Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1258 E. 2019/685 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO: 2014/1258 Esas
KARAR NO: 2019/685

DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ: 19/12/2006
KARAR TARİHİ: 10/10/2019

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine mahkememize açılan; “Tazminat” davasının yapılan yargılaması sonunda;
D A V A /
Davacı vekili tarafından sunulan 19/12/2006 harçlandırma tarihli dava dilekçesinde özetle: … A.Ş’ nin 10.02.2006 tarihinde yapılan 2002, 2003, 2004 faaliyet yıllarına ilişkin olağan genel kurul toplantısında bu dönemlerde şirkette yönetim ve denetim kurulu üyeliği yapmış davalıların 4.7.2005 tarihli denetim kurulu kararı uyarınca şirketi işlem ve eylemleri nedeniyle zarara uğrattıklanndan bahisle sorumluluk davası açılmasının istenmesinden bahisle bu davayı açtıklarını, davalıların şirket kasasında görülmesine rağmen fiilen mevcut olmayan paranın sayım ve Tesellüm Noksanları hesabına atılmasından bu paranın takibinin yapılmaması nedeniyle davalılann sorumlu olduklarını, davalıların basiretli bir tacir gibi davranmayarak … A.Ş den sağlanan fonları, şirket işletme sermayesi ihtiyacı için kullanmalan gerekirken … grubuna ait şirketlerin hisselerini satın almak için kullandıklarını, … denetiminde olan ve hiç temettü dağıtmayacak olan şirket hisselerini alarak şirketin kasıtlı olarak zarara uğratıldığını, bu cümleden olarak … ve … elektrik hisselerinin Tabi Kaynaklar Bakanlığınca el konulduğu 12.6.2003 tarihinden hemen sonra bu şirketlere … tarafından el konulduğu 3.7.2003 tarihinde hemen önce hisse alımının yapıldığını ve alım işleminin muvaazalı olduğunu, yine davalılann TTK:406,607 maddelerine göre şirkete sermaye koyma borcunu zamanında yerine getirmediğini gecikme nedeniyle şirketin zarara uğradığını, beyanla yönetim kurulu üyelerinin TTK:220,320,336/5 maddeleri gereğince denetim kurulu üyelerinin kendilerine yüklenen kontrol ve uyarı görevini yerine getirmemeleri nedeniyle TTK:353/3 , 354,359 maddeleri gereğince sorumlu olduklarını beyanla oluşan zararın fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak şartıyla şimdilik 10.000 TL zararın meydana geldiği tarihten itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.

SAVUNMA : Davalı … ve …, tarafından mahkememize verilen cevap dilekçesinde özetle; davada HMUK:507 vd. maddeleri gereğince basit yargılama usulü uygulanması gerektiğini buna aykırı ara kararlardan rücu gerektiğini, davanın TTK:341,309,335. maddeleri gereğince süresinde açılmadığını, zamanaşımından retti gerektiğini, 10.2.2006 tarihli genel kurul kararının ortak olmayan kişilerin toplantıya katılması nedeniyle yok hükmünde olduğunu, davada yönetim ve denetim kurulu üyelerinin yapılan işlemlerde kusurlu olduklarına dair delil bulunmadığım, kasa işlemlerinin şirketin muhasebe birimlerince yapıldığını bu kararlarda imzalarının olmadığım hangi tarihlerde hangi olaylar için ne miktarda sorumlu tutulduklarının anlaşılmadığım iddiaların yersiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuşlardır.
Davalı … tarafından verilen cevap dilekçesinde özetle; davanın süresinde açılmadığını TTK:309 maddesi gereğince retti gerektiğini, şirkete el konulduğu 13.2.2004 ten soma şirketin tüzel kişilik vasfını kaybettiğini kendisinin şirkette şeklen yönetici ve denetçi görüldüğünü, iddiaların yersiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı … vekili mahkemeye vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle;, davanın süresinde açılmadığım TTK:309 maddesi gereğince retti gerektiğini, şirkete el konulduğu 13.2.2004 ten soma şirketin tüzel kişilik vasfmı kaybettiğini kendisinin şirkette şeklen yönetici ve denetçi görüldüğünü, iddiaların yersiz olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
…ın davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.

DELİLLER VE GEREKÇE :
Dava, 2002-2004 yılları arasında kalan dönemde dava konusu …şirketinde yönetici ve denetçi olan davalıların şirkete verdikleri iddia edilen zararlandıncı eylemler nedeniyle uğramldığı iddia edilen zararın bu kişilerden tazmini istemine ilişkindir.
… tarafından davanın 3.7.2007 tarihinde 158.646,03-TL olarak ıslah edildiği anlaşılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonunda verilen 19/04/2011 tarihli … Esas … Karar sayılı ilamın temlik alan davacı vekili tarafından temyizi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 13/05/2014 tarihli 2013/2460 Esas 2014/9168 Karar sayılı kararı ile:
“…1-Dava, davacı şirketin eski yönetim ve denetim kurulu üyeleri hakkında açılan sorumluluk davası olup, kural olarak, yönetim kurulu üyeleri şirket adına yaptıkları işlemlerden dolayı kişisel olarak sorumlu tutulamazlarsa da, öğretideki baskın görüşe göre, TTK’nın 336. maddesinde belirtilen hallerde ortaklığa ve ortaklık alacaklılarına karşı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe tüm yöneticiler oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olurlar. Yani yönetim kurulu üyelerinin görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın üyelerin kusurlu eylemi sonucu meydana geldiğinin kabulü gerekmektedir. Başka bir deyişle, Türk Ticaret Kanunu yönetim kurulu üyeleri için kusur esasına dayanan bir sorumluluk öngörmüş ve yönetim kurulu üyeleri aleyhine kusur karinesi kabul etmiştir (Gönen Eriş, Ticari İşletme ve Şirketler, s:1941, 1942, 1999). Nitekim TTK’nın 338. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat etmedikleri takdirde zarardan sorumlu oldukları düzenlenmiştir.Yine TTK.’nın 346. maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin kural olarak müdürlerin sebebiyet verdikleri zararlardan sorumlu olmadıkları, ancak ehil olmayan müdürler tayin etmek veya onların şirket için zararlı olan iş ve işlemlerine karşı müsamaha göstermek veya idare meclisinin salahiyetli olmadığı hususlara müdürleri mezun kılmak suretiyle sebebiyet verdikleri zararlardan dolayı şirkete karşı 336. madde hükmünce sorumlu olacakları belirtilmiştir. Denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, TTK’nın 559. maddesinde düzenlenmiştir.
Somut olayda, şirket kasa hesabında muhasebe kayıtlarında görülmesine rağmen fiilen mevcut olmayan nakit paranın sayım ve tesellüm noksanları hesabına atılmasından ve bu paranın takibinin yapılmamasından, dava dışı şirket tarafından sağlanan fonların şirketin işletme sermayesi ihtiyacı için kullanılması gerekirken mali durumları bozuk olan ve hiç temettü dağıtmayacak olan şirket hisselerini alarak şirketi zarara uğratıklarından, şirkete sermaye koyma borcunu yerine getirmedikleri ve bakiye apel bocunun takibini yapmadıklarından dolayı davalıların anılan zarar kalemlerinden sorumlu oldukları iddia edilmiş, olup,mahkemece benimsenen bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumlulukları yukarıda belirtilen yasa maddelerine göre belirlenmesi zorunlu olup,davalıların kusur ve sorumluluklarının bulunmadığını ispat etmedikleri takdirde mahkemece ilke olarak iddia edilen tüm zarar kalemlerinden sorumlu oldukları ve yine denetim kurulu üyesi bulunan davalıların sorumluluklarının, bu sıfatlarının dikkate alınarak ayrıca değerlendirilmesi gerektiği nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, iddia edilen zarar kalemlerini anılan hükümler doğrultusunda yeterince değerlendirmeyen bilirkişi kurulu raporuna ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı olarak isabetli görülmeyen gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, kararın bu nedenle davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile mahkememiz hükmü bozulmuştur.
Mahkememizce usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmuş, bu sırada davacı tarafça davalılardan … yönünden dosyanın işlemden kaldırılması talep edilmiş ancak bu beyana karşı adı geçen davalının muvafakat beyanı alınamamıştır.
Yargıtay bozma ilamı çerçevesinde dava dosyası rapor tanzim eden bilirkişilere tekrar tevdii edilmiş ve ek rapor alınmış, ayrıca davacı itirazları dikkate alınarak bilirkişi kurulu raporu ve ek rapor temin edilmiştir.
Bozma öncesi alınan bilirkişi kurulu rapor ve ek raporlarında özetle; davacı şirketin 25.12.1998 tarihinde ticaret siciline tescil edildiği ve 30.12.1998 tarihinde ilanla tüzel kişilik kazandığı,Davacı şirketin yönetim ve denetiminin 13.2.2004 tarihinde … ye geçtiği, … şirketine 12.6.2003 tarihinde el koyduğu, hisse alımlannın 18.6.2003 ila 3.7.2003 tarihleri arasında gerçekleştiği, …Bankası hisselerinin aliminin ise 1999 yılında gerçekleştiği, BDDK nın şirkete 3.7.2003 te … nin ise 13.2.2004 tarihinde el koyduğu anlaşılmaktadır. Davacı yanın paranın kasa hesabında görünmesine rağmen nakit olarak yer almadığı ve bu durumdan nakit paranın takibini yapmayan ve zararın oluşumuna neden olan bu paranın sayım ve tesellüm hesabına atılmasında yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumlu olduğunu iddia ettiği ancak yerleşmiş Yargıtay kararlarına göre bunun için yönetim kurulu üyelerinin şirketin mali işlerinden sorumlu olduklarına ilişkin genel kurulda yada şirket ana sözleşmesinde böyle bir düzenleme ile, 2006 yılı genel kurul toplantı tutanağında böyle bir yetkinin bulunmadığı bu iddianın yerinde olmadığı, denetim ve yönetim kurulu üyelerinin sermaye borcunu yerine getirmeyen hisse sahiplerine karşı gerekli tedbirleri almamaktan sorumlu oldukları iddiasına gelince dosyada bu konuda gecikme ve sorumluluğu ispatlayan delil yada belge bulunmadığı, Davalılar … ile …’ın 18.6.2003 ile 3.7.2003 tarihleri arasında denetçi oldukları, görev yaptıkları dönemde denetim raporunu 1.1.2004 ila 31.4.2004 arasında genel kurul denetimine sunmaları gerektiği, ancak denetime sunmaları gerektiği dönemde şirkete … tarafından el konulması nedeniyle raporu sunmalarının maddeten imkan dahilinde olmadığı bu nedenle zarardan sorumlu olmadıkları, … şirketince hisse alımları yapmak suretiyle şirketi zarara uğratıldığı iddiasına gelince hisse senetlerinin alım tarihlerindeki gerçek piyasa değerleri ile nominal değerleri arasında satın alan bakımından bir fark bulunduğunun kanıtlanamadığı, gibi bu hisse senetlerinin değerlerinin sonradan kaybının söz konusu olmasının her zaman imkan dahilinde bulunduğu bu değer kaybından dolayı yönetici ve denetçileri sorumlu tutma imkanı bulunmadığı …un satın almış olduğu hisselerden dolayı bir zarardan söz edebilmek için bu hisselerin değerinin olmadığının bilinerek alınması yani ortada bir zararın bulunması bu hisse alımlarının … ailesinin finansmanı için muvazaalı yapılması ve bundan bir zarar doğması gerektiği, bu hisse senetlerinin gerçekten piyasa değerinin üzerinde bir değerden satın alınması olayının bilerek yapılması ve bundan bir zarar doğduğunun kanıtlanması gerektiği, ancak somut olayda böyle bir durumun varlığının kanıtlanamadığı, apel borcundan gecikme nedeniyle temerrüt faizi talebinde bulunmayarak şirketin zarara uğratıldığı iddiasına gelince; somut olayda asıl borçlunun sermaye koyma borcu altında bulunan hissedarlar olduğu öncelikle hissedarlara başvurulması gerektiği bu zararın asıl borçludan tahsil edilememiş olması gerektiği somut olayda ortada henüz zarara dönüşen temerrüt alacağı bulunmadığı, bu nedenle yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan söz etme imkanı bulunmadığı ifade edilmiş ve bozma öncesi rapor aldırılan heyetten tanzim ettirilen ek raporda da özetle: İnceleme konusu dava dosyasında zarar iddiasına konu edilen karar ve işlemlerin tamamıyla davacı şirketin … Grubuna dahil … AŞ den kayden tahsil ettiği 135.909,90 TL’ yi … Şirketler grubunun gerçek hissedarına kayden tediye yapmak suretiyle şirket dışına çıkarılması eyleminden ibaret olduğu aktarma işleminin (zararlandırıcı işlem) şirket için zarar ifade edip etmediğinin şirket aktifine kayıtlı 135.909,90 TL tutarındaki hisse senetlerinin … tarafından satılması ve … AŞ’ ye borcun fiilen ödenmesi ile ortaya çıkabileceği, davalı … ve davalı …’ ın 18/06/2003- 03/07/2003 tarihleri arasında davacı şirkette denetçi oldukları, 2003 yılına ait denetim raporunu 01/01/2004- 31/03/2004 tarihleri arasında davacı şirket Genel Kuruluna sunmakla yükümlü oldukları ancak … tarafından 03/07/2003 tarihinde davacı şirkete el konarak denetçilik görevlerinden azledilmiş olmaları sebebiyle 2003 yılına ait denetim raporunu 01/01/2004- 31/03/2004 tarihleri arasında davacı şirket genel kuruluna sunmakla yükümlü oldukları ancak … tarafından 03/07/2003 tarihinde şirkete el konarak denetçilik görevlerinden azledilmiş olmaları sebebiyle 2003 yılına ait denetim raporunu eş deyişle zararlandırıcı işlemlerden dolayı genel kurulu bilgilendirme görevini yerine getirmelerine maddeten imkan bulunmadığı, 01/01/2004- 31/12/2004 döneminde denetçilik ücretinin de kendilerine ödenmediğinden TTK 359 yollamasıyla TTK 309 yönünden sorumlu tutulamayacakları belirtilmiştir.
Rapora itirazlar üzerine bilirkişi kurulundan alman 22.9.2010 tarihli ek raporda özetle ;dava konusu hisse alımlannın finansal kaynağı , işlem tarihleri ve satın alman hisselerin sahipleri dikkate alındığında gerçekten de davacı vekilini iddia ettiği gibi, bu hisse alımlarının muvazaalı olduğu ve bu sebeple geçersiz oldukları ve bu nedenle de … şirketinin bir zararının doğmamış olacağı keza asıl amacın davacı vekilinin iddia ettiği gibi fiilen …Hidroelektrik şirketinden … Aile bireylerine … şirketi aracı kılınarak para aktarımı olduğunu, asıl amacın … Şirketine finansman sağlama yada şirketin başka şirketle iştirakinin sağlanması olmadığını, ancak … şirketinin bu hisse alımlarından dolayı hangi zararının doğduğunun dava dosyasına göre anlaşılamadığını, keza hisse senetlerinin alım tarihlerindeki gerçek piyasa değerleri ile nominal değerleri arasında satın alan bakımından bir fark bulunduğunun kanıtlanamadığını, hisse senetlerinin değerlerinin sonradan kaybının söz konusu olmasının mümkün olduğunu, bu değer kaybından neden … şirketi yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olacağının anlaşılamadığını bunun kanıtlanamadığını önceki görüşlerini aynen koruduklarını, …un satın almış olduğu hisselerden dolayı bir zarardan söz edebilmek için bu hisselerin değerinin olmadığının bilinerek alınması şartının bulunması gerektiğini, yani ortada bir zararın bulunması gerektiğini, öncelikle bu hisse alımlarının … ailesinin finansmanı için muvazaalı yapılması ve bundan bir zarar doğması gerektiğini, bu hisse senetlerinin gerçekten piyasa değerinin üzerinde bir değerden satın alınması olayının bilerek yapılması ve bundan bir zarar doğduğunun kanıtlanması gerektiğini, ancak bu tespitin yapılmasının bugün için mümkün olmadığını, Apel borcundan gecikme nedeniyle temerrüt faizi talebinde bulunmayarak şirketin zarara uğratıldığı iddiasına gelince somut olayda asıl borçlunun sermaye koyma borcu altında bulunan hissedarlar olduğunu öncelikle hissedarlara başvurulması gerektiğini asıl borçludan tahsil edilmemesi gerektiğini bu nedenle ortada henüz zarara dönüşen temerrüt alacağı bulunmadığını, yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna gitme imkanı bulunmadığını, raporen beyan etmişlerdir.
Bozma akabinde üçlü bilirkişiden oluşan yeni bir heyetten aldırılan 28/07/2017 havale tarihli bilirkişi raporunda özetle: …AŞ’ nin kağıt üzerindeki alacağının …’ un kağıt üzerindeki borcuna eşit olduğunun ve bu şirketlerin … Grubu adı altında birleştirildiğinde bu işlemlerden doğan toplam borç- alacak bakiyesinin sıfır olduğunu ve … açısından bir zarar olmadığını, dava konusu iştirak şirketleri veya bunların sahip olduğu mal varlıklarının tamamının davacı tarafından yüksek fiyatlarla elden çıkartıldıktan sonra davanın açıldığını, davacının bu iştiraklerin piyasadaki alıcılarca talep edilmediği iddialarının isabetli olmadığını, muhasebe ilkeleri ve anlayışı bağlamında grup ve konsolidasyon mantığı içinde düşünüldüğünde …’ nin bir zararının olmadığı, zararın olmadığı yerde davalılar için bir sorumluluktan bahsedilemeyeceği, anılan satışlar sonucunda davacı … AŞ’ nin elindeki hisse senetleri karşılığında bu şirkete ödeme yapılmış olması gerektiği, bu satışlardan elde edilen hasılatın 135.109,90 TL’ nin altında olduğu halde davalıların sorumluluğu için önşart olan zarardan bahsedilebileceği, denetçiler bakımından bir sorumluluk sebebinin varit olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Davacı yanın itirazları üzerine alınan ek bilirkişi kurulu raporunda da itirazlar değerlendirilmiş ve kök bilirkişi kurulu raporundaki gibi aynı yönde görüş bildirilmiştir.
Bu itibarla, Yargıtay 11. HD’ nin bozma gerekçesi ve TTK’ nın değinilen maddeleri kapsamında dava dosyasının münderecat, muhteviyat ve davaya konu edilen şirket kayıtları üzerinde yaptırılan denetime elverişli bilirkişi kurulu raporlarından, dava konu edilen şirkette fiili- müstakil bir kasa hesabı tutulmadığının anlaşıldığı, bu tip uygulamanın grup şirketlerinde sıkça uygulanan bir uygulama olduğu, yönetim kurulu üyelerinin ve denetçilerin kusurundan bahsedilemeyeceği, apel borcuna ilişkin, davacı şirketin sermaye koyma borcunda temerrüde düşen asıl borçlu konumundaki hissedarlara başvurmadığını, ortada henüz asıl borçlulardan tahsil edilemediği için zarara dönüşmeyen temerrüt alacaı için yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğundan bahsedilemeyeceği, … Grubu kuruluşlarının iştirak hisselerini satın almasına ilişkin olarak mevcut paranın esasen dava dışı … AŞ’ ce davalı şirketten talep etmesi gerektiği, şirketin talep etmediği bir tutar için yönetim kurulunun sorumluluğundan bahsedilemediği, davacı şirketin yönetim ve denetiminin 13/02/2004 tarihinde … ye geçtiği, …şirketine 12/06/2003 tarihinde el koyduğu, hisse alımlannın 18/06/2003 ila 03/07/2003 tarihleri arasında gerçekleştiği, …Bankası hisselerinin aliminin ise 1999 yılında gerçekleştiği, BDDK nın şirkete 03/07/2003 te … nin ise 13/02/2004 tarihinde el koyduğu,grup şirketlerin diğer grup şirketlerinin hisselerini satın almalarının ticari hayatta sıklıkla karşılaşılan bir uygulama olduğu, iştirak satışlarında şirket satışı değil de mal varlılığı satışının söz konusu iddasına yönelik herhangi bri somut belge ibraz edilmediği gözetilerek şirket satışı olarak gerçekleştirilen sürecin aksine bir delil bulunmadığı, davalılar … ve …’ ın davacı şirkette denetçi olarak görev yaptığı tarihlerin 18/06/2003- 03/07/2003 tarihleri arasında olduğu, 2003 yılına ait denetim raporunu 01/01/2004- 31/03/2004 tarihleri arasında sunmakla yükümlü oldukları, ne varki … tarafından şirkete el konulma tarihinin 03/07/2003 olduğu aynı tarihte bu denetçilerin azledildikleri, bu kapsamda genel kurulu bilgilendirmelerinin imkanı olmadığı kanaatine varılmış, davacı tarafça iştirak satışlarında şirket satışı değil, mal varlığı satışının söz konusu olduğu iddia edilmekle birlikte bu konuda herhangi bir somut karar belge ya da sözleşme ibraz olunamamış, gerek … kaynaklı ihale açıklamaları, gerekse satın alan şirketlerin beyanları kapsamında, şirket satışı olarak duyurulan ve gerçekleştirilen sürecin akabine bir kanıt elde edilememiş keza bir an için şirket satışı yerine kısmi mal varlığı satışı olduğu kabul edilse dahi, açıklanan satış rakamlarının, (… eline geçen miktarlar), hisselerin maliyetinden çok fazla olduğu, neticeten ve en özetle mevcut ve somut bir zararın olmadığı yerde davalıların sorumluluklarından bahsedilemeyeceğinden davacının davasının reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm tesis edilerek yargılama sonuçlandırılmıştır.

H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yerinde görülmeyen davanın REDDİNE,
2-Fon harçtan muaf olmakla davacı tarafından peşin olarak yatırılan 135,00 TL’ nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya İADESİNE,
3-Yargılama masraflarının davacı üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesap ve takdir edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak … haricindeki diğer davalılara ÖDENMESİNE,
5-HMK 120 maddesi uyarınca yatırılan gider-delil avanslarından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ilgili tarafa İADESİNE,
Dair, davacı vekilinin ve davalı …’nın yüzüne karşı, diğer davalıların yokluğunda, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …