Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1375 E. 2019/927 K. 05.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2014/1375
KARAR NO : 2019/927

DAVA : ALACAK
DAVA TARİHİ : 17/11/2014
KARAR TARİHİ : 05/12/2019

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan; “Alacak” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle: Müvekkilinin davalı şirkete mali müşavirlik hizmeti verdiğini ve bu hizmetten dolayıda takip tarihi itibanyla 9.501,69-Tl alacaklı olduğunu, ancak davalılardan…’ in diğer davalı …’ nın tek yöneticisi olduğunu,…’ in şirket borçlarını ödemeden şirketin iflası için İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin…İflas sayılı dosyası ile iflas davası açtığını, ancak yapılan bilirkişi incelemelerinde davalının iflas etmesinin mümkün olmadığı tespitinin yapıldığını, bu gelişmeler devam ederken davalının şirket içindeki eşyaları muvazaalı işlemlerle başka şirketlere devrettiğini, ancak yapılan bilirkişi incelemelerinde şirketin yüksek oranda sermayesinin bulunduğunun gözükmekte olduğunu, diğer alacaklılar tarafindan da davalı aleyhine davalann açıldığını, 6102 sayılı yem TTK’ da yönetim kurulu üyelerinin şirket alacaklarına olan şahsi sorumluluklarının tanımlandığını ve bu kapsamda şirket yöneticisi…’ in sorumluluklarının bulunduğunu, ancak bu sorumlulukların yerine getirilmediğini, davalı …’ in kendisine ait kredi borçlarını kapattığını ancak alacaklı şahıslara olan şirket borçlarını ödemediğini, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 9.501,69.-TL’nin davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davalı yana tahmiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.

S A V U N M A /
Davalılar vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle: Davacıların, müvekkili … hakkında hileli iflas, ihaleye fesat karıştırmak ve dolandırıcılık suçlarından suç duyurusunda bulunduğunu, Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından müvekkili hakkında soruşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, şirket yetkilisi …’ ın kişisel olarak sorumlu olduğu konusundaki iddiaların yasaya ve hukuka aykırı olduğunu, şirketin iflas aşamasına gelmesinde müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını beyanla neticeten fazlaya ilişkin dava talep ve beyan haklannın saklı kalması koşuluyla, davanın reddine, hukuki illiyetti ve davalı sıfatı bulunmayan davalı gerçek kişi yönünden husumet nedeniyle davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf uhdesine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

G E R E K Ç E /
Davacı ve davalı şirket arasında 22/01/2013 tarihinde akdedilmiş olan sözleşme ve yine aynı tarihli hir elektronik beyanname aracılık ve sorumluluk sözleşmesinin mevcut olduğu, her iki sözleşmenin altında da tarafların kaşe ve imzalarının mevcut olduğu görülmüştür. Elektronik Beyanname Aracılık ve Sorumluluk Sözleşmesinin konusu :”…mükellef (kanuni temsilci veya vergi sonımlıısu dahil) tarafından c-beyanname gönderilmesini sağlamak üzere, e-bevannamc göndermeye aracılık etme yetkisine sahip meslek mensubuna sunulan bilgiler çerçevesinde ilgili vergi dairesine e-bevanname gönderilmesi ve karşılığında elektronik ortamda düzenlenerek iletilen ve mükellefe tebliğ yerine gecen tahakkuk fisinin elektronik ortamda alınmasıdır…” şeklinde olduğu, “Taraflar arasında akdedilen diğer SÖZLEŞME’ nin konusu ise: “ Şirkete mali konularda görüş ve öneri vermek, mali müşavirlik yapmak, aylık ve diğer periyodik beyannameleri hazırlamak ve beyan etmek, şirketin kredi, finansman ve mali yapısı hakkında önerilerde bulunmak, araştırmalar yapmak” şeklinde olduğu anlaşılmıştır.
Dava dilekçesinde; davacının, davalı şirkete vermiş olduğu mali müşavirlik hizmetlerine istinaden ödenmeyen bakiye alacağın tahsili amacıyla takip başlatıldığı iddia olunmakla, alacağın varlığı ve miktarının tespiti noktasında bilirkişi marifetiyle defter incelemesi yaptırılmıştır.
Bilirkişi… tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunda özetle: Davacı tarafından ibraz edilen deftelerin usulüne uygun olarak düzenlendiği ve talebe konu alacak kapsamında davalının, davacıya 9.501,69 TL borcu olduğu görüşü bildirilmiştir.
Davalı taraf, cevap dilekçesinde davacıya borçlu olmadığını savunmuşsa da bu kapsamda dosyaya herhangi bir delil sunmadığı gibi, TTK 83. maddesi uyarınca incelemenin yapılacağı gün ve saatte ticari kayıtlarını hazır etmesi yönünde HMK 220, 222 maddelerindeki meşruhatı içerir davetiye gönderilmesine rağmen defter ibrazında da bulunmamıştır.
Dosyamızda alınan bilirkişi raporunda ayrıntısına yer verildiği şekilde taraflar arasında mali müşavirlik hizmeti kapsamında sözleşme akdolunmakla ticari ilişkinin mevcut olduğu, 3568 sayılı Kanun kapsamında davalı şirkete mali müşavirlik hizmeti verildiği, davacı kayıtlarının usulüne uygun tutulması ve davalı yanca davacı kayıtlarının aksini ispat hakkı kapsamında defter ibrazında bulunulmaması sebebiyle, usulüne uygun tutulan davalı ticari defterinin sahibi lehine delil vasfını haiz bulunduğu, keza davacı tarafça sunulan dilekçe ekinde yer alan davalı şirkete ait cari hesap ekstresinde 31.10.2013 tarihi itibarıyla 9.193,40 TL alacak bakiyesi verdiği, 298,90 TL bedelli 2013 yılı Kasım ayı hizmet makbuzu ile Aralık ayı hizmet makbuzlarının da ilavesiyle alacak miktarının, talep miktarının üzerinde 9.791,20 TL’ye ulaştığı, davacı ticari defter ve kayıtlarının davacının lehine delil vasfıını haiz olduğu kabul edilmiştir. İddia, savunma, toplanan tüm deliller ile bilirkişi raporunun kül halinde değerlendirilmesiyle sunulan mali müşavirlik hizmeti kapsamında davalı şirketin davacıya talep miktarı da dikkate alınarak 9.501,69 TL borçlu olduğu anlaşılmıştır.
Tartışılması gereken bir diğer husus, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olan davalı gerçek kişinin bu borçtan sorumlu olup olmadığı noktasındadır. Alacak talebine konu akdi ilişki davacı ile şirket arasında kurulmuştur. Davalı gerçek kişi akdi ilişkinin tarafı değildir ve borç davalı şirket nezdinde doğmuştur. Davalı gerçek kişinin şirkette yönetici konumunda bulunması tek başına akdi ilişkiden doğan borçtan sorumlu olması sonucunu doğurmaz. Yöneticinin eylem ve işlemleriyle ve uygun iliyet bağı içerisinde alacaklının doğrudan ya da dolaylı zarara uğramasına neden olduğu yönünde bir delil de mevcut değildir. Bu itibarla akdi ilişkinin tarafları dikkate alındığında, davalı gerçek kişiye husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varılmış, açıklanan tüm bu nedenlerle, davalı gerçek kişi yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, diğer davalı şirket yönünden davanın kabulüne ilişkin aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davanın diğer davalı şirket yönünden kabulü ile; 9.501,61 TL alacağın davalı şirketten tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
3-Davanın reddedilen yönüyle alınması gereken 44,40 TL’ nin davacı tarafından peşin olarak yatırılan 162,30 TL’ den mahsubu ile mahsup edilen 44,40 TL’ nin HAZİNEYE İRAT KAYDINA, kabul edilen miktar yönünden hesaplanan 649,05 TL karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan harçtan bakiye kalan 117,90 TL’ nin mahsubu ile 531,15 TL eksik harcın davalı şirketten alınarak HAZİNEYE İRAT KAYDINA, davacının yaptığı bakiye 117,90 TL harç giderinin davalı şirketten alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
4-Davacı tarafından yapılan 25,20 TL başvurma harcı parası, 216,20 TL müzekkere ve davetiye posta masrafı, 900,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam; 1.141,40 TL yargılama masrafının davalı şirketten alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen yönüyle hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı şirketten alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın reddedilen yönüyle hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı gerçek şahıs …’a ÖDENMESİNE,
7-HMK 120 maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …