Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/710 E. 2023/216 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2022/710 Esas
KARAR NO : 2023/216

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 19/10/2022
KARAR TARİHİ : 22/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu dava konusu tesisat adresinde ticarethane işlettiğini, müvekkili şirket görevlilerince, 09.02.2022 tarihinde, davalının kullanımındaki dava konusu tesisatta ” Sözleşmesiz sayaçtan enerji kullandığı” tespiti yapıldığı, yapılan tespit üzerine, EPDK mevzuatı ve yönetmelik hükümleri uyarınca takip konusu kaçak tahakkuku tanzim edildiği, davalı borçlu yanın, takip dayanağı faturayı ödememesi üzerine, aleyhine icra takibi yapıldığı, davalı alacağımızın tahsilini geciktirmek amacıyla, mesnedsiz gerekçelerle, haksız ve kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiği, borçlu olmadığını beyan ederek takibin durmasını sağladığı, davalı yan ile müvekkili şirket arasındaki sözleşme benzeri ilişki olduğu, para alacağının iadesi söz konusu olduğundan davacı müvekkili şirketin ikametgahı mahkemesi de davaya bakmaya yetkili olduğu, nitekim Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2013/5644 E. 2013/10200 K. Sayılı ilamı da TBK m.89/1 gereği davaya bakmaya davacının ikametgahı mahkemesinin de yetkili olduğunu karara bağladığı, borçlu, yasal abonelik üzerinden, yasal sayaçtan elektrik kullanmak yerine sözleşmesiz sayaç üzerinden kaçak elektrik kullandığını, borçlunun işlettiği iş yerinin esas sermayesi elektrik olup, yüklü miktarda iş yapıp, bunun karşılığını hiçbir şekilde ödemediği, kaçak elektrik kullanımının bir bankadan karşılıksız kredi kullanılmasından farkı olmadığı, Kredi konusu para kaldıraçlı piyasada sanal olarak 1’e 10 olarak var edilir ve bankalar kolaylıkla sanal paradan vazgeçerek varlık yönetimine aktarabilir ve sonuçta zarar görmez iken; elektrik somut olup üretimi ciddi maliyet gerektiği, bunun karşılığında tüketiciler tedbir yoluyla elektrik kullanabiliyor iken, tedbir yoluyla banka kredisi kullanamadıklarını, yasal sürede takibe haksız itirazın kaldırılmasını, takibin devamı, alacağın tahsili yanında icra tazminatı ve masraf ve ücreti vekaletin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Mahkememizce düzenlenen tensip zaptı ve dava dilekçesi davalıya usulüne uygun şekilde tebliğ edilmişse de davalı tarafından mahkememiz dosyasına herhangi bir beyan veya cevap dilekçesi ibraz olunmamıştır.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalının iş yerinde kaçak elektrik kullandığı iddiasıyla başlatılan icra takibine davalının yaptığı itirazın iptali istemidir.
DELİLLER;
Bakırköy … İcra Dairesi’ne müzekkere yazılarak …esas sayılı dosyası uyap üzerinden celp edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için, uyuşmazlık konusu iş tarafların her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmamasına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir. Yine, 6102 sayılı TTK’nun 19/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, kanun ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hâl böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 12. maddesinde “Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir”, yine aynı Kanun’un 16/1 maddesinde ise “Ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar.” hükmünü içermektedir.
26/06/2012 tarihinde kabul edilen ve 30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı TK’ndan ve 6102 sayılı TTK’nun 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir.
5362 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununun 3’üncü maddesinde, Esnaf ve sanatkâr, ister gezici ister sabit bir mekânda bulunsun, Esnaf ve Sanatkâr ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulunca belirlenen esnaf ve sanatkâr meslek kollarına dahil olup, ekonomik faaliyetini sermayesi ile birlikte bedenî çalışmasına dayandıran ve kazancı tacir veya sanayici niteliğini kazandırmayacak miktarda olan, basit usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabı esasına göre deftere tâbi olanlar ile vergiden muaf bulunan meslek ve sanat sahibi kimseler olarak ifade edilmiştir. Ayrıca TTK’nın 1463. maddesinde de, önce 17. maddeye gönderme yapılarak, Bakanlar Kurulunun bu konuda kararname çıkarması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17. maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz denmek suretiyle tacir veya esnafın hangi kriterlere göre saptanacağı açık bir biçimde gösterilmiştir. 19.02.1986 tarih ve 19024 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 25.01.1986 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile TTK’nın 1463. maddesine göre esnaf ve küçük sanatkar ile tacir ve sanayicinin ayrımına dair esaslar tespit edilmiştir. Buna göre; 1- Koordinasyon kurulunca tespit ve yayınlanacak esnaf ve küçük sanatkar kollarına dahil olup da gelir vergisinden muaf olanlar ile kazançları götürü usûlde vergilendirilenler ve işletme hesabına göre, defter tutanlardan iktisadi faaliyetleri nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmalarına dayanan ve kazançları ancak geçimlerini sağlamaya yetecek derecede az olan ve Vergi Usûl Kanununun 177. maddesinin birinci fıkrasının 1 ve 3 nolu bentlerinde yer alan limitlerin yarısını, iki numaralı bendinde yazılı nakdi limitin tamamını aşmayanların esnaf ve küçük sanatkar, 2- Vergi Usûl Kanununa istinaden birinci sınıf tacir sayılan ve bilanço esasına göre defter tutanlar ile işletme hesabına göre defter tutan ve birinci madde de belirtilenlerin dışında kalanların tacir ve sanayici sayılmaları kararlaştırılmıştır.
Bu durumda; yukarıda açıklanan hususlar gözönünde bulundurularak tarafların tacir olup olmadığı hususu araştırılarak sonucuna göre görevli mahkemenin tayin edilmesi gerekmektedir. (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 05/04/2022 tarih 2021/2357 Esas, 2022/1069 Karar sayılı ilamı)
Mahkememizce Zincirlikuyu Vergi Dairesine müzekkere yazılmış, verilen yanıtta davalının adına yapılan bilgisayar kayıtları ve tarh dosyası tetkiki neticesinde en son beyan ettiği 01/12/2021 dönemi gelir vergisi beyannamesinin işletme usulüne göre verildiği ve dönem beyannamesinde zarar beyan ettiği tespit edildiği, dolasıyla ödevlinin 213 sayılı V.U.K. 177. Maddesine istinaden 2. Birinci bentte yazılı olanların dışındaki işlerle uğraşıp bir yıl içinde elde ettikleri gayri safi iş hasılatının 440.000,00-TL’nin aşılmadığı anlaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışında somut olayın incelenmesinde; mahkememizce resen yapılan araştırmada davalının… Vergi Dairesi Başkanlığı nezdinde tacir kaydı bulunmamaktadır. Dosyaya sunulan vergi kayıtlarının incelenmesinden Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen ve Vergi Usul Kanunu’ nun 177. Maddesi ile düzenleme altına alınan sınırın altında geliri olduğu, burada sayılan hadleri aşmadığı, buna göre esnaf ve küçük sanatkar sayılması gerektiği açıktır. Öyle ki kayıtlara göre davalı faaliyette olduğu sürede sürekli olarak zarar beyan etmiştir. Sonuç olarak davalının tacir olmadığı gibi, davanın mutlak ticari dava olmadığı sabittir. Açıklanan nedenlerle eldeki davanın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülmesi gerektiği ve mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis etmek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının açtığı davada,mahkememizin görevli olmadığı anlaşılmakla; açılan davanın, HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca aynı kanunun 114/1-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden REDDİNE,mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
2-Görevli Mahkemenin İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi OLDUĞUNA,
3-HMK 20. Maddesi gereğince süresi içerisinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmesi halinde iki hafta içinde mahkememize müracaat ile dosyanın görevli mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, başvurulmaması halinde davanın açılmamış sayılmasına,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verilecek dilekçe ile ilgili İstinaf Dairesi nezdinde istinaf yolu açık olmak üzere verilen karar davacı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı. 22/03/2023

Katip
E imzalıdır

Hakim
E imzalıdır