Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/616 E. 2022/820 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/616
KARAR NO:2022/820

DAVA:Karar İptali
DAVA TARİHİ:14/09/2022
KARAR TARİHİ:15/12/2022

Mahkememizde görülmekte olan karar iptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı taraf dava dilekçesinde özetle; bankanın sermaye artırımı imkanı varken ve maliye bakanlığının her yıl değerlendirme fonu değerlendirilmesine rağmen yeniden değerlendirmede sermaye artırımında oluşacak bedelsiz payları vermemesinin dava konusu olduğunu, banka ile arabuluculu müessesine başvurulduğunu, arabuluculukta anlaşma olmadığını, davacı olarak muhalefet şerhinin olduğunu, karara muhalif kaldığını, ret oyu verdiğini, yedek akçelerin esas sermayeyi aşan net val varlığı olduğunu, bir diğer söylemle şirketin karından oluşan mal varlığı olduğunu, yedek akçenin bilançoda yer alan belirli bir mal varlığı demek olduğunu, yedek akçenin çeşitli amaçlar için şirketin net karından ayrılmış ortaklara dağıtılmamış birikmiş karlar olduğunu, yedek akçelerin öz sermayenin itibari sermaye ile dönem karı toplamının aşan kısmı olduğunu, öz varlığın esas sermaye ve yedek akçeler olduğunu, yedek akçenin tek kaynağının kar değil değer artışları olduğunu, yedek akçelerin beklenilmeyen kayıp ve masrafları için ayrılabileceğini ama bankada 20 yıldır böyle beklenilmeyen kayıp ve masraf olmadığını, bilanço karının aktiflerin pasifleri aşan kısmı olduğunu, net dönem karının önceki dönemden elde edilen karlardan dağıtılmayan kısımlar olduğunu, kar dağıtımı için ayrılan özel yedek akçelerin belli bir amaca tahsis edilmeyen yedek akçeleri ihtiyari yedek akçelerin dağıtılmasının mümkün olanlar olduğunu ve net dönem karı olduğunu, dağıtılabilir karın net dönem karı, serbest yedek akçeler olduğunu, TTK madde 509/2’nin paylaşılabilecek karın net dönem karı, serbest yedek akçelerden oluşacağını, yani karın TTK m 472’ye göre safi kar artı bu gaye için ayrılan yedek akçelerden oluşacağını, şirketin serbest yedek akçelerinin genel kanuni yedek akçelerin sermayenin veya çıkarılmış sermayenin yarınını aşan kısmının TTK m.519/3’e göre belirli bir amaca tahsis edilmemişse artan kısmının sermayeye eklenebileceğini, kayıtlı sermayeyi çıkartılmış sermayenin yönetim kurulu kararıyla ana sözleşme de belirtilmesinin zorunlu kayıtlı sermaye rakamına kadar ana sözleşmenin değiştirilebileceğini ve sermayenin artırılabileceğini, bunu bankanın yıllardır yapmadığını, banka tarafından sermaye artırımı yapılmaması kararının iptalini, ortaklığın belli bir amaca özgülenmiş açık yedek akçeler ve kanuni yedek akçelerin serbestçe kullanılmasına engel olan yeniden değerlendirme veya satış sonucu açık yedek akçeye dönüşen gizli yedek akçelerin ertesi yıla aktarılmış karın, mevzuatın bilançoya konulması ve sermayeye eklenmesi izin verdiği fonların veya daha dağıtılmasına karar verilmemiş son yıl safi karının esas sermayeye eklenmemesi suretiyle sermaye artırılmama kararının iptaline karar verilmesini, neden sermaye yedeğinin 79 Milyar kadar fazla tutulduğunun sorulmasını, bilirkişi incelemesi sonucunda fazla olağanüstü yedek akçelerin olmaması gerektiği kararına varılmasını, hakim ortağın yıllardır neden gündeme sermaye arttırımı kararı alınmasını engel olduğunun sorulmasını ve bu kararın batıl olduğuna karar verilmesini, mahkeme masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava dilekçesi ve duruşma gününün davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edildiği, davalı tarafın cevap dilekçesi sunma süresinin son gününün 09/11/2022 tarihi olduğu, davalı vekili tarafından sunulan süre uzatım dilekçesinin 11/11/2022 tarihinde uyap sisteminden gönderildiği anlaşılmakla davalı vekilinin süresinde olmayan süre uzatım talebinin reddine karar verildiği, davalı vekili tarafından cevap dilekçesinin beyan dilekçesi olarak kabul edildiği görülmüştür.
Davalı vekili tarafından sunulan 28/11/2022 tarihli beyan dilekçesinde özetle; davacı tarafın 31.03.2022 tarihli genel kurul kararında sermaye artırımı yapılmaması karar verildiğini, kendisinin karara muhalefet şerhi koyduğunu belirterek kararın iptaline karar verilmesi talebiyle huzurdaki davayı ikame ettiğini, müvekkili bankanın 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’na göre kurulmuş finansal ürün ve hizmetler alanında faaliyet gösteren bir anonim şirket olduğunu, anonim şirket genel kurul kararları aleyhine karar tarihinden itibaren üç ay içinde iptal davası açılması gerektiğini, bu sürenin hak düşürücü süre olup hakim tarafından resen dikkate alınması gerektiğini, üç aylık bu sürenin mutlak emredici hüküm niteliğinde olduğundan esas sözleşme ile değiştirilebilmesinin dahi mümkün olmadığını, huzurdaki davanın konusunun 31.03.2022 tarihli genel kurul kararının iptali olmakla davanın en geç 30.06.2022 tarihinde ikame edilmesi gerektiğinin tartışmasız olduğunu, oysa ki davacının bu tarihi aşarak 14.09.2022 tarihinde yani 3 aylık hak düşürücü sürenin oldukça geçtikten sonra davayı ikame ettiğini, bu nedenle hak düşürücü süreden sonra açıldığı gözetilerek davanın usulden reddine karar verilmesini, haksız ve hukuka aykırı davanın reddi ile yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; 31/03/2022 tarihli genel kurul kararlarının iptali talebinin sübut bulup bulmayacağı noktasında toplanmış olduğu görüldü.
Davacı tarafından 15/12/2022 tarihli celsede 25 sayfadan ibaret olduğunu beyan ettiği el yazılı beyan dilekçesi sunulmuştur.
DELİLLER;
Davacı tarafından dava dilekçesi ekinde; bankaya genel kurulda verilen önergelerin listesi, muhalefet şerhi koyup ret oyu verilen genel kurul toplantı tutanağı, varlık raporu hisse senedi ile ilgili belgeler mahkeme dosyasına sunulmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Davacıya dava dilekçesindeki talebinin ne olduğu ve genel kurulun hangi numaralı kararlarının iptalinin istenildiği hususlarında beyanda bulunmak için süre verildiği, verilen süre içerisinde beyanda bulunulmadığı, duruşmadaki beyanında talebi açık olmamakla birlikte sonuç olarak genel kurul kararının iptalini istediği, askıda hükümsüzlük bulunduğu iddia edilmiş olup yine davacı tarafça davasının 14/09/2022 tarihinde açıldığı, arada arabuluculuğa başvurduğu ve 3 aylık sürenin geçmediği iddia olunmuştur.
İptal davası, genel kurul kararının aleyhine alındığı tarihten itibaren 3 ay içinde açılabilir, bu süre hak düşürücü niteliktedir. Davacı tarafça davaya konu edilen 31/03/2022 tarihli genel kurul kararı sonrası davacının, dava zorunlu arabuluculuğa tabi olmamasına rağmen 30/06/2022 tarihinde arabulucuya başvurulduğu, 6325 Sayılı Yasa’nın 16.maddesinde ” Arabuluculuk süreci, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması halinde tarafların ilk toplantıya davet edilmeleri ve taraflarla arabulucu arasında sürecin devam ettirilmesi konusunda anlaşmaya varılıp, bu durumun bir tutanakla belirlendiği tarihten itibaren işlemeye başlar… Arabuluculuk sürecinin başlamasından sona ermesine kadar geçirilen süre, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz.” hükmünün bulunduğu anlaşılmıştır.
Somut olay yönünden dava zorunlu arabuluculuğa tabi olmayıp kaldı ki; davacı tarafça 30/06/2022 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğu, 03/08/2022 tarihinde son tutanak düzenlendiği, bu tarihten sonra sürelerin kaldığı yerden işlemeye devam edeceği, davacının 30/06/2022 tarihi itibariyle 1 günlük süresi kaldığı, bununda 04/08/2022 tarihinde sona erdiği, adli tatile rastlayan bu süre yönünden de HKK 104.madde gereğince sürenin adli tatilin bittiği günden itibaren 1 hafta uzatılmış kabul edilmesi halinde dahi sürenin 08/09/2022 tarihinde sona erdiği, eldeki davanın 14/09/2022 tarihinde hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı anlaşılmakla davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın hak düşürücü süre nedeniyle REDDİNE,
1-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 80,70 TL maktu red karar harcından peşin alınan 853,88 TL harcın mahsubu ile artan 773,18 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine;
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Arabuluculuk görüşmelerinde arabulucu olarak atanan…’a 1.560,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.560,00-TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davacıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı tarafın ve davalı vekilinin yüzüne karşı;6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.15/12/2022

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır