Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/34 E. 2018/1034 K. 05.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/34 Esas
KARAR NO : 2018/1034
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ: 30/01/2014
KARAR TARİHİ: 05/11/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekilinin 30/01/2014 tarihinde vermiş olduğu dava dilekçesini özetle; 0811/2013 tarihinde davalı … yönetimindeki … plakalı araç,… sok. İstikametinden Nispetiye caddesine çıkmak isterken müvekkile çarptığını, çarpmanın neticesinde müvekkilin her iki ayağın kırıldığını, söz konusu trafik kazası neticesinde müvekkilin şikayeti üzerine, davalı sürücü … hakkında İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyası ile taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma suçundan dolayı kamu davası açıldığını, İstanbul CBS tarafından Adli tıp kurumundan müvekkilin sağlık durumuna ilişkin rapor aldırılmış olup, Adli Tıp kurumu söz konusu raporda kişinin yarlanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebileceği ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının ve çıkıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin ağır derecede olduğunu belirtmiştir. Davalılardan … … plakalı aracın sürücü olduğunu, diğer davalı … ise kaza tarihiyle itibariyle söz konusu aracın maliki olduğundan işleten sıfatıyla kusur aranmaksızın kaza sebebiyle oluşan zararlardan sorumluğu olduğunu, diğer davalı … A.Ş kazaya karışan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yapmış sigorta şirketi olduğunu, söz konusu araç … poliçe no ile davalı sigorta şirketi nezdinde 26/04/2013 ile 26/04/2014 tarihleri arasında sigortalandığını, müvekkil emlakçılık faaliyeti ile iştigal etmekte olduğunu, olay sonrasında her iki ayağının kırılmasından ötürü yaklaşık 3 aydır sokağa dahi çıkamadığını, mevcut sağlık durumu ile işini yürütmesinin mümkün olmadığını, bu sebepten ötürü çalışma gücünü geçici olarak kaybetmiş ve maddi zarara uğramış olduğunu, müvekkilin …Hastanesinde iki kez ameliyat olduğunu, ve bu ameliyatlara 1500-TL ve 650-TL olmak üzere toplam 2.150,00-TL ödediğini, müvekkilin kaza tarihinden itibaren aylık 600$ ödemek suretiyle bakıcı tuttuğunu, bu nedenlerden dolayı; davalıya ait … plakalı aracın trafik kaydına teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına, 5.000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini ve tahsiline, 10.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılar … ve …’ten müştereken ve müteselsilen tazmini ve tahsiline yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı … vekilinin sunmuş olduğu cevap dilekçesini özetle; dava dilekçesinde yer alan mesnetsiz iddiaların tümünü reddetmekle huzurdaki davanın reddini talep ettiklerini, dosyada trafik kaza tespit tutanağının mevcut olmadığını, böyle bir tutanağın tutulmadığını, davaya konu trafik kazası davacının dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kusuru neticesinde vuku bulduğunu, mezkur kazanın gerçekleşmesinde müvekkil …’ya atfedilecek hiçbir kusur ve sorumluluğun mevcut olmadığını, kabul anlamına gelmemek şartı ile dava dilekçesinde iddia olunan 5.000-6.000-2.500-2.150-2.784 TL tutarındaki ödemelere ilişkin belgelerin taraflarına tebliğ edilmediği gibi işbu hususlara ilişkin beyan ve itiraz haklarının mahfuz tutmakta olduklarını ayrıca manevi tazminat olarak Yargıtay’ın sapma göstermeyen içtihatlarına göre manevi tazminatın zenginleşme aracı olarak kullanılamayacağına dair ilke kararlarına da uygun düşmediğini kabul anlamına gelmemek kaydıyla herhangi bir kusur ve sorumluluğun olduğu kanaati hasıl olsa dahi talep edilen tazminat tutarından müvekkilin değil diğer davalı sıfatını haiz … A.Ş nin sorumlu olacağını, bu nedenle haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama masrafları ve ücreti vekaletin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesini özetle; Dava konusu kazaya karışan … plaka sayılı araç müvekkil şirket nezdinde … poliçe numarası ile 26/04/2013-26/04/2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkil şirketin sorumluluğu bedeni zararlarda 250.000,00-TL azami poilçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın kazanç kaybına ilişkin tazminat talebi karayolları mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında olmadığını, kazanç kaybına ilişkin tazminat talepleri müvekkil sigorta şirketi tarafından tanzim edilen karayolları mali mesuliyet sigorta poliçesi kapsamında yer almadığını, müvekkil şirket sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın ardından kaza tespit tutanağı düzenlenmediğini, kaza sonrasında çizilen krokiden ve dosya kapsamından anlaşıldığı üzere; davacı yaya… 2918 sayılı karayolları trafik kanununda belirtilen yaya kusurlarından “araçlara ilk geçiş hakkını vermemek “kuralını ihlal ederek, yayaların yürümesine ayrılmış yolu kallanmadığını, taşıt trafiği tehlikeye sokacak şekilde taşıt yolunda yürümek suretiyle karşıya geçmeye çalışmış ve dava konusu kaza meydana geldiğini, dava konusu kazanın meydana gelmesinde müvekkil şirket sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmaması nedeniyle müvekkil şirket aleyhine ikame olunan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı vekili davacının, emlakçılık faaliyet ile iştigal etmekte olduğunu, aylık kazancının ortalama 5.000,00-TL/6.000,00-TL civarısnda olduğunu beyan ettiğini, davacı vekilinin, davacının gelirine ilişkin bu yöndeki beyanlarının resmi belge ile ispatlanması gerektiğini, açıklanan bu nedenlerle, davayı kabul anlamına gelmemek kaydı ile her durumda tazminat tutarına ilişkin yapılacak aktüer incelemesinde davacının aylık ücret tutarına ilişkin SGK kayıtları dikkate alınması gerektiğini, taraflar kusur durumunun belirlenmesi için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesine gönderilmesini, maluliyet tespiti için ATK … İhtisas dairesine gönderilmesini, belirlenecek maluliyet oranları ile birlikte maluliyet hesabının Hazine Müsteşarlığı tarafından belirlenen aktüer tarafından yaptırılmasına, kazanç kaybına ilişkin talebinin reddine, dava konusu kaza nedeniyle şartların varlığı h alinde sigortalı araç işletenine ve sürücüsüne rücu hakkının saklı tutulmak kaydı ile davanı reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
03/05/2017 Tarihli Kusur Bilirkişi raporuna göre; olay mahalli … cad. İle Kasımpatı sokağın oluşturduğu kontrolsüz T kavşağı olup Nisbetiye caddesi tek yönlü ve iki şeritlidir. Olayla gili olarak Trafik kazası tespit tutanağı tanzim olunmamıştır. Basit bir kroki çizilerek sağa dönüş yapmakta olan aracın sol ön köşesi ile yayaya çarptığı işaretlenmiştir. İstanbul … Sulh Ceza Mahkemesinin olay yerinde yaptığı keşiften sonra rapor tanzim eden Dr. … kaza noktasına 60. M yakın mesafede yaya geçidi olmasına rağmen burayı kullanmayan davacı yayanın asli kusurlu, seyri sırasında seyir yönünü kontrol etmeyen, yayaya çarpmamak için gereken tedbirleri almayan davalı sürücünün ise tali kusurlu olduğunu, bildirmiştir. Olay yerinde daha sonra yapılan keşifte ise İTÜ’den bilirkişi heyeti tarafların eşit derecede ve asli kusurlu oldukları kanaatini bildirdiklerini, taşıt yolunun karşı tarafına geçmek isteyen yayaların taşıt yolunu yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkışları dışında herhangi bir yerden geçmeleri yasak olduğunu, yayalar geçitlerde veya kavşaklarda güvenlikleri açısından yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almak zorundadırlar. Olayda davacı yaya kavşakta geçiş yapmak istemekle beraber yolu kontrol edip yola girerken karşıdaki sokaktan gelip ve sağa dönmek üzere olan aracı yeterince dikkate almadığı, dönen araç nedeniyle yol içinde duraladığı, ancak aracın dönüş alanı içinde kaldığı, geçişini yakın mesafede bulunan ışıklı yaya geçidinden yapmadığı, dikkatsiz ve tedbirsiz hareket ettiği için tali ve önemli oranda kusurlu olduğunu, davalı sürücü …’nun %60 oranında kusurlu olduğunu, davacı yaya…’in %40 oranında kusurlu olduğu yönünde sonuç ve kanaat bildirilmiştir.
Taraf kusur durumunu bakımından çelişki hasıl olması üzerinde mahkememizce dosya ATK ‘ya gönderilmiş, ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından; “A)Davalı sürücü … sevk ve idaresindeki aracı ile sağa doğrultu değiştirme manevrasıyla … Caddesine katılmak istediği sırada hareket alanına ilişkin gerekli/yeterli kontrolleri yapmadığı, istikametine göre sol tarafından kaplama girip karşıdan karşıya geçmekte olan davacı yayaya ilk geçiş hakkını vermeden kontrolsüzce dönüş manevrasını sürdürmesi neticesi meydana gelen olayda asli derecede kusurludur. B)Davacı yaya… karşıdan karşıya geçişini; olay mahalli yakınında bulunan yaya geçidini kullanarak yapması gerekirken bu hususa riayet etmediği, kavşak mahallinde araçların seyir durumlarını dikkate almadan kendi can güvenliğini tehlikeye atacak şekilde kontrolsüzce karşıdan karşıya geçişini sürdürmek istemesi neticesi meydana gelen olayda tali derecede kusurludur. A)Davalı sürücü …’nun % 60 ( yüzde altmış ) oranında kusurlu, B)Davacı yaya…’in % 40 ( yüzde kırk ) oranında kusurlu olduğu” şeklinde tespit içeren rapor mahkememize gönderilmiştir.
Maluliyete dair İstanbul ATK … İhtisas Dairesi tarafından; “… doğumlu…’in 09.11.2013 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve meslek grup numarası bildirilmemekle Grup 1 kabul olunarak: Gr 1 XII (32a…..1) A %5,E cetveline göre %6.1 (yüzdealtınoktabir) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 4 (dört) aya kadar uzayabileceği” şeklinde tespit yapılmıştır.
Maddi tazminat talebi bakımından; davacının bu kaleme konu taleplerinden feragat etmiş olması nedeniyle tüm davalılar bakımından davanın feragat ve davalı sigorta şirketinin teminat limiti, davalıların müşterek ve müteselsilen sorumluluğu, sigorta şirketince yapılmış ödemeyle maddi tazminat talebi bakımından davacının tatmin olduğu sebepleriyle reddine karar vermek gerekmiştir. Nitekim Yargıtay …Hukuk Dairesi … Esas, … Karar sayılı ilamında “Çekişmeli yargıda kural olarak “tasarruf ilkesi” geçerlidir ve taraflar dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Bu suretle davaya son verilebilmesinin bir yöntemi davadan feragattir ve anılan kurum Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 307 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm kesinleşinceye kadar kullanılabilen bir hak niteliğindeki feragat, davacının istem sonucundan vazgeçmesi olup, kesin hükmün hukuki sonuçlarını doğurmaktadır. Geçerliliği için davalının rızasına veya mahkemenin kabulüne gerek olmayıp, bu konudaki tek taraflı irade beyanının mahkemeye ulaşması yeterlidir. Mahkemece, yalnızca, feragatin gerçekten anılan anlamı içerip içermediğinin ve yasal yönteme uygun yapılıp yapılmadığının araştırılması ve koşullar gerçekleşmişse feragat nedeniyle davanın reddi yönünde hüküm kurulması gerekmektedir. Diğer taraftan, davacı tarafından feragat bildirimi yapıldıktan sonra mahkemece henüz buna dayalı olarak karar verilmemiş olsa da, feragatten dönülemez. Davacının bu tür durumlarda, hata, hile veya ikrah nedeniyle feragatin geçersiz olduğunu aynı davada ileri sürebilme veya feragatin feshi için ayrı bir dava açabilme hak ve olanağı bulunmaktadır. Feragatin kesin hüküm oluşturma etkisi maddi anlamdadır ve feragat nedeniyle reddedilen dava, aynı konuda, aynı taraflar arasında ve aynı dava sebebine dayanılarak yeniden açılamaz.” görüşüne yer verilmiştir.
Manevi tazminat talebi bakımından;2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. Maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1 maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir. TBK’nun 49. maddesinde “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” hükmü düzenlenmiştir.
Araç işletenin tehlike sorumluluğu bakımından; Yargıtay …Hukuk Dairesi Esas No: …, Karar No: … ve 20.4.2017 tarihli kararında “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları, korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğunun bir kusur sorumluluğu olmayıp, sebep sorumluluğu olduğu; böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu, öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (EREN Fikret, Borçlar Hukuku, 9. B, s. 631 vd.; KILIÇOĞLU Ahmet, Borçlar Hukuku, 10. B., s. 264 vd.).
2918 sayılı Kanunun 86. maddesinde ise, bu Kanun’un 85. maddesinde düzenlenen sorumluluktan kurtulma ve sorumluluğu azaltma koşullarına yer verilmiştir. Bu düzenlemelere göre, araç işleteni veya araç işleteninin bağlı bulunduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulabilecek; sorumluluktan kurtulamayan işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi ise kazanın oluşunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilecektir. ” Manevi tazminat talebinin hasım olarak devam olunduğu davalılar … ve…bakımından aracı süren …’in kazanın meydana gelmesine %60 kusurlu olması sebebiyle işleten olan …’ın da manevi tazminattan sorumlu olduğu, sorumluluğun ortadan kaldıran bir sebebin de dosya kapsamında bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı vekili aşamalarda davalı sigorta şirketinin teminat kapsamında manevi tazminat klozu olduğu savunmasında bulunmuş ise de mübrez kasko poliçesi incelendiğinde ek sözleşme ilme manevi tazminatın teminat altında alınabileceği ancak buna dair bir ek sözleşmenin mübrez olmadığı ve varolan ZMMS ve İMMS poliçelerinde manevi tazminatın teminat kapsamında yer almadığı görülmüştür.
Manevi tazminat miktarı mahkememizce tayin edilirken; Yargıtay… Hukuk Dairesi Esas No:…, Karar No : 2017/9228 sayılı ilamında da belirtildiği üzere ” Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı BK. md. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, Türk Medeni Kanununun 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hükmedeceği öngörülmüştür.” Davalı sürücünün kusurunun %60 davacının ise %40 oranında olması, kaza sonucunda davacıda %6,1 oranında işgörmezlik oluşması, davacının 1958 doğumlu olup yaşı itibariyle bundan sonraki yaşamında karşılacağı maddi güçlükler hep birlikte değerlendirilerek ve davalı tarafın maddi durumu manevi tazminatın da zenginleşme aracı olmaması 6.000,00 TL tutarında manevi tazminat uygun bulunarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Maddi tazminat talepleri bakımından davanın tüm davalılar için feragat sebebiyle REDDİNE,
2-Manevi tazminat talebinin Kısmen KABUL, Kısmen REDDİ ile, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve Mehmet’ten kaza tarihi olan 08.11.2013 tarihinden itibaren yasal faiziyle beraber alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin 4.000,00 TL bakımından yerinde görülmeyen talebin REDDİNE,
3- Alınması gereken 409,86-TL nisbi ilam harcından peşin alınan 51,24-TL harcın mahsubu ile eksik kalan 358,62-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA,
Davacının ilk dava açılırken peşin olarak yatırdığı 51,24-TL harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 29,60-TL, 800,00-TL bilirkişi ücreti, 222,90-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.052,50-TL’nin red ve kabul oranına göre 420,80-TL ‘nın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
6-Davalının yaptığı 13,93-TL vekalet harç ve pul gideri, 61,00-TL posta gideri olmak üzere Toplam, 74,93-TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre 49,95-TL ‘nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
7-Davalılar kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 2.180,00-TL ücreti vekaletin davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
8-Davacının HMK 120 madde gereğince yatırdığı gider avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
Dair;taraf vekilleri yüzüne karşı,, kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı.
Katip
E-İMZALIDIR
Hakim
E-İMZALIDIR