Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1436 E. 2018/141 K. 01.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2014/1436
KARAR NO : 2018/141
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/12/2014
KARAR TARİHİ : 01/03/2018
Davacı tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacı vekili 04/12/2014 harç ikmal tarihli dilekçesi ile; müvekkili şirketin 201106017001 abone numaralı davalı … Dağıtım Şirketi abonesi olduğunu, davacı şirketin 2013/05-2014/09 dönemleri arasında davalı şirketten elektrik aldığını, belirtilen fatura dönemleri arasında müvekkili şirketin faturalarında Kayıp/Kaçak kulanım bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli ve sayaç okuma bedeli adı altında haksız tahsilatlar yapıldığını, davalı şirket ve davalı şirketi gibi diğer tüm elektrik dağıtım firmalarının elektrik faturalarına “K/K Bedeli ” adı altında yaklaşık %15 veya daha üzeri oranlarda kayıp/kaçak bedeli yansıtmakta olduklarını, nihai tüketici olan müvekkil şirketin faturalara yansıtılan kayıp-kaçak bedelinin hangi miktarda olduğunun apaçık denetleyebilmesi ve diğer kalem bedellerindeki hangi hizmetlerin karşılığında niçin bu bedelleri ödediğini bilmesi, şeffaflık ve hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından olduğunu, açıklanan bu nedenlerle her türlü fazlaya ilişkin dava talep ve ıslah hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketin elektrik faturalarına yansımış olan haksız, hukuksuz olarak alındığı emsal kararlar ile sabit olan kayıp/kaçak kullanım bedeli, dağıtım bedeli, iletim bedeli ve sayaç okuma bedellerinin davalıdan alınmaya başladığı tarihten bu yana tüm ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak taraflarına verilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili 28/01/2015 havale tarihli dilekçesi ile; elektrik faturalarında yer alacak tüm gelir kalemleri ile ilgili düzenleme yapma yetkisinin EPDK’da olduğunu EPDK’nın kararları düzenleyici işlemler olduğundan hem elektrik tedarikçilerini hem de aboneleri bağlamakta olduğunu, dava konusu bedellerin de EPDK’nın kurul kararıyla uygulamaya koyduğu gelir kalemleri olduğundan, müvekkilinin söz konusu bedelleri abonelerinin faturalarına yansıtmakla yükümlü olduğunu, aksi halde, müvekkiline karşı idari yaptırımlar uygulanacağını, bir an için dava konusu bedellerin tahsilinin EPDK kararı gereği yasal zorunluluk olduğu kabul edilmese dahi davacı, elektrik tedarikçisini seçme hakkına sahip bir serbest tüketici olarak müvekkili ile yaptığı elektrik satış sözleşmesi çerçevesinde kayıp kaçak bedelini ödemeyi üstlendiğinden, özel hukuk hükümlerine tabi bu sözleşme, taraflarca serbestçe müzakere edilerek akdedildiğinden ve basiretli tacir olan davacı, kayıp-kaçak bedellerini ödemeyi kabul ettiğinden, davacı, dava konusu faturalara itiraz etmeyip ticari defterlerine de kaydetmiş olduğundan faturaları kabul etmiş sayılacağından, davanın reddine, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Dava, taraflar arasındaki elektrik abonelik sözleşmesi gereğince davacı tarafça kullanılan elektriğe ait faturalarda kayıp-kaçak vs bedeli olarak gösterilen ve davacıdan tahsil olunan bedellerin haksız olarak tahakkuk ettirildiği ve tahsil edildiği gerekçesiyle belirtilen bedelin davalıdan tahsili talebine ilişkindir.
Mahkememizce, gerek 6719 sayılı Kanun değişikli öncesi (davanın açıldığı tarihteki) hukuksal durum ve gerekse 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 17 maddesine 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile eklenen 10. fıkra hükmü ve 6719 sayılı Kanunla eklenen Geçici 20. madde hükmü esas olmak üzere değerlendirme yapılmıştır.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak, dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim bedelinin istirdatı istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve … Esas …K. Sayılı kararı ve Yargıtay … Hukuk Dairesi’nin kararları ile Anayasanın Vergi Ödevi başlıklı 73. maddesindeki “… Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır…” şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, sayaç okuma, dağıtım, perakende hizmet ve iletim bedeli uygulamasının EPDK Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK’na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak (elektrik enerjisinin hırsızlanması) bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir. Ancak yargılama sırasında 17.06.2016 Tarih 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren geçmişe de etkili 6719 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı kanunun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri geçmişe de etkili olarak sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK.nun Kanundaki yetkileri genişletilerek yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir. Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü, Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Ayrıca davacı vekiline dava konusu talepleri bakımından o tarihte yürürlükte bulunan düzenleyici işlemlere göre olması gerekenden fazla tahakkuk yaptırıldığı yönünde bir taleplerinin olup olmadığı bakımından beyan için süre verilmiş, ancak davacı vekili son celsede alınan beyanında; Davanın açıldığı tarih itibariyle haklılık durumu dikkate alınarak, bir karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki sebeplere ilişkin koşullara göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması ve tarafların, davanın esası hakkında karar verilmesinde hukuki yararının kalmaması gibi hallerde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır. Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır. Buna göre dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren 6719 sayılı yeni yasa nedeni ile konusuz kalan dava hakkında, karar verilmesine yer olmadığı yönünde hüküm kurulması gerekmiştir.
Yine bu noktada bir diğer uyuşmazlık konusu ise, davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331.maddesinin 1.fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenlenmiştir. Bu durumda mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekmektedir. Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur. Bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.). Somut olayda, davacı tarafın dava açıldığı tarihteki mevzuat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21.05.2014 tarih ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Yargıtay 3. Hukuk Dairesi kararları gereği içtihat durumuna göre dava açmakta haklı olduğu, bu kapsamda kayıp kaçak ve diğer bedellerin tahsilini talep edebileceği dikkate alındığında, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliği ya da içtihadı birleştirme kararı gereği davanın kabul edilmemesi nedeniyle haksız çıkmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı kuşkusuzdur. (Aynı yönde; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 14.06.2017 gün ve 2016/20808 Esas, 2017/10060 Karar sayılı ve yine aynı Daire’nin 07.06.2017 gün ve 2016/20106 Esas, 2017/9319 Karar sayılı ilamları).
Bu durumda; dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle; konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilerek, davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline dair aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Dava konusuz kaldığından esas hakkında hüküm tesisine YER OLMADIĞINA,
2-Davalı yanın yargılama giderleriyle ve maktu vekalet ücreti ile sorumlu tutulmasına,
3-Alınması gereken 35,90 TL karar ve ilam harcının harcın peşin alınan (peşin+ıslah) 5.368,95 TL’den mahsubu ile karar kesinleştiğinde ve talep halinde fazla yatırılan 5.333,05 TL’nin davacı yana İADESİNE,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 10,40 TL, bilirkişi ücreti 1.800,00 TL, posta gideri 166,00 TL olmak üzere toplam 1.976,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 2.180,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Tarafların HMK 120. maddesi gereğince var ise yatırdığı gider ve delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara İADESİNE,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …