Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/464 E. 2023/776 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/464 Esas
KARAR NO :2023/776

DAVA:Alacak
DAVA TARİHİ:11/12/2020
KARAR TARİHİ:15/11/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Müvekkili olan davacı ile davalı banka arasında 27/10/2016 tarihli alacağın temliki vaadi sözleşmesi adı altında sözleşme akdedildiğini, sözleşme konusunun … ile davalının akdettiği Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklanan alacakların temliki hususu olduğunu, anılan sözleşme gereği davacının davalı bankaya 27/10/2016 tarihinde (aynı tarihte kredi kullandırmak suretiyle) 315.000,00 TL belirtilen bedel 27/10/2016 tarihinde , davalı bankanın … şubesine “Şubeniz nezdinde bulunan … no’nu ticari hesabımdan 315.000,00 TL yine şubeniz yasal takip hesaplarında olan … Firmasının virman yapılmış olup kalan 685.000 ,00 TL alacağın temliki sözleşmesi ile 60 ay vadeli protokole bağlanmıştır” şeklinde yazılı beyanda bulunduğunu, davacının sözleşmeye istinaden 28/11/2016 tarihinde 11.417-TL,13/01/2017 tarihinde 11.417- TL, 24/02/2017 tarihinde 11.417-TL, 23/03/2017 tarihinde 11.417-TL , 26/04/2017 tarihinde 11.417- TL olmak üzere toplamda 372.000-TL ödeme yaptığını, davalı bankanın temlik sözleşmesi halen ayakta iken dosya alacağını …. Noterliği 27/Eylül/2018 tarih ve … yevmiye numaralı Alacak Temlik Sözleşmesi ile … A.Ş.’ ye devrettiğini, davalı bankanın davacı ile olan temlik sözleşmesini feshettiğini yazılı olarak ihbar etmediğini, banka şubesi ile görüşülmesine rağmen olumlu bir sonuç alınamadığını, davalı bankaya …. Noterliğinin 27/Temmuz/2020 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini, ancak olumlu bir sonuç alınamadığını, arabuluculuk yoluna başvurulduğunu bunun sonucunda da anlaşmama tutanağı düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşmeye dayalı olarak ödediği bedelleri talep etme hakkı doğduğunu ileri sürerek davanın kabulüne, davacı tarafından davalıya ödenen 372.000- TL’nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Öncelikle davaya ilişkin yetki itirazında bulunduklarını, müvekkili olan davalı banka ile davacı arasında 27.10.2016 tarihinde Alacağın Temliki Vaadi Sözleşmesi imzalandığını, sözleşmesinin 12. maddesinde sözleşmeden doğacak ihtilaflarda İstanbul Adliyesi Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili olacağının kararlaştırıldığını, yetki hususu sözleşmede açıkça düzenlendiğinden İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemelerinin işbu davaya bakmada yetkisiz olduğunu ve davanın İstanbul Adliyesi Mahkemeleri nezdinde açılması gerektiğini, davaya konu sözleşmenin sona ermiş olması ve sözleşme konusu alacağın dava dışı varlık şirketine devredilmesi nedeni ile davacının işbu dava ile talep etmiş olduğu alacakların muhatabının müvekkili olan davalı banka değil dava dışı … A.Ş. olması sebebi ile husumet itirazında bulunduklarını, davacı ile davalı arasında imzalanan sözleşme ile davalının … Sanayi Ve Tic. Ltd. Şti.’den doğan alacaklarının ve bu alacağı tahsil için yapmış olduğu …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasının sözleşmedeki şartların yerine gelmesi halinde davacıya temlik edileceği hususunda tarafların anlaştıklarını, dava konusu temlik sözleşmesinde temlik almak isteyen davacının 685.000 TL’yi sözleşme ekindeki ödeme planına göre 60 ay vade ile ödemesi kararlaştırıldığını, ancak davacının sözleşme maddesindeki yükümlülüğünü yerine getirmeyerek ödeme planına uymadığını ve yalnızca her bir taksit ödemesi 11.417- TL olmak üzere 5 taksit ödemesi gerçekleştirdiğini, davacının sözleşmeye istinaden ödenmemiş 627.915- TL borcu bulunduğunu, anılan sözleşmenin 5. maddesinde ödemelerin ödeme tarihinden itibaren en geç 30 gün içinde yerine getirilmemesi halinde bankanın davacıya herhangi bir ihbar ve ihtar göndermeden icra işlemlerine devam edebileceği, dilerse hacizli ve rehinli malları satışa çıkartabileceğinin kararlaştırıldığını, davacının ödemeleri gerçekleştirmemesi üzerine kendisiyle pek çok defa iletişime geçildiğini ve sözleşmenin 5. ve 6. Maddesine istinaden kendisine 30 günlük ek süre verildiğini, ancak ek süre içerisinde ve sonrasında da davacının ödeme yapmayarak sözleşmeye uymadığını, sözleşmeden doğan borcunu ifa etmediğini, davacının üzerine düşen edimini yerine getirmemesi nedeni ile sözleşmenin bu sebepten dolayı sona erdiğini, müvekili olan davalının sözleşme maddesi hükümlerine göre ödemelerde 30 günü aşan bir gecikme olması halinde, herhangi bir ihtar keşidesine gerek kalmaksızın sözleşmeye konu olan alacağını tahsil etmek için hacizli ve rehinli malları satma hakkı bulunduğunu, böyle bir yetkinin sözleşmeyi herhangi bir ihtar ve ihbarda bulunmaksızın feshetme yetkisini de içerdiğini, davacı tarafın sözleşmenin feshedilmediğinden bahsetmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafından ödenmiş olan bedellerin banka uhdesinde kalacağı ve davacının yapmış olduğu bedellerin iadesini talep edemeyeceği, bankayı ibra etmiş sayılacağı sözleşmenin 6. Maddesinde açıkça kararlaştırıldığını, davacı yanın temlik vaadi sözleşmesinin halen ayakta olduğu iddiasında ise, temlik vaadi sözleşmesinden kaynaklanan borçlarını ödemekle mükellef olduğunu, Sözleşmenin feshedilmediğinin kabul edilmesi halinde davacı tarafın edimlerini yerine getirmeden müvekkili bankadan talepte bulunmasının hem TBK’nın 97. Maddesinde belirtilmiş olan ödemezlik def’ine hem de iyi niyet kurallarına aykırı bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların;Taraflar arasındaki 27/10/2016 tarihli alacağın temliki vaadi sözleşmesine dayalı ödenen bedelin istirdatından ibaret olduğu görüldü.
DELİLLER;
…. İcra Müdürülüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyası aslı celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 28/07/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “27.10.2016 tarihli Alacağın Temliki Vaadi devri sözü verme (temlik vaadi) sözleşmesi olduğu, sözleşmesi’nin geçerli bir alacağın Temlik almayı vaat eden davacı …’in, sözleşmede yükümlendiği temlik bedelini sözleşmede öngörüldüğü gibi ödemediği, sadece 5 taksit borcunu ödediği, 26.04.2017 tarihinden sonra ise hiçbir ödeme yapmadığı dikkate alındığında davalı bankanın kendisini sözleşme ile bağlı tutmayabileceği, Yine Sözleşmenin 5 ve 6. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde Temlik Vaadi Sözleşmesinin feshi için ayrıca fesih ihtarnamesi göndermesine gerek olmadığı, TBK.124/3. maddesinde belirtildiği üzere, borcun ifasının, belirli bir zamanda veya belirli bir süre içinde gerçekleşmemesi üzerine, ifanın artık kabul edilmeyeceği sözleşmeden anlaşılıyorsa, fesih için ayrıca süre verilmesine gerek olmadığı, Öte yandan, banka temlik vaadine konu alacağını, son taksit ödemesinin yapıldığı tarihten 1,5 yıl sonra ….Noterliğinde 27 Eylül 2018 tarih ve … yevmiye numarası ile düzenlenmiş Alacak Temlik Sözleşmesi ile … A.Ş.’ne temlik etmiş olmakla, eylemli olarak kendisinin temlik vaadi ile bağlı olmadığını ortaya koyduğu, 27.10.2016 tarihli Alacağın Temliki Vaadi Sözleşmesi’nin 6. Maddesinde; Alacağın vaadi sözleşmesinin feshedilmesi halinde, temlik almak isteyen … tarafından fesih tarihine kadar yapılmış olan ödemelerin tamamının banka uhdesinde kalacağı ve yapılmış olan ödeme nispetinde asıl borç sona ereceğinin, Böyle bir halin ortaya çıkması durumunda, …’in bankadan herhangi bir iade talebinde bulunmayacağının düzenlendiği, Davacı …’in 27.10.2016 tarihinde doğrudan …’nin yasal takibe düşmüş borcuna karşılık 315.000,00 TL ödemesi, Temlik vaadinde düzenlenen taksit ödemelerinin doğrudan … Şirketi’nin borçlarının sona erdireceğinin düzenlenmesi birlikte değerlendirildiğinde Sözleşmedeki bu düzenlemenin cezai şart olmadığı, sözleşmenin gerçek amacının …’nin yasal takibe düşmüş borcunun ifasının amaçlandığı, Nitekim TBK.83. maddesi gereğince, borcun, bizzat borçlu tarafından ifa edilmesinde alacaklının menfaati bulunmadıkça borçlu, borcunu şahsen ifa etmekle yükümlü olmadığı, Borç üçüncü bir şahıs tarafından borçlunun bilgisi dışında ödenebileceği, Bu kapsamda, Davacı …’in …’nin borçlarının borcundan mahsup edilmek üzere yaptığı bu ödemeler nispetinde … borcundan kurtulmuş olmakla; Davacı …’in bankaya yapmış olduğu ödemeleri bankadan değil, ancak sebepsiz zenginleşme kuralları çerçevesinde …’den talep edebileceği, mahkemenin bilirkişi görüşü ile bağlı olmadığından, Sözleşmenin 6. Maddesindeki düzenlemeyi TBK. 181. maddesi kapsamında cezai şart olarak değerlendirmesi halinde; Davacının 27.10.2016 tarihli Alacağın Temliki Vaadi Sözleşmesi kapsamında 28.11.2016 tarihinde 11.417,00 TL, 13.01.2017 tarihinde 11.417,00 TL, 24.02.2017 tarihinde 11.417,00 TL, 23.03.2017 tarihinde 11.417,00 TL, 26.04.2017 tarihinde 11.417,00 TL ki toplam 57.355,00 TL ödediği, sözleşmeye konu tutarın 685.000,00 TL olduğu dikkate alındığında, cezai şart olarak bankada kalacak 57.355,00 TL’nin fahiş olmadığı, tacir olan davacının ekonomik yönden mahvına neden olacak miktarda olmadığı, bu tutardan ayrıca indirim yapılmasına gerek olmadığı,” sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava; taraflar arasındaki 27/10/2016 tarihli alacağın temliki vaadi sözleşmesine dayalı ödenen bedelin istirdadından ibaret olduğu görüldü.
Davacı … ile davalı … A.Ş arasında 27/10/2016 tarihli alacağın temliki vaadi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede … Banka A.Ş … Şubesi’nin kredi borçlusu dava dışı …’ne kredi sözleşmesi kapsamında kullandırdığı kredilerden ve bu kredi alacağının tahsilini teminen …. İcra Müdürlüğünün … esas (yenileme öncesi 2010/42074) sayılı dosyasından (vekalet ücreti dahil) alacaklarını ve alacağın teminatı olarak bankaya rehin edilmiş üç adet vinç üzerindeki rehin hakkını ve kefillerden doğan alacak hakkını 685.000,00 TL bedelle, temlik bedelinin sözleşmede belirtilen koşullarla bankaya ödenmesi halinde davacı …’e temlik edileceği kararlaştırılmıştır.
Sözleşme gereği davacı 685.000,00 TL temlik bedelini 28/11/2016 tarihinden itibaren 60 eşit taksitle, aylık 14.416,66 TL olmak üzere ödeyecek, buna karşılık davalı temlik vaadinde bulunan, sözleşmedeki koşulların yerine gelmesi halinde sözleşmeye konu alacağını temlik edecektir.
Davacı tarafça 27/10/2016 tarihinde … Limited Şirketinin kredi borcundan mahsup edilmek üzere davalı bankaya 315.000,00 TL ödeme yapıldığı, akabinde sözleşme kapsamında 28/11/2016-26/04/2017 tarihleri arasındaki 5 taksit ödemesi olmak üzere toplam 57.355,00 TL ödendiği, kalan taksitlerin ise ödenmediği ihtilafsızdır.
Davalı tarafça 27/09/2018 tarih, … yevmiye numaralı alacak temlik sözleşmesi ile davamız temlik vaadinin konusu alacak dava dışı … A.Ş’ye temlik edilmiştir.
Davacı, davalı ile aralarında imzalanan alacağın temliki vaadi sözleşmesi feshedilmeden, temlik vaadine konu alacağın, davalı tarafça dava dışı … A.Ş’ye temlik edilmesi sebebiyle sözleşme kapsamında ödenen bedellerin iadesini talep etmiş ise de; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 5. Maddesinde “…ödemelerin ödeme planında yer alan tarihten itibaren en geç 30 gün içinde yerine getirilmemesi halinde, banka temlik almak isteyene herhangi bir ihbar ve ihtar göndermeksizin, rehinli vinçlerin ve hacizli diğer menkul ve gayrimenkullerin satışa çıkartılması ve diğer işlemler için mevcut takibe kaldığı yerden devam etme hakkına sahip olduğunu da taraflar kabul, beyan ve taahhüt ederler.”, sözleşmenin 6. Maddesinde “Temlik almak isteyen tarafından ödemelerin ekli ödeme planında belirtilen günlerinde tam olarak ödenmemesi halinde banka kendi takdirine göre temlik almak isteyene 30 gün ek süre tanıyabilecektir. Tanınan ek süre içinde de ödemelerin tamamlanması halinde banka, alacağın temliki vaadi sözleşmesinin feshedilmesi halinde, temlik almak isteyen tarafından fesih tarihine kadar yapılmış olan ödemelerin tamamı banka uhdesinde kalacak ve yapılmış olan ödeme nispetinde asıl borç sona erecektir. Temlik almak isteyen, böyle bir halin ortaya çıkması durumunda, bankadan herhangi bir iade talebinde bulunmayacağını, o güne kadar yapmış olduğu ödemeler sebebiyle bankayı gayrikabili rücu bir biçimde ibra etmiş olduğunu peşinen kabul beyan ve taahhüt eder” hükümleri bulunmaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin alacağın temliki vaadi sözleşmesi olduğu, bu sözleşmenin kanunen yazılı bir şekil şartına bağlanmadığı, taraflarca sözleşmenin şekil şartlarına aykırı olduğuna ilişkin bir iddiada bulunulmamıştır. Geçersiz sözleşmeye göre bir bedel ödenmiş ise, 10.07.1940 tarih ve 1939/2 E.,1940/77 K. Sayılı Yargıtay İBK’na göre, taraflar kanıtlanması durumunda verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca isteyebilirler. Mefhumu muhalifinden geçerli bir sözleşmeye göre bir bedel ödenmiş ise taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre verdiklerini geri isteyemezler. Aksi düşüncede dahi olayda sebepsiz zenginleşenin davalı değil, borcu için ödeme yapılan kredi borçlusu dava dışı … olduğu açıktır. Davacı vekili aynı zamanda sözleşmenin feshine dair müvekkiline herhangi bir ihbarda bulunulmadığını beyan etmiş ise de sözleşmenin 5. Maddesinde ödemelerin ödeme planında yer alan tarihten itibaren en geç 30 gün içinde yerine getirilmemesi halinde bankanın temlik almak isteyene herhangi bir ihbar ve ihtar göndermeksizin rehinli vinçlerin ve hacizli diğer menkul ve gayrimenkullerin satışa çıkarılması ve diğer işlemler için mevcut takibe kaldığı yerden devam etme hakkına sahip olduğunun kararlaştırıldığı, nitekim davalı bankanın dava dışı varlık yönetime alacağı temlik etmesinin de icra takibinin devamına yönelik işlerden olduğu, taraflar arasında imzalanmış alacağın temliki vaadi sözleşmesine konu alacağın, ödemelerin yapılmaması sebebiyle davalı tarafından dava dışı varlık yönetim şirketine devrinin yapılması ile haklı sebeple eylemli olarak feshedildiği anlaşılmış olup, davacı tarafından …. Noterliğinin 27/07/2020 tarih, … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödenen bedellerin iadesi istenilmekle, sözleşmenin sona erdiği hususunun davacının kabulünde olduğu görülmüştür. Sözleşmenin 3. Maddesinin 2. Fıkrası gereğince temlik almak isteyenın yapacağı her bir ödemenin, ödemelerin tamamlanmasını ve alacağın temlik edilmesini beklemeksizin dava dışı …’nin bankaya olan kredi borcundan mahsup edilmesini peşinen kabul etmiş sayılacağının kararlaştırıldığı, dolayısıyla sözleşme feshedilmeyip yürürlükte olsa dahi davacının davalıdan yaptığı ödemelerin iadesini isteyemeyeceği ancak sözleşme gereği ödeme planında belirtilen şekilde ödemeleri yapması halinde alacağın temlikini talep edebileceği, dosya kapsamından ödemelerin zamanında yapılmadığı gibi 26/04/2017 tarihinden sonra da herhangi bir ödeme yapmadığından davalıdan alacağın temlikini talep etmesinin mümkün olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 269,85 TL maktu red harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan ‬635,29 TL harçtan mahsubu ile artan 365,44 TL harcın ve tamamlama ile alınan 5.717,90 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan 57.800,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Arabuluculuk ücreti olan 1.560,00 TL’nin davacıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından takdirine yer olmadığına,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 15/11/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim ….
e-imzalıdır