Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/843 E. 2023/386 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/843
KARAR NO:2023/386

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:30/11/2022
KARAR TARİHİ:25/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil nosunda kayıtlı … Mah. … Sk. … Sitesi B Blok N.37/1 … Cephe … … İstanbul adresinde faaliyet gösteren diğer davalı … Anonim Şirketi’nin sahibi ve yetkilisi olduğunu, 09/10/2020 tarihinde … A3 Blok K.13 D.25 Üsküdar İstanbul adresinde bulunan şirketin irtibat ofisinde şüpheli ile müvekkilinin 09/10/2020 tarihli Sermayeye Katılım Sözleşmesi isimli sözleşmeyi imza altına aldıklarını, yapılan bu sözleşme ile özetle şüpheli hakim ortak ve yetkili olduğu … A.Ş.’nin halka arzetmek için sermaye artışına gittiğini bu kapsamda gereken tutarı yatırımcı olarak dışarıdan temin yoluna gittiğini, sözleşmeye göre müvekkilinin 2.090.000 TL’si olarak bir tutarın şirket hesabına aktaracağını ve karşılığında halka arz edilecek olan hisselerin fiyatını 2,40 TL’den alacağını, şirketin halka arzı sırasında oluşacak fiyatlamanın 3,00 TL civarı olduğu öngörülmekte olup, aradaki farkın yatırımcı olarak kar hanesine yazılacağını, bu hususun sözleşme ile hüküm altına alındığını, müvekkilinin sözleşme ile yatırmayı taahhüt ettiği tutara ilişkin 900.000 TL’sini 09/10/2020 tarihinde, 1.100.000 TL’sini ise 12/10/2020 tarihinde ekli banka dekontları ile sabit olduğu üzere … … Şubesinde bulunan hesabından … A.Ş. yine … Bankası … Şubesinde bulunan … ıban nolu hesabına aktardığını, sözleşmeye göre 30/06/2021 tarihine kadar halka arzın gerçekleştirileceğinin belirtildiğini, sözleşmeye göre müvekkiline ekte sureti sunulan ve fakat aslı da mahkeme kasasına sunulacak olan …’ın … … Şubesi muhataplı, … ıban nolu hesaptan keşide edilen … NOLU 2.090.000 TL bedelli 09/10/2020 tarihli sözleşmeye teminat şerhli teminat çekinin davalı tarafça keşide edildiğini ve diğer davalı şirketçe ciro edilerek müvekkiline teslim edildiğini, sözleşmede halka arzın gerçekleşmemesi durumunda 30/06/2021 tarihi itibari ile ödenen bedelin %20 fazlası ile iade edileceğinin de kararlaştırıldığını, gelinen aşamada halka arzın gerç öğrenildiği kadarı ile şirketin SPK nezdinde halka arz başvurusunda bulunduğunu fakat akabinde halka arz başvurusunu geri çektiğinin öğrenildiğini, harici yapılan araştırmalarda şirketin hesaplarının incelendiğini, bağımsız denetim raporunda şirketin hesabından usulsüz olarak para çıkışı yapıldığının tespit edildiğini, Sermaye Piyasası Kurulunun bu paranın nereye gittiğine dair bir izahat istediğini akabinde de şirket sahibinin halka arz dosyasını geri çektiğine dair bilgiler edinildiğini ve durum şüpheliye iletildiğinde ise olumlu bir dönüş alınmadığı gibi müvekkiline ödediği bedelin iade de edilmediğini, müvekkiline vaat edilen hisse devrinin yapılmadığı gibi, halka arzında gerçekleştirilmediğini ve müvekkilinin ödediği sermaye katılım bedeli olan 2.000.000 TL ve ödenen bedelin %20 fazlası olan 400.000 TL müvekkiline iade edilmediğini, iş bu sebeple müvekkilinin ödediği bedel (2.000.000 TL) ile ödenen paranın %20 fazlası (400.000 TL) ve TTK md 10. amir hükmü gereği sözleşmede vade olarak kararlaştırılan 30/06/2021 tarihinden itibaren işlemiş 466.8623,02 TL avans faizi ile tahsili için başlatılan icra takibine davalı borçluların itirazları nedeni ile durdurulmuş olması karşısında, yapılan arabuluculuk görüşmelerinden de uzlaşma sağlanamadığı için iş bu ihtiyati haciz talepli davanın açılması zaruretinin hasıl olduğunu, arz ve izah edilen ve yargılama sırasında resen nazara alınacak haklı sebeplere binaen; öncelikle müvekkilinin alacağının teminat altına alınması için İİK 257. vd maddeleri gereği öncelikle teminatsız olarak, şayet mümkün değilse mahkemece takdir edilecek teminat mukabilinde davalıların menkul gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine dair karar oluşturulmasını, davalı borçluların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe yaptıkları itirazlarının iptali ile haksız ve kötü niyetli yapılan itiraz nedeni ile asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek reeskont avans faizi ile beraber müvekkiline ödenmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında her ne kadar bir sözleşme bulunsa da bu sözleşmenin müvekkilinin zor koşullar altında ve sözleşme hükümlerinden de açık bir şekilde görüleceği üzere açıkça zararına olarak tanzim edildiğini, müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığı tarihte almış olduğu bir miktarın taahhüt karşılığında, pek çok yükümlülük altına girdiğini ve açıkça sözleşme dengesini bozacak düzeyde zarara uğratıldığını, sözleşmede görüldüğü üzere, yatırımcı alacaklının görünen kısa bir süre için yatırdığı paraya karşılık %20 kar elde etme düşüncesinde olduğunu, aslında bu durumun kar almaktan ziyade borç vermeyi hatta aşırı yararlanmayı gösterdiğini, bu derece karlı, garantili ve ifa olunmaması durumunda aynı karı fazlasıyla iade eden bir yatırımın olsa olsa bir sömürü sözleşmesi olabileceğini, sözleşmede gabinin yani aşırı yaralmanın mevcut olduğunun açık olduğunu, şirketi zor durumda olduğu için borç arayan müvekkiline, birkaç ay için %20 faizle borç verildiğini ve şirkete ortak olunduğunu, bu minvalde, gabin halinin enfisü ve müzayaka şartları gerçekleşmiş olup, sözleşmenin hükümsüz olduğuna karar verilmesi gerektiğini, aksi halde tarafların esas iradeleri ve sözleşme dengeleri doğrultusunda yeniden yorumlanması gerektiğini ve gabin doğrultusunda sözleşme sağaltılması gerektiğini, sözleşmenin 5. maddesinin 2 fıkrasında, SPK’dan izin alınamaması halinde yatırımcının hisselerini hakim ortağa %50 fazlası ile satabileceği yönündeki ibarenin de, sözleşmenin açık bir şekilde yatırımcı lehine tanzim olunduğunu gösterdiğini, müvekkilinin zor durumu nedeniyle oluşan bu kötü durumda, yatırımcının bir de işlerin ters gitmesi halinde ekstradan %50 kara geçeceğini, Yargıtay’ın konuya ilişkin içtihatlarında %25’in üzerindeki oranları aşırı yararlanma olarak kabul ettiğinin görüldüğünü, tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; müvekkilinin acil kredi ihtiyacının olması, şirketin zor durumda kalmasının, davacı alacaklı görünen tarafından fırsata dönüştürüldüğünün görüldüğünü, davacı alacaklının görünenin bu fırsat neticesinde elde etmeyi beklediği yüksek karlılık oranı ve sözleşmenin ifa edilememesi halinde getirilen yüksek cezai şart ile %50 fazlası ile hisseleri satma olanağı gabinin (aşırı yaralanmanın) varlığını gösterdiğini, somut olay bazında da aşırı yararlanmanın varlığı sabit olduğu için, müvekkilinin sözleşme ile bağlı olmadığına karar verilmesi, bu doğrultuda itirazlarımızın kabulü ile davanın reddini, mahkemece aksi kanaatin hasıl olması halinde de, sözleşmenin edimler arasındaki oransızlığın giderilmesi yönünde hüküm kurulmasını talep ettiklerini, hızlı bir şekilde dünyayı etkisi altına alan Covid 19 Pandemisi’nin gerek ülkemiz ekonomisi, gerekse de dünya ekonomisini etkisi altına aldığının herkesçe bilindiğini, hukuka aykırı ve açıkça müvekkili aleyhine olan sözleşmenin ifasının, bu resesyon ve hatta ekonomik daralma döneminde de imkansız hale geldiğini, ayrıca sözleşmenin 5. Maddesinin 5. Fıkrasında yatırımcının motivasyonunun açıklanarak, halka arzın gerçekleşmemesi halinde hisselerin ediminde ödediği bedelin %20 fazlasıyla ödeneceğinin kaleme alındığını, yani sözleşme hükümlerinin yerine getirilememesi halinde yatırımcının beklediği karın aynısını, cezai şart vasıtasıyla alacağını, bu derece ağır bir cezai şartın müvekkilini son derece zora sokacağını ve zor durumundan yararlanmak isteyen davacı alacaklı görünenin sömürüsünü meşru hale getirme amacı taşıdığının açık olduğunu, böylesi bir hükmün cezai koşulun hukuken belirlenen amacını aştığını, bilindiği üzere cezai koşulun bir edimi değil, ifaya zorlamaya yönelik bir taahhüt olduğunu, somut olayda ise bu şekilde belirlenen ceza koşulunun zaten zor durumda olan şirketin zararını artıracağını ve sözleşmedeki yatırımcının karını artıracağını açık olduunu, bu hususun müvekkili şirketin defter ve kayıtlarının incelenmesi ile de anlaşılacağını, arz ve izah edilen nedenler ve mahkemece kamu düzeni gereği re’sen nazara alınacak sebepler muvacehesinde gabin nedeniyle tarafların sosyal ve ekonomik durumlarının araştırılmasını, müvekkili … Anonim Şirketi’ne müzekkere yazılarak şirket defterlerinin ve muhasebe kayıtlarının celp edilmesini, iddiaları doğrultusunda uzman bilirkişi vasıtasıyla müzayaka halinin araştırılmasını, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibi dosyasına yönelik itirazlarının kabulü ile, haksız ve hukuka aykırı olarak açılmış olan davanın reddini, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibini tarafların haksız ve kötü niyetli olarak yönelten ve müvekkillerinin ticari itibarını düşüren alacaklı görünen davalı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; taraflar arasındaki sermaye katılım sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili talebi ile başlatılan …. İcra müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminat taleplerinin sübut ve miktarı noktasında toplanmış olduğu görüldü.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … Esas sayılı icra dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
Davacı vekili tarafından dava konusu; çek aslı, sermaye katılım sözleşmesi aslı, dekont aslı mahkememizin 8291 kasa sırasına kayıt edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacı ile davalılardan …’ın yetkilisi olduğu diğer davalı … A.Ş arasında 09/10/2020 tarihli Sermaye Katılım Sözleşmesi imzalanmış olup davacı tarafça sözleşmeye istinaden 900.000,00 TL’si 09/10/2020 tarihinde, 1.100.000,00 TL’sini 12/10/2020 tarihinde … / … Şubesi’nde bulunan hesabından … A.Ş.’nin hesabına aktarıldığı dosyadaki dekontlardan sabit olup esasen taraflar arasında da bu hususta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmeye göre 30/06/2021 tarihine kadar halka arzın gerçekleştirileceğinin belirtildiği, sözleşmede halka arzın gerçekleşmemesi durumunda 30/06/2021 tarihi itibariyle ödenen bedelin % 20 fazlası ile iade edileceğinin de kararlaştırıldığı görülmüştür.
Davalı tarafça müvekkilinin sözleşmeyi imzaladığı tarihte almış olduğu bir miktar taahhüt karşılığında pek çok yükümlülük altına girdiği ve açıkça sözleşme dengesini bozacak düzeyde zarara uğratıldığı bu nedenle sözleşmede gabinin yani aşırı yararlanmanın mevcut olduğu savunmasında bulunulmuş ise de; TBK 28.maddesinde düzenlenen aşırı yararlanmadan söz edilebilmesi için taraflardan birinin diğer tarafın zor durumundan, deneyimsizliğinden veya düşüncesizce hareket etmesinden yararlanarak sözleşmedeki karşılıklı edimler arasında açık bir oransızlığın bulunmasını sağlaması koşullarının birlikte gerçekleşmesi zorunlu olup somut olayda edimler arasında açık bir oransızlık olmadığı gibi davalının aşırı yararlanma iddiasının dayandırdığı hususlar dikkate alındığında basiretli tacir ve sözleşme serbestisi ilkeleri gereği savunmasına itibar edilmemiştir. Yine davalı tarafça cezai şart alacağının TBK 182/3. fıkrası gereğince indirilmesi gerektiği belirtilmiş ise de; sözleşmede her ne sebeple olursa olsun 30/06/2021 tarihine kadar halka arzın gerçekleşmemesi durumunda hisselerin ediniminde ödenen bedelin %20 fazlasının ödeneceği belirtilmek suretiyle sözleşme cezası kararlaştırıldığı, sözleşme cezası niteliğindeki edimin ve cezanın ağırlığını tarafların serbestçe belirleyebildikleri ancak cezanın aşırı derecede ağır olması halinde indirim yapılacağı, tacir sıfatını taşıyanların sözleşme cezasının fahiş olduğunu ileri sürerek mahkemeden indirim isteyemeyeceklerine ilişkin TTK 22.maddesine rağmen yargıtay kararları ile kabul edildiği üzere kararlaştırılan cezanın tacir olan borçlunun iktisaden mahfına sebep olacak derecede ağır ve yüksek olması halinde ahlaka aykırılık oluşturulacağı, cezada indirim yapılabileceği kabul edilmektedir. Cezanın ağırlığına ilişkin değerlendirmenin sözleşmenin kurulduğu ana göre yapılması gerekir. (Borçlar Hukuku Haluk N. Nomer syf 535)
Somut olayda taraflar tacir olup kararlaştırılan cezai şartın sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle davalının iktisaden mahfına sebep olacağı ispatlanmamış olmakla birlikte davalı şirketin sermayesinin 25.000.000,00 TL olduğu, kararlaştırılan cezai şarta konu sözleşme bedelinin davacı tarafça 09/10/2020 ve 12/10/2020 tarihinde peşin olarak yatırıldığı, bu tarih itibariyle işleyebilecek ticari iş avans faizi oranı dikkate alındığında dahi kararlaştırılan cezai şartın fahiş olmadığı sübut bulmuş olmakla bu hususta ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmeksizin davalının savunması yerinde görülmemiş ve herhangi bir indirim uygulanmamıştır.
Davacı tarafça takibe konu edilen asıl alacak tutarı olan 2.000.000,00 TL’nin ödendiği, davalı şirketin sözleşmede belirlenen 30/06/2021 tarihine kadar halka arz edilmediği, sözleşme bedeli üzerinden %20 cezai şartın sözleşme ile kararlaştırıldığı hususlarında bir ihtilaf bulunmayıp davacının asıl alacak talepleri yönünden davasının kabulüne karar verilmiş ise de; taraflar arasındaki sözleşmede belirlenen 30/06/2021 tarihi sözleşme bedelinin iadesi yönünden vade tarihi olmayıp halka arz için belirlenen tarih olduğundan ve asıl alacak yönünden davalılar temerrüde düşürülmemiş olduklarından davacının işlemiş faize ilişkin talebi yerinde görülmeyerek reddedilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen miktarın % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine karar verilmiş, davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal şartları oluşmadığından reddine karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
2.400.000,00 TL asıl alacak yönünden davalıların …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takibe vaki itirazlarının iptaline, takibin asıl alacak yönünden devamına ; Asıl alacağa takip tarihinden itibaren 3095 Sayılı kanunun 2/2. Maddesi gereğince Merkez Bankasının kısa vadeli krediler için ön gördüğü değişen oranlarda avans faiz oranı uygulanmasına,
2-İşlemiş faize ilişkin talebin reddine,
3-Asıl alacağın %20’si üzerinden hesap edilen 480.000,00 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davalıların kötü niyet tazminat taleplerinin yasal şartları oluşmadığından reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 163.944,00 TL nispi karar harcının, peşin alınan 34.624,54 TL harçtan mahsubu ile eksik 129.319,46 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 34.716,74 TL ( 80,70TL BH, 11,50 VH, 34.624,54 TL Peşin Harç ) harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 107,00 TL yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 89,58 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan kabul edilen miktar üzerinden hesap olunan 219.000,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
9-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan reddedilen miktar üzerinden hesap olunan 68.360,82 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
10-Arabuluculuk görüşmelerinde atanan arabulcuya 3.200,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 3.200,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 2.678,89 TL’nin davalılardan, 521,11 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider ve delil avanslarının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı; 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 25/05/2023

Başkan …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Üye …
*e-imzalıdır
Katip …
*e-imzalıdır