Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/261 E. 2023/440 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/261
KARAR NO :2023/440

DAVA:Tazminat
DAVA TARİHİ:20/08/2014
KARAR TARİHİ:04/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; taraflar arasında 04/07/2012 tarihinde alt yüklenicilik sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme kapsamında tarafların, müvekkili şirketin 31/12/2011 tarihli sipariş teklifi doğrultusunda 27.750 adet …(karakutu) adlı ürünün müvekkili şirket tarafından üretilerek, taahhütnamede belirtilen tarih aralıklarında davalıdan gelecek sipariş talepleri doğrultusunda davalıya teslimi hususunda anlaşmış olduklarını, sipariş konusu ürünlerin adedinin 449,00-USD+KDV olduğunu, sözleşme bedeli toplamının 12.459.750,00-USD+KDV olduğunu, davalı tarafın, müvekkili şirketi sözleşme konusu ürünlerin anakartını(mainboard) … … ticaret unvanı olan …’nun Almanya merkezinden satın almak zorunda bıraktığını, davalı tarafın, sipariş bedellerinin ve diğer projelerdeki işler kapsamında yapılacak satın almaların teminatı olarak, müvekkili şirket tarafından … Almanya’ya 1.000.000,00-USD tutarında teminat mektubu verilmesini zorunlu kıldığını, bu doğrultuda müvekkili şirket tarafından teminat mektubunun … Almanya’ya verildiğini, mektubun 20/07/2015 tarihine kadar uzatıldığını, söz konusu uzatmaların, davalı şirketin sözleşmeden doğan siparişlerini satın alacağı için yapıldığını, ancak halihazırda gelinen aşamada davalı şirket tarafından dava konusu ürünlerin satın alınmayacağının bildirilmesi üzerine bu davayı açmak zorunda kaldıklarını, yine sözleşme hükümleri kapsamında müvekkili şirket tarafından davalı şirkete 300.000,00-USD tutarında kati teminat mektubu verildiğini, sözleşme konusu …(karakutu) adlı ürünün, tamamen davalının talebi üzerine üretilecek bir ürün olup, dünyada eşi benzeri olmayan ve daha önce üretilmemiş bir cihaz olduğunu, sözleşme konusu ürünün tüm araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin müvekkili şirket tarafından yapıldığını ve aynı zamanda ürünün komponent adı verilen parçalarının tedariği için Avrupa’ya ve uzak doğuya seyahatler yapıldığını ve buralardan ürün parçalarının tedarik edileceği firmalar ile görüşmeler yapıldığını, ürünün, Avrupa Birliği ve TSE standartlarına uygunluğunu sağlamak ve gerekli tescil ve lisansları almak için gerek yurt içinde gerekse yurt dışında laboratuvarlarda testlerinini yaptırıldığını ve ürünün teknik şartnamesinde zorunlu kılınan sertifikaları almak için gerekli tüm maliyetlere katlanıldığını, ancak davalı şirketin, 2012 Eylül ayı içerisinde sipariş adetini revize etmek istediğini ve hem ürün özelliklerinde değişiklik, hem de ürün adetinde değişiklik yaptığını, bu süreçte ürünün adının da …(karakutu) iken sevure sing(güvenli imza) olarak değiştirdiğini, iş sahibi olan şirketin hakim durumunu kötüye kullanarak 27.750 adet ürün siparişini 10.000 adet ürün olarak değiştirdiğini ve müvekkili şirketi bu yönde teklif vermek zorunda bıraktığını, müvekkili şirketin 10 aydır yaptığı masrafların karşılığını bir nebze de olsa sağlayabilmek adına 13/09/2012 tarihinde 10.000 adet ürün için yeni bir teklif verdiğini, bu teklifte ürün özellikleri değiştiği ve davalının talebi ile daha üst ve maliyeti yüksek bir ürün modeline geçildiği için birim fiyatın 499,00-USD olarak revize edildiğini, sözleşme bedelinin 12.459.750,00-USD+KDV iken 4.999.000,00-USD+KDV olarak yarısından daha fazla olacak şekilde düşürüldüğünü, davalı şirketin 20/09/2012 tarihli e-mail ile 10.000 adetlik siparişin tarihlerini de belirterek, hangi tarihlerde sipariş formu gönderileceğini müvekkili şirkete bildirdiğini, buna göre davalı şirketin 10/11/2012’de 2.000; 25/11/2012’de 2.500; 10/12/2012’de 2.500; 25/12/2012’de ise 2.500 cihaz almayı taahhüt ettiğini ve bu ürünlerin ivedilikle üretilerek teslim edilmesi için müvekkili şirkete sürekli ve yoğun bir şekilde baskı yaptığını, ancak sözleşme süresi boyunca davalı şirketçe müvekkili şirkete 17/09/2012 tarihinde 1.000; 19/10/2012 tarihinde 2.500; 18/02/2013 tarihinde ise 2.500 adet olmak üzere sadece 3 adet sipariş formu gönderildiğini, bu sipariş formlarının toplam adedinin 6.050 ve toplam bedelinin ise 3.018.950,00-USD olduğunu, yani davalı şirketin 10.000 adetlik taahhüdüne de uymadığını, geri kalan 3.950 adet kesin siparişini bugüne kadar vermeyerek sözleşmeyi ihlal ettiğini, davalının kusuru nedeniyle müvekkili şirketin mal varlığında azalma oluştuğunu, tüm bunların yanı sıra, dava konusu projenin, avuçiçi damar okuma yöntemi ile kimlik doğrulama projesi olarak davalı şirket tarafından üretildiğini ve SGK ile yapılan anlaşma gereğince münhasıran davalı şirket tarafından özel hastanelere satıldığını, sözleşmede müvekkili şirketin dava konusu ürünleri başkaca firmalara satması ve benzer projelerde kullanmasının da yasaklandığını, dolayısıyla müvekkili şirketin sözleşme konusu ürünleri satabileceği başka bir alıcı veya SGK ile doğrudan doğruya irtibata geçme hakkı bulunmadığını, şirketin zararının sadece davalı tarafından satın alınmayan 3.950 adet ürünle sınırlı olmadığını, söz konusu girilmeyen projelerle ilgili zararlara ilişkin dava açma haklarını da saklı tuttuklarını, müvekkilinin süreç boyunca teslim alınmayan ürünlerin finansal maliyetleri ile depolama ve bakım masraflarına da katlanmak zorunda kaldığını belirterek, tüm bu nedenlerle öncelikle ve ivedilikle davalı şirkete verilen 1.000.000,00-USD ve 300.000,00-USD bedelli teminat mektuplarının tazmininin önlenmesi için teminat aranmaksızın ihtiyati tedbir kararı verilmesini; neticeten 27.750 adet olarak imzalanan sözleşmenin 10.000 adet ürün olarak değiştirilmesi sebebiyle 17.750 adet üründen doğan 7.969.750,00-USD zarar, 10.000 adet olarak kesin siparişi verilen ürünlerden teslim alınmayan 3.950 adet üründen doğan 1.971.050,00-USD zarar, araştırma geliştirme maliyetleri, geç teslim alınan ürünlerin nakliye ve depolama masrafları ile fatura tarihinden itibaren 60 günlük ödeme vadesi sonrasında yapılan ödemelere uygulanacak reeskont faizi ve davalının geç ödemesi sebebiyle müvekkili şirket nezdinde doğan diğer zarar ziyan bedelleri, sipariş formu gönderilmeyen 3.950 adet ürünün finansal maliyetleri, komponentlerinin tedarik ve depolama masrafları, davalıya yapılan noter ve seyahat masraflarının 20/09/2012 tarihli yazısında belirttiği tarihlerdeki ürün teslim alma tarihlerinden itibaren hesaplanmasını ve bilirkişi marifetiyle hesaplama yapılarak müvekkili şirketin, davalının kusuru nedeniyle 04/07/2012 tarihli sözleşmeden doğan tüm zarar ve ziyanın, zararın ortaya çıktığı günden itibaren uygulanacak reeskont faizi ile beraber taraflarına ödenmesini talep etmiş, 08/02/2023 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 2.325.839-USD olarak belirtmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının vermiş olduğu 1.000.000,00-USD bedelli teminat mektubunun, dava konusu sözleşme tahtında verilmiş bir teminat mektubu olmadığını, davacı firmanın, tamamen kendi inisiyatifinde olmak üzere, müşterilerine sunacağı nihai ürünler açısından … Almanya’dan ara ürün satın almakta olduğunu, söz konusu teminat mektubunun, davacı firmanın … Almanya’dan kendi tasarrufundaki farklı müşterileri için yapacağı üretim ve satışlar için temin ettiği malzeme ve ürünlerin bedellerinin ödenmesinin garantisi olarak verdiği bir teminat mektubu olduğunu, 300.000,00-USD bedelli mektubun ise, dava konusu alt yüklenici sözleşmesi kapsamında davacı firmanın edimlerini tam olarak yerine getirmesine; halen yürürlükte olan sözleşmenin tam olarak uygulanmasına ve davacının satmış olduğu ürünlere yönelik garanti yükümlülüklerine ilişkin olarak alınmış bir teminat mektubu olduğunu, müvekkili şirketin davacıdan satın almış olduğu ürünlerin teknik niteliklerine uygun bir şekilde çalışacağının davacı tarafından garanti edildiğini, davacının, dava dilekçesi ekinde