Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/39 E. 2023/148 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/39
KARAR NO:2023/148

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:17/09/2014
KARAR TARİHİ:28/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (İtrazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı bankanın … nolu müşterisi olduğunu, müvekkilinin para çekmek için banka kartını ATM cihazına yerleştirdiğini ancak kartın ATM içine girdikten sonra ekran arızası kodu verdiğini, cihaz tarafından karta el konularak iade alamadığını, müvekkilinin eşinin o sırada rahatsız olduğunu ve hastaneye yetiştirilmesi gerektiğini bu nedenle kartın el konulmasıyla iptal işlemine ilişkin olarak davalıya herhangi bir bildirim yapılamadığını, müvekkilinin eşiyle ilgilenmesi nedeniyle iki gün sonra internet hesabına girdiğini ve 10.500,00 TL nakit çekim ve 8.660,00 TL harcama olmak üzere topla 19.160,0 TL’nin hesabından iradesi dışında, haksız ve hukuka aykırı olarak çekildiğini, bunun üzerine davalı bankayla irtibata geçildiğini ve savcılığa da suç duyurusunda bulunduğunu, ayrıca durumun davalı bankaya ihtarla da bildirildiğini, davalı tarafından herhangi bir ödeme yapılmadığından aleyine …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durduğunu, olaydan dolayı davalı bankanın sorumlu olduğunu, limitin üstünde para çekimine izin verildiğini, müvekkili ile temasa geçilmediğini belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili 26/06/2012 havale tarihli cevap dilekçesinde : Davacının kartın ATM cihazında sıkıştığından bahisle kartını iade alamadığını ifade etse de şifrenin diğer şahısların eline geçmeden kartın kullanılmasının söz konusu olamayacağını, davacının 17/01/2012 tarihinde kartın kapatılması için başvurduğunu ve müvekkili banka tarafından kartın hemen kapatıldığını, hatanın davacıdan kaynaklandığını, kart ve şifrenin birlikte kullanıldığını ve nakit işlemlerinin sorumluluğunun da kart hamiline ait olduğunu savunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu m. 49’a göre haksız fiilden kaynaklı tazminat alacağı için başlatılan icra takibine itiraz nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu m. 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizin … esas … sayılı kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, verilen karar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/(19)11-108 esas 2022/1450 karar sayılı ilamı ile; ”..eldeki dava davacı tarafça banka kartının ATM’de sıkışması nedeniyle, kartın elinden iradesi dışında çıktığı ve harcama yapıldığı ileri sürülerek zararının tazmini için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, zarar gören davacının derhâl davalı bankayı durumdan haberdar etmemesi ve ayrıca kart şifresini gereği gibi muhafaza etmemesi davacı yönünden müterafik kusur kabul edilmiş; davalı banka ise ATM cihazında yeterli önlem ve tedbir alınmayarak banka kartının kötü niyetli kişilerin elde etmesine ve kullanmasına yol açarak davacı hesabından nakit para çekilmesi ve alışveriş yapılmasında kusurlu bulunmuş ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak davacı kartın elinden çıkmasından sonra hemen bankaya ihbarda bulunmamış, üç gün sonra ihbarda bulunmuş ve belirtilen harcamalarda bu üç günlük süre içerisinde kredi kartı limiti dahilinde yapılmıştır. Oysa ki taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 75. maddesine göre davacı söz konusu durumu vakit geçirmeksizin bankaya bildirmekle yükümlüdür. Bu madde ile birlikte 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun “Bildirim zorunluluğu” başlıklı 16. maddesindeki; “Kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak, kartın kaybolması, çalınması veya iradesi dışında gerçekleşmiş herhangi bir işlemi öğrenmesi halinde kart çıkaran kuruluşu derhal haberdar etmek zorundadır” hükmü birlikte değerlendirildiğinde davacı kart hamili eldeki davada ağır kusurlu olup, davalı bankayı sorumlu tutmak mümkün değildir. Zira; 5464 sayılı Kanun’un 15. ve 16. maddelerine göre, banka kartının ve banka kartına ait şifrenin korunması yükümlülüğü kart hamiline yüklenmiştir. Kart hamili kart ve şifre ile hesabı üzerinde belirlenen limit dahilinde işlem yapabilecek ve tasarrufa bulunabilecektir. Her ne kadar bir güven kurumu olması nedeniyle en hafif kusurundan dahi sorumlu tutulan bankanın ATM cihazında yeterli önlemi almadığından kusurlu olduğu ve doğan zarardan sorumlu tutulması gerektiği düşünülse bile, somut olayda şifrenin üçüncü kişilerce ele geçirilmesinde davacı kart hamilinin ağır kusuru bulunduğundan, davalı banka bakımından doğan zarar ile kusur arasında nedensellik bağı kesilmiş olup davanın reddine karar verilmesi gerekir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; bir özen kurumu olan bankanın en hafif kusurundan dahi sorumlu olacağı, davalı bankanın ATM cihazında yeterli önlem ve tedbir alınmayarak banka kartının kötü niyetli kişilerin elde etmesine ve kullanmasına olanak vermesiyle davacı hesabından nakit para çekilmesi ve alışveriş yapılmasında kusurunun bulunduğu, ortaya çıkan zarardan sorumluluğunun doğacağı gerekçesiyle direnme kararının uygun olduğu ve onanması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. ”gerekçesi ile bozma karar verilmiştir. Mahkememizce dosya yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Tüm bu açıklamalar ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2020/(19)11-108 esas 2022/1450 karar sayılı ilamı birlikte değerlendirildiğinde; somut uyuşmazlıkta şifrenin üçüncü kişilerce ele geçirilmesinde davacı kart hamilinin ağır kusuru bulunduğundan, davalı banka bakımından doğan zarar ile kusur arasında nedensellik bağı kesilmiş olup davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan (179,90-TL) maktu red harcının davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Bozmadan önce verilen karar nedeni ile davalı tarafından 76258 sıra numaralı 16/10/2019 tarihli makbuzla yatırılan 654,40-TL bakiye karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan (9.200.00 TL) nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yazılı toplam ( 100,00-TL )yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/02/2023

Katip …

Hakim …