davalarda, davacı tarafça, dava dışı temlik eden … A. Ş.’nin, yönetim ve denetim kurulu üyeleri olan davalıların, kendi dönemlerinde yapmış oldukları tasarruflar nedeniyle şirketin zararına sebebiyet verdiklerinden bahisle, ortaklık zararının davalılardan tahsili talebinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. Mahkememizce toplanan deliller, taraf beyanları, Yargıtay bozma ilamı ve bozma ilamı sonucu temine edilen ve hükme esas alınan 09/08/2022 tarihli rapor ile 23/02/2023 tarihli ek rapor dikkate alındığında, Fon alacaklarının tahsili bakımından … A. Ş.’nin temettü hariç
ortaklık hakları ile yönetim ve denetiminin 25/05/2004 tarihinde Fona devredildiği, davanın konusu iştirak yatırımları olduğu için doğal olarak şirketlerin yatırım yapılabilir
olup olmadığı, buna ilişkin değerlendirme süreçleri ve kullanılan analiz tekniklerinin
önem kazandığı, şirket
hisselerinin değerlendirilmesinde tek ölçünün öz kaynak düzeyi olmadığı, bu
değerlemenin özellikle dönen ve duran varlıklar ile yabancı kaynakların finansal analiz
ve rasyo teknikleri kullanılarak kapsamlı bir biçimde değerlendirilmesi sonucunda
belirlenmesi gerektiği, ayrıca şirket değerlemesi yapılırken
dikkate alınacak bu kriterler yanında, marka değeri, pazar payı, şirketin sıfırdan
oluşturulma maliyeti gibi çoğu zaman bilançoda yer almayan maddi olmayan değerlerin
de dikkate alınmasının önem arz ettiği, ancak dosya kapsamına bu değerlendirmelerin yapılabilmesini
sağlayacak yeterli düzeyde bilgi ve belgenin sunulamadığı, dava konusu şirketlerle ilgili değerlendirmeler yapılırken, çoğunlukla dosyalarda mevcut 31/
12/2000 ve öncesi dönemlere ait mali tabloların dikkate alınmasının bir zorunluluk olarak
ortaya çıktığı, bu değerlendirmeler yapılırken de ilgili şirkete iştirak edildiği tarihteki
mali tablolarda yer alan öz kaynak tutarları dikkate alınarak değerlendirme yapılabildiği, davacı iddialarına dayanak olarak alınan banka teftiş kurulu raporlarında
yer alan ilgili şirketlerin kredibilitesinin olmadığına ilişkin değerlendirmelerin tek
başına şirket hisselerinin değersiz olup olmadığını göstermeyeceği, değersiz olduğu iddia edilen 21 şirketin 16’sının öz kaynaklarının pozitif olduğu ve değersiz iştirak olarak nitelendirilemeyeceği, dava konusu şirketlerdin … …(… Ltd.) ile … A. Ş. ile ilgili dosyada yeterli bilgi ve belge olmadığı, … Sigorta A. Ş., … … A. Ş. ve … Bankası ….’ye ise iştirak edilen
tarih belli olmadığı için bu şirket hisselerinin değersiz olup olmadığı konusunda bir
değerlendirme yapılamadığı, bu anlamda davacı tarafın, davanın temel unsuru olan zarar iddiası ile, bu zarardan davalıların sorumlu olduğu iddiasını ispat edemediği sonucuna varılarak, asıl ve birleşen davalarda davalılar hakkında açılan davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalılar hakkında açılan davanın REDDİNE,
2-5411 Sayılı Kanunun 140/1. maddesi gereğince harç alınmasına yer olmadığına,
3-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Asıl davada davalı … tarafından yapılan 50,00-TL’den ibaret yargılama giderinin, davacı taraftan alınarak asıl davada davalı …’a verilmesine,
5-Asıl davada davalılar … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT ve 5411 Sayılı Kanun 133/son maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin, asıl davada davacı …’den alınarak kendini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
6-Birleşen davada davalılar …, …, … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT ve 5411 Sayılı Kanun 133/son maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin, birleşen davada davacı …’den alınarak kendini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili, davalı … vekili, davalı … vekili ve davalı … vekilinin yüzüne karşı, diğer tarafların yokluğunda gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 günlük yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile Yargıtay nezdinde TEMYİZ kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 08/06/2023

Başkan …
e-imzalıdır .
Üye …
e-imzalıdır .
Üye …
e-imzalıdır .
Katip …
e-imzalıdır .