Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/404 E. 2023/233 K. 28.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/404
KARAR NO :2023/233

DAVA:İTİRAZIN İPTALİ
DAVA TARİHİ:07/06/2022
KARAR TARİHİ:28/03/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Yetkili İcra Daireleri ve Mahkeme İstanbul Merkez İcra Daireleri ve Mahkemeleri olduğu, HMK. 10. Maddesi “sözleşmeden doğan davalarda yetkiyi düzenlediği, bu düzenlemedeki özel yetki, borçlar hukuku alanındaki sözleşmelerde eda ve tespit davalarına yönelik olup akdin ifa edileceği yer mahkemesi özel yetkili mahkeme olarak işaret edildiği, Sermaye Piyasaları Kurulu’nca (“SPK”) geçerli şekilde kurulduğu tespit edilmiş olan 02.11.2021 tarihli Sermaye Piyasası Araçlarının Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi’nin 50. Maddesi uyarınca ; “İşbu Sözleşme ile ilgili tüm borç ve hükümlerin ifa yeri Aracı Kurum’un merkezi olduğu, dolayısıyla, yetkili İcra Müdürlüğü’nün İstanbul İcra Müdürlükleri, Mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunun açık olduğu, … A.Ş., … nezdinde kurulan Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’nda (VİOP) faaliyet gösteren, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu başta olmak üzere ilgili mevzuatın tüm gereklerini yerine getirerek lisans belgesini almış bir yatırım kuruluşu olduğu, T.C. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı’nca … A.Ş.’nin 16.04.2012 tarihinden itibaren İşlem Aracılığı Faaliyeti, Portföy Aracılığı Faaliyeti, Yatırım Danışmanlığı Faaliyeti ve Sınırlı Saklama Hizmetinde bulunmak üzere “GENİŞ YETKİLİ ARACI KURUM” olarak yetkilendirilmesinin uygun görüldüğü, müvekkili şirket ile davalı arasında 02.11.2021 tarihli Sermaye Piyasası Araçlarının Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi akdedildiği, işbu sözleşmede müvekkil aracı kurum “YATIRIM KURULUŞU”, davalı ise “MÜŞTERİ” sıfatıyla yer aldığı, davalı, müvekkili şirket ile imzalamış olduğu 02.11.2021 tarihli sözleşme uyarınca … A.Ş. (“…”) nezdinde bulunan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasasında (“VİOP”) alım satım işlemleri gerçekleştirmekte olduğu, müvekkili şirket, bu işlemlerde sadece davalının alım satım emirlerini … nezdindeki ilgili piyasaya iletmekte ve gerçekleşen işlemlerden komisyon geliri elde etmekte olduğu, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri kaldıraç etkisi nedeniyle riskli işlemlerinden olduğu, vadeli işlem sözleşmesi, sözleşmenin taraflarına, standartlaştırılmış miktar ve kalitedeki bir malı, kıymeti veya finansal göstergeyi, belirlenen ileri bir tarihte, bugünden üzerinde anlaşılan fiyattan alma veya satma yükümlülüğü getiren sözleşme olduğu, opsiyon sözleşmesi ise, alıcıya, ödeyeceği belli bir tutar (opsiyon primi) karşılığında, belirli bir vadeye kadar (veya belirli bir vadede), bugünden belirlenen bir fiyat (kullanım fiyatı) üzerinden opsiyona dayanak teşkil eden bir malı, kıymeti veya finansal göstergeyi satın alma veya satma hakkı tanıyan, satıcıya da alıcının bu sözleşmeden doğan hakkını kullanması durumunda sözleşmeye dayanak teşkil eden malı, kıymeti, veya finansal göstergeyi satma veya alma yükümlülüğü getiren sözleşme olduğu, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinde taraflar …’a sözleşme bedelinin tamamını değil, belirli bir kısmını teminat adı altında ödeyip, sözleşmeye konu varlığın fiyatındaki değişimlere göre teminat’larının değeri arttığında çekme hakkı veya teminat eksildiğinde eksik teminatı tamamlama yükümlülüğü altında olduğu, müvekkili şirket ve diğer aracı kurumlar, yatırımcıların …’un ilgili piyasasına teminatların yatırılmasına veya çekilmesine sadece aracılık ettiği, davalıya, Sermaye Piyasası mevzuatının bir gereği olarak hesap açılışında kendisine gerekli bütün risk bildirimleri yapılmış, Risk Bildirim Formu kendisine sunulmuş, okuması ve her bir sayfayı imzalaması sağlanmış olduğu, davalı yanın, mevcut eksi bakiye ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine, …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden yasal takip başlatılmış olduğu, davalı 10.01.2022 tarihinde bu takibe itiraz ettiğini, davalının haksız ve kötü niyetli itirazları sebebiyle durduğu, davalı tarafından yapılan itiraz haksız ve kötü niyetli olup, itirazın iptali ile takibin devamını ve davalı hakkında asıl alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesi talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin yatırım amacıyla yatırım amacıyla işlem yapmak için davacı şirkete başvuruda bulunarak müvekkili ile davalı şirket arasında tüketici ve hizmet sağlayıcı bir sözleşme kurulduğu, yapılan sözleşme tüketici ve hizmet sağlayıcı olması sebebiyle görevli mahkeme tüketici mahkemeleri olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 3/k ve l maddelerinde, tüketici ve tüketici işlemi tanımlanmış olduğu, buna göre 3. Maddenin (k) bendinde tüketiciyi, “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” olarak tanımlamakta olup (I) bendinde ise Tüketici işlemini “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” olarak tanımlamakta olduğu, aynı yasanın “Diğer Tüketici Sözleşmeleri” başlıklı 5. bölümünde yer alan 49.maddesi, “Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşmeler” başlığını taşımaktadır. Bu maddenin 1. fıkrasına göre “finansal hizmetler, her türlü banka hizmeti, kredi, sigorta, bireysel emeklilik, yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri ifade eder. Finansal hizmetlere ilişkin mesafeli sözleşme ise, finansal hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, sağlayıcı ile tüketici arasında uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmelerdir.” denilerek tarafların aralarında kurulan finansal sözleşmelerin tüketici ile kurulduğunu belirtildiği, yine aynı Yasanın 73/1. maddesi, “Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemeleri görevlidir.” diye belirtildiği, ayrıca Yargıtay da 23.06.2016 tarihli kararında bu durumu inceleyerek görevli mahkemelerin Tüketici mahkemelerinin görevli oluğunun belirtildiği, müvekkili ile davalı şirket arasında 02/11/2021 tarihinde akdedilen Türev Araçların Alım Satımına Aracılık Çerçeve Sözleşmesi uyarınca … A.Ş. nezdinde bulunan Vadeli İşlemler ve Opsiyon Piyasasında alım satım işlemleri yapıldığı, müvekkili davalı şirket nezdinde yaptığı yatırımlara devam ederken 20/12/2021 tarihinde hesabında 62.000,00 TL civarı bir miktar bulunurken borsada işlem yapma saati kapanmış olduğu, ertesi gün 21/12/2022 tarihinde müvekkil hesabına girince bakiyesinin 149.866,92 TL olduğunu görüldüğü, sonrasında ise …. İcra Müdürülüğünün … E. Sayılı dosyasından kendisine takip başlatıldığı, müvekkilinin kendisine başlatın bu hukuksuz takibe karşı süresi içinde itiraz ettiği, davacı şirket ise itirazın iptali için huzurdaki davayı ikame ettiği, itirazın iptali için açılan iş bu dava usule ve yasaya aykırı olarak açılmış olup reddi gerekmekte olduğu, davacının haksız davasının reddine, davacı aleyhine %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, 22/11/2022 tarihli ara karar ile iddia ve savunma hudutları doğrultusunda log kayıtlarının dökümü için bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Dava, sermaye piyasası araçların alım satımına aracılık çerçeve sözleşmesinden kaynaklanan ve …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına konu 2004 sayılı İİK madde 67’ye göre açılmış itirazın iptali davasıdır.
Mahkememizce tüm deliller toplanmış, gerekli inceleme ve araştırmalar yapılmış, …. İcra Müdürlüğünün … esas dosya arasına alınmıştır.
Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 30/12/2022 tarih 2020/2155 esas ve 2022/2539 karar sayılı ilamında; ”6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanun’un görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir. Bir hukuki işlemin sadece 6502 sayılı TKHK’da düzenlenmiş olması tek başına o işlemden kaynaklanan uyuşmazlığın tüketici mahkemesinde görülmesini gerektirmez. Uyuşmazlığın 6502 sayılı TKHK kapsamında kaldığının kabul edilmesi için taraflardan birinin “tüketici” diğer tarafın “satıcı/sağlayıcı/hizmet sunan” olması gerekir. Bu durumda taraflar arasındaki 13/12/2017 tarihli “Kaldıraçlı Alım-Satım İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi” kapsamında tarafların yasal konumları ortaya konulmalıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/02/2019 tarihli ve 2017/11-2348 E., 2019/82 K. sayılı kararında; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin konu ve kapsamının belirleyen hükmünde açıkça sözleşme çerçevesinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğunun belirtilmesi hâlinde, dava konusu sözleşmenin geçerli ve taraflar için bağlayıcı olacağı, böyle bir ihtimalde sözleşmenin ticari amaçla yapıldığının açıkça sözleşmede belirtilmiş olması durumunda uyuşmazlığın çözümünde tüketici mahkemeleri görevli sayılamayacağı kabul edilmiştir. Dolayısıyla Yargıtay’ın bu kararı, taraflar