Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/525 E. 2023/131 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/525
KARAR NO :2023/131

DAVA:Menfi Tespit
DAVA TARİHİ:27/04/2015
KARAR TARİHİ:21/02/2023

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı …’nın otomobil yedek parça işi yaptığını, zaman zaman da uygun araç bulduğunda ikinci el araç alımı ve satımı yaptığını, ikinci el otomobil alımı satımını bazen de dava dışı …’ın yaptığını, … arkadaşı olarak tanıttığı davalıyla … plakalı aracın alım satımı yapabileceklerini ve bu aracı alması halinde hemen bir karla satabileceğini, alıcısının da hazır olduğunu söyleyerek davacıyı ikna ettiklerini, araca ait fotoğrafları da davacının telefonuna gönderdiğini, otomobili beğenen davacı da bu araca karşılık 130.000,00 TL bedelli, 18/04/2015 tanzim tarihli, 01/05/2015 vadeli malen kaydı içeren bonoyu düzenlediğini, ancak otomobilin trafik devrinin bugüne kadar yapılmadığını, hem davalı ile hem de dava dışı … ile uzlaşmanın mümkün olmadığını, bono hakkında ihtiyati tedbir kararı talep edildiğini, davalının icra takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunu, 130.000,00 TL bedelli, 18/04/2015 tanzim tarihli, 01/05/2015 vadeli bono ile ilgili olarak davalıya borçlu olmadıklarının tespitini, %20 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalının herhangi bir ticari işle uğraşmadığını ve tacir olmadığını, dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddini, görevsizliğe karar verilmesini, davalının …’ya kefil olduğunu, davalının davacılardan alacaklı olduğunu, bu sebeple …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından davacılara icra takibi başlatıldığını, davacı tarafından haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın esastan reddini, %20 icra inkar tazminatın davacılardan tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Takibe konu bono nedeniyle borçlu olup olmadığına ilişkin menfi tespit davası olduğu tespit edildiğinden ibaret olduğu görülmüştür.
DELİLLER;
…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, dava konusu senedin araç alım-satımı karşılığında verildiği halde aracın teslim edilmediği gibi icra takibine konu edilme tehlikesi bulunduğundan borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davasıdır.Davalı taraf her ne kadar mahkememizin görevli olmadığını ileri sürmekte ise de davacının iddialarına göre davaya konu iş ticari bir ilişkidir ve kambiyo senedine dayanmaktadır. Bu nedenle mahkememiz kendini görevli kabul etmiştir.Davacı davaya konu malen kaydı bulunan senedi araç alımı için verdiğini ancak aracın teslim edilmediği gibi senedin de iade edilmediğini iddia etmekte, davalı ise davacıya 130.000,00.-TL değerinde altın verdiğini, karşılığında da davaya konu senedi aldığını söylemektedir.Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa yani davacıya aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran/iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6.maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Açıklanan nedenlerle davacının ileri sürdüğü vakıa davalı tarafından ta’lil edilmiştir. Artık ispat yükü yer değiştirmiştir. Davalı davacıya altın verdiğini ispat etmekle yükümlüdür. Dosyaya sunulan belgelerden, mal beyanlarından memur maaşı ile geçinen davalının bu kadar altını biriktirmesi mümkün görülmemiştir. Mal beyanındaki hareketler senedin verildiği tarihte yoğunlaşmaktadır. Kaldı ki bir insanın günümüzde 130.000.-TL değerindeki altını evinde saklıyor oluşu hayatın olağan akışına ve günlük yaşam tecrübelerine aykırıdır. Özellikle devlet memurlarının bu kadar altını evde saklamış olması mantıklı ve kabul edilebilir değildir. Banka kasalarında saklanması da ayrı bir külfettir. Günümüzde pek çok insan yatırımını altın olarak saklamak istediğinde buna ilişkin istediği gibi fonlar alabilmektedir. Bu nedenle davalının ileri sürdüğü iddiaları kabul etmek için sunulan deliller yeterli bulunmamış, beyanı kabul edilmemiştir. Son olarak davalıya yemin deliline dayanabileceği hatırlatılmış davalı yemin teklifinde bulunmamıştır. Davalı kötüniyetli bulunmuştur. Davacıları araç satışı için ikna ederek arabanın tescilini vermeden senet almışlar daha sonra da arabayı teslim etmedikleri gibi altın verdiklerini söylemişler, bu savunmalarını da ispatlayamamışlardır. Bir memurun bir ticaret erbabına altın vermek ve karşılığında senet alma iddiası çok yadırganmıştır. Bir memurun maaşından zar zor arttırabildiği birikimini hiç bir karşılık olmadan TL bazında bir kimseye borç vermesi mantıklı değildir. Karşılığında faiz alınmış ise durum daha da vahimdir. Bu nedenle davalı taraf kötüniyetli kabul edilmiştir.” şeklinde karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir. Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 2016/17238 E – 2017/3418 K sayılı ve 27/04/2017 tarihli ilamıyla ” Dava konusu bonoda “malen” kaydı bulunmaktadır. Davalı, bono karşılığında davacı …’ya altın verdiğini savunduğuna ve altında para olmayıp mal niteliğinde bulunduğuna göre davalının talilinden söz edilemez. Davacılar senedin teminat amacıyla düzenlendiğini iddia etmektedirler. Bu durumda mahkemece ispat külfetinin davacı tarafta olduğu gözetilmeden ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA ” gerekçesi ile mahkememiz kararı bozulmuş, yeni esasa kaydedilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Tüm dosya ve deliller birlikte değerlendirildiğinde; açılan dava menfi tespit davası olup davacı taraf takibe konu bono’nun araç alım-satım ilişkisi sonucu teminat niteliğinde verildiğini aracın teslim edilmemesi nedeniyle bononun bedelsiz kaldığını davalı taraf ise, davacı tarafa altın verdiğini ve bunun karşılığında senedi aldığını iddia etmekte olup Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği üzere senedin üzerinde malen kaydı olup davada ispat külfeti davacı taraftadır. Senedin teminat senedi olduğu, araç alım-satım ilişkisi sonucu verildiği, aracın teslim edilmemesi nedeniyle bedelsiz kaldığı hususları ispatlanamadığından ayrıca mahkememizce davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatılması üzerine, davalı asilin mahkememiz huzurunda davacı tarafından hazırlanan yemin metnini okuyarak yemin etmesi ve tüm dosya kapsamı dikkate alınarak açılan davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davacının davasının REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu red harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 2.220,08 TL harçtan mahsubu ile geri kalan 2.040,18 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan 20.500,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Davalı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 200,00 TL (200,00 TL tebliğler ve posta) yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davalı vekilinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 21/02/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır