Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1412 E. 2021/162 K. 08.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2014/1412
KARAR NO:2021/162

DAVA:Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ:27/11/2014
KARAR TARİHİ:08/03/2021

Davacı tarafından davalı aleyhine açılan Tazminat davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
DAVA :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.12.2013 tarihinde müvekkiline … … Caddesinde kaldırımda yürürken henüz plakası tespit edilmemiş olan bir araç tarafından çarpıldığını, kaza nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığının … S. No’lu dosyası ile tahkikat yapıldığını, kazaya karışan araç belirlenemediğinden işbu davanın davalı yana karşı açıldığını, müvekkilinin 2918 sayılı yasadan kaynaklanan söz konusu kaza dolayısı ile işgücü kaybından doğan sakatlık tazminatını alabilmesi için iş bu davayı açma zarureti doğduğunu belirterek açıklanan nedenlerle; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 21.12.2013 tarihinde meydana gelen kazada kazaya sebebiyet veren aracın plakasının tespit edilmesi halinde müvekkilinin sorumluluğunun doğmayacağını, bu nedenle öncelikle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyasının celbi ile kazaya sebebiyet veren aracın plakasının tespiti edilmesi gerektiğini, kazaya sebebiyet veren aracın tespit edilememesi halinde müvekkilinin sorumluluğunun kaza tarihi itibariyle geçerli poliçe limiti olan 250.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, kazanın davacının iddia ettiği şekilde meydana geldiğinin somut delillerle ispatlanması gerektiğini, kusur durumunun tespiti için bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, davacının maluliyet oranının Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile tespit edilmesi gerektiğini, tedavi giderlerinden ve geçici iş göremezlik zararından SGK’nın sorumlu olduğunu, bu nedenle tedavi, yol ve bakıcı giderleri gibi zarar kalemlerinden müvekkili Kurum’un sorumluluğu bulunmadığını belirterek; öncelikle kaza anının gösteren kamera kayıtlarının ve somut delillerin celbi ile kazaya karışan aracın plakasının tespitini, kusurun Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi tarafından yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespitini, maluliyet oranının Adli Tıp …İhtisas Kurulu tarafından tespitine, davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER, DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dosyada delil olarak; dava dilekçesi ve ekleri, cevap dilekçeleri ve ekleri, cevabi yazı içerikleri, Adli Tıp Kurumu raporu ve tüm dosya kapsamı bulunmaktadır.
Mahkememizde açılan dava öncelikle, görev, yetki ve taraf sıfatı açısından incelenmiş ve mahkememizin görevli ve yetkili olduğu ve ayrıca tarafların, taraf sıfatının da bulunduğu anlaşılmış olduğundan davanın esasına geçilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanan davacı yanın sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin tazminat davasıdır.
Bu bağlamda, dava konusu somut olaya ilişkin olarak, taraflarca sunulan deliller ile başka yerden getirtilmesi gereken tüm deliller toplanmış, gelen yazı cevapları dosyamız içerisine alınmış, ön inceleme duruşması yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, uyuşmazlık konusu, tarafların üzerinde anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, dava şartlarının bulunup bulunmadığı, ilk itiraz olup olmadığı, tarafların sulh olup olamayacakları ortaya konulmuş ve yargılama ön inceleme duruşmasında tarafların da onay verdikleri uyuşmazlık nitelendirmesi ile sonuçlandırılmış ve davacı yanın toplanan tüm tıbbi belgeleri ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı … İhtisas Kurulu nezdinde muayene olunarak aldırılan 20/11/2017 tarihli ve … Karar sayılı raporda neticeten; “… davacı …’ın 21/12/2013 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı yaralanması, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri muvacehesinde maluliyetine neden olacak düzeyde olmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 3 aya kadar uzayabileceği …” şeklinde görüş bildirilmiştir.
Adli Tıp Kurumu’ndan alınan Maluliyet raporunun denetlenmesinde, raporun hukuki yönleri ayrık olmak üzere, yapılan tespitler bakımından ayrıntılı ve gerekçeli olduğu ve özellikte kaza ve poliçe tarihleri itibariyle yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre yapılan değerlendirme ve ulaşılan sonucun dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığından, iş bu rapora itibar edilmiş ve hukuki yönleri ayrık olmak üzere yapılan tespitler bakımından hükme esas alınmasına karar verilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizin, davacı vekilinin de hazır bulunduğu 30/04/2018 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “Davacının varsa talep edebilecek olduğu geçici iş göremezlik zararının tespiti yönünden kusur bilirkişisi Prof. … ve Hesap bilirkişi Mehmet Domaç’ın resen seçilmesine, 400,00’er TL ücret tayin ve takdirine, ücret tamamlanıp bilgi verildiğinde, dosyanın günsüz olarak bilirkişiye verilmesine, rapor geldiğinde yanlara tebliğine” şeklinde ara karar kurulduğu, davacı yanca delil avansı yatırılmadığı, bu kez mahkememizin 22/10/2018 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “Davacı vekiline geçen celse ara karar gereği eksik bilirkişi ücretini ikmal etmek üzere (800 TL) iki hafta kesin süre verilmesine, aksi takrirdde bilirkişi incelemesinin vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına, CELSE ZAPTININ DAVACI VEKİLİNE TEBLİĞ EDİLMESİNE” şeklinde ara karar kurulduğu, ancak duruşma zaptının davacı vekiline tebliğ edilememesi nedeniyle iş bu kerre mahkememizin davacı asilin hazır bulunduğu 11/03/2019 tarihli celsesinin 1 nolu ara kararı ile; “Davacı yana her bir bilirkişi için 400’er TL olmak üzere toplam; 800,00 TL bilirkişi ücretini yatırmak üzere son kez 15 gün kesin süre verilmesine, aksi takdirde bilirkişi raporu alınmasından vazgeçmiş sayılacaklarının ihtarına, ücret yatırıldığında 30/04/2018 günkü ara karar gereklerinin yerine getirilmesine” şeklinde ara karar kurulduğu, ancak davacı yanca eksik delil avansının yine ikmal edilmediği, sonraki iki celseye de davacı vekili tarafından mazeret dilekçesi gönderildiği, 12/11/2019 tarihli celsede gelecek celsenin sözlü yargılama duruşması olarak yapılmasına karar verildiği, davacı vekili tarafından celse öncesi “istifa ve mazeret” dilekçesi adı altında dilekçe sunulduğu, ancak dosyada gider avansı bulunmadığından istifa dilekçesinin tebliğe çıkartılamadığı, ayrıca mazeret de belgelendirilmediğinden 09/12/2019 tarihli celsede belgelendirilmeyen mazeretin reddine ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği, davacı vekili tarafından dosyanın yenilendiği, yenilemeden sonraki celsenin Covid-19 tedbirleri kapsamında ertelendiği, 25/01/2021 tarihli celsede davacı vekilinin hazır bulunduğu ve harç ve bilirkişi ücreti yatırmak için yeniden süre talep ettiği, ancak istemin, celsenin 2 nolu ara kararı ile reddine karar verildiği, 3 nolu ara kararı ile de; “Davacı vekiline, 50,00 TL gider avansını yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin sürede gider avansı yatırılmadığı taktirde davanın usulden reddedileceğinin ihtarına (ihtarat yapıldı)” şeklinde karar verildiği, ancak davacı vekili tarafından Gider Avansı yatırılmadığı gibi, sonraki celseye de iştirak edilmediği ve mazeret dilekçesi gönderildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 114/g maddesinde “gider avansı” dava şartı olarak düzenlenmiş olup, dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamanın devamı için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 115/2 maddedeki kurala göre ise “Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder” düzenlemesi gereğince, eksik olan bir dava şartı, belirli bir süre verilerek giderilebilecek ise, hakim tarafından eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilmesi gerekir. Bu süre içinde dava şartı eksikliği tamamlanmaz ise dava, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedilmelidir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120. maddesinde gider avansı düzenlenmiş olup, madde metni aynen; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Avansın yeterli olmadığının dava sırasında anlaşılması hâlinde, mahkemece, bu eksikliğin tamamlanması için davacıya iki haftalık kesin süre verilir” hükmünü içermektedir.
Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde de;
Mahkememizde görülüp karara bağlanan davanın, trafik kazası sonucu yaralanan davacı yanın, sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin tazminat davası olduğu, mahkememizin, davacı vekilinin de hazır bulunduğu 25/01/2021 tarihli celsesinin 3 nolu ara kararı ile “Davacı vekiline, 50,00 TL gider avansını yatırmak üzere 2 haftalık kesin süre verildiği, ayrıca verilen kesin sürede gider avansı yatırılmadığı taktirde davanın usulden reddedileceğinin ihtar edildiği, ancak davacı vekili tarafından verilen kesin süreye rağmen Gider Avansının yatırılmadığı anlaşıldığından, davacı tarafından açılan davanın, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-g ve 115/2. maddesi gereği dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı yanca verilen kesin sürede gider avansı yatırılmadığından davanın 6100 sayılı HMK’nın 114/1-g ve 115/2. maddesi gereği dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE,
2-Alınması gereken 59,30 TL ret karar ve ilam harcının peşin alınan 5,04 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 54,26 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye GELİR YAZILMASINA,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Davalı yan davada kendisini vekille temsil ettirmiş olmakla; karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp, davalıya VERİLMESİNE,
5-HMK 120. maddesi gereğince; taraflarca yatırılan gider avansı ile varsa delil avansının arta kalan kısmının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
6-Dava sonucuna göre, Adli Tıp Kurumu fatura bedeli olan toplam 675,00 TL’nin davacıdan alınarak hazineye GELİR KAYDINA,
7-Karar kesinleştiğinde karar öncesinde tahsil edilmeyen adli tıp fatura bedeli 675,00 TL’nin kararın kesinleşmesine rağmen davacı tarafından ödenmemesi halinde, fatura örnekleri ile gerekçeli karardan onaylı bir örneğin gereği için ADLİ TIP KURUMU BAŞKANLIĞI’NA GÖNDERİLMESİNE,
Dair; tarafların yokluğunda HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.08/03/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır