Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/512 E. 2023/607 K. 26.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/512
KARAR NO:2023/607

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:27/01/2020
KARAR TARİHİ:26/09/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkili şirket arasında 08.03.2011 tarihinde ve 15.03.2017 tarihinde ki detayları sözleşmede kararlaştırıldığı üzere ruhsatı müvekkili şirkete ait mermer sahasında mermer çalışması yapmak üzere tarafların anlaştığını, sözleşme ve ruhsat gereği, çeşitli isimler altında, yani Devlet hakkı, Özel İdare Payı, ve sahanın mülkiyetine göre Hazine Payı ve Orman Genel Müdürlüğü Payı bedelleri adı altında ödeme yapıldığını, bu zikredilen ödemeleri, 08.03.2011 tarihindeki … Sözleşmesi’nin 5, 6, 7, ve 8. Maddelerde ve 15.03.2017 tarihli sözleşmede 7.8.14. maddelerde davalının ödeyeceğinin açıkça yer aldığını, dolayısıyla davalının, zamanında söz konusu bedelleri ödemek zorunda olduğunu, davalıya Devlet Hakkı, Ek devlet hakkı (Orman payı), Belediye Payı, 2016, 2017 ve 2018 ödeme makbuz ve diğer gerekli belgelerini sunuması için .. 6. Noterliği’nin 03.07.2019 tarih ve … sayılı ihtarnamesi ile bildirildiğini ancak bir netice alınamadığını, davalının üzerine düşen bildirim görevlerini yapmadığından ve basiretli bir tacir gibi davranmadığından müvekkili şirketin hazine payı olarak 143.000,00 TL fazladan ödeme yaptığını ve bu durumun 22.11.2019 tarihli 41516 yevmiye numaralı ihtarname ile davalıya bilidirildiğini ancak davalının tutarsız ve haksız beyanlarla bu konuda müvekkillerinin sorumlu olmadığı beyanında bulunduğunu, oysa davalının basiretli bir iş adamı gibi hareket etmesi gerektiğini ve sözleşme gereklerinin yerine getirmesi gerektiğini, tüm bu gelişmeler üzerine taraflarınca davalı aleyhine …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, borçlunun takibe haksız olarak itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, akabinde arabuluculuk görüşmeleri gerçekleştirilmişse de sürecin anlaşmama ile neticelendiğini, açıklandığı üzere davalının icra takibine haksız yere kötüniyetli olarak itiraz ettiğinden, İİK 67 madde uyarınca icra takibine konu alacak üzerinden %20’den aşağı olmamak üzere davacı tarafın kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesini, davanın kabulünü, kötü niyetle yapılan itiraz sebebiyle %20’den aşağı olmamak üzere davalı tarafın kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı taraf tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen … Sözleşmeleri uyarınca her ne kadar davaya konu edilen ödeme kalemlerinin müvekkili şirketin yapması talep edilse de, işbu ödemeleri yapmakla yükümlü olan Ruhsat Sahibinin davacı olduğunu, huzurda kaim davada ihtilaf konusu yapılan ödeme kalemi olan Devlet Hakkı ödemelerine ilişkin 2016-2017-2018 yıllarına ait tahakkuk makbuzlarının müvekkili şirkete davacı tarafından iletilmiş olup işbu ödemelerin yapılması amacıyla müvekkili tarafından davacıya 341.387,00 TL ödeme yapıldığını, işbu ödemelere ilişkin makbuz suretlerinin dilekçe ekinde dosyaya sunulduğunu, davacının bunun üzerine, müvekkilinin ödediği tutar ile 2015 ve 2016 yılı Maden Devlet Hakkı ödemesini yaptığını ve tutar eksik olduğu için 2017 ve 2018 yılına ait 13.11.2019 tarihi itibariyle 143.000,00 TL faiz borcunun mevcut olduğunu iddia ederek bu durumu müvekkiline ihtaren bildirdiğini, davacının bu bildirimi, dava dilekçesi ekinde dosyaya mübrez … 6. Noterliği’nin 13 Kasım 2019 gün … Yevmiye No.lu ihtarname ile yaptığını, bir an için davacının iddialarının doğru olduğu kabul edilse dahi, davacının 2015 ve 2016 yılına ilişkin ödemelerin tahakkuk makbuzlarını müvekkiline neden 13.11.2019 tarihinde ihtar ettiğini ve aynı şekilde 2017 ve 2018 tahakkuklarını neden geç yaptırdığını ve müvekkiline geciktirerek gönderdiğini izah etmesi gerektiğini, bu yönüyle davacının kötü niyetli olduğunu, müvekkili şirketin davacıya. … 11. Noterliği’nin 29.08.2019 tarih … Yevmiye No.lu ihtarname ile tahakkuk işlemini yaptırması gerektiğini ihtaren bildirdiğini, davacının süresi içinde tahakkuk işlemlerini yaptırmaması nedeniyle kusurlu olduğunu, davacının kendi kusurlu fiilleri neticesinde zarara uğradığını iddia etmekte olup bu durumu müvekkiline yüklemesinin kabul edilemez olduğunu, zira, kimsenin kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceğini, müvekkili şirketin, sözleşme ile yükümlü olduğu üzere gerekli tüm bilgi ve belgeleri davacıya verdiğini, davacının da bunun üzerine …’e (…) bu bilgi ve belgeleri sunduğunu, müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu sözleşme şartları çerçevesinde yerine getirmesine karşın, davacının devlet hakkı ve sair bedellerin tahakkukunda esas olan belgeleri bağlı bulunduğu vergi dairesine bildirmediğini ve işbu bedelleri tahakkuk ettirmediğini, davacının, sözleşme gereği yapması gereken ve kendisinin dışında başkasının yapmasının mümkün olmadığı bir işlemden dolayı müvekkiline kusur yükleyemeyeceğini, davacının huzurda kaim davada hak elde etmeye çalışmasının, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşeceğini, davacının müvekkiline gönderdiği 2015-2016 yıllarına ait tahakkuk fişlerinde bedellerin olması gerekenden yüksek tahakkuk ettirildiğinin görüldüğünü, davacının bu davranışının da kusurlu olup iyi niyetten uzak olduğunu, müvekkili şirketin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın … Vergi Dairesi’ne yazdığı 08.10.2019 tarihli E.448816 sayılı yazısında belirtilen 2015-2018 yılları arasındaki Devlet Hakkı ödemelerini tam ve eksiksiz olarak yaptığını, davacının, kendi yükümlülüğü olan tahakkuk işlemlerini süresi içerisinde yerine getirmediğini, mütemadiyen müvekkiline fazla ödemeler çıkartarak müvekkilini zor durumda bıraktığını, müvekkili tarafından ödenen bedelleri inkar etmekte olup taraflar arasındaki güven ilişkisini sarstığını, davacının kötü niyetli olduğunu, hukuk düzeninin kötü niyeti korumayacağını, davaya konu ödemelerin her yıl Haziran ayının sonunda yapıldığını ve yıllık olarak tahakkuk ettirildiğini, bu hususa yasada açıkça hükmedildiğini, müvekkilinin yükümlülüğünün üretim miktarlarını ve satışları gösteren belgeleri davacıya sunmadığını, bunun üzerine Devlet Hakkı ve sair ilgili ödemelerin tahakkuklarının davacı tarafından yapılabileceğini, müvekkilinin, Satış Bilgi Formlarını süresi içerisinde davacıya sunduğunu, ancak davacının …’e anılan belgeleri sunmasına karşın Vergi Dairesi’nde süresi içinde tahakkuk işlemini yaptırmadığını, bu durumun Mahkemece …’den ilgili belgelerin talep edilmesiyle açıkça görüleceğini, davacının müvekkili şirkete gönderdiği ihtarnameler ile 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait ödemelerin zamanında tahakkuk ettirilmediğini ve ödenmediğini, bu nedenle doğmuş bulunan 143.000,00 TL tutarındaki faizin ödenmesini talep ettiğini, anılan ödeme kalemlerinin müvekkili tarafından ödendiğini ancak faiz tutarlarının kusuruyla ödemelerin geç yapılmasına ve dolayısıyla faizlerin doğmasına sebebiyet veren davacının sorumluluğunda olduğunu, ayrıca davacının vergi dairesinde tahakkuk işlemi yaptırmaması nedeniyle vergi dairesine ödeme yapılamadığını, bu hususta müvekkili şirkete kusur atfetmenin mümkün olmadığını ve kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Uyuşmazlık, rödövans sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Rödövans sözleşmesi; ruhsatı alınan maden sahasının bir kısmı veya tamamı üzerindeki işletme hakkının, hak sahibi tarafından gerçek veya tüzel üçüncü kişilere geçici bir süre için tahsisini konu alan iki taraflı ürün kira sözleşmesi niteliğine sahiptir. 3213 sayılı Maden Kanunu’nun ilgili hükümleri ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 357 ve devamı maddelerinde düzenlenen ürün kirasına ilişkin hükümler, uyuşmazlığın bünyesine uygun düştüğü ölçüde uygulanmaktadır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Taraflar da yargılama bitinceye kadar görev itirazında bulunabilirler. Görev itirazı yapılmamış olsa bile re’sen mahkeme, ilk önce görevli olup olmadığını inceleyip karara bağlamalıdır.
HMK 4/a maddesi gereğince “kiralanan taşınmazların İcra İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu olan davalar ile bu davalara karşı açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemesinde” görüleceğinin düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, dava taraflar arasındaki rödövans sözleşmesinden kaynaklandığından, davaya bakma görevi Sulh Hukuk Mahkemesine ait olduğu anlaşılmıştır.
Görev ile ilgili düzenleme kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği, HMK’nın 114. maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı niteliğinde olduğu nazara alınarak Mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE; HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE;
2-Mahkememizin görevsizliği sebebiyle HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra taleple bulunulması halinde mahkememizce davacının açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331 maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına.
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.26/09/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır