Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/1209 E. 2018/1210 K. 13.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2014/1209 Esas
KARAR NO : 2018/1210
DAVA : Kıymetli Evrak İptali (Bono İptali), Tespit
DAVA TARİHİ: 20/08/2014
KARAR TARİHİ: 13/12/2018
Davacılar tarafından davalı aleyhine açılan Kıymetli Evrak İptali davasının mahkememizde yapılan açık yargılaması sonunda dosya incelendi.
D A V A /
Davacılar vekili tarafından mahkememize verilen dava dilekçesinde özetle; Müvekkillerinin …’in mirasçıları olduğunu, … aleyhine sağlığında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile 550.000,00-TL bedelli bonaya dayalı asıl alacağın 110.139,39-TL işlemiş faiz talebiyle icra takibi açıldığını, icra dosyasının borçlu müteveffa …’in taşınmazının satılabilmesi için … esas sayılı dosya olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünde olduğunu, müteveffanın … pafta, 4 ada, 52 parselde kayıtlı taşınmazına haciz koyularak satış işlemlerine başlandığını hatta taşınmazın değerinin tespiti dahil yapıldığını, …’in 25/02/2014 tarihinde vefat ettiğini, TTK 670 maddenin özetle vurguladığı, fiili ehliyeti olmayan kimsenin hukuki ehliyeti de olmayacağından kambiyo senedi düzenlenemeyeceği yönünde olduğunu, akli dengesi yerinde olmadığı açık olan müteveffa …’in düzenlediği bonoların, kesin hükümsüz mutlak butlan olduğunun tespiti ile iptaline, dava sonuçlanıncaya kadar taşınmazların satılmasını önlemek için telafi edilemeyecek zarar oluşmaması için, İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasının dava sonucu kesinleşinceye kadar tedbiren icranın durdurulmasını ya da taşınmazın tapu kaydına ihtiyati tedbir kararı verilmesini, talep etmenin yanısıra dava masrafları ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
S A V U N M A /
Davalı vekili tarafından Mahkememize verilen cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin söz konusu iddialarla hiçbir ilgi ve alakası bulunmadığını, müvekkilinin iyi niyetli 3 kişi olduğunu, müvekkilinin iddia edilen olayları bilmesinin beklenemez olduğunu, bilmek durumunda da olmadığını, bu sebeple husumet itirazlarının bulunmadığını, davanın yanlış kişiye yöneltildiğini, kambiyo senetlerinin icra takibine aktarıldığını ve borçlu …’in hayatta iken her iki borçlu hakkında herhangi bir itiraz olmaksızın takibin kesinleştiğini bu nedenlerle, haksız ve mesnetsiz kötü niyetli davanın husumetten reddine, usulden reddine, esastan reddine, ihtiyati tedbir taleplerinin reddine, müvekkilinin zararlarının teminatı olmak üzere davacılar aleyhinde icra dosya bedelinin %20 si oranında teminata hükmedilmesini ve mahkeme dosyasına depo edilmesine karar verilmesini, kötü niyetli davacılar aleyhinde ayrı ayrı %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
G E R E K Ç E /
Talep, İstanbul… İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına da konu edilen üç adet bono nedeniyle hükümsüzlüğün ve borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Müteveffa …’in takibe konu bononun tanzim tarihi itibariyle hukuki ve fiil ehliyetinin bulunup bulunmadığı bakımından toplanan deliller kapsamına göre; 15/09/2011 tanzim ve 30/03/2012 vade tarihli … tarafından tanzim edilmiş,…’in avalist olarak yer aldığı, …Tümay Yetkindabak’ın lehtar olarak görüldüğü 30/03/2012 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli, 15/06/2011 tanzim tarihli ve aynı tarafların yer aldığı 30/03/2012 vade tarihli 150.000,00 TL bedelli ve yine aynı taraflar arasında 200.000,00 TL bedelli 30/03/2011 tanzim tarihli, 30/03/2012 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli üç adet bononun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası üzerinden kambiyo senetlerine mahsus yolla ve … ile… aleyhine, senetlerin lehtarı …Tümay Yetkindabak tarafından 24/06/2013 tarihinde takibe konu edildiği anlaşılmaktadır.
Hukuki işlemlerde tarafların fiili ehliyeti bakımından; 6762 sayılı TTK’nun Borçlanma Ehliyeti kenar başlığını taşılan 582. maddesine (6102 sayılı TTK 670. maddesi) göre, Akit ile borçlanmaya ehil olan kimse poliçe, çek ve bono ile borçlanmaya da ehildir. Yine aynı Kanunun 1. maddesi gereğince, bu Kanunun ayrılmaz bir cüz’ü olduğu açıklanan Türk Medeni Kanunu 9. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip olan kimse kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir 10. maddeye göre de, ayır etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır ayrıca yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da bunlara benzer sebeplerden biriyle akıla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes, bu Kanuna göre ayırt etme gücüne (temyiz kudretine) sahiptir. Ayırt etme gücü bulunmayanların, küçüklerin ve kısıtlıların fiil ehliyetinin olmadığı ve Kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere ayırt etme gücü bulunmayan kimsenin fiillerinin hukuki sonuç doğurmayacağı aynı Kanunun 14 ve 15. maddeleriyle hüküm altına alınmıştır. Akıl hastalığı yahut akıl zayıflığı gibi sebeplerden biriyle makul surette hareket etmek iktidarından mahrum bulunanlar, yani tam ehliyetsiz olanların yaptıkları hukuki işlemler kanuni temsilcileri tarafından onaylanmadıkça geçersizdir. Keza, temyiz kudretinden mahrum olanların esasen hüküm ifade etmeyen tasarrufları konusunda o tasarruftan dolayı hak iddia edenlerin hüsnüniyetleri de kanun tarafından himaye edilmez. 1924 doğumlu olan …’in takibin başlamasından sonra 25/02/2014 tarihinde vefat ettiği ve İstanbul … Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas Karar sayılı veraset ilamı ile mirası iki pay kabul edilerek geriye mirasçı olarak (davacılar) yeğeni … ve …’ı bıraktığı, ayrıca veraset ilamında müteveffanın …Noterliği’nin 18/05/2011 tarih ve … yevmiye sayılı vasiyeti olup, intikaller esnasında nazara alınmasına hükmedildiği görülmektedir. Diğer yandan Küçükçekmece … Sulh Hukuk Mahkemesinin… Esas sayılı dosyası ile açılan vasi tayini talepli davanın yetkisizlik kararıyla Bakırköy… Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esasını aldığı ve dosyanın …’in vefatı sebebiyle ve bu nedenle vesayet bakımından karar verilmesine yer olmadığı şeklinde verilen kararla sonuçlandığı, Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu’nun 06/01/2016 tarihli kararında; mevcut tıbbi veriler dışında, murisin işlem tarihleri olan 30/03/2011, 15/06/2011 ve 15/09/2011 tarihlerine yakın tarihler başta olmak üzere herhangi bir psikiyatrik veya nörolojik hastalığı nedeniyle özel doktorlarda dahil olmak üzere tedavi görüp görmediği tarafların sorulmak suretiyle araştırılarak varsa bu tedavilere ilişkin tüm tıbbi kayıtların (reçete, ilaç kullanımı raporu, epikriz, poliklinik defter kayıtı, müşahade evrakı, konsürtasyon , muayene kaydı, sağlık kurulu raporu vb) teminen gönderilmesi ve varsa kişiye ait sağlık karnelerinin diğer bütün tıbbi belgelerinin tüm dava dosyası ile birlikte incelenmek üzere gönderilmesi, 2006 yılından kişinin ölüm tarihine kadar kullanmış olduğu ilaçların Sgk sorgulanarak çıktılarının temini, ölüm mernis tutanağının teminen gönderilmesi talep edilmiş, buna göre; Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulunun 30/03/2016 tarihli ve …Karar sayılı raporunda, toplanan tıbbi belge ve kayıtlar belirtilerek, … Fakültesi Geropsikiyatri Bilim Dalı’nın 30/03/2011 tarihli: (hastanın zaman ve yer oryantasyonu tam. Kişisel bilgileri kısmen korunmuş. Ancak hasta adresini söyleyemedi. Mental kontrol testte, hafatının günlerinin geriye sayıyor ama basit hesaplamaları yapamıyor. Dikkat fonksiyonları çok azalmış: düz basamak tekrarı:4, ters basamak tekrarı:3, hikaye testinde performansı çok bozuk, konfabülasyonlar var. Sözel bellek süreçleri testinde hastaya 10 kelime 10 defa tekrarlandı. Anlık bellek 6, öğrenme puanı 60, En yüksek öğrenme 7, uzun süreli bellek kendiliğinden hatırlama:2 (çok az), yanlış hatırlama: 2, tanıma:3, toplam hatırlama:5, yanlış tanıma:1, hasta 10 kelimeden 5’ini kaydedemedi görsel bellekte şekilleri kabataslak çiziyor, uzun süreli bellekte tanıma kartlarında benzer şekilleri tanıdı sözel akıcılık çok azalmış bir dakika içinde sadece yedi hayvan sayabildi, isim meyve testinde 6 eşleme yapabildi, hasta cevap inhitisyonunda çok fazla zorlanıyor soyutlama bozulmuş, saat çizimi planlama bozuk vb) tespitlerle sonuç olarak hastanın sözel ve görsel belleği kayıt süreçlerinin, frontal sistemin (stroop test, soyutlama, dikkat, sözel akıcılık, planlama) tüm becerilerinin bozulduğu demansiyel bir sürecin başladığını düşündük minimal test toplam skor: 26) şeklinde nöropsikolojik test değerlendirme raporu ile, …Devlet Hastanesi’nin 23/03/2011 tarihli ve :(yapılan psikiyatrik muayenede herhangi bir akıl hastalığı ya da zayıflığı saptanmadığı, kar ve zarar hesabını yapabildiğine) dair raporu, ayrıca … Aile Sağlık Merkezinin 01/11/2011 tarihli ve :(akli dengesinin yerine olduğu, fiziki ve akli muayenesinin normal olduğu, kar ve zarar hesabı yapabildiğine) dair raporu, … Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin 05/11/2012 tarihli ve :(Küçükçekmece… Sulh Hukuk Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası kapsamındaki yazısı gereği vesayetini gerektiren psikiyatrik bir hastalığı ya da akıl zayıflığı olup olmadığı hakkında sağlık kurulu raporu düzenlenmesi istenen kişinin belirtilen tarihlerde hastanenin akli psikiyatri polikliniğinde yapılan psikiyatrik muayeneleri, psikometrik incelemesi, sosyal anketi ve dava dosyası örneklerinin incelenmesi sonucunda, seniliteye bağlı minimal kognitif yetersizlik saptandığını, bu durumun ayırt etme gücünü kısmen etkileyebileceğinden medeni haklarının korunması için kendisine bir yasal danışman atanabileceği ve mahkemede dinlenmesinde yarar bulunduğunun bildirir) sağlık kurulu raporunun oybirliğiyle verildiği, Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulunun 24/09/2012 tarihli raporunda: Demansiyel sendrom başlangıcı saptandı şeklinde muayene kaydının bulunduğu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Psikolojik Tetkikler Şubesi’nin 24/09/2012 tarihli değerlendirmesinde: (bellek işlevselliğinde dikkate sekonder hafif bir yetersizlik olduğu, nonverbal bellek değerlendirmesi sonucunda dikkate bağlı anlık bellekte hafif yetersizlik olduğu, geri getirmenin tam olduğu, yürütücü işlevler değerlendirildiğinde, metal kontrolü yerinde olan vakanın soyutlamasının kısıtlı, sözel akıcılığın azalmış ve adlandırmanın tam olduğu görülmüştür) şeklinde psikometrik değerlendirme yapıldığı, yine …İhtisas Kurulunun 31/10/2012 tarih ve 3951 Karar sayılı raporunda …’in halihazır durumu ile kısıtlanması için yeterli sebep bulunmamakla beraber, korunması bakımından fiil ehliyetinin sınırlanması gerekli görülmüş olup kendisine yasal danışman tayinini uygun olduğu ve mahkemece dinlenmesine yarar bulunduğu şeklinde mütaala verildiği, Adli Tıp Kurumunun mahkememize sunulan ve yukarıda belirtilen tıbbi belgeler ile raporları da değerlendirerek: (her ne kadar kişinin son akitten bir yıl sonra kurulumuzca 24/09/2012 tarihinde yapılan muayenesinde “devans başlangıcı” saptanmış ise de, ilk akit tarihinden yedi gün önce …Devlet Hastanesinden alınan 23/03/2011 tarihli raporunda akıl hastalığı ya da zayıflığının bulunmadığı, fiili ve kavli tasarrufa ehil olduğu, son akit tarihinden yaklaşık bir buçuk ay sonrada … Aile Sağlığı Merkezinin 01/11/2011 tarihli raporunda akli dengesinin yerinde olduğu, fiziki ve akli muayenesinin normal olduğu, kar ve zarar hesabı yapabildiğinin kayıtlı bulunduğu, … Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesinin 05/01/2012 tarihli raporunda seniliteye bağlı minimal koglitif yetersizlik saptandığı kayıtlı olup, … İhtisas Kurulunun 24/09/2012 tarihli muayenesinde de kişide tespit edilen devans başlangıcı denilen akli arızanın klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici özellikleri dikkate alındığında akit tarihlerine teşmil ettirilemeyeceği, dava dosyası tetkikinde akit tarihlerinde fiil ehliyetinin müessir ve kişide şuur ve harekat serbesttisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyette derecede akıl hastalığı, akıl zayıflığı, bunama hali ya da organik defisiter aras saptayacak herhangi bir tıbbi bulgu veya belgeyede rastlanmadığı, akit tarihlerinde menfaatlerini müdrik ve terkinlere mukabin olabileceği, kendi hür irade istikametinde serbest olarak eylem ve işlemlere girişebileceği tıbbi kanaatine varıldığı, bu duruma göre murisin anılan akit tarihlerinde fiil ehliyetine haiz olduğunun kabulünün uygun olduğu oybirliğiyle mütaala edilmiştir yine gerek taraf itirazlarının değerlendirilmesi ve gerekse tıbbi belge ve kayıtlar yönünden dosyaya celbedilen belgelerin de incelenip değerlendirilmesi bakımından ek mütaala alınmış ve Adli Tıp Kurumu … İhtisas Kurulu 19/04/2017 tarih ve…Karar sayılı mütaalasında itirazlar ve celbedilen belgelerde değerlendirilmek suretiyle devans başlangıcı saptanmış olmasına karşın ilk işlem tarihinden hemen önce alınan ve yukarıda belirtilen rapor ile sonraki akit tarihinden bir buçuk ay sonra alınan rapor içerikleri ve bu akli arızanın klinik, fizyopatolojik ve ilerleyici özellikleri dikkate alındığında akit tarihlerine teşmil ettirilemeyeceği, akit tarihlerinde fiil ehliyetinin müessir ve kişide şuur ve harekat serbesttisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyette derecede akıl hastalığı, akıl zayıflığı, bunama hali ya da organik defisiter aras saptayacak herhangi bir tıbbi bulgu veya belgeyede rastlanmadığı, bu duruma göre murisin akit tarihlerinde fiil ehliyetini haiz bulunduğu belirtilmiştir. Hukuki işlemlerde tarafların fiil ehliyeti kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de re’sen dikkate alınmak zorundadır. Ancak, yukarda ayrıntılı olarak yer verilen tıbbi belgeler ve mütalaa ve raporlar kapsamına göre; murisin akit tarihlerinde fiil ehliyetini haiz bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Diğer yandan; bonolara yönelik menfi tesbit istemi bakımından yapılan değerlendirmede; öncelikle 818 sayılı Borçlar Kanunu 17.maddesine göre, borcun sebebini ihtiva etmemiş olsa bile borç ikrarı geçerlidir. Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illi ilişkiye dayanır. Gerek senedi tanzim eden ve gerek senedi alan , bütün hukuki işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye varmak istemektedir. Keza kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Kural olarak bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran taraf o vakıayı isbat zorundadır. Bu genel isbat kuralı menfi tesbit davaları için de geçerlidir. Menfi tesbit davasında da kural olarak hukuki ilişkinin varlığını isbat yükü davalı/alacaklıdadır. Murisin bono tanzim tarihlerinde hukuki ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmakla birlikte, tüm tarafların da kabulünde olduğu üzere; 1924 doğumlu murisin yaşı gereği ve günlük mutad faaliyetleri bakımından üçüncü kişilerin bakımına ihtiyaç duyduğu ve bu kapsamda senetlerde avalist olarak yer alan…’in eşi …’in muris …’in bakıcısı olarak çalışmakta olduğu, gerek muris gerek avalist konumunda olan ve bakıcının eşi… ile senet lehtarı olarak görülen … arasında üç adet ve farklı tarihlerde tanzim edilmiş ve toplam 550.000,00 TL bedele ulaşan bonoların tanzimini gerektirir bir ilişkinin varlığı bakımından herhangi bir iddia ve delil ortaya konulamadığı gibi, ayrıca davalılar ve bakıcı şahıs tarafından senetlerin tanzimine ilişkin farklı ve birbiri ile çelişen beyan ve iddialar ileri sürülmüştür.. Keza Bakırköy… Ağır Ceza Mahkemesinde adı geçenler aleyhine dolandırıcılık suçundan cezalandırılmaları istemiyle … Esas sayılı kamu davasının açıldığı, murisin bakıcısı olan …’in bu soruşturma kapsamında verdiği beyanında; yeğenlerinin el koyduğu evin onlara kalmaması için bağış mahiyetinde böyle bir senet tertip edildiğini ifade ettiği ve evi satıp parasıyla bir hayır işi yapmak amacında olduğunu murisin kendisine ifade ettiğini söylediği, senette avalist olarak yer alan ve bakıcı Sultan’ın eşi…’in de beyanında; muristen herhangi bir ücret almadıklarını ara sıra kendilerine murisin para verdiğini, Mecidiyeköy’de bulunan dairesini satmak içinde murisin kendisine vekalet verdiğini, murisin ayrıca okul yaptırmak istediğini ve bu sebeple 550.000,00 TL’lik senedi de tanzim ederek …verdiğini ve kendisininde kefil olduğunu ifade etmiş, senet lehtarı … soruşturma kapsamında alınan beyanında, murisin tedavi olması için kendisine 750.000,00 TL borç verdiğinin ve karşılığında 550.000,00 TL bedelli senet aldığını iddia ettikleri görülmektedir. Murise ait mal varlığının elden çıkarılması amacıyla adı geçen şahısların 1924 doğumlu muristen vekalette almak suretiyle bu yönde girişimde bulundukları ve diğer yandan ücret almadan murise baktıkları yönündeki beyanları yukarıda belirtilen somut vakalarla uyumlu olmadığı gibi diğer yandan senet lehtarının, 2011 yılında ve yine yukarıda belirtilen rapor kapsamlarına göre yüksek ücretleri gerektirir tedavi için bir rahatsızlığı söz konusu olmadığı gibi bu amaçla kendisine 750.000,00 TL elden borç verildiği şeklindeki savunmaya da itibar edilmesi mümkün olmayıp, ayrıca karşılığında daha eksik miktarda senet alınması hususunu da karşılamayan şekilde ve birbiriyle çelişen beyanlar dikkate alındığında (aynı nedenle ceza davasının kesinleşmesinin beklenmesine de gerek olmadığı kanaatine varılarak) dava konusu her üç bono nedeniyle davacı tarafın davalılara borçlu olmadığının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
H Ü K Ü M / Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın kabulü ile, dava konusu (15/09/2011 tanzim ve 30/03/2012 vade tarihli … tarafından tanzim edilmiş,…’in avalist olarak yer aldığı, …’ın lehtar olarak görüldüğü 30/03/2012 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli, 15/06/2011 tanzim tarihli ve aynı tarafların yer aldığı 30/03/2012 vade tarihli 150.000,00 TL bedelli ve yine aynı taraflar arasında 200.000,00 TL bedelli 30/03/2011 tanzim tarihli, 30/03/2012 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli) bonolar nedeniyle davacı yanın davalılara BORÇLU OLMADIKLARININ TESPİTİNE VE BONOLARIN İPTALİNE,
2-Alınması gereken 37.570,50 TL harçtan peşin alınan 25,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 37.545,3 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına,
Davacı yanın peşin olarak yatırdığı 25,20 TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili tahsili ile davacı yana verilmesine,
3-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihi Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 35.950,00 TL ücreti vekaletin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı yana verilmesine,
4-Davacının yaptığı ilk masraf 38,80 TL, 510,00-TL Adli Tıp rapor ücreti, posta gideri 331,50 TL olmak üzere toplam 880,30 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı yana verilmesine,
5-Tarafların HMK 120 madde gereğince yatırdıkları gider/delil avansından kalan miktarın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı HMK’nun 341/1 vd. maddeleri uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde mahkememize ya da mahkememize gönderilmek üzere başka yer mahkemesine istinaf dilekçesi sunulmak suretiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.
Başkan …
Üye …
Üye …
Katip …