taraflar arasında İngilizce olarak yapılmış olan sözleşmenin Türkçe çevirisini dosyaya sunmuş ise de; söz konusu çeviride özellikle çok önemli noktaların ya Türkçeye hiç çevrilmediğini ya da yanlış çevrildiğini, sözleşmenin yeminli tercüman aracılığı ile Türkçeye çevrilmesini talep ettiklerini, davacı şirketin, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında, çeşitli projelerde müvekkili şirkete ürün veya hizmet üretimi, bakımı, onarımı vb. hususlarda destek vermekte olduğunu, müvekkili şirket tarafından sağlanan sistemleri satın alan müşterilerin özel hastane ve üniversite hastaneleri olduğunu, SGK’nın, hastaneler yerine alım taahhüdü veremeyeceği ve fiilen de vermediği için, projenin tasarlanma aşamasından beri SGK’nın veya projenin müşterisi olan üniversite ve özel hastanelerin müvekkili şirketten adet olarak herhangi bir satın alma taahhüdünün bulunmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin de davacı şirkete ve bu proje kapsamında sağlayıcı olan diğer alt yüklenicilerine herhangi bir üründen belirli bir adet alım yapacağını taahhüt etmediğini, projeye dahil olan şirketlerin, riskleri kendi açılarından değerlendirerek projeye dahil olma kararını kendi iradeleri ile almaları gerekmekte olduğunu, bu kapsamda davacı şirketin de bu şekilde karar aldığını, bu kapsamda davacı şirketin, toplam 27.750 adet ürün ve 449,00-USD+KDV birim fiyatını içerir 30/12/2011 tarihli teklifini müvekkili şirkete ilettiğini, teklifin kapak sayfasında belirtildiği üzere söz konusu teklifin hayata geçme koşulunun, müvekkili şirket ile SGK arasındaki projenin resmi olarak kabulü ile davacı ile müvekkil şirket arasında imzalanacak nihai sözleşme olduğu, davacı tarafından ilgili çalışmalara nihai sözleşmenin imzalanması ile başlanacağının kabul, beyan ve taahhüt edildiğini, ancak tek taraflı olarak hazırlanan bu teklif dokümanının, müvekkili şirket tarafından hiçbir zaman kabul edilmediğini, müvekkili şirketin bu yönde bir beyanının da bulunmadığını, elektronik postalarda, müvekkili şirketin sözleşme kapsamında sipariş edeceği ürünlere ilişkin olarak asla adet taahhüdünde bulunmayacağının beyan edildiğini ve yeni adetten bağımsız bir teklif talep edildiğini, 20/07/2012 tarihinde söz konusu proje için müvekkili şirket tarafından SGK’ya sunulan teklif ve taahhütnamelerin SGK tarafından onaylandığını, ancak davacı şirket tarafından adetten bağımsız teklif verme taleplerinin reddedilerek 10.000 adetlik yeni bir teklif sunulduğunu, söz konusu teklifte bu sefer ürün adedinin fiyatının 499,00-USD+KDV olarak belirlendiğini, bunun üzerine e-mail yoluyla tekrar adet taahhütlerinin olmadığının belirtildiğini, davacı tarafın ise yine e-mail yoluyla herhangi bir taahhüt verilmediği noktasında mutabık oldukları bildirdiğini, bu anlamda davacı tarafın da bu durumu ikrar ettiğini, 2012 Kasım ayında tarafların karşılıklı müzakeresi ve görüşmeleri neticesinde mutabakat ile son haline getirilen sözleşme eklerinin, müvekkili şirket avukatı tarafından davacıya gönderildiğini ve 06/11/2012 tarihinde davacı tarafından imzalandığını, projenin ilerleyen safhalarında, özel hastanelerden veya müvekkili şirketin distribütörlerinden sipariş alındıkça, davacı firmaya sipariş geçilerek ürün satın alındığını, ancak davacı tarafın, alt yüklenici sözleşmesinin sonradan imzalanan ve ayrılmaz parçası haline gelen eklerini delil olarak dosyaya sunmayarak mahkememizden gizlediğini, müvekkili şirket tarafından kabul edilmiş ne 27.750; ne de 10.000 adetlik bir teklif ya da bu yönde verilmiş bir taahhüt bulunmamakta olduğunu, davacı tarafın sözleşme konusu ürünlerin ana kartını … Almanya’dan almaya zorlandığına ilişkin iddialarına ilişkin bir delil bulunmadığını, davacı tarafın zarar taleplerinin haksız olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesi kapsamında, davalı tarafın sözleşme hükümlerine uymaması nedeniyle uğranılan zararın zararın tazmini talebine ilişkin bulunmaktadır.
Yargılama devam ederken …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/12/2015 tarihli, …sayılı kararıyla davacı şirketin iflasına karar verildiği, verilen kararın davacılar vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 19/04/2017 tarihli, 2016/2135 esas ve 2017/1179 karar sayılı ilamı ile onandığı, yine davacılar vekilince karar düzeltme talebinde bulunulması üzerine Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 14/01/2019 tarihli, 2017/2415 esas ve 2019/8 karar sayılı ilamı ile karar düzeltme talebinin reddine karar verilmesi neticesinde hükmün karar düzeltme sonunda 14/01/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmış, …. İcra Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyası kapsamında ikinci alacaklılar toplantısının yapılması beklenilmiş ve 16/03/2020 günü saat 15:00’te ikinci alacaklılar toplantısı yapıldığının anlaşılması üzerine Mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur.
Dava dosyası ilk olarak mahkememiz tekli hakimi tarafından görülmeye başlanmış olup, mahkememizin 01/02/2023 tarihli celsesinin 2 numaralı ara kararı ile; “Davacı vekillerine taleplerini ıslah etmek, artırılan değer üzerinden eksik harcı yatırmak bakımından 1 haftalık kesin süre verilmesine , aksi taktirde ıslah hakkı kullanılmamış sayılacağının ve bir daha bu yönde süre ve imkan tanınmayacağının davacı vekillerine ihtarına” karar verilmiş, davacı vekili 08/02/2023 tarihli ıslah dilekçesiyle davasını 2.325.839,00-USD’ye ıslah ederek 748.000,00-TL ıslah harcını ikmal etmiş, mahkememizin 13/02/2023 tarihli ara kararı ile, harçlandırılan dava değeri dikkate alınarak dosyanın heyete tevdiine karar verilmiş ve yargılamaya mahkememiz heyetince devam olunmuştur.
Mahkememizce 04/07/2012 tarihli alt tüklenici sözleşmesi ile ekleri ve çevirileri, … …’nin 12/07/2012 tarihli ve 1.000.000,00-USD bedelli teminat mektubu ve uzatım yazıları, … Anonim Şirketi’nin 27/07/2015 tarihli ve 300.000,00-USD bedelli teminat mektubu, tarafların ticaret sicili kayıtları, sipariş formları, gazete küpürleri, faturalar, SGK’ya verilen teklif ve taahhütnamenin onay kararı, marka tescil belgeleri, taraflar arasındaki e-posta yazışmaları, … teknik görüşü, tapoloji ve yaygınlaştırma süreci belgesi ve taraflarca sunulan uzman görüşü raporları dosyamız arasına alınmış, 5 kişilik bilirkişi heyetinden rapor, 5 kişilik farklı bir bilirkişi heyetinden rapor ve ek rapor temin edilmiştir.
Mahkememizce tüm dosya kapsamı hep birlikte değerlendirilmiştir. Buna göre; taraflar arasında 04/07/2012 tarihinde “Alt Yüklenicilik Sözleşmesi” başlığı altında eser sözleşmesi düzenlendiği, söz konusu sözleşme ile …(karakutu) adlı ürünün davacı şirket tarafından üretilerek, taahhütnamede belirtilen tarih aralıklarında davalıdan gelecek sipariş talepleri doğrultusunda davalıya teslimi hususunda anlaşmış oldukları görülmektedir. Söz konusu alt yüklenicilik sözleşmesi yapılmadan önce, davacı tarafça davalıya 30/12/2011 tarihli, ürünün teknik özellikleri, teslimat planı ve fiyat teklifi ile ilgili koşulların yer aldığı “… Teklif & Taahhütname” konulu bir teklif sunulmuş, söz konusu teklif başlığında da proje teklifinin hayata geçme koşulunun SSK tarafından projenin resmi kabulü ve karşılıklı olarak imzalanacak nihai sözleşme olduğu belirtilmiştir. Söz konusu teklif incelendiğinde, … ürününün teknik özellikleri, teslimat planı ve fiyat teklifi koşullarını kapsadığı görülmektedir. İsminden de anlaşılacağı üzere, söz konusu bir teklif olup, doğrudan davalıyı bağlayıcı bir yönü bulunmamaktadır. Zaten teklif başlığında da, teklifin hayata geçme koşulunun SSK tarafından projenin resmi kabulü ve karşılıklı olarak imzalanacak nihai sözleşme olduğu davacı tarafça belirtilmiştir. Söz konusu teklifte teknik özellikleri yer alan ürünün SSK tarafından uygun bulunması üzerine taraflar arasında sözleşme yapılması aşamasına geçilmiştir. Bu süreçte, taraflar arasındaki 04/07/2012 tarihli sözleşme henüz imzalanmadan önce, davalı şirket yetkilisi/satın alma müdürü … tarafından davacı şirket yetkilisi …’e gönderilen 14/06/2012 tarihli e-mail ile, Aralık 2011 sonunda iletilen teklifte davacı şirket tarafından adet referansı verildiği, söz konusu projede SGK tarafından kendilerine … adediyle ilgili bir taahhüt verilmediği için kendilerinin de davacı şirkete sipariş adedi konusunda bir taahhütte bulunamayacakları, adetten bağımsız teklif talep ettiği anlaşılmaktadır. Söz konusu e-mail içeriği dikkate alındığında, davalı şirketin, davacıdan herhangi bir adet taahhüdü altına girmek istemediği açıktır. Söz konusu e-mail gönderildikten yaklaşık 20 gün sonra taraflar arasında 04/07/2012 tarihli alt yüklenicilik sözleşmesi düzenlenmiştir. Sözleşme içeriği incelendiğinde de, davalı şirket tarafından, davacıdan adet olarak ürün alımına ilişkin herhangi bir taahhütte bulunulmadığı görülmektedir. Sözleşme yapıldıktan sonra da davalı tarafından davacı tarafa gönderilen tüm e-maillerde, davacıdan adetten bağımsız olarak fiyat verilmesi, ancak bu durumda mutabık kalacakları talep edilmiş bulunulmaktadır. Hatta, davacı şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket yetkilileri … ve …’e gönderilen 13/09/2012 tarihli e-mailde, davalı tarafından herhangi bir adet verilmediğinde mutabık oldukları belirtilmiştir. Yine 25/09/2012 tarihinde davacı şirket yetkilisi … tarafından davalı şirket yetkililerine gönderilen e-mailde, davalıdan gelen talep doğrultusunda adetten bağımsız teklif gönderdiklerinin bildirildiği görülmektedir. Sonrasında taraflar arasında 06/11/2012 tarihinde, bedele ilişkin sözleşme Ek’lerinin imzalandığı, bu belgede de davalı tarafından bir alım taahhüdünde bulunulmadığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşmeler, gönderilen e-mail içerikleri dikkate alındığında, davalı tarafından, davacıdan adet olarak herhangi bir ürün alımı taahhüdü altına girilmediği açıktır. Davalı şirket yetkilisi …tarafından, davacı şirkete gönderilen 12/07/2012 tarihli e-mailde, “şimdi malesef bu kadar büyük bir değişikliği biz değil SGK kabul etmez” şeklinde bir ifade kullanılmışsa da, bu ifadeden, davalı tarafın, adet itibariyle bir alım taahhüdü altına girdiği sonucunu çıkarmak mümkün bulunmamaktadır. Zira, bu e-mailden yaklaşık 1 ay önce 14/06/2012 tarihinde davalı tarafça davacıya gönderilen e-mail ile, adetten bağımsız teklif verilmesi talep edilerek, davalı şirket tarafından herhangi bir adet taahhüdü altına girilmek istenmediği davacı tarafa bildirilmiş, yine 04/07/2012 tarihinde yapılan sözleşmede de davalı tarafından adet bazında herhangi bir alım taahhüdü altına girilmemiştir. Yine, 12/07/2012 tarihli mail de belirtilen değişikliğin ne olduğu da açık değildir. Ayrıca davalı tarafından davacıya gönderilen 20/09/2012 tarihli e-mailde, tarihler belirtilerek deadline forecast tarihleri olarak öngörülen tarihlerde toplam 9.500 adet ürün alımı öngörüsünde bulunulmuşsa da, e-mail içeriğinde de belirtildiği üzere bu bir öngörüden ibaret olup, davacıdan kesin olarak alınacak bir ürün adet taahhüdü içermemektedir. Kaldı ki bu tarihten 4 gün sonra 24/09/2012 tarihinde davalı tarafından davacı tarafa gönderilen e-mailde, yine davacıdan adetten bağımsız fiyat teklifi talep edilmesi karşısında, davalının 20/09/2012 tarihli e-mail ile de herhangi bir adet ürün alım taahhüdü altına girmediği açıktır. Bu itibarla, davacı tarafça, davalı tarafından kendilerine ürün alım taahhüdünde bulunulmasına rağmen, bu taahhütlere uyulmayarak, davacı şirketin farklı sebeplerle zararına hareket edildiği, bu anlamda uğranılan maddi zararların tazmini talebinde bulunulmuşsa da, mevcut deliller kapsamında davacının bu iddiasını ispat edemediği sonucuna varılarak, açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Dava, eser sözleşmesine dayalı olarak uğranılan maddi zararın tazmini talebine ilişkin bulunmaktadır. Eser sözleşmelerinden kaynaklanan davaların belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün bulunmamaktadır. Bu anlamda açılan dava kısmi bir dava niteliğindedir. 6098 Sayılı TBK’nun 146. maddesi gereğince, eser sözleşmelerinden doğan davalar 10 yıllık zamanaşımına tabu bulunmaktadır. Eldeki dava tarihi 20/08/2014’tür. Yargılama devam ederken …. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30/12/2015 tarihli, …sayılı kararıyla davacı şirketin iflasına karar verildiği, verilen kararın 14/01/2019 tarihinde kesinleştiği, …. İcra Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyası kapsamında ikinci alacaklılar toplantısının 16/03/2020 tarihinde yapıldığı anlaşılmıştır. 2004 Sayılı İİK’nun 194/1. maddesi; “Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir.” hükmünü, aynı kanunun 194/2. maddesi de; “Dava durduğu müddetçe zamanaşımı ve hakkı düşüren müddetler işlemez.” hükmünü içermektedir. Buna göre, davacı şirketin 30/12/2015 tarihinde iflasına karar verilmesi ile ikinci alacaklılar toplantısının yapıldığı 16/03/2020 tarihinden 10 gün sonrası olan 26/03/2020 tarihleri arasında zamanaşımı süreleri duracağından, davacının davasını ıslah ettiği 08/02/2023 tarihi itibariyle, alacağın zamanaşımına uğramadığı dikkate alınarak, davalının, ıslah talebine karşı yaptığı zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı tarafça açılan davanın REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90-TL karar ve ilam harcının, davacı tarafından yatırılan 426,95-TL peşin harç ve 748.000,00-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 748.426,95‬-TL’den mahsubu ile fazladan yatan 748.247,05‬-TL’nin, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin, kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafından yapılan 6,40-TL vekalet harcı ve 50,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 56,40-TL yargılama giderinin, davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı taraf, maddi tazminat talebiyle açılan davada kendini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi AAÜT 13/4. maddesi gereğince belirlenen 9.200,00-TL vekâlet ücretinin, davacı taraftan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince, davacı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının, kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde, mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere her hangi bir Asliye Ticaret Mahkemesine verilecek bir dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde İSTİNAF kanun yolu açık olmak üzere oy birliğiyle verilen karar, açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır