Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/39 E. 2018/702 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/39
KARAR NO : 2018/702
DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 04/02/2014
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Ticari Şirket davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili 04/02/2014 harç ikmal tarihli dilekçesi ile; … A.Ş ‘nin 2010 yılında kurularak enerji sektöründe faaliyet göstermeye başladığını, sermayesinin beheri 10,00 TL kıymetinde 100.000 adet nama yazılı hisseye ayrılmış olduğunu, 1.000.000,00 TL, şirketin kuruluşundan … Holding ortak olana kadar, yönetim kurulu başkanının …, ve oğlu … tarafından yönetildiğini, … Holding A.Ş ‘nin şirkete ortak olmasıyla da … yönetimine katıldığını ve şirketlerin bu üç kişi tarafından usulsüz işlemlerle şahsi menfaat temini ve müvekkilerini yıldırıp şirketten ayrılmalarını sağlamak amacıyla yönetilmeye başlandığını, şirketler adına özellikle … , … ve … olmak üzere diğer yönetim kurulu üyeleri tarafından, bugüne kadar şirketin iştigal konusuna ilişkin ve iştigal konusuna görmeyen birtakım iş ve işlemleri gerçekleştirme adına faaliyetlerde bulunulduğunu ancak şirketlerin defter ve kayıtlarının, gelir gider belgelerinin taraflarına hiçbir aşamada sunulmamasından dolayı tam olarak yapılan iş ve işlemlerin neler olduğunu bilmemekle birlikte müşterek şirketlerin bu kişiler tarafından zarara uğratıldığını, bahsedilen olaylar neticesinde mezkur kişiler tarafından müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkını hukuken ve fiilen sınırlandırmaya, ayrıca usulsüz işlemlerini sürdürmeye devam etmeleri nedeniyle de müvekkilinin elinde bulunan bilgi ve belgelere dayanarak İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesi Hakimliğinin … Esas sayılı dosyası ile … Şirketinin yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu davasını ikame ettiğini, izah edilen sebeplerle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyda tensiple birlikte delillerinin celbine, usulsüz ve açıkça hukuka aykırı olarak 05/11/2013 tarihli …Genel Kurul toplantısında alınan 5-6-7-8- ve 9 numaralı kararların tedbiren durdurulması ile iptalini, muhakeme masrafları ve ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili 17/03/2014 havale tarihli dilekçesi ile; davaya konu genel kurulun 5. Maddesinin hukuka aykırılığını gösteren done olarak, müvekkili şirketin elektrik üretimine başlamasına rağmen 2012 yılında zarar etmesini ileri sürdüğünü, bu konuda davacının ticari vizyonunun kısıtlı olması habesiyle davacının Arge masrafları, üretim öncesi yapılan vadeli harcamalar ve üretime geçiş itibariyle yapılan masrafları anlamayacağından, davacının bu savına açıklama yapma gereğinin görülmediğini, davacı yanın dava konusu genel kurulun 9. Maddesi olan TTK madde 395 ve 396 uyarınca yönetim kuruluna izin verilmesine dair maddenin kabulünün hukuka aykırı olduğunu, genel kurulda yapılan bir oylamada oy çokluğu ile alınan bir kararın ne manaya geldiğini anlamaya yetecek kapasiteye sahip olmadığını ve sadece kötü niyetli hakaret ettiğini, söz konusu kanunda kaynaklı yetki ve iznin yönetim kuruluna verilmesi genel kurulda demokratik haklar çerçevesinde oylanmış ve oy çokluğu ile kabul edildiğini, demokratik ilkeler çerçevesinde davacının yapabileceği tek şeyin seçim sonucunu kabul etmek olduğunu, zira diğer hissedarların da davacı gibi oy hakkına sahip olduğunu, davacının kendisinin olumsuz oy kullanmış bunu demokrasiye ve hukuka uygun bulduğunu ancak diğer hissedarların aksi oy kullanıp kabul edilince hukuka aykırı hale geldiğini, bu nedenle davanın maddi hukuk şartları ve hukuki temelinin bulunmaması sebebiyle esastan reddine karar verilmesini, sair talepleri yönünden yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep, davalı şirketin 05/11/2013 tarihli 2012 yılına ilişkin Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 5., 6., 7., 8., ve 9. nolu kararların TTK 445. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir.
Davacı vekilinin dosyaya ibraz ettiği belgeler, taraflar arasında görülen davalara ilişkin talep ve belge örnekleri, 05/11/2013 tarihli genel kurul toplantı tutanakları ve müstenidatları, şirketin sicil dosyası, sunulan belgeler ve şirket ticari defter ve dayanak kayıtları ile getirtilen vergi dairesi kayıtları ve ilgili şirket defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişilerce düzenlenen rapor davanın delillerini oluşturmaktadır.
TTK 446. maddesi toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini zapta geçirten pay sahiplerinin, TTK 445. maddesinde belirtildiği üzere, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan Genel Kurul Kararları aleyhine, tarihlerinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye müracaatla iptal davası açabilecekleri hükmünü getirmiştir. Keza TTK 447. maddesinde de batıl genel kurul kararlarına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir.
Davalı şirketin müseccel adresine nazaran mahkememiz yargı çevresi içerisinde bulunduğu görülmüştür.
Davacı davalı şirketin 100.000 adetten oluşan hisselerinin 200 adedine başka bir deyişle %0,02 ‘lik hisse oranına sahip ortağıdır. İptal talebine konu ve 05/11/2013 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul toplantısında bütün hisseler temsil edilmiş ve iptal talebine konu kararlara sadece davacı muhalif kalmıştır. Genel kurulun 5. Numaralı gündem maddesinde mali tabloların onaylanması görüşülmüş, davacı taraf mali tablo ve raporların gerçeği yansıtmadığını yetkililerin yaptıkları işlemlere ilişkin ayrıntılı bilgi vermediklerini iddia etmiş ve 200 adet menfi oya karşılık 99.800 adet olumlu oyla bilanço ve gelir tablosu hesaplarının tasdikine karar verilmiştir. Davalı şirket ticari defterleri usulüne uygun olarak tutulmuş olup, usulsüz kayıtlar bulunduğu yönünde bir delil ve tespitte bulunmamaktadır. Davalı şirketin 2012 yılında 1.000.000,00 TL olan ödenmiş sermayesinin 1.387.990,50 TL olan öz varlık miktarı içinde fazlasıyla korunduğu ve dönem karının da 479.996,93 TL, net dönem karının da 376.251,53 TL olduğu, yüksek oranda kar tutarı elde etmesi de dikkate alındığında mali tablo ve raporların gerçeği yansıtmadığına dair herhangi bir somut veriye de rastlanmamış olmakla iptal talebinin yerinde olmadığı sonucuna varılmaktadır. Keza finansal tablo ve raporların en az 15 gün öncesinden şirket merkezinde hazır bulundurulmadığına dair somut bir delil de mevcut olmayıp bilgi alma ve inceleme hakkının engellendiği yönündeki iddia da yerinde görülmemiştir. Yönetim kurulu üyelerinin ibrasına dair genel kurulda alınan 6 nolu karar bakımından; toplantıda 2012 yılı çalışmalarından dolayı yönetim kurulunun ibrası bakımından üyelerin her birinin kendi imzalarında, sahibi oldukları paylardan doğan oy haklarını kullanmamak suretiyle ve 200 adet menfi oya karşılık 99.800 adet olumlu oyla yönetim kurulu ve denetçinin ibrasına karar verildiği, davacı tarafın mali tablo ve raporların gerçeği yansıtmadığı, yönetim kurulu üyelerinden …’ün… şirketi adına kendi ibrasında oy kullandığı ve … ile …’ün amca çocukları olup, TTK uyarınca birbirlerinin ibrasında oy kullandıkları gerekçesi ile karara muhalif kalınmış olup, mali tablo ve raporların gerçeği yansıtmadığı yönündeki iddia bakımından yukarıda yer verilen açıklama yönünden gerek ödenmiş sermaye miktarı ve öz varlık miktarı içerisinde fazlasıyla korunması ve dönem karı ile net karı dikkate alındığında yönetim kurulu üyelerinin başarılı bir performans sergilediklerinin ortaya çıkması, mali tablo ve raporların gerçeği yansıtmadıkları ilişkin somut bir verinin bulunmaması, kararın davacı dışındaki diğer tüm hissedarlar tarafından büyük bir çoğunlukla kabul edilmiş olması ve yönetim kurulu üyelerinin kendileri dışındaki yöneticilere ilişkin ibra kararının alınmasında kullandıkları oyların geçersiz kabul edilmesi durumunda dahi karar hesabının yine de sağlanmış olması hususları birlikte değerlendirildiğinde iptal isteminin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Genel kurulun iç yönergenin onaylanmasına ilişkin 7 nolu kararı bakımından da kararın yine aynı çoğunlukla alındığı, esas sözleşmede yer alan (gündemdeki konularla ilgili sorumlulukları olanlar ve açıklama yapması gerekenlerin de ) toplantıya katılması yönündeki ibarenin mevcut olmayışı ve yine esas sözleşmede var olan (yönetim kurulunun uygun gördüğü şekilde Türkiye’nin herhangi bir yerinde toplanır) ibaresinin de yer almayışı sebepleriyle iç yönergenin esas sözleşmeye aykırı olduğu ileri sürülmüş olup, TTK 419/2. Maddesinde (anonim şirket yönetim kurulu genel kurulun çalışma, esas ve hükümlerine ilişkin kurulları içeren, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından asgari unsurları belirlenecek olan bir iç yönerge hazırlar ve genel kurulun onayından sonra yürürlüğü koyar, bu iç yönerge tescil ve ilan edilir) hükmüne yer verilmiş olup iç yönerge genel kurulun çalışma, esas ve usullerini belirlemek amacıyla düzenlenmektedir. Genel kurulun, yönetim kurulunun uygun göreceği Türkiye’nin (herhangi bir şehrinde toplanması), hissedarların aleyhine bir durum olup başka bir deyimle kural olarak genel kurul toplantısının şirket merkezinde yapılması ortaklar açısından da en uygun yol olduğundan, böyle bir ibarenin iç yönergede yer almasında davacının nasıl somut bir menfaati olduğunda dair bir delil de sunulmamakla bu yöndeki iddiası yerinde görülmemiş ve hesap verme yükümlülüğü yönetim kuruluna ait olup, bu itibarla iç yönergede belirtilen şekilde bir ibarenin yer almamış olması, sorumluluk durumu ve davacının sahip olduğu sembolik hisseye nazaran yerinde olmayıp iddia şartlarının bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Şirket esas sözleşmesinin değiştirilmesine dair genel kurulda alınan 8 numaralı karar da yine 200 adet menfi oya karşılık 99.800 adet olumlu oyla karar altına alınmıştır. Şirket esas sözleşmesinin değişiklikten önceki halinin 9. Maddesinde yer alan (hisse devrinin sınırlanması) başlıklı maddesinin ortadan kaldırılmasında davacı taraf hukuka ve iyi niyet kurallarına aykırılık olduğundan bahisle iptal talebinde bulunmuş olmakla birlikte, TTK 421/3. Maddesinde (aşağıdaki esas sözleşme değişikliği kararları, sermayenin en az %75’ini oluşturan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin olumlu oyları ile alınır) hükmüne yer verildikten sonra (c) bendinde de açıkça (nama yazılı payların devrinin sınırlandırılması) hususunu öngörmüş bulunmaktadır. Bu itibarla alınan kararın iptal şartları da bulunmamaktadır. Yönetim kurulu üyelerin TTK 395 ve 396 maddelerinde öngörülen yetkilerin verilmesine ilişkin genel kurulda alınan 9 numaralı karar bakımından da kararın aynı şekilde 200 adet menfi oya karşılık 99.800 adet olumlu oyla alındığı, davacı tarafça yönetim kurulu üyelerine geniş yetkiler verildiği, azınlık pay sahiplerinin şirketten beklediği menfaatleri en aza indirgediği, maddelerde belirtilen izinlerin bugüne kadar yönetim kurulu üyeleri tarafından kötüye kullanıldığı, iddiaları ile muhalif kalındığı görülmekle birlikte bizzat anılan maddelerde genel kurul kararı ile yöneticilere gerekli izin ve yetkilerin verilebileceği öngörülmüş olup, yukarıda ayrıntılı olarak belirtildiği üzere şirketin ödenmiş sermayesi, sermayenin öz varlık içerisinde korunması ve buna göre yüksek dönem karı ve yönetim kurulu üyelerinin çalışmaları dikkate alındığnda, yöneticilerin izin ve yetkiyi kötüye kullandıkları ya da kullanacaklarına dair somut bir verinin de bulunmaması karşısında kararın iptali talebinin yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan tüm bu sebeplerle 05/11/2013 tarihli genel kurul toplantısında alınan ve iptali talep edilen genel kurul kararlarının kanuna, esas sözleşme ve objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğu yönünde bir delil ve veri de bulunmadığndan yerinde görülmeyen davanın reddine ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen davanın reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL harcın peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 10,70 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
3-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı tarafından yapılan vekalet harcı ve pul gideri toplamı 11,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret tarifesi gereğince 2.180,00 TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalı yana VERİLMESİNE,
6-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider ve delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı davacı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …