Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/344 E. 2023/494 K. 11.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2023/344 Esas
KARAR NO :2023/494

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:29/03/2023
KARAR TARİHİ:11/07/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
…. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müteveffa abam aleyhine icra takibi yapıldığını, davacının babasının vefatından yaklaşık 7 yıl sonra tarafına tebligat gönderildiğini, tebligattan geç haberdar olduğunu ve itiraz süresini bu sebepten kaçırdığını, davacı, babasının terekesinin batık olduğunu, bugüne kadar babasının hiçbir borcunu ödemediğini, tarafına da hiçbir malı kalmadığını, tarafına da intikal etmiş hiçbir aktif veya pasifi olmadığını, yasal olarak mirası reddettiğini, bu nedenle icra dosyasından borçlu olmadığına karar verilmesini, takibin durdurulması için tedbir kararı verilmesini, davanını kabulüne ve icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, davalı tarafın %20 kötüniyet tazminatına mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;
Davacı borçlu, haksız ve kötüniyetli olarak, hiçbir hukuki yararı olmasa da işbu menfi tespit davasını açtığın, davacının, mirasçı sıfatıyla davalı bankaya …. İcra Müdürlüğü’nün … es. Sayılı icra dosyasında doğan borcu bulunmakta olup, ilgili yasalar gereği davacı icra takibinde yasal mirasçı sıfatıyla borçlu durumda olduğunu, her ne kadar davacı borçlu davalının talep ettiği alacağın kendisinin borcu olmadığını, müteveffa babanın borcu olduğunu ve mirasın borca batık durumda olduğu iddiasında ise de, bu iddialar mahkemenizde açılan menfi tespit davasının konusunu oluşturamaz ve menfi tespit davasında davacının mirasçılık durumu veya mirasın borca batıklık durumu incelenemeyeceğini, ayrıca davacı taraf yıllarca borca herhangi bir itirazda bulunmadığını, borcun ödenmesi noktasında davalı bankayla devamlı iletişimde kalarak, indirim talebinde bulunarak mirası sahiplendiğini de açıkça ortaya koyduğunu, nitekim davacı tarafa ve mirasçılara ihtarname 2 yılı aşkın süre önce tebliğ edilmiş ve 2 yıl boyunca mirasçılar banka ile borçta indirim yapılması noktasında temasta kaldıklarını, davanın dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddi gerektiğini, davalının alacağı likit ve haklı bir alacak olmasına rağmen davacı tarafından haksız ve mesnetsiz açılan bu davanın reddine ve hiçbir hukuki yararı olmadığımdan açılan bu dava nedeniyle davacı borçlunun yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesi gerektiğini, davacı borçlunun haksız, yersiz ve hukuki dayanaktan yoksun davasının reddine, davacı borçlunun alacağın % 20’sinden aşağıda olmamak üzere tazminata mahkûm edilmesine, yargılama giderleri ve yasal vekâlet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç başlıklı 1. maddesinde, “Bu Kanun’un amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarının koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerinin koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmelerini teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.”
Tanım başlıklı 3.maddesi “(1) sağlayıcı; Kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla tüketiciye hizmet sunan ya da hizmet sunanın adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (k) Tüketici; Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) Tüketici işlemi; Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzer sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi.” düzenlemeleri bulunmaktadır. Bir hukuki işlemin tüketici işlemi sayılabilmesi için yukarıda belirtilen tanımlara uygun olması gerekir.
Açıklanan hususlar gözetildiğinde somut olayda, davacının murisinin yukarıdaki tanıma uygun tüketici konumunda olduğu, davalı bankanın yasal tanıma uygun hizmet sağlayıcı konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Davacının murisinin ticari veya mesleki amaçla hareket ettiği konusunda bir iddia ve delil mevcut olmadığı, davalı bankanın sunduğu ihtarname ve sözleşmeden kredinin tüketici kredisi olduğunun anlaşılması, davacının beyanlarıda gözetildiğinde davacının murisi tüketici olarak kabul edilmiştir.
Görev ile ilgili düzenleme kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetileceği, HMK’nın 114. maddesi uyarınca görev hususunun dava şartı niteliğinde olduğu nazara alınarak Mahkememizin davaya bakmakla görevli olmadığı, dava konusu uyuşmazlığın çözüm yerinin Tüketici Mahkemesi olduğu anlaşıldığından Mahkememizin görevsizliğine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE, HMK 114/1-c ve 115/2 md uyarınca davanın usulden görevsizlik sebebiyle REDDİNE,
2-Mahkememizin görevsizliği nedeni ile HMK 20 madde gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyasının görevli İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepte bulunulmaması veya süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememizce davanın açılmamış sayılacağına dair karar verileceğinin ihtarına,
4-HMK 331 maddesi uyarınca harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
5-Artan gider avansının dosyasına aktarılmasına,
Dair, davacı asil ile davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde İstinaf Kanun Yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.11/07/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır