Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/844 E. 2023/370 K. 23.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/844
KARAR NO : 2023/370

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 09/07/2022
KARAR TARİHİ : 23/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan 6361 Sayılı Finansal Kiralama, Faktöring Ve Finansman Şirketleri Kanunundan Kaynaklanan (İtirazın İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında Sermaye Piyasası Araçlarının Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi akdedildiğini, iş bu sözleşmede müvekkili aracı kurum Yatırım Kuruluşu, davalı ise müşteri sıfatıyla yer aldığını, müvekkili şirket ile imzalanan 22/03/2021 tarihli sözleşme uyarınca Borsa İstanbul nezdinde bulunan vadeli işlemler ve opsiyon piyasasında alım satım işlemleri gerçekleştirildiğini, müvekkili şirket bu işlemlerde sadece davalının alım satım emirlerini Borsa İstanbul nezdinde ki ilgili piyasaya iletmekte ve gerçekleşen işlemlerden komisyon geliri elde edildiğini, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri kaldıraç etkisi nedeniyle riski işlemler olduğunu, vadeli işlem sözleşmesi, sözleşmenin taraflarında standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı kıymeti ve finansal göstergeyi, belirleyen ileri bir tarihte bugünden üzerinde anlaşılan fiyattan alma veya satma yükümlülüğü getiren sözleşme olduğu, opsiyon sözleşmesi ise, alıcıya bugünden belirlenen bir fiyat üzerinden opsiyona dayanak teşkil eden bir malı kıymeti veya finansal göstergeyi satın alma veya satma hakkı tanıyan satıcıya da alıcının bu sözleşmeden doğan hakkını kullanması durumunda sözleşmeye dayanak teşkil eden malı, kıymeti, veya finansal göstergeyi satma veya alma yükümlülüğü getiren sözleşme olduğu, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinde taraflar Borsa İstanbul’a sözleşme bedelinin tamamını değil, belirli bir kısmını teminat adı altında ödeyip, sözleşmeye konu varlığın fiyatındaki değişimlere göre teminatlarının değeri arttığında çekme hakkı veya teminat eksildiğinde eksik teminatı tamamlama yükümlülüğü altında olduğu, davalı yanın mevcut eksi bakiye ödeme yükümlülüğünü erine getirmemesi üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası üzerinden yasal takip başlatıldığı, davalının takibe itiraz ettiğini belirten dilekçesini icra dosyasına sunduğu, icra takibi davalının haksız ve kötü niyetli itirazları sebebiyle durduğu, davalı tarafından yapılan itirazın haksız ve kötü niyetli olduğu, itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı hakkında asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, 22/03/2021 tarihli sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına aracılık çerçeve sözleşmesinden kaynaklı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasına konu İtirazın İptali davasıdır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosya sureti dosya arasına alınmıştır.
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 30/12/2022 tarih 2020/2155 esas ve 2022/2539 karar sayılı ilamında; ”6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı TKHK’da düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Uyuşmazlığın 6502 sayılı TKHK kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin “tüketici” diğer tarafın “satıcı/sağlayıcı/hizmet sunan” olması gerekir. Bu durumda taraflar arasındaki 13/12/2017 tarihli “Kaldıraçlı Alım-Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” kapsamında tarafların yasal konumları ortaya konulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/02/2019 tarihli ve 2017/11-2348 E., 2019/82 K. sayılı kararında; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin konu ve kapsamının belirleyen hükmünde açıkça sözleşme çerçevesinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğunun belirtilmesi hâlinde, dava konusu sözleşmenin geçerli ve taraflar için bağlayıcı olacağı, böyle bir ihtimalde sözleşmenin ticari amaçla yapıldığının açıkça sözleşmede belirtilmiş olması durumunda uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevli sayılamayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla Yargıtay’ın bu kararı, taraflar arasındaki sözleşmede yatırım işlemlerinin açıkça “ticari amaçla” yapılacağının yazılması hâli için geçerlidir. Ancak dava konusu olayda, Çerçeve Sözleşmenin III-A hükmünde, bu sözleşme kapsamında gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair herhangi bir belirleme bulunmadığından, yukarıda anılan Yargıtay HGK içtihadının eldeki davaya uygulanması mümkün değildir. Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde; uyuşmazlığın taraflar arasındaki kaldıraçlı alım satım (foreks) sözleşmesinden kaynaklandığı, yatırım hizmetlerinin de 6502 sayılı TKHK’nın 49’uncu maddesindeki finansal hizmetler kapsamında tüketici hukukunun uygulama alanı içerisine alındığı, taraflar arasındaki sözleşmelerde, bu sözleşmeler kapsamında gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair herhangi bir belirleme bulunmadığı, bu durumda davacının ticari veya mesleki amaçla hareket eden bir kişi olmaması hâlinde yatırım amaçlı da hareket etse yararlandığı finansal hizmetin tüketici işlemi olacağı aşikardır. Somut olayda; taraflar arasındaki finansal hizmet sözleşmesinin, 6502 sayılı TKHK m. 3(1) ve 49 hükümleri uyarınca bir tüketici işlemi olduğu, davacının ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettiğine dair bir iddia ve delil bulunmadığı, aksine davacının dava konusu sözleşme kapsamında bireysel amaçla döviz alım-satımı yaptığı, davalı tarafın da 6502 sayılı TKHK m. 3(1)-ı hükmü uyarınca hizmet sunan (sağlayıcı) olduğu anlaşılmakla; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 3(1)-k-l, 49(1), 73(1), 83(2) ve geçici 1. maddeleri uyarınca uyuşmazlığı çözmeye tüketici mahkemeleri görevlidir (Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 25/05/2022 tarihli ve 2021/1627 E., 2022/4011 K. sayılı; 01/10/2020 tarihli ve 2019/638 E., 2020/3753 K. sayılı; 22/06/2017 tarihli ve 2017/2141 E., 2017/4020 K. sayılı; 08/03/2017 tarihli ve 2017/692 E., 2017/1363 K. sayılı; 01/1172016 tarihli ve 2016/11909 E., 2016/8559 K. sayılı; 18/10/2016 tarihli ve 2016/11038 E., 2016/8223 K. sayılı; 23/06/2016 tarihli ve 2016/90 E., 2016/6987 K. sayılı kararları da aynı yöndedir).” şeklindedir.
Benzer şekilde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 24/11/2022 tarih, 2022/1823 esas ve 2022/1308 karar sayılı ilamında; ”6502 sayılı TKHK’nın 49’uncu maddesi finansal hizmetler; …. yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri de tüketici hukuku kapsamı içine almıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler incelendiğinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair bir belirleme yoktur. Yine dosya kapsamından davalının ticari amaçla hareket ettiğine dair bir veri ve bilgi dosyaya sunulmuş değildir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemeleri görevli olmayıp 6502 sayılı TKHK’nın 73/1 ve 83/2’nci maddeleri gereğince Tüketici mahkemeleri görevlidir.”
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta; Taraflar arasında 22/03/2021 tarihli sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına aracılık çerçeve sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin ve eklerinin yapılan incelemesinde yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair herhangi bir belirlemenin bulunmadığı, bu haliyle davacının ticari veya mesleki amaçla hareket eden bir kişi olmaması hâlinde yatırım amaçlı da hareket etse yararlandığı finansal hizmetin tüketici işlemi olacağı anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine, HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememizin görevsiz olması nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili İSTANBUL NÖBETÇİ TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.23/05/2023

Katip
E-imzalıdır

Hakim
E-imzalıdır