Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1535 E. 2019/996 K. 17.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1342
KARAR NO : 2019/998

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 06/11/2014
KARAR TARİHİ : 17/12/2019

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …A.Ş’nin araç maliki, …’un sürücüsü bulunduğu, diğer davalı sigorta şirketine … poliçe numarası ile sigortalı bulunan … plakalı aracın 16/12/2013 tarihinde müvekkiline çarparak yaralanmalı trafik kazasına neden olduğunu, müvekkilinin olaydan sonra uzun süre hastanede tedavi gördüğünü, maddi ve manevi olarak zarara uğradığını, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000.-TL maddi ve 70.000.-TL manevi zararın kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ücreti vekalet ve yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

S A V U N M A :
Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın maluliyet için şahıs başına kaza tarihi itibariyle 250.000.-TL’sine kadar azami sorumluluk hadleri ile müvekkili şirkete sigorta ettirildiğini, davacının geçici ve sürekli iş göremezlikten doğan maddi zararlarına ilişkin tazminat talebi bakımından müvekkilinin kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduğunu, davacının maluliyet oranının tespiti bakımından Adli Tıp Kurumundan rapor alınması gerektiğini, davacının manevi tazminat talebini müvekkiline yöneltmesinde yasal isabet bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacının kaza tarihinden itibaren değil ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunabileğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı …A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan araç sürücüsünün müvekkilinin işyerinde şöför olarak çalıştığını, zararın hizmetin ifası sırasında gerçekleşmediğini,…’un olay günü mesai bitiminde aracı müvekkili şirkete teslim etmediğini ve bir trafik kazasına karıştığının ertesi gün mesai başladıktan sonra anlaşıldığını, bir yaralının olduğu anlaşıldığından da karakola giderek ifade vermesinin sağlandığını, kaza sırasında…’un müvekkilinin emir ve talimatı altında verilen bir işi yerine getirmediğini, müvekkilinin olayda herhangi bir kusuru bulunmadığını, işveren sıfatı ile de sorumluluğu bulunmadığını, davacının maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından olayda kendi kusurunun bulunup bulunmadığının da araştırılması gerektiğini, maluliyetin varlığı, sürekli olup olmadığı ve oranının da Adli Tıp Kurumunca yapılacak incelemeyle belirlenmesi gerektiğini, davacının manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalı… vekili yasal cevap süresinin bitiminden sonra verdiği cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın kaskolu olup, kasko poliçesi manevi tazminatı kapsadığından kasko şirketinin de davaya dahil edilmesi gerektiğini, davacının trafik lambalarına dikkat etemesi neticesinde kazanın meydana geldiğini, davacının adli tıp kurumundan maluliyetin derecesi ile ilgili rapor alınması gerektiğini, davacının manevi tazminat talebinin fahiş olup, meydana gelen kazayı zenginleşme aracı olarak kullanmak istediğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

G E R E K Ç E :
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki, taraf sıfatı ve diğer dava şartları açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca diğer dava şartlarının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Davaya konu somut olayda, davalı …’in araç maliki (işleten), davalı…’un sürücü ve diğer davalı … A.Ş.’nin de, kazaya karışan davalı…’e ait aracın, kaza tarihi itibariyle ZMMS sigorta şirketi olduğu anlaşıldı.
Dava, trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ATK’dan maluliyet raporu ile bilirkişi heyetinden Aktüer ve Kusur raporları alınmıştır.
Somut olayda hukuki ihtilaf, davacının kaza nedeni ile sürekli maluliyetinin bulunup, bulunmadığı, varsa oranı, tarafların kusur durumu ve buna göre davacının talep edebileceği maddi ve manevi tazminatın ne olduğu noktasında toplanmaktadır.
Davacının İşgörmezlik Oranı: Davacının kaza sonrası tedavi gördüğü tüm sağlık kuruluşlarından getirtilen tıbbi belgeleri ile birlikte muayene olunarak aldırılan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı …İhtisas Kurulu’nun 29/03/2017 tarihli raporuna göre davacının kaza nedeni ile % 4.1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği geçici işgörmezlik süresinin olay tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği belirtilmiştir.
Taraflarca ATK… İhtisas Kurulu’ndan alınan maluliyet raporuna yapılan itirazlar sonucu dosya, ATK Genel Kuruluna gönderilmiş ve ATK Genel Kurulu tarafından, 14/12/2017 tarihli rapor tanzim edilmiş olup, raporun incelenmesinde, davacının kaza nedeni ile % 9,2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, geçici işgörmezlik süresinin olay tarihinden itibaren 6 ay olduğu belirtilmiştir.
Davacı yanın ATK Genel Kurulu raporunda tespit olunan iş gücü kaybı durumuna göre talep edebileceği tazminat olup olmadığı ve miktarı ile tarafların kusur oranının saptanması açısından, kusur uzmanı Şükriye İyinam ve hesap uzmanı… marifetiyle dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır.
Alınan bilirkişi raporuna göre;
Kusur Oranı : Davalı şirkete sigortalı … plakalı otomobilin dava dışı sürücüsü…’un hatalı sevk ve idaresinin, tam ve takdiren %100 oranında etkili olduğu, davacı-yaya …’ın, etkili herhangi bir hatalı davranışının sabit görülmediği tespit edilmiştir.
Aktüer Hesap: Maluliyet oranı ve kusur durumuna göre yapılan hesaplamada, davacının geçici iş göremezlik maddi zararının 3.047,90 TL olduğu, davacının nihai ve gerçek sürekli iş göremezlik maddi zararının da 43.860,89 TL olduğu tespit edilmiştir.
Mahkememizce verilen 18/12/2018 tarihli ara karar gereğince; tarafların bilirkişi raporuna itirazlarının yanıtlanması ve varsa hesap hatalarının giderilmesi bakımında bilirkişilerden ek rapor alınmasına karar verilmiş, bilirkişi heyeti tarafından 03/05/2018 tarihli ek rapor tanzim edilerek mahkememize sunulmuş, raporun incelenmesinde özetle; “…davalı sürücü…’un hatalı sevk ve idaresinin, tam ve takdiren % 100 oranında etkili olduğu, davacı-yaya …’ın, etkili herhangi bir hatalı davranışının sabit görülmediği, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik maddi zararının kalmadığı, davacının nihai ve geçek sürekli iş göremezlik maddi zararının 53.655,45 TL olduğu, temerrüt başlanğıcı olan 06.11.2014 dava tarihi ile yasal faiz talep edebileceği …” tespitleri yapılmıştır.
Davacı yan bilirkişi raporu doğrultusunda belirsiz alacak olan talebini yükseltmiş ve harcını yatırmıştır.
Tüm bu açıklamalar ışığında yapılan değerlendirmede de;
Davacının maddi tazminat istemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Davacı vekili 09/12/2019 tarihli dilekçesi ile sadece davalı … A.Ş. yönünden maddi tazminat talep ve haklarından feragat ettiklerini, yapılan ödeme sonucu diğer davalılar yönünden de maddi tazminat kısmının konusuz kaldığını ve bu davalılar yönünden de karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini ve dava tarihindeki haklılıkları sabit olduğu için de karşı taraflarlar lehine masraf ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini, davalı sigorta şirketi de, feragat halinde karşı taraftan vekalet ve yargılama gideri talepleri olmadıklarını beyan etmiştir.
Bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davaya konu maddi tazminat istemlerine ilişkin davadan, davacı yan ile davalı … A.Ş arasında anlaşma sağlanarak feragat edilmiş ve bu şekilde adı geçen davalı ile Karayolları Trafik Kanunu 85. Maddesi kapsamında müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunan diğer davalılar açısından da Türk Borçlar Kanunu’nun 166. Maddesi kapsamında maddi tazminat taleplerinin konusuz kalması sağlanmıştır.
Davacının Manevi tazminat istemine ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Manevi zarar kavramı; hukuka aykırı bir fiil sonucu kişinin şahıs varlığında (kişisel değerlerinde) uğradığı kayıpları ifade eder. Başka bir deyişle manevi zarar, kişinin duygusal dengesini bozan, yaşama sevincini ve keyfini azaltan, panik, korku, dehşet, yas, öfke, iğrenme, elem, küçük düşme, utanç duyma, moralsizlik, tedirginlik, ümitsizlik, yalnızlık hissi, aşağılık hissi, hayal kırıklığı gibi olumsuz duygusal sarsıntılar ve fiziksel acılardır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi gereğince hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.
Duyulan üzüntünün, çekilen elem ve ızdırabın parasal bir değer ile ifade edilmesi mümkün olmadığı için manevi zararın bir miktar para ile giderilebileceğini söylemek de mümkün değildir. Ancak haksız fiilden doğan bedeni ve ruhi ızdıraplar için bir miktar tazminata hükmedilmesi en azından bu ızdırapların hafifletilmesine yardım edebilir. (TUZTAŞ, Hüseyin, Trafik Kazalarından Doğan Cismani Zararlar ve Tazminat Davaları, http://www.sevgipinari.org, s.8)
Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli ve tarafların kusur durumu da gözönünde tutularak, 6098 sayılı B.K.’nun 56. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, T.M.K’nın 4. maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 27/12/2016 tarih, 2014/13109 Esas, 2016/11967 Karar sayılı Kararı, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 27/12/2016 tarih, 2016/4703 Esas,2016/6597 Karar sayılı Kararı)
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olayı değerlendirdiğimizde de, mahkememizce görülüp karara bağlanan davada, davacı …’ın meydana gelen kaza sonucu yaralandığı ve maluliyetinin doğduğu ve bu haliyle de davacının manevi tazminat isteyebileceği, manevi tazminata ilişkin tüm koşullarının somut olayda gerçekleştiği, davacının yaşı, tarafların kusur, sosyal ve ekonomik durumları, davacının kaza sonrası uğradığı maluliyet oranı, maluliyetine bağlı olarak uğradığı manevi çöküntü ve paranın satın alma gücü ile tüm dosya kapsamı ve TBK’nın 56. maddesindeki özel haller de dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne ile 38.000,00-TL manevi tazminatın, sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-MADDİ TAZMİNAT BAKIMINDAN:
1/a-Davalı sigorta şirketi olan … A.Ş.’ye karşı açılan davadan feragat edildiğinden dolayı, davalı … şirketi bakımından davanın feragat nedeniyle REDDİNE,
1/b-Diğer davalılar bakımından dava bu şekilde konusuz kaldığından karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
2-MANEVİ TAZMİNAT BAKIMINDAN;
Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 38.000 TL manevi tazminatın davalılar …A.Ş ve…’dan kaza tarihi olan 16/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine,
3-Alınması gereken 2.595,78 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.212,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.383,23 TL harcın davalılar …A.Ş ve…’dan müştereken ve müteselsilen alınıp, Hazineye GELİR YAZILMASINA,
-Davacının peşin olarak yatırdığı 1.212,55 TL harç parasının davalılar …A.Ş ve…’dan müştereken ve müteselsilen alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
-Davacı tarafından ıslah harcı olarak yatırılan 179,85 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya İADESİNE,
4-Tarafların dava sonucundaki haklılık oranına ve harçtan davada kısmen de olsa haksız çıkan davalının sorumlu olması gerektiği prensibine göre yapılan oranlama uyarınca; başvuru harcı 25,20 TL, posta gideri 500,00 TL, Adli Tıp Fatura gideri 512,00 TL, bilirkişi ücreti gideri 800,00 TL olmak üzere toplam: 1.037,20 TL’nin 1559,98 TL kısmının davalılar …A.Ş ve…’dan müştereken ve müteselsilen alınıp, davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın oranlamaya göre davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı ile davalı … A.Ş karşılıklı talep etmediklerinden yargılama gideri ve ücreti vekalet konusunda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
6-Diğer davalılar yönünden davanın konusuz kaldığına karar verilmiş ve davacının da dava açmakta haklı olduğu anlaşılmış ise de, davalı vekilinin sigorta şirketine yönelik feragata ilişkin beyanı dikkate alınarak, davacı lehine, maddi tazminata ilişkin vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Davacı yan, manevi tazminat davasında kendisini vekil ile temsil ettirmiş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.700,00 TL nispi vekalet ücretinin, davalılar…ve …A.Ş ve…’dan müştereken ve müteselsilen alınıp, davacıya VERİLMESİNE,
8-Davalılar…A.Ş ve…, manevi tazminat davasında kendilerini vekil ile temsil ettirmiş ve davanın kısmen reddine karar verilmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesine göre hesaplanan, 4.800,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalılara VERİLMESİNE,
9-HMK 120. maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
10-HMK Yönetmeliğinin 58/1. maddesi gereğince taraflardan birinin talebi üzerine kararın ve hükmün taraflara tebliğe çıkartılmasına,
Dair; davacı ile davalı…A.Ş vekilinin yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd.maddeleri uyarınca; gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliyesi Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.

Katip

Hakim