Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/604 E. 2023/277 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/604
KARAR NO :2023/277

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:24/04/2014
KARAR TARİHİ:13/04/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya arsa alışverişi sırasında teminat olarak …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına konu edilen 515.000 TL bedelli seneti verdiğini, arsa satışı tamamlandıktan sonra seneti geri istediğini, davalının senedin kaybolmak suretiyle zayii olduğunu bildirerek iade etmediğini, taraflar arasında buna dair 2 nüsha halinde senetin geçersiz olduğu belirtilerek yazı hazırlandığını, senet üzerinde boş bırakılan düzenleme ve vade tarihlerinin doldurulduğunu, düzenleme tarihinin 15/04/2012, vade tarihinin ise 15/05/2012 olarak yazıldığını, 1 ay içinde senet bedeli olan 515.000,00 TL’nin borç olarak verilmesinin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, HMK 209/1 maddesine göre teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı yoluyla takibin durdurulmasına karar verilmesini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptaline, %20 oranında kötü niyet tazminat karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı keşideci borçlunun senedi teminat senedi olarak verdiğini yani imza suretiyle bedelsizlik iddiasında bulunduğunu, bu iddiasını da ancak ve ancak yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davacı senet keşidecisinin senedin aradaki anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğu iddiası ile senet üzerinde farklı yazıların yaş tespitinin bilirkişi marifetiyle tespiti taleplerinin hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, senet metnindeki yazıların davacı borçlu keşidecinin eli ürünü olup olmamasının ya da senet metnindeki yazıların farklı kalemlerde yazılmasının senedin geçerliğine hiç bir etkisinin olmadığını, bononun daha önceden ve gıyaplarında icra takibine konulduğu şekliyle davacı tarafından hazırlanarak düzenlendiğini ve bu haliyle davalı alacaklı müvekkiline verildiğini, davalı alacaklı müvekkilinin de bu bonoyu davacı senet keşidecisinden kendisine verildiği şekliyle icra takibine konulduğunu, davacının tanık dinletme ve bono üzerinde yaş tayini için bilirkişi incelemesi yapılması talebinin reddini, davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun ihtiyati tedbir talebinin ve davasının reddini, davacının haksız ve yasal dayanaktan yoksun davasının reddi ile %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile avukatlık vekalet ücretinin de davacı borçluya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak …sayılı dosyası celp edilmiştir.
İstanbul CBS’ye müzekkere yazılarak 2014/… Soruşturma sayılı dosya celp edilmiştir.
Hazine Müsteşarlığı … Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak dava konusu bononun üzerindeki pulun hangi tarihte yürürlükte olduğu ve hangi tarihte yürürlükten kaldırıldığı hususları sorulmuş verilen cevabi yazıda; … sayılı kanunla damga pulu uygulamasının 01/01/2005 tarihinden itibaren kaldırıldığı bildirilmiştir.
… Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak dava konusu bononun üzerinde yazan adreste davacının vergi mükellefiyetinin ne zaman sonlandırıldığı hususu sorulmuş olup verilen cevabi yazıda; …, … Kat:6 No: 659 …/İSTANBUL adresindeki işyerini 12/02/1996 tarihinde sonlandırdığı bildirilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince Adli Tıp Kurumun’dan rapor alınmasına karar verilmiş olup 25/03/2015 tarihli ATK raporunda özetle; yapılan incelemede inceleme konusu sette kimyasal ya da fiziksel silinti, kazındı ve tahrifat yapıldığını gösterir yeterlilik ve nitelikte bulguya saptanmadığı görüş ve kanaatine varıldığı hususu bildirilmiştir.
Mahkememizce davanın 2020/16 Esas 2020/675 Karar sayılı 16/10/2020 tarihli ilamı ile reddine karar verilmiş olup, kararın taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2021/1488 Esas, 2022/3759 Karar Sayılı 11/05/2022 tarihli ilamıyla “İcra İflas Kanunu’nun 72/4. maddesi gereğince, mahkemece icra takibinden sonra açılan menfi tespit davası nedeniyle icra veznesine giren paranın davalıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmakla, bu durumda davalı yanın alacağını geç almaktan doğan zararlarının davacı tarafça karşılanması amacıyla tazminata hükmedilmesi gerekirken, kötüniyetin ispat edilemediği gerekçesiyle davalının işbu talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” gerekçeleriyle bozulmuştur.
Dava İİK 72. maddesine istinaden açılmış olup takibe konu kambiyo senedi nedeniyle menfi tesbit istemine ilişkindir.
İİK 72/3. maddesinde icra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği, ancak alacağın %15’inden az olmamak üzere teminat verilmesi karşılığında icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesinin istenebileceği, İİK 72/4. maddesinde de davanın alacaklı lehine neticelenmesi durumunda ihtiyati tedbirin kalkacağı ve alacaklının zararının depo edilen teminattan karşılanacağı düzenlenmiştir.
Madde metninde de açıkça ifade edildiği gibi alacaklı lehine tazminata hükmedilebilmesi için İİK 72. maddesinde düzenlenen prosedüre uygun bir tedbir kararının varlığı zorunludur.
Somut uyuşmazlıkta, mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararı, İİK 72. maddesi hükümlerine göre değil, adi senetteki yazı ve imzaya münhasır olarak düzenlenen HMK 209. maddesi hükümlerine göre verilmiştir.
HMK 209/1. maddesi hükmünün, icra takipleri ve İİK 72. maddesindeki menfi tesbit davalarında uygulanması mümkün değildir. Zira İİK hükümleri, HMK 209/1 hükmüne göre daha özel hüküm niteliğindedir. (Baki Kuru Medeni Usul Hukuku El kitabı, Cilt 1. shf. 671)
HMK, İİK’nda bir hüküm olmayan hallerde, ancak İİK’da açıkça gönderme olması veya bu kanunun özel veya genel hükümlerine aykırı olmaması hallerinde uygulanabilir. HMK 209 maddesinin icra takiplerinde uygulanması gerektiğine ilişkin İİK’ da bir hüküm bulunmamaktadır. İcra takibine konu senedin sahteliğinin iddia edilmesi HMK 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmamaktadır. (HGK 8.6.2016 tarih 12/1128-774 sayı, 12.HD. 21.4.2014 tarih 9285/11622 sayı vd.)
Şu halde, İİK 72. maddesine dayalı olarak açılan davada, mahkemece HMK 209/1 maddesine göre ihtiyati tedbir kararı verilmesi ve bu karara istinaden takibin durdurulması nedeniyle İİK 72. maddesindeki Prosedür işletilmediğinden davacı borçlunun tazminat sorumluluğunu gerektirmemektedir. (Yargıtay 11 HD 2020/7023 Esas 2022/4077 Karar, Karşı Oy)
Kıymetli evraka dayalı menfi tespit istemine ilişkin açılan davada 12/05/2014 tarihli ara kararı ile; “İİK 72/3. maddesi gereği ….İcra Müdürlüğü’nün …Esas sayılı takibe konu toplam alacak tutarı olan 645.086,88 TL’nin %15’i tutarında meblağı mahkeme veznesine depo ettiğinde (icra veznesine yatan paranın alacaklıya ödenmemesine,” yönelik tedbir kararı verilmiş ise de; teminat yatırılmadığı için tedbirin bu ara karar doğrultusunda uygulanmadığı, akabinde mahkememizin 29/04/2015 tarihli ara kararı ile; ” ….İcra Müdürlüğünün …sayılı takip dosyasına konu; Alacaklısı …, borçlusu … olan, 15.05.2012 hululü vade tarihli, 515.000 TL bedelli senede, HMK.209 maddesine göre dava sonuçlanıncaya kadar herhangi bir işleme konulmaması yönünde ihtiyati tedbir konulmasına,” karar verildiği ve bu tedbir kararı doğrultusunda takibin durdurulduğu anlaşıldığından yukarıda bahsedilen içtihattaki karşı oyda da ayrıntılı olarak belirtildiği üzere somut olayda verilen tedbir kararının İİK 72/3.maddesine göre verilmediği anlaşıldığından İİK 72/4.maddesi gereğince tazminata hükmedilemeyeceği kanaatinde olunduğundan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/1488 Esas, 2022/3759 Karar sayılı 11/05/2022 tarihli kararına karşı mahkememizin önceki kararında direnilmesine ve davanın reddine, davalı tarafça talep edilen kötüniyet tazminatının reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2021/1488 Esas, 2022/3759 Karar sayılı 11/05/2022 tarihli kararına karşı mahkememizin önceki kararında DİRENİLMESİNE;
2-Davanın REDDİNE,
3-Davalı tarafça talep edilen kötüniyet tazminatının reddine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu karar harcının peşin alınan 11.032,10 TL harçtan mahsubu ile artan 10.852,20 TL harcın talep halinde ve hüküm kesinleştiğinde davacıya iadesine,
5-07/06/2017 tarih, …Harç No’lu Harç Tahsil Müzekkeresi ile davalıdan tahsil için yazılan 24.147,55 TL harcın tahsil edilip edilmediğine ilişkin ilgili vergi dairesine müzekkere yazılarak tahsil edilmemiş ise harç tahsil müzekkeresinin iptalinin istenilmesine, tahsil edilmiş ise karar kesinleştiğinde ve makbuzun mahkememize ibrazı halinde yatırılan harcın davalıya iadesine,
6-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 74.650,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafça yapılan 150,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
9-Kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne ( davalı vekiline e-duruşma ile), tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz kanun yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.13/04/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır