Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/472 E. 2023/314 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/472
KARAR NO :2023/314

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:05/07/2022
KARAR TARİHİ:04/05/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … San. Ve Tic. A.Ş. ile müvekkili bankanın … Şubesi arasında 6.000.000,00 TL (3.000.000.00 TL limit artırımı ile) limitli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve bu sözleşmenin diğer davalı… tarafından müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, müteselsil kefil…’un borçlu … San. Ve Tic. A.Ş. ‘nin tek hissedarı ve yetkilisi olduğunu, Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesinin… tarafından (kefalet limiti artırımları ile) 6.000.000,00 TL kefalet tutarı ile müşterek borçlu-müteselsil kefil olarak imzalandığını, imzalanan sözleşme uyarınca borçlu davalı firmaya krediler kullandırıldığını, borçlu şirketin söz konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmemesi üzerine, borcunun muaccel hale geldiğini, borcun ödenmemesi üzerine davalılara … 43. Noterliğinin 03.04.2019 tarih … yev. nolu ihtarnamesi keşide edildiğini, ihtarname tebliğine rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını, bunun üzerine borçlu davalılar hakkında İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından haciz yoluyla icra takibine başlandığını, ancak, davalı borçluların icra takibine haksız yere itiraz ettiğini ve takibin durmasına sebep olduklarını, kredi sözleşmelerinin borçlu davalılar tarafından imzalanmış olup, takip konusu kredinin Taksitli Ticari Kredi olup ticari nitelikte Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredi olduğunu, borçlu davalılar tarafından yapılan itirazların somut hiçbir dayanağı bulunmamakta olup, takibi sürüncemede bırakmak amacı ile yapıldığının aşikar olduğunu, takibe konu … Kredi Numaralı Taksitli Ticari Kredi Hazine desteği kapsamında … (…) kefaleti ile tahsis edildiğini, takip açıldıktan sonra takip konusu kredi alacaklarına ilişkin olarak kefaleti bulunan …’ye ilgili mevzuat doğrultusunda tazmin talebinde bulunulduğunu ve … tarafından 30.01.2020 tarihinde 1.177.791,59 TL tazmin edilerek takip konusu kredi borçlarına mahsup edildiğini, hazine desteği kapsamında … (…) kefaleti ile tahsis edilen kredilerin yasal takibe intikali sonrasında, alacağın tamamı üzerinden yasal takip işlemlerinin başlatılması akabinde, bankalarca …’ndan tazmin talebinde bulunulmakta ve … tarafından müvekkil Banka’ya ödeme yapılmasından sonra müvekkili banka tarafından yasal takip işlemlerine alacağın tamamı üzerinden devam edildiğini, itirazın iptali davalarına konu icra takibinde takip açıldıktan sonra belirtildiği üzere … tarafından kefaleti kapsamında 30.01.2020 tarihinde 1.177.791,59 TL ödenmiş ise de ilgili mevzuat gereği takibe tüm alacak üzerinden devam edildiğini, tazminden sonra takibe tüm alacak üzerinden devam edilmesinin … ile müvekkili banka arasında imzalanan protokolün gereği olup, ayrıca konuya ilişkin olarak 28.02.2015 tarih, 29281 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 2015/7331 sayılı Bakanlar Kurulu kararı çerçevesinde gerçekleştirilen bir işlem olduğunu, söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının 6. maddesinde temerrüt durumunda teminatların nakde çevrilmesine ve kanuni takibe ilişkin işlemler kredi verenler tarafından yürütülür ve kredi verenlerin nakde çevrilen teminatlar ve takip neticesinde elde edecekleri tahsilat tazmin edilen kefalet oranında kuruma aktarılır, hükmü bulunduğunu, davalı müvekkilinin bankaya borçlu olup kötü niyetle hareket ederek salt icra takibini durdurmak amacıyla borca itiraz ettiğini, borçluların müvekkili bankaya muaccel olmuş borçlarının bulunmadığı gibi iddialarının sadece takibi durdurmaya yönelik ve kötü niyetli olarak yapılmış itiraz olduğunu, müvekkilinin banka kayıtları üzerinde yapılacak olan bilirkişi incelemesi neticesinde istenilen borç miktarının gerçek olduğunun ortaya çıkacağını, davalıların faiz hakkındaki itirazlarının da yersiz olduğunu, çünkü 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizi’ne İlişkin Kanuna göre; temerrüt faizinin taraflarca serbestçe kararlaştırılacağının hükme bağlandığını, borçluların müvekkili banka ile imzalamış oldukları sözleşme ile tayin edilen oranlarda faiz ödemeyi kabul ettiklerini, talep edilen faizin fahiş olmayıp taraflarca imzalanan sözleşme ile kabul edildiğini, bu nedenle davalıların faiz ve fer’ilerine yaptığı itirazın hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davalılar tarafından …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına konu takibe, borca ve ferilerine haksız ve mesnetsiz olarak yapılan kötü niyetli itirazların iptali ile takibin devamını, davalılar aleyhine takip tutarının %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini ve alacağın tahsilini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Hukuk Muhakemeleri Kanunu “Madde 6- (1) Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.” uyarınca işbu davada yetkili yer mahkemesinin … Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın işbu davayı yetkisiz yerde ikame ettiğini, davaya konu icra takibinin müvekkilleri tarafından e-devlet üzerinden öğrenildiğini ve taraflarınca 19.07.2019 tarihinde …. İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasına dilekçe sunularak takibe itiraz edildiğini, davacının, 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olan itirazın iptali davasını süresi içerisinde açmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, dolayısıyla işbu davanın reddinin gerektiğini, davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin 13.5. maddesi gereği davalı şirketin kayıtlarının esas alınacağının belirttiğini, oysaki, HMK Madde 193 – (2) gereğince “Taraflardan birinin ispat hakkının kullanımını imkansız kılan veya fevkalade güçleştiren delil sözleşmeleri geçersizdir. “hükmünün bulunduğunu, kanun metninin gerekçesinde ifade edildiği üzere, ikinci fıkrada, delil sözleşmesinin sınırlarının belirtildiğini, delil sözleşmesinin, ispat hakkını doğrudan ilgilendirdiğinden bu konudaki sınırların da ortaya konulması gerektiğini, özellikle uygulamada zaman zaman güçlü olan tarafın, diğer tarafın ispat hakkını tamamen ortadan kaldıracak veya güçleştirecek nitelikte delil sözleşmesi yapmaya zorladığının görüldüğünü, bu sebeple, taraflardan birinin ispat hakkını kullanmasını imkânsız kılan veya fevkalâde güçleştiren delil sözleşmelerinin geçersiz sayılacağını, bu sebeple de müvekkile şirketin ispat hakkını ortadan kaldıracak nitelikteki delil sözleşmesinin geçersiz olduğunu, HMK 193/2 hükmü gereğince müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının da incelenmesi gerektiğini, davacı taraf borcunun %80’ini …’dan tahsil edilebildiğini, dava konusu kredinin, … olarak kullanıldığını, yani davacı bankanın alacağının %80’nine …’nin kefaleti bulunduğunu, bu nedenle davacı bankanın %80 ‘lik miktarının … den rahatlıkla tahsil edebilme olanağına sahip olduğunu, bu sebeple öncelikli olarak bu alacağın tahsil edilip edilmediğinin ticari defter ve kayıtlardan tespitini talep ettiklerini, dava konusu olayda da sözleşmede temerrüt faizi olarak belirlenen oranın genel işlem koşullarına aykırı nitelikte olduğunu, genel işlem koşullarının, tüketici ve tacir ayrımı yapılmaksızın herkese uygulanabildiğinden bu sebeple ticari temerrüt faiz oranının kanuna aykırı nitelikte olması sebebiyle makul oranın belirlenmesini talep ettiklerini, arz ve izah edilen tüm bu hususlar nazara alındığında müvekkilleri aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemeyeceğinin açık olduğunu, öncelikle davanın usulden reddini, her halukarda esastan reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; davalı… … A.Ş’nin borçlu davalı…’un kefil olarak yer aldığı davacı tarafça yapılan genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerinden kaynaklı alacağın tahsili talebi ile başlatılan …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ve icra inkar tazminat taleplerinin sübut ve miktarı noktasında toplanmış olduğu görüldü.
DELİLLER;
….İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasının uyap üzerinden dosyamız arasına alındığı görüldü.
Davacı vekili tarafından sunulan dava konusu GKS aslı, hesap kat ihtarnamesi ve tebliğ şerhi aslı, taksitli ticari kredi ödeme planı aslı mahkememizin 8175 kasa sırasına kayıt edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 04/04/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı banka ile davalı kredi lehtarı/borçlusu … Teks. San. ve Tic. A.Ş. firması arasında Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmeyi davalı kefilinde müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış oldukları, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan, davacı bankanın davalılar hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu kanaati edinildiği, Kefalet Limiti ve Davalı Kefillerin Sorumluluğu: Davalı kefillerin sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 6.000.000,00 TL olduğu, temerrüt tarihi itibariyle hesaplanan nakdi kredi asıl borç tutarı 1.252.221,70 TL’sının kefalet limitlerinden daha düşük seviyede olması nedeniyle, davalı kefilin hem kendi ve hem de davalı kredi lehtarı şirketin (asıl borçlu) temerrüdü ve bunun hukuki sonuçlarından dolayı borcun tamamından kefalet limitiyle sınırlı olmaksızın (07.12.2015 T. 2015/3357 E. ve 2015/16301 s.K uyarınca) müteselsilen sorumlu sayılabileceklerinin söylenebileceği (Lütfen bkz: TBK 589 m. mülga B.K 490.m’nın sayın yargı makamınca değerlendirilebilineceği), mahkemece raporun benimsenmesi halinde, fazlaya ilişkin 83.385,38 TL 1.498.57430- 1.415.188.92 -) reddi durumunda, takip tarihinden itibaren asıl alacak tutarının 1.252.221,70 TL tamamen ödeninceye kadar yıllık %52 oranında işleyecek sözleşmesel temerrüt faizi ve bunun %5 gider vergisi ile birlikte istenilebileceği, … Mevzuatı Bakımından Takip Edilmesi Gereken Süreç Yönünden KGP’nun kefaletiyle davalı asıl borçlu … Teks. San. Ve Tic. A.Ş firmasına taksitli kredi kullandırıldığı, … … A.Ş. dava tarihi 05.07.2022’den önce olmak üzere 31.01.2020 tarihinde davacı bankaya 1.226.552,16 TL tutarında tazminat ödemesi yaptığı, davacı bankanın, … A.Ş. ile yapılan ek kefalet protokolü kapsamında, tazmin edilen işbu bedelin davalı şirket ile davalı kefilden tahsil edilmesinde sözleşmesel olarak yetkili ve sorumlu pozisyonunda bulunduğu, yani davacı banka tazmin edilen işbu bedel (1.226.552.,18 TL bakımından takiplere aynen devam etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bir başka deyişle davacı banka, … A.Ş. İle imzalanan EK kefalet protokolü (D bendinin 1.2 ve 4.fıkraları) ve Bakanlar Kurulu Kararları (2009/15197-2015/7331 ve 2016/9538) kapsamında, davalı asıl borçlu firma ve/veya davalı kefil/lerden …’nun kefaleti kapsamında kullandırılan kredilerden doğan alacaklarını tahsil etmek için açılan icra takiplerine aynen devam edilebileceğinin düşünüldüğü, çünkü, bahse konu ödemeler/tazminatlar davalı asıl borçlu firma ve/veya davalı kefil/ler tarafından yapılmadığı, işte bu bakımdan gerek davacı banka İle dava dişi … A.Ş. arasında akdedilen ek kefalet profokolü ve gerekse de Bakanlar Kurulu Kararına atfen sanki hiç ödeme yapılmamış gibi takiplere aynen devam edilebilineceği nazara alındığında, …’dan tazminat yoluyla tahsil edilen 1.226.552,18 TL’nın davalı firmanın kredi borcuna mahsup edilemeyeceği görüş ve kanaatine varıldığı, yapılan hesaplamalarda zaten tazminat bedelinin kredi borcuna Mahsup edilememiş olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, davacının, genel kredi ve gayri nakdi kredi sözleşmelerinden kaynaklı alacağının tahsili için davalılar aleyhine giriştiği icra takibine vâki itirazın İİK’nun 67.maddesi gereğince iptali ile takibin devamına ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
…. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı şirketin davalılar aleyhinde dayanak toplam 1.498.574,30 TL alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %66 oranında işleyecek temerrüt faizi ile birlikte tahsili için genel kredi ve gayri nakdi kredi sözleşmesine, ihtarname ve hesap özetine dayalı olarak ilamsız icra takibine geçildiği, borçlulara ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçluların süresinde borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdikleri, İcra Müdürlüğü’nce takibin durdurulmasına karar verildiği, itirazın alacaklıya tebliğ edilmediği, davanın yasal bir yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
Tarafların aktif ve pasif dava ehliyetleri denetlenip uyuşmazlık konuları re’sen belirlenerek taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve konunun incelenmesinde uzmanlık gerektiren yönler olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle dava sonuçlandırılmıştır.
Davacı banka ile davalı kredi lehtarı borçlusu (asıl borçlu) … Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi arasında genel kredi ve gayri nakdi kredi sözleşmeleri akdedildiği, anılan sözleşmeleri davalı…’un da müteselsil kefil sıfatıyla imzalamış olduğu, kullandırılan kredilere ait delil mahiyetindeki bilgi ve belgeler dosyada mevcut olduğundan davacı bankanın davalılar hakkında takip ve dava hakkının bulunduğu, davalı kefilin kefalet limiti sorumluluğunun sözleşmede gösterilen kefalet limitinin 6.000.000,00 TL olduğu görülmüştür. TBK’nın 589. maddesi hükmü uyarınca; müteselsil kefil, her durumda kefalet sözleşmesinde belirtilen azami miktara kadar asıl borç ile borçlunun kusur veya temerrüdünün yasal sonuçlarından sorumludur. Kefilin kefalet limiti üzerinde sorumluluğu, ancak kendi temerrüdünden doğar. Muaccel olan borçtan kefalet limiti miktarınca sorumlu olan kefilin, hakkında alacaklının keşide edeceği ihtar ile temerrüde düşürülmesi halinde, kefalet limitinin üzerinde ayrıca temerrüt faizinden de sorumluluğu doğar.
Somut davada; icra takibi ile talep edilen asıl alacak miktarının davalı müteselsil kefilin kefalet limitleri kapsamında olduğu, davalı kefilin takipten önce davalı asıl borçlu ile aynı tarihte temerrüde düşürülmüş olduğu, kendi temerrütlerinin sonuçlarından kefalet limiti ile sınırlı olmaksızın mevcut borcun tamamından davalı borçlu ile müteselsilen sorumlu oldukları kanaatine varılmıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin temerrüt faizi başlıklı 10.5 maddesinde faiz oranı tespit edilmiş olup sözleşme kapsamında davacı tarafça takip talebinde %66 oranında temerrüt faizi talep edilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/19 -1650 Esas, 2019/507 Karar sayılı ilamı dikkate alındığında bilirkişi tarafından hesaplanan temerrüt faiz oranının da % 52 olarak tespit edildiği görülmüştür.
Davacı tarafça … 43. Noterliği’nin 03.04.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile 2.612.783,62 TL nakdi alacak yönünden hesabın 21.03.2019 tarihinde kat edildiği, kat ihtarının asıl borçluya ve kefile tebliğe çıkarıldığı, borçluya çıkarılan tebligatın 05.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı kefile çıkarılan tebligatın 05.04.2019 tarihinde tebliğ edildiği ihtarname ekindeki tebliğ şerhinden anlaşılmıştır.
Davalılara çıkartılan kat ihtarının tebliğ edildiği anlaşılmakla borçlu ve kefile verilen 7 günlük süre sonrası 13.04.2019 tarihinde temerrüde düştükleri kabul edilmiştir. Bu doğrultuda hazırlanan 04.04.2023 tarihli bilirkişi raporunda talep edilebilecek toplam alacak 1.415.188,92 TL olarak hesap edilmiş olup, davacı kat tarihi ile temerrüt tarihi arasında işlemiş olan akdi faizin 2.050,75 TL’lik kısmının kapitalize edip ana paraya eklemiş olup bunun dışında kalan 10.994,87 TL yönünden akdi faiz olarak takipte talep bulunmayıp takip talebindeki işlemiş faizin temerrüt faizine ilişkin olması dikkate alındığında bilirkişi tarafından bu kısım dışlanarak yapılan hesaplama mahkememizce de yerinde görülmüş olup, alınan rapor denetime elverişli ve teknik olarak yeterli görüldüğünden rapora itibar edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava, İİK.nun 67. maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davası olup, icra takibi genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olduğu, bu durumda açılan itirazın iptali davasında hüküm altına alınan alacak bilinebilir, bir başka deyişle likit olduğundan hükmedilen alacak miktarının % 20’si oranında İİK.nun 67. maddesi uyarınca davacı yararına tazminata hükmedilmesine, karar verilerek davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM /Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
Davanın KISMEN KABULÜ ile;
1-…. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında davalıların yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 1.252.221,70 TL asıl alacak, 155.206,88 TL işlemiş faiz, 7.760,34 TL BSMV olmak üzere toplam 1.415.188,92 TL alacak üzerinden devamına,
2-Asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %52 oranında temerrüt faizi ve işleyecek faizin %5’i oranında BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Likit alacağa vaki haksız itiraz nedeniyle, İİK’nın 67/2.maddesi uyarınca hükmedilen alacak miktarlarının %20 oranına tekabül eden 283.037,78 TL icra inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 96.671,56 TL nispi karar harcının, peşin alınan 18.099,04 TL harçtan mahsubu ile bakiye 78.572,51 TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 18.191,24 TL ( 80,70TL BH, 11,50 VH, 18.099,04TL Peşin Harç ) harcın davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam 2.913,00 TL ( Tebliğler ve postalar, bilirkişi ücreti ) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 2.750,91 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan kabul edilen miktar üzerinden hesap olunan 161.215,11 TL nispi vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan reddedilen miktar üzerinden hesap olunan 13.341,66 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
9-Arabuluculuk görüşmelerinde atanan arabulucuya 1.320,00 TL ödeme yapılmasına karar verildiği, ödemenin suçüstü ödeneğinden ödendiği anlaşıldığından 1.320,00 TL arabuluculuk ücreti’nin 6325 sayılı hukuk uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-13’a göre davadaki red ve kabul oranına göre hesaplanan 1.246,55 TL’nin davalılardan, 73,45 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
10-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider ve delil avanslarının hüküm kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı (Davacı vekiline e-duruşma ile), 6100 sayılı HMK’nun 342 ve 345.maddeleri gereğince karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenmek suretiyle tebliğden itibaren 2 haftalık süre içerisinde mahkememize verecekleri bir dilekçe ile veya başka bir mahkeme aracılığı ile mahkememize gönderecekleri dilekçe ile HMK 341. madde uyarınca İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurma hakları hatırlatılmak suretiyle oybirliğiyle verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.04/05/2023

Başkan …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır