Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/416 E. 2022/27 K. 20.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/416
KARAR NO : 2022/27

DAVA : Ticaret Şirket Ortaklığından Çıkma, Ayrılma Akçesi Talebi
DAVA TARİHİ : 18/09/2014
KARAR TARİHİ : 20/01/2022
Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Şirket Ortaklığından Çıkma, Ayrılma Akçesi Talebi davasının yapılan açık yargılaması sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı …’nin 30/03/2007 tarihinde tescili yapılan davalı şirketi kurduklarını, şirketin iyi işler yapması ve sektöründe öncü ve yeni işletmeleri açarak İstanbul eğlence hayatında isim yapması üzerine müvekkilinin, davalı …’ye işlerin ve şirketin büyütülmesi teklifinde bulunduğunu ve davalı …’nın şirkete ortak alındığını, 18/06/2007 tarihinde Türkiye Tİcaret Sicil Gazetesinde yayınlanan ortaklar kararı ile hisse devri yapıldığını ve davalı şirket ortaklarının %34 hissesi ile davacı, %33 hissesi ile … ve %33 hissesi ile … olduğunu, şirketin her türlü restoran, kafe, lokanta gibi işletmeleri kurmak, işletmek vs. amacıyla kurulduğunu, yeni ortaklar arasındaki öncelikli hedefin Bebek ve Nişantaşı semtlerinde kafe zincirleri kurulması olduğunu, ilk işletme olarak …’s’te …’ın açılmasına karar verildiğini, bu işletme açılışında, davalılardan …’nın ortaklık yükümlülüklerini yerine getirmediğini, ancak müvekkilinin gayreti ile ilk işletmenin açıldığını, müvekkilinin bir süre sonra yurt dışına gittiğini, yurt dışından döndüğünde ise tüm dengenin değişmiş olduğunu ve sadece kağıt üzerinde ortak konumuna getirildiğini, şirketin kazancından müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığı gibi, şirket defter ve kayıtlarının da müvekkilinden saklandığını ve şirket faaliyetlerini inceleme imkanı tanınmadığını, bunun üzerine müvekkilinin, Beyoğlu … Noterliği’nin 15/05/2009 tarihili ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile davalı şahıslara şirket işleri ile ilgili bilgi edinmek ve defter kayıtlarını incelemek istediğini bildirdiğini, bu nedenle de 2007 yılından itibaren tutulması gereken defter, kayıt ve belgelerin hazır edilmesini talep ettiğini, zira ortaklıktan sonra müvekkiline bir ödeme yapılmamasına rağmen diğer ortak …’nın mal varlığının birden arttığını ve yaşam standardının da yükselişe geçtiğini, bu ihtarnameden sonra davalıların, şirket defterlerini hazır ettiğini ve 29/06/2009 tarihinde müvekkilinin şirket defter ve belgelerini incelediğini, mali tablo ve hesap incelemeleri neticesinde bir çok hukuka aykırılıklar tespit edildiğini, kasa hesabının incelenmesinde müvekkiline ödeme yapılmadığı halde nakit ödeme yapılmış gibi gösterildiğinin tespit edildiğini, ayrıca yine kasa hesabında var olmayan tahsilatların varmış gibi gösterildiğinin, müvekkilinin 10/08/2007 tarihinden itibaren hiçbir şirket işlemi için imza atmadığı halde, o varmışcasına kararlar alındığının, müvekkiline haber dahi verilmeden …tan kredi çekildiğinin, şirket adresinin değiştirildiğini, hesapların bir kısmının fiktif olarak tutulduğunun, ortaklardan …’nın sermaye olarak şirket kasasına nakit girişi olmamasına rağmen, nakit girişi yapılmış gibi gösterildiğini ancak makbuz kesilmediğinin anlaşıldığını, çok uzun zamandır genel kurul toplantısı da yapılamadığını ve kanunen gerekli olan şirket organlarının da bulunmadığını, müvekkilinin öncelikle, dava tarihi itibariyle hesaplanacak ortaklık payına düşen ayrılma payının gerçek değerinin ve şirketteki kişisel alacağının ödenmesiyle ortaklıktan çıkmak istediğini, ortaklıktan çıkma isteğinin kabul edilmemesi durumunda limited şirketin haklı nedenlerle feshini talep ettiklerini, her iki durumda da yapılacak hesaplamanın gerçek değer üzerinden yapılması gerektiğini, ticari defter ve hesaplar üzerinden ayrılma payının hesaplanamayacağını, bu değerin belirlenmesinde açık ve gizli yedeklerin, şirketin gelir sağlama potansiyelinin, faaliyet alanının ve elde edilebilir kazanç başta olmak üzere tüm gayri maddi mal varlığının, şirket faaliyet alanı nedeniyle bu şirketin alıcısının gelecekteki verimliliğine ilişkin beklentileri ve emsal olarak yaşayan şirketlerin gerçek değerinin dikkate alınması gerektiğini belirterek; tüm bu nedenlerle müvekkilinin haklı nedenlerle şirketten çıkmasına, dava tarihi itibariyle şirketteki %34 hissesine düşen ayrılma akçesinin ve kişisel alacaklarının gerçek değerinin belirlenerek, dava tarihinden itibaren banka reeskont faiz oranı ile birlikte müvekkiline ödenmesine, ortaklıktan çıkma isteğinin kabul edilmemesi halinde şirketin feshi ve tasfiyesine ve bu durumda da davacının payının gerçek değerinin müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı taraflara usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen davaya cevap vermemişlerdir.
Yargılamaya İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin… esas sayılı dosyası ile başlanmış, İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyetinin sona ermesi nedeniyle dosya, İstanbul… Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sırasına kaydedilmiş, … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyetinin sona ermesi neticesinde ise dosya mahkememizin … esas sırasına kaydolmuştur.
Dava, davacının, ortağı bulunduğu …’nden çıkma, ayrılma akçesi verilmesi, olmadığı takdirde şirketin fesih ve tasfiyesi talebine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce, davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, yevmiye, envanter ve kebir defterleri, kurumlar vergi beyannameleri, geçici vergi beyannameleri, Bs-Ba formları, muhtasar beyannameleri, katma değer vergisi beyannameleri, gelir tabloları, iç mekan maliyet tabloları, …T.A.Ş. ve…Bankası A.Ş. hesap ekstreleri,…ile yapılan sözleşme ve bu sözleşme kapsamında davalı şirkete ödenen sponsorluk ve hizmet faturaları,… A.Ş.’den alınan sponsorluk gelirleri ve ödemelere ilişkin mali kayıtlar, …A.Ş. ve… Ltd. Şti.’den alınan ödemelere ilişkin fatura ve ödeme belgeleri, … Restaurant tarafından ruhsat devri yapılan …A.Ş.’nin kira sözleşmesi, işyeri açma ve çalıştırma ruhsatı, ruhsat devri belgesi ve yeni yapılan malzeme alım listeleri, imza beyannameleri, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma sayılı dosya kapsamı dosyamız arasına alınmış, bilirkişilerden raporlar ve ek raporlar temin edilmiştir.
Bilirkişiler …, …. ve …’dan oluşan heyet tarafından tanzim edilen 06/12/2016 havale tarihli rapor ile; haklı sebeple şirketten çıkma ya da şirketin feshi şartlarının oluştuğu, ancak şirketin borca batık olması nedeniyle tasfiye edilmesine olanak bulunduğu, şirketin borca batık ve marka değerinin tespiti için gerekli belgelerin bulunmaması nedeniyle davacının ayrılma payının hesaplanamadığı tespit edilmiş, bilirkişiler sundukları 11/09/2020 havale tarihli ek raporda da benzer görüşlerde bulunmuşlardır.
Mahkememizin 25/02/2021 tarihli celsesinde yeni bir bilirkişi heyetinden rapor tanzimine karar verilmiş, verilen sürede bilirkişilere takdir olunan avans dosyamıza depo edilmemiş olup; Mahkememizin 17/06/2021 tarihli celsesinde davacı vekilinin talebi üzerine bilirkişi avansının depo edilmesi hususunda davacı tarafa 2 haftalık kesin süre verilmiş; verilen kesin süre içerisinde bilirkişi ücreti yatırılmadığı takdirde davacı tarafın bilirkişi incelemesi yaptırılması talebinden vazgeçtiği ihtaratı yapılmış, ancak verilen sürede bilirkişi ücreti dosyaya depo edilmemiştir.
6102 Sayılı TTK’nun 638 maddesinde; bir ortağın kendi isteği ile limited şirket ortaklığından çıkma hali düzenlenmiş, 639 maddesinde; çıkmaya katılma halleri sayılmış, 640 maddesinde ise; ortaklıktan çıkarma hallerinin hangileri olduğu tarif edilmiş, birinci bentte; “Şirket sözleşmesinde bir ortağın genel kurul kararı ile şirketten çıkarılabileceği sebeplerin öngörülebileceği” ifade edilmiş, ikinci bendinde; “Çıkarma kararına karşı ortağın kararın Noter aracılığı ile kendisine bildirilmesinden itibaren üç ay içinde iptal davası açabileceği” ifade edilmiş, üçüncü bendine ise; “şirketin istemi üzerine ortağın mahkeme kararı ile haklı sebebe dayanılarak şirketten çıkarılma halinin saklı olduğu” ifade edilmiştir.
Görüldüğü üzere, 6102 sayılı Kanun’da çıkarma davasının hangi koşulda ve kim tarafından açılacağı sınırlı olarak belirlenmiş olup, yorum yolu ile bu maddelere istisna getirilmesi mümkün değildir.
6102 sayılı TTK’nın 636/3. maddesinde haklı sebeplerle ortağın şirketin feshini talep edebileceği, mahkemece bu istem yerine, davacı ortağın payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilebileceği düzenlenmiştir. Başka bir ifadeyle; bir kişiyi ortak olmaya yönelten şartlar ortadan kalktığında, yani o kişinin ortaklıktan ayrılmasını gerektiren ve haklı sebep olarak nitelendirilebilecek sebepler doğduğunda, ilgili her ortak mahkemeden şirketin feshini isteyebilir. Mahkemenin, fesih talebi yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılınasına karar verebilir. 6102 sayılı TTK.nun 641/I maddesinde; “ Ortak şirketten ayrıldığı takdirde esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini isteme hakkına haizdir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Tüm dosya kapsamı, temin edilen bilirkişi rapor ve ek raporları dikkate alındığında, davacının ortağı olduğu şirketin borca batık olduğu, davacı ile diğer ortaklar arasındaki güven ilişkisinin sona erdiği, davacının diğer ortaklarla birlikte şirket faaliyetine devam etmesinin mümkün bulunmadığı bu anlamda TTK’nun 638 ve devamı maddeleri ile Yargıtay içtihatlarında belirtilen ortaklıktan çıkma şartlarının gerçekleştiği anlaşıldığından davacının ortağı olduğu şirketten çıkması talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Davacı tarafça ortaklıktan çıkma halinde ayrılma akçesi de talep edilmişse de, dosyaya sunulan deliller, temin edilen bilirkişi raporları, şirketin borca batık oluşu, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması için belirlenen bilirkişi ücretlerinin verilen kesin süreye rağmen davacı tarafça ödenmemesi nedeniyle yeni bir rapor alınmasının mümkün olmaması, bu kapmanda mevcut deliller ışığında davacının ayrılma akçesi miktarının tespitinin mümkün bulunmaması nedeniyle davacı tarafın ayrılma akçesi talebinin reddine karar verilmiştir. Yine ortaklıktan çıkma talebinin pay sahibi olunan şirkete karşı yöneltilmesi gerekmekte olup, şirket ortaklarının açılan davada husumet ehliyeti bulunmadığından, davalı şirket ortakları … ve … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalılar … ve … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı tarafça şirketten çıkma talebiyle açılan davanın KABULÜNE, davacı …’ın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün 621087 sicil numarasında kayıtlı davalı …’nden ÇIKMASINA,
3-Davacı tarafın, ayrılma akçesi talebinin REDDİNE,
4-Alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 18,40-TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 62,30-TL harcın davalı …’nden alınarak Hazineye gelir kaydına, davacı tarafından yatırılan 18,40-TL harcın davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan ve başvurma harcı 18,40-TL, bilirkişi gideri 4.000,00-TL, posta gideri 734,60-TL olmak üzere toplam 4.753,00-TL yargılama giderinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 5.100,00-TL vekâlet ücretinin davalı …’nden alınarak davacıya verilmesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.20/01/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır