Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/379 E. 2023/401 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO :2014/379
KARAR NO:2023/401

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:28/03/2012
KARAR TARİHİ:11/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirketin yönetim ve denetiminin … Bankası … Şirketi kaynaklı kamu açığının tahsilini teminen Bankacılık Kanunu hükümleri gereğince, 2003 yılından itibaren … Kurulu tarafından verilen karar ile … tarafından devralındığını ve bu tarihten itibaren müvekkili şirketin … tarafından atanan yönetim ve denetim kurulu üyeleri tarafından yönetildiğini, … Denetim Daire Başkanlığı’nın 27/04/2011 tarihli ve R-2 sayılı raporunun, … Tahsilat Dairesi Başkanlığı’nın 15/09/2011 tarihli ve B.02. 2.TÖS.0.25-250-10959 sayılı üst yazısı ile müvekkili şirkete gönderildiğini, ilgili raporun müvekkili şirket yönetim kurulu ve ilgili birimleri tarafından incelenmesi neticesinde, davalılardan eski yönetim kurulu başkanı … ve eski genel müdür …’un, raporda adı geçen davalı firmanın da dahil olduğu bir çok firmadan temin ettikleri naylon faturalar karşılığı müvekkili şirket ve bazı grup şirketlerine mal ve hizmet alınmış gibi gösterdikleri, bu firmalara şirket hesaplarından transfer ettirdikleri tutarları, şirket personeli vasıtasıyla tekrar iade aldırdıkları, iade aldırdıkları paraların bir kısmını zimmetlerine geçirdikleri, bir kısmını ise kişisel harcamalarına ilişkin usulsüz avans kapamalarında ve kayıt dışı kasa açıklarının kapatılmasında kullandıklarının görüldüğünü, bu hususların açık bir şekilde tespit edildiğini ve delillendirildiğini, yapılan bu tespitler kapsamında müvekkili şirketin zararlarını karşılamasını teminen davalılara … 37. Noterliği’nin 06/10/2011 tarihli ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinin keşide edilerek zararların otuz günlük süre içerisinde şirket hesaplarına ödenmesinin talep edildiğini, ancak muhataplardan hiç birisinin ihtarnameye icabet etmediğini ve herhangi bir ödeme yapmadıklarını belirterek, müvekkili şirket adına oluşan şirket zararları toplamı 194.700,00-TL’nin davalılardan zararın meydana geldiği tarihten itibaren Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası tarafından ilan edilen avans faizi oranı ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; dava dilekçesinin usul hükümlerine aykırılıklar içermekte olduğunu, bir takım delillerin taraflarına gönderilmediğini, davacının ileri sürdüğü vakıaların her birini hangi delille ispatlayacağını açıklamak zorunda olduğunu, ortakların dava hakkını kullanabilmesi için davanın ön şartına göre organ kararı alınması gerektiğini ve bu organın genel kurul olduğunu, müvekkilinin davacı şirkette görev yaptığı dönemlere ilişkin yapılan genel kurullarda yönetim kurulu faaliyet raporu, denetçi raporları, bilanço ve kâr-zarar hesapları raporlarının okunduğunu, müzakere edildiğini ve oy birliğiyle onaylandığını, dolayısıyla bu ibra kararları yine genel kurul kararı ile kaldırılmadan müvekkili aleyhine sorumluluk davası açma hakkının ortadan kalkmakta olduğunu, şirketlerin mal varlığının mülkiyeti şirketlere ait ise de; bu mal varlığını tasarruf etme hak ve yetkisinin …’na ait olduğunu, müvekkilinin hiç bir zaman TTK’nın 317. maddesinde belirtildiği şekilde şirketlerin karar kademesinde görev yapmadığını, şirketlerce düzenlenen belgelerin …’nun onayı ve talimatı ile işleme konulmakta olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesinde, yapılan işlemlerden önce …’ndan alınan onaylardan bahsetmekte olduğunu ve bu durumu teyit etmekte olduğunu, davacının davasını finansman müdürü …’ın ifadesine dayandırdığını, ancak finansman müdürünün bu hususu …’na veya bağımsız denetim şirketine veya denetçilere ihbar etmemesinin; tüm işlemlere dahil oluşunun dikkat çekmekte olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; davanın haksız ve usulsüz olduğunu, çünkü gerekli olan genel kurul kararının olmadığını, 2008 tarihinde gerçekleştiği iddia edilen fatura ve giderlerin, gerekli ve yeterli rutin kontrollerden geçtiğini ve kabul gördüğünü, aradan uzun yıllar geçtikten sonra yeni iddia ve itirazlarla ihtilaf çıkarılmasının mantıklı ve inandırıcı olmadığını, müvekkilinin hizmet ve nakliyat bedeli tahsil edilen fatura bedellerinin ret ve iadesini gerektirir hiç bir sebep ve delil de bulunmamakta olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili beyanlarında, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dosyasının yargılamasına ilk olarak Kapatılan …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası ile mahkeme tekli hakimi tarafından başlandığı, …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin faaliyetinin sona ermesi neticesinde dosya, mahkememizin 2014/379 esas sırasına kaydedilerek yargılamaya mahkememiz tekli hakimince devam olunduğu, mahkememizin 06/02/2018 tarihli celsesinde “Davanın mahiyeti dikkate alınarak 6545 sayılı yasanın 45. Maddesi uyarınca heyetçe görülerek sonuçlandırılmasına” karar verildiği ve yargılamaya mahkememiz heyetince devam olunduğu anlaşılmıştır.
Dava, davacı şirketin eski yöneticileri olan davalı şahıslar tarafından, davalı firmanın da aralarında bulunduğu bir kısım şirketler aracılığıyla naylon fatura temin edilerek haksız kazanç elde edildiği ve davacı şirketin zarara uğratıldığından bahisle, meydana gelen zararın tahsili istemine ilişkin bulunmaktadır.
Mahkememizce davacı ve davalı şirket ticaret sicili kayıtları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/… ve 2011/… soruşturma sayılı dosyaları, … yayınları, …Ceza Mahkemesi’nin …(yeni …) esas sayılı dosyası ve birleşen …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin … esas sayılı dosyası, …. Ağır Ceza Mahkemesi’nin …esas sayılı dosyası, …. İcra Müdürlüğü’ne ait … esas sayılı dosya, davacı şirket 26/09/2011 toplantı tarihli ve 2011/3 karar numaralı yönetim kurulu kararı, 06/03/2012 tarihli denetim kurulu raporu ve 2009, 2010, 2011, 2012 ve 2013 yılları olağan genel kurul toplantı tutanağı, … Denetim Daire Başkanlığı’nın 27/04/2011 tarihli ve R-2 sayılı raporu, bir kısım yazıları ve kayıtları, davacı tarafça sunulan hukuki mütalaâ, gazete küpürleri ve davalı … özgeçmişi dosyamız arasına alınmış, davacı tanıkları …(T.C.K.N.: …) ve …(T.C.K.N.: …) dinlenmiş, 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor; aynı heyetteki 1 bilirkişi değiştirilerek ek rapor ve son olarak 5 kişilik bilirkişi heyetinden 11/10/2022 tarihli rapor temin edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre, eldeki davanın davacı şirketin eski yöneticileri olan davalı şahıslar tarafından, davalı firmanın da aralarında bulunduğu bir kısım şirketler aracılığıyla naylon fatura temin edilerek haksız kazanç elde edildiği ve davacı şirketin zarara uğratıldığından bahisle, meydana gelen zararın tahsili istemine ilişkin bulunduğu, davacı tarafça davanın esas olarak … Denetim Daire Başkanlığı’nın 27/04/2011 tarihli ve R-2 sayılı raporuna dayandırıldığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamında temin edilen deliller ve özellikle Yargıtay uygulamalarına uygun ve denetime elverişli olması nedeniyle esas alınan 11/10/2012 tarihli bilirkişi raporu dikkate alındığında, huzurdaki davada, davalılardan …(eski yönetim kurulu başkanı) ve
…(eski Genel Müdür)’un, diğer davalı … Nakliyat – …
… firmasından mal ve hizmet alınmış gibi temin ettikleri savlanan
sahte fatura bedellerine ilişkin olarak yapılan ödemeleri,
şirket personeli vasıtasıyla tekrar iade aldırdıkları ve iade aldıkları bu paranın bir
kısmını zimmetlerine geçirdikleri, bir kısmını ise kayıt dışı açıkların
kapatılmasında kullandıkları; davacı şirketin toplam 194.700,00 -TL zarara
uğradığı belirtilerek, işbu zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek T.C.
Merkez Bankası’nın açıkladığı avans faiz oranı ile birlikte davalılardan
müştereken ve müteselsilen tahsili yönünde hüküm kurulmasının talep edildiği,
davacı … …’nun, uğradığı zarara ilişkin iddialarını, Tasarruf Mevduatı
Sigorta Fonu Denetim Daire Başkanlığı’nın 27.04.2011 tarih, R-2 R-2 sayılı raporundaki
tespitlere dayandırdığı, bu kapsamda, … Denetim Daire Başkanlığı’nın 27.04.2011 tarih,
R-2 R-2 sayılı raporunda yapılan tespitler ve eki belgelerin, bilhassa muhasebesel, finansal
ve bankacılık yönünden değerlendirilmesi neticesinde; davaya konu faturaların bedelleri ile ilgili olarak, iade alındığı iddia edilen bedeller için;
…’ın bu paraların “kasa açığını kapatmak için” kullanıldığını, …’in ise “bazı avansların kapatılması için” kullanıldığını beyan ettiği; gerek “kasa
açığı” gerekse “bazı avansların kapatılması” ifadelerinin genel bir tabir olarak
nitelendirilmekte olup, dosyaya sunulan delillerden iade alındığı belirtilen bu paraların
nerelerde kullanıldığının açık bir şekilde tespit edilemediği gibi, faturaları düzenleyen
firmadan gerçekten bir para iadesi alınıp alınmadığının da açık bir şekilde tespit
edilemediği; bu haliyle de, davaya konu faturalar yönünden davacı şirketin zarara uğradığı
yönünde de herhangi bir tespit yapılamadığı; R-2 R-2 sayılı raporda, davaya konu faturalara karşılık ödenen bedeller ile ilgili
olarak, firma yetkilisinin söz konusu anaparayı gerçekten bankadan çekip çekmediği,
çekmiş ise hangi tarihte çektiği ve işbu anaparayı hangi tarihte …’a teslim
ettiği, …’ın iade aldığı bu paraları hangi tarihlerdeki kasa açığını
kapatmak için kullandığı, kasa açığı miktarlarının ne kadar olduğu ve hangi
işlemlerden/harcamalardan kaynaklandığı ve hangi muhasebesel işlemler ile bu açıkların
nasıl kapatıldığı hususlarında muhasebesel incelemeye salih, kanaat izhar edilebilecek
somut bilgi-belgenin bu aşamada sunulmadığı,
R-2 R-2 sayılı raporda, davalı … Nakliyat firması yetkilisi …’un oğlu
…’un ise yazılı ifadesinin bulunmadığı, konu ile ilgili olarak R-2 R-2 sayılı
raporda “… … Denetçiliğimize 29.500,00-TL, 76.700,00-TL ve 88.500,00-TL tutarlı faturaların
karşılığı olmadığını ve hatıra binaen kesildiğini sözlü olarak beyan ettiği, bu hususun Denetçilikçe
tutanağa bağlandığı” belirtildiği; ancak firma sahibi …’un oğlu …
…’un davalı firma çalışanı olup olmadığı, yani …’un hangi sıfat ile
ifadesine başvurulduğu yönünde R-2 R-2 sayılı raporda herhangi bir açıklama/tespit
bulunmadığı; dolayısıyla …’un davalı firmanın işleyişini, belge düzenini,
firmanın müşterileri ile olan ilişkilerini vs. bilebilecek pozisyonda olup olmadığı tespit
edilmeden, yazılı bir beyanı olmadığı halde davalı firma ile ilgili beyanlarına ne
derece itibar edilebileceğinin tartışmalı olduğu, davaya konu faturalar ve/veya bu faturalara istinaden iade alınan tutarlar ile ilgili olarak
…’ın 27/12/2010 tarihli yazılı beyanında “paraları kendisinin iade
aldığı ve bu paraları da kasa açığını kapatmakta kullandığı” belirtildiği, aynı husus ile ilgili
olarak 23/06/2010 tarihli ifadesinde ise “kasa açığını kapattıktan sonra kalanını davalı …
…’a elden teslim ettiği şeklinde” şeklinde yazılı beyan verdiği, bu haliyle de, öncelikle
… Grubu Şirketleri İdari İşler ve Personel Müdürü …’ın
23/06/2010 tarihli ifadesi ile 27/12/2010 tarihli ifadesinin birbiriyle tam olarak
örtüşmediği; ayrıca, 23/06/2010 tarihli ifadesinde “kasa açığını kapattıktan sonra kalanını
davalı …’a elden teslim ettiği” şeklinde beyanı bulunmakla birlikte,
konuya muhasebesel olarak bakıldığında,
…’ın …’a para teslim ettiğine ilişkin herhangi bir teslim
tutanağı sunulmamış olduğu/dosyada bu hususlar ile ilgili herhangi bir bilgi-belgeye
rastlanmadığı, yine N. …’ın 27/12/2010 tarihli yazılı ifadesinde; 76.700,00-TL’lik fatura ile ilgili olarak verdiği beyanında mevcut kasa açıklarının kaynağının
yönetim kurulu başkanının, genel müdürün ve denetim kurulu üyelerinin seyahat
masrafları, iş avansları, … Bankası kredi kartı ve bunun gibi kalemlerden oluştuğunun
belirtildiği, dolayısıyla bu ifadesinden de, geri aldığını beyan ettiği paraların sadece
davalı şahısların özel harcamalarıyla ilgili kullanılmadığı, denetim kurulu üyelerinin
de bir kısım masrafları için kullanıldığının anlaşıldığı, R-2 R-2 sayılı raporda, ayrıca …’ın 27/12/2010 tarihli yazılı
ifadesinde; 76.700,00-TL’lik fatura ile ilgili olarak yaptığı açıklamalarında, “Mevcut kasa
açıklarının kaynağı yönetim kurulu başkanının, genel müdürün ve denetim kurulu üyelerinin seyahat
masrafları, iş avansları, … Bankası kredi kartı ve bunun gibi kalemlerden oluşmaktadır. Zaten
mevcut kasa açıkları denetim kurulu üyelerimiz tarafından bilindiği için şirkette fiili olarak kasa
sayımına asla gelinmemiştir. Kasa sayım tutanakları her zaman fiktif olarak onların talimatıyla
hazırlanır ve imzalanırdı.” şeklinde beyanda bulunulduğunun görüldüğü; bu haliyle de her
zaman fiktif olarak hazırlanıp imzalanmış olduğu belirtilen kasa sayım tutanaklarına göre,
“gerçek kasa açığının nasıl tespit edildiği”, “fiktif kasa açıklarının hangi muhasebesel işlemler
ile gerçek hale getirildiği ve/veya neden gerçek hale getirilemediği”; “şirketin hangi
kayıtlarına itibar edilmesi gerektiği” hususlarında dosyada somut bir bilgi-belge bulunmadan varlığı halinde, muhasebesel ve
finansal açıdan bakıldığında, mübrez belge ve anlatımlara nazaran, dosyanın içerdiği belge ve
bilgi yönünden bu evrede “şirketin herhangi bir zararının hesaplanamayacağı”, …’in 27/12/2010 tarihli yazılı ifadesinde 76.700,00-TL’lik fatura ile ilgili
olarak, “İlgili faturayı şirket merkezinde …’ın odasında firmanın sahibi …’un getirmiş olduğu fatura koçanından ben düzenledim” denildiği; söz konusu faturayı
tanzim eden firma yetkilisi … ise …’ye verdiği 23/12/2010 tarih
ve 26728 kayıt sayılı yazısında konu ile ilgili olarak; “faturaların genellikle kendisi tarafından
kesildiği, fakat firma dışında veya iş seyahatinde olduğu zamanlar, bazen yükün boşaltıldığı yerde
şoför tarafından veya hizmet verdikleri firmaların personeli tarafından, bazen de ödeme yapan firma
tarafından kesildiği, fatura üzerindeki farklı imzaların fatura koçanını taşıyan elemanlara ait olduğu
ve imzaların hepsinin firmalarının kabulünde olduğu” beyan edildiği görülmekle, bir faturanın, adına fatura tanzim edilen firmada kesilmesi ve
muhatap kısmına da adına fatura tanzim edilen firmanın kaşesinin basılması, ticari hayatta
karşılaşılabilen bir durum olup, bir faturanın bu şekilde kesilmesinin, muhasebesel
uygulamalar açısından meseleye bakıldığında, söz konusu faturanın gerçekliğine gölge
düşürecek bir durum olmadığı, öte yandan tüm bu tespitlere muhasebesel uygulamalar
cihetinden bakıldığında, söz konusu fatura ve üzerindeki imzaların fatura kesen firma
tarafından da kabul edildiği, bu anlamda, davaya konu faturaların gerek bedellerinin iade alınması, gerekse de bir kısım kasa
açıklarının ve/veya avansların kapatılmasında kullanılması hususlarında dosyada somut bilgi-
belge bulunmadığından bu aşamada davacının bu yöndeki iddiaları ile ilgili olarak açık bir
tespit yapılamadığı; bu haliyle/sunulu belgelere nazaran/ bu aşamada davacı şirketin herhangi bir zararının hesaplanamadığı anlaşılmış, bu itibarla davacı tarafın eldeki davada iddiasını ispat edemediği sonucuna varılarak açılan davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir. …Ceza Mahkemesi’nin … E. Sayılı dosyası kapsamında da, dosya kapsamında temin edilen raporlar ve yapılan yargılama sonunda, eldeki dosyanın davalıları … ve … hakkında cezalandırılmaları istemiyle açılan davada bu davalıların beraatine karar verilmiş olması dikkate alınarak, ve ayrıca hukuk hakiminin ceza hakiminin kusur tespiti ile bağlı olmaması ilkesi de dikkate alınarak, söz konusu ceza mahkemesi dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine gerek görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça davalılar aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Harçlar kanunu gereğince alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.891,30-TL’den mahsubu ile, fazladan yatan 2.711,40-TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin, kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar … ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 30.205,00-TL vekâlet ücretinin, davacıdan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır