Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/444 E. 2023/801 K. 21.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/444
KARAR NO :2023/801

DAVA:Ticari Şirket
DAVA TARİHİ:09/07/2023
KARAR TARİHİ:21/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … ile davalı …, birlikte gayrimenkul danışmanlığı faaliyeti yürütmek üzere 01.03.2021 tarihinde …. Noterliğinde … yevmiye numarasına kaydedilen “… Ortaklık Sözleşmesini” imzalayarak adi ortaklık ilişkisi kurulduğu, Adi ortaklığın kurulmasından sonra, emlak danışmanlık acentesi olarak kullanmak amacıyla … Mah., … Cad., No 341 … adresinde kain işyeri için 01.04.2021 tarihli kira sözleşmesi imzalandığı, bahse konu kira sözleşmesinde her iki ortak kiracı sıfatıyla sözleşmeye katıldığı, ancak taraflar arasında bir takım anlaşmazlıkların ortaya çıkması sonucu, davalı … tarafından müvekkile keşide edilen …. Noterliği 17.05.2023 tarihli … Yevmiye Numaralı Fesih İhbarı ve buna karşılık müvekkil tarafından davalıya keşide edilen …. Noterliğinin 29.05.2023 Tarih ve … Yevmiye Numaralı evrakı ile adi ortaklık ilişkisi tarafların ortak iradesi ile sona erdirildiği, ancak, kira sözleşmesinin kiracı tarafında birden çok kişinin bulunması halinde; sözleşmenin feshi gibi yenilik doğuran hakların da tüm kiracılar tarafından birlikte kullanılması gerektiği, açıklanan nedenlerle, adi ortaklık adına imzalanan kira sözleşmesinin feshi de tasfiye kapsamında olduğundan ve ortaklar tasfiyeye ilişkin bu hususta anlaşamamış olduğundan tasfiyenin tamamlanması için tasfiye görevlisi atanmasını talep etmek gerektiği, taraflar arasındaki adi ortaklık sözleşmesinin 8-1 hükmünde; “…ihtilaf halinde önce İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu” belirtildiğinden, her iki tarafın tacir olduğu göz önünde bulundurularak geçerli olarak belirlenmiş yetki şartına uygun olarak dava mahkemenizde açıldığı, arz ve izah edilen nedenlerle fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla ; tarafların karşılıklı fesih beyanı ile sona eren adi ortaklık ilişkisinin tasfiyesine, tasfiyeye ilişkin tüm iş ve işlemlerin yürütülmesi ve bu kapsamda adi ortaklığın ticari faaliyeti için kiralanan iş yerinin kira sözleşmesinin feshedilmesi ve tahliye işlemlerinin tamamlanması için ivedilikle tasfiye görevlisi atanmasına, tasfiyeden doğan alacaklarının müvekkiline temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafların tacir olduğundan hareketle, davaya bakmakla görevli ticaret mahkemesinin görevli olduğunu iddia ettiği, Türk Ticaret Kanunun 5/A maddesinde ticari dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak düzenlendiği, ancak davacı arabuluculuk dava şartını gerçekleştirmediği, Kaldı ki dava görevli mahkemede açılmadığı, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … sayılı yazısında bu davanın taraflarının ikinci sınıf tüccar olduğu açıkça ifade edildiği, dava yetkili mahkemede açılmadığı, Uyuşmazlığa ilişkin İlk olarak taraflar arasındaki uyuşmazlığın dayandığı maddi nedenlerin ortaya konulması zorunlu olduğu, müvekkili davalı T.C. Mesleki Yeterlilik Kurumunun yetkilendirdiği belgelendirme kuruluşu nezdinde “İSG, Çevre ve Kalite”, “Pazarlama Stratejisi Geliştirme ve Organizasyon”, “Emlak Satış/Kiralama ve Sonrası İşlemler” hakkında eğitimi ve sınavı sonunda başarılı olarak “Sorumlu Emlak Danışmanı (Seviye 5)” mesleki yeterlilik belgesi sahibi olup, davacının İstanbul ofisinde çalıştığı sürede çalışkanlığı, özen, dikkat ve özverisi nedeniyle işlem ve cirosu en yüksek emlak danışmanı olduğu, davacı 2021 yılında … ili, … İlçesinde ofis açmak istediğini ve ortak aradığını Gürcistan’da arazileri olduğunu bildiği müvekkile söylemiş; bu arazileri satarak ortak olmasını önererek, başlangıçta 50.000 Amerikan doları istemiş; bu tutar sonrasında 70.000 Amerikan dolarına ulaşmış; sonuçta emlak danışmanlığı hizmetlerinde artık iş sahibi olmak isteyen müvekkil ile davalı … İlçesinde bir emlak ofisi açıp, işletmek konusunda anlaşmış; taraflar arasında …. Noterliği nezdinde 1.3.2021 tarihinde tasdik olunan “… Ortaklığı Ortaklık Sözleşmesi” kurulduğu, davacı bu süreçte payı oranında yeterli katkıyı sunmadığı, Davalı ise …’da bulunduğu süre içinde, müvekkilinin ısrarlı çağrısı olması halinde ortaklığın ticari faaliyetine katılmış; zamanın neredeyse tamamını eğlence ortamlarında, tekne gezilerinde geçirmiş; çalışma düzenini sıklıkla bozmuş; kendisine karşı çıktığı durumlarda, müvekkilin oldukça yüksek maddi ve manevi külfetlere katlanarak oluşturduğu ortaklığın bitirilmesiyle tehdit etmiş; müvekkilini bu işte kendisinin yetiştirdiği ve sahibi olduğu markanın kendince yüksek değer taşıdığı iddiasıyla müvekkilini ortağı değil de, çalışanı olarak görmüş; müşterilerin ve çalışanların yanında küçük düşürücü davranışlarda bulunmuş; azarlamış ve sonrasında müvekkile haber vermeksizin 2022 yılı Ekim ayında İstanbul’a dönmüş; müvekkile karşı ortak niteliğini aşan baskıcı, küçük düşürücü tavır, davranış ve tutumlarını devam ettirmiş; bunla ilgili yakınmalar sonrasında yıl sonuna kadar 500.000-TL para vereyim, ortaklıktan çek git..” diye hitamlarda bulunduğu, gelinen aşamada davacının ortaklığı sonlandırma yolundaki bu yaklaşımı karşısında müvekkil …. Noterliği aracılığıyla düzenlediği 17.5.2023 tarihli, … sayılı ihtarıyla, adi otaklık sözleşmesini feshettiğini, davalının bu fesih iradesine katıldığını bildirmemesi durumunda, fesih ve tasfiye için dava yoluna gideceğini, bu sürecin tamamlanmasına kadar ofisin çalışma düzeni ve işleyişini bozacak tutumlardan ve davranışlardan kaçınmasını davalıya bildirmiş; taraflar ilk olarak vekilleri aracılığıyla ortaklığın uzlaşma yoluyla feshi ve tasfiyesinin sağlanması girişimlerine başlanıldığı,; bu süreçten netice alınamadığı davacı, yerleşik Yargıtay kararlarıyla çerçevesi çizilen bu yönteme göre ortaklığın tasfiyesi tamamlanmadan, bu yolda bir talepte bulunmadan, daha önce fiilen teslim aldığı taşınır eşyadan ayrı olarak (bunlardan payına düşenden daha fazlasını içeren kısmını dilediği zaman fiilen alabileceği kendisine teklif edilmiş olmasına karşın) ortaklığın taşınır mallarının satılması ile adi ortaklığın kuruluşu öncesinde tarafların birlikte kiralayan oldukları kira sözleşmesinin feshi ve yerin tahliyesiyle sınırlı olarak bu davaya açtıkları açıklanan nedenler üzere öncelikle usule aykırı olan haksız ve dayanaksız davanın reddi ile vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, adi ortaklığın tasfiyesi için tasfiye görevlisi atanması talebi hususunda olduğu anlaşıldı.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, … Vergi Dairesi’ne müzekkere cevapları dosya arasına alınmış ve ön inceleme duruşmasının 21/11/2023 günü yapılmasına, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda karar verildi.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi”nin 17/07/2023 tarih, 2022/7202 esas ve 2023/2172 karar sayılı ilamı; “….6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 620 nci maddesinin birinci fıkrasına göre; adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmedir. Asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki hukuki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Kanun’da 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki hâlinden farklı olarak, iş bölümü ilişkisi değil görev ilişkisidir. Göreve ilişkin düzenlemeler, 6100 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi uyarınca kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce ve temyiz incelemesi aşamasında Yargıtayca resen dikkate alınır. Bu kuralın tek istisnası, 6335 sayılı Kanun’un 2 inci maddesi ile değişik 6102 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasıdır. Somut olayda; uyuşmazlık taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinden kaynaklanmakta olup, tarafların tacir olduğuna dair bir bilgiye dosya içerisinde rastlanmamıştır. Diğer taraftan taraflar arasındaki adi ortaklık ilişkisinin 6102 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı açıktır….” şeklindedir.
Gelen müzekkere cevapları ile somut olaya bakıldığında; davacının tacir olmadığı, taleplerin TTK’da sayılan mutlak ticari dava türlerine girmediği, bu sebeple eldeki davanın mutlak veya nisbi ticari dava olarak nitelendirilemeyeceği ve TTK hükümlerinin veya özel kanun hükümlerinin uygulanmasını gerektirir ticari bir uyuşmazlıktan sözedilemeyeceği, uyuşmazlığın çözümünün genel mahkemelerin görevi kapsamında kaldığı sonucuna ulaşılmaktadır. Aksi uygulama, Asliye Ticaret Mahkemelerinin kuruluş amacına ve niteliğine aykırı düşecektir.
Görev kamu düzeni ile ilgili dava şartı olduğundan (HMK m. 114/c) iddia ve savunma olarak ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulur (HMK m. 115/1). Bir mahkemenin verdiği görevsizlik kararı temyiz edilmeksizin kesinleşmiş ise bu görevsizlik kararı, dosyanın gönderildiği mahkemeyi bağlamaz. Bu mahkeme de kendisinin görevli olmadığına ve ilk mahkemenin görevli olduğuna karar verebilir. (Yargıtay 8 HD. 2019/699 Esas 2020/4277 Karar sayılı ilamı)
Hâl böyle olunca; davanın, genel mahkeme sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülmesi gerektiği anlaşıldığından mahkememizin görevsizliğine, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememizin görevsiz olması nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili İSTANBUL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.21/11/2023

Katip …

Hakim …