arasındaki sözleşmede yatırım işlemlerinin açıkça “ticari amaçla” yapılacağının yazılması hâli için geçerlidir. Ancak dava konusu olayda, Çerçeve Sözleşmenin III-A hükmünde, bu sözleşme kapsamında gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair herhangi bir belirleme bulunmadığından, yukarıda anılan Yargıtay HGK içtihadının eldeki davaya uygulanması mümkün değildir. Yukarıda anılan ilke ve esaslar çerçevesinde somut olayın değerlendirilmesinde; uyuşmazlığın taraflar arasındaki kaldıraçlı alım satım (foreks) sözleşmesinden kaynaklandığı, yatırım hizmetlerinin de 6502 sayılı TKHK’nın 49’uncu maddesindeki finansal hizmetler kapsamında tüketici hukukunun uygulama alanı içerisine alındığı, taraflar arasındaki sözleşmelerde, bu sözleşmeler kapsamında gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair herhangi bir belirleme bulunmadığı, bu durumda davacının ticari veya mesleki amaçla hareket eden bir kişi olmaması hâlinde yatırım amaçlı da hareket etse yararlandığı finansal hizmetin tüketici işlemi olacağı aşikardır. Somut olayda; taraflar arasındaki finansal hizmet sözleşmesinin, 6502 sayılı TKHK m. 3(1) ve 49 hükümleri uyarınca bir tüketici işlemi olduğu, davacının ticari veya mesleki amaçlarla hareket ettiğine dair bir iddia ve delil bulunmadığı, aksine davacının dava konusu sözleşme kapsamında bireysel amaçla döviz alım-satımı yaptığı, davalı tarafın da 6502 sayılı TKHK m. 3(1)-ı hükmü uyarınca hizmet sunan (sağlayıcı) olduğu anlaşılmakla; dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK’nın 3(1)-k-l, 49(1), 73(1), 83(2) ve geçici 1. maddeleri uyarınca uyuşmazlığı çözmeye tüketici mahkemeleri görevlidir (Nitekim Yargıtay 11. HD’nin 25/05/2022 tarihli ve 2021/1627 E., 2022/4011 K. sayılı; 01/10/2020 tarihli ve 2019/638 E., 2020/3753 K. sayılı; 22/06/2017 tarihli ve 2017/2141 E., 2017/4020 K. sayılı; 08/03/2017 tarihli ve 2017/692 E., 2017/1363 K. sayılı; 01/1172016 tarihli ve 2016/11909 E., 2016/8559 K. sayılı; 18/10/2016 tarihli ve 2016/11038 E., 2016/8223 K. sayılı; 23/06/2016 tarihli ve 2016/90 E., 2016/6987 K. sayılı kararları da aynı yöndedir).” şeklindedir.
Benzer şekilde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi’nin 24/11/2022 tarih, 2022/1823 esas ve 2022/1308 karar sayılı ilamında; ”6502 sayılı TKHK’nın 49’uncu maddesi finansal hizmetler; …. yatırım ve ödeme ile ilgili hizmetleri de tüketici hukuku kapsamı içine almıştır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmeler incelendiğinde gerçekleştirilecek yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair bir belirleme yoktur. Yine dosya kapsamından davalının ticari amaçla hareket ettiğine dair bir veri ve bilgi dosyaya sunulmuş değildir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümünde Ticaret Mahkemeleri görevli olmayıp 6502 sayılı TKHK’nın 73/1 ve 83/2’nci maddeleri gereğince Tüketici mahkemeleri görevlidir.”
Tüm bu açıklamalar ışığında somut uyuşmazlıkta; Taraflar arasında 02/11/2021 tarihli sermaye piyasası araçlarının alım ve satımına aracılık çerçeve sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin ve eklerinin yapılan incelemesinde yatırım işlemlerinin “ticari amaçlı” olduğuna dair herhangi bir belirlemenin bulunmadığı, bu haliyle davacının ticari veya mesleki amaçla hareket eden bir kişi olmaması hâlinde yatırım amaçlı da hareket etse yararlandığı finansal hizmetin tüketici işlemi olacağı anlaşılmakla; 6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememizin görevsiz olması nedeniyle davanın usulden reddine, HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili İstanbul Tüketici Mahkemesi’ne gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-6100 sayılı HMK m. 114/I-c ve 115’e göre mahkememizin görevsiz olması nedeniyle DAVANIN USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20 maddesi gereğince gerekçeli kararın taraflara tebliği ile kararın kesinleşmesinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde talep edilmesi halinde dava dosyanının görevli ve yetkili İSTANBUL TÜKETİCİ MAHKEMESİ’NE GÖNDERİLMESİNE,
3-Belirtilen 2 haftalık süre içerisinde talepde bulunulmaması ve süresinden sonra talepte bulunulması halinde mahkememize davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesine,
4-HMK 331 md gereğince harç vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 hafta içinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/03/2023

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır