Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/342 E. 2023/718 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/792 Esas
KARAR NO:2023/664

DAVA:İtirazın İptali
DAVA TARİHİ:22/11/2022
KARAR TARİHİ:11/10/2023

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı tarafın ekte sunduğu, Yeminli Mali Müşavirlik Tasdik Sözleşmesinden anlaşılacağı üzere, 2020/10-2021/12 tarihleri arasındaki dönem için rapor düzenlemek üzere 03/01/2022 tarihli sözleşme kapsamında davalıya yeminli mali müşavirlik hizmeti sunduğunu, Sözleşme kapsamında sunulan hizmetler sebebiyle düzenlenmiş olan fatura tutarının gerekse anılan sözleşmenin kurulmasından evvel yine sözleşme ile sunulmuş olan, tam tasdik hizmetinden kaynaklanan devreden bakiye alacak tutarının ödenmemesi sebebiyle Davalı hakkında yukarıda esas numarası belirtilen dosya ile icra takibi başlatıldığını, Davalı vekilinin 22/08/2022 tarihli itirazı sebebiyle icra takibinin durduğunu, davalının itirazında müvekkil şirkete hiçbir borcu olmadığını iddia ettiğini Davalı borçlunun T.C. … İcra Dairesinin … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, süresinde ödeme yapılmaması sebebiyle parada yaşanan değer kaybının, dava konusu takip ekinde yer alan faturanın düzenlenme tarihi olan 08/03/2022 esas alınarak, TÜİK tarafından açıklanan 12 aylık TÜFE değişim oranları üzerinden bilirkişiye hesaplatılmasına ve asıl alacak tutarına eklenmesine, davalı borçlunun %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, dava konusu takip için işletilecek faizin, TÜFE farkının asıl alacak bedeline eklenmesinden sonra, fatura düzenlenme tarihi olan 08/03/2022 tarihinden itibaren, TTK hükümleri uyarınca ticari temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanmasına, talebiN kabul edilmemesi halinde takip öncesi işlemiş faizin kabulü ile takip sonrası işleyecek faizin, takip başlangıç tarihinden itibaren, TTK hükümleri uyarınca ticari temerrüt faizi oranı üzerinden hesaplanmasına, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Her ne kadar davacı tarafça müvekkil aleyhine açılmış icra takibi olsa da gerek müvekkile davalıya yapılan ihtarnamelere cevaplarında gerekse ödeme emrine itiraz dilekçesinde belirtilen davalının davacı tarafa herhangi bir borcu söz konusu olmadığını, Müvekkilin sözleşmeden kaynaklı veyahut ta sözleşme dışı davacı yana herhangi bir borcu olmadığını her türlü talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydıyla; Mahkemenin esasa ilişkin yargılama neticesinde davanın esastan reddine karar verilmesine, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların; Davacının taraflar arasında imzalanan Yeminli Mali Müşavirlik Tasdik Sözleşmesi kapsamında, davalıya “dahilde işleme izin belgesi hizmeti”nin sunulup sunulmadığı, damga vergisi yansıtma bedelinin talep edilip edilemeyeceği, davalıdan fatura alacağının bulunup bulunmadığı, alacağın miktarı, davacının başlattığı icra takibine davalının itirazının haklı olup olmadığı, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğinden ibaret olduğu görüldü.
DELİLLER; … İcra Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı dosyası celp edilmiştir. … Vergi Dairesi Müdürlüğüne, … İhtisas Vergi Dairesi Müdürlüğüne, … İhtisas Vergi Dairesi Müdürlüğüne, … Vergi Dairesi Başkanlığına, … İhtisas Vergi Dairesi Müdürlüğüne, … Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğüne, İstanbul … Vergi Dairesi Müdürlüğüne müzekkere yazılarak, yeminli mali müşavirlik tasdik sözleşmesinden kaynaklı … rapor sayılı … Ltd. Şti. firmasına, yeminli mali müşavirlik hizmeti verildiğine dair belgeler celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 06/06/2023 tarihli bilirkişi raporunda özetle; Davacı tarafın 2021-2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davalı tarafın 2021-2022 yılına ait ticari defter ve kayıtlarını usulüne uygun tuttuğu ve sahibi lehine delil niteliği taşıdığı, Davacı tarafın davalı taraf hakkında 11.250,06 TL toplam alacağın, takip tarihinden itibaren icra harç masrafları ve vekalet ücretiyle asıl alacağa işleyecek temerrüt faizi tahsili talebi ile … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası itiraz ettiği ve icra dairesince takibin durdurulduğu, Davacı tarafın takip talebine konu ettiği 9.035,57 TL tutarlı asıl alacak tutarının, 2021 yılı 709,21 TL tutarlı devir bakiyesi ile 2022 yılında düzenlenen 8.326,36 TL tutarlı fatura bedelinden kaynaklandığı, Davacı tarafın davalı tarafa düzenlendiği ve takibe konu ettiği cari hesaba ait 2022 yılında 1 adet ve KDV dâhil 8.326,36 TL tutarlı faturanın olduğu, İş bu faturanın 8.260,00 TL tutarının dahilde işleme izin belgesi hizmeti, 66,36 tl tutarının damga vergisi yansıtma bedeli açıklamalı olduğu, 08.03.2022 tarihli … numaralı KDV dahil 8.326,36,00 TL tutarlı faturanın, açıklama kısmına Dahilde İşleme İzin Belgesi Hizmeti Damga Vergisi yansıtma bedeli diye yazıldığı, miktar ve birim fiyatının belirtildiği, Faturanın e-fatura olduğu ve teslim eden ile teslim alan kısımlarının olmadığı, imza karşılığında teslim edilmediği İş bu faturanın tarafların ticari defter ve kayıtlarına karşılıklı olarak işlendiği, belgeye rastlanılmadığı, Tarafların ticari defter ve kayıtlarında takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan 9.035,57 TL alacaklı olduğu, imzalanan … seri ve sıra numaralı iş bu sözleşmenin MÜŞTERİ kısmında davalı tarafın, yeminli mali müşavir kısmında davacı tarafın yer aldığı, sözleşmede davacı ve davalı tarafın kaşe ve imzasının yer aldığı, Sözleşmenin “ücret tutarı ve ödeme şekli” kısmı, b bendinde, sözleşmeye ilişkin damga vergisinin makbuz mukabili şeklinde ödeneceğinin beyan edildiği bendinde, iş için yapılacak bütün giderlerin müşteri/davalı tarafından karşılanacağını beyan edildiği, Damga Vergisi Beyannamesi Ve Tahakkukunda, Davacı tarafın dosya muhteviyatına sunduğu damga vergisi beyannamesi ile 2022 yılı ocak ayında davalı tarafa ait sözleşmenin damga vergisinin beyan edildiği ve tahakkuk ettirildiği, düzenlenerek, davalının mal temin ettiği firmaların vergi dairelerine teslim edilen e-yazılarının sunulduğu, Bir kısım vergi dairelerden gelen cevap yazılarında “KDV İadesi Sözleşmesi ve Tam Tasdik Sözleşmesi bulunmadığı” diye beyan edildiği, nüşa hizmet verildiğine dair herhangi bir belgeye rastlanılmadığı, KDV yönünden kayıtlı olunan hakkında mahkemenize cevap verilmesi hususu bildirilmiştir.” diye beyan edildiği Ancak aşağıdaki vergi dairelerinden gelen zılarını konu yeminli mal müşavirlik tasdik sözleşmesinden kaynaklı YMM-KDV İadesi Raporlarmda yeminli mali Müşavirlik hizmeti verildiğine dair rapor ve bilgi ve belgelerin sunulduğu, Müşavirlik hizmeti verildiğine dair rapor bilgi ve belgelerin sunulduğu, Netice itibariyle, tarafların ticari defter ve kayıtlarının takip tarihi itibariyle birbirini teyit ettiği, takip tarihi itibariyle davacı tarafın davalı taraftan 9.035,57 TL asıl alacağını talep edebileceği, davalı tarafın borcu olmadığını ispat etmesi gerektiği, toplam alacağın 11.250,06-TL olduğu, Davalı tarafın takip tarihinden önce temerrüde düştüğüne/düşürüldüğüne dair dosya muhteviyatında tevsik edici belgeye rastlanılmadığı, davacı tarafın takip tarihinden
itibaren ticari temerrüt faizi talep edebileceği, Tarafların tazminat, muhakeme masrafları ve benzeri taleplerinin, Mahkemenin takdirlerine ait olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Dava, tacirlerarası yeminli mali müşavirlik sözleşmesinden kaynaklanan fatura alacağının tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
…. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında; davacı tarafından 709,21 TL asıl alacağın (2021 yılından devreden bakiye alacak), 8.326,36 TL asıl alacağın (08/03/2022 tarihli fatura) ve devreden alacak ile asıl alacağa işlemiş temerrüt faizleri olan 76,44 TL ile 2.138,05 TL’nin % 17,25 ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsili istemiyle 17/08/2022 tarihinde davalı aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, davalının 22/08/2022 tarihinde itirazı üzerine takibin durduğu, davanın İİK’nun 67.maddesi uyarınca 1 yıllık yasal süre içerisinde açıldığı belirlenmiştir.
Mahkememizce mali müşavir bilirkişiden alınan raporda; davacı şirket defterlerinin gerekli tasdiklerinin yapıldığı, davalı şirket defterlerinin defterlerinin gerekli tasdiklerinin yapıldığı, davacı ve davalı defter ve kayıtlarında yapılan incelemede takibe konu edilen faturanın ve devreden bakiye alacağın davacı ve davalı defterlerinde kayıtlı olduğu, tarafların ticari defter ve kayıtlarına göre davacının 9.035,57 TL alacaklı olduğu sabit görülmüştür.
Taraflar arasında yeminli mali müşavirlik sözleşmesi bulunmakta olup davalı tarafça hizmetin yerine getirilmediği, icra takibine yaptığı itirazda ve mahkememize sunulan cevap dilekçesinde ileri sürülmemiş, genel manada borç kabul edilmemiştir.
İtirazın iptali davasının konusu, icra takibine konu edilen alacaklar olup, davanın amacı itirazla duran takibin devamını sağlamaktır. Bu dava, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir ve ispat külfeti normal bir alacak davasındaki ile aynıdır. İtirazın iptali davası, icra takibine sıkı sıkıya bağlı; itiraz üzerine duran icra takibinin devam edebilmesini sağlayan ve takip hukuku içinde olmakla birlikte, maddi hukuk ilişkisinin incelenerek uyuşmazlığı kesin hükümle sonuçlandıran bir davadır. Davanın takibe bağlılığı alacağın miktarı bakımından söz konusu olduğu gibi alacağın kaynağı bakımından da geçerlidir. Takibe sıkı sıkıya bağlı olan itirazın iptali davasında, mahkemece tarafların iddia, savunma ve delillerinin yalnızca takibe konu belgeler çerçevesinde değerlendirilip incelenerek varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/4521 E. 2016/549 K. sayılı ilamı; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27/062003 tarih ve 2001/1 E., 2003/1 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; Bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır. (Faturalar ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.) Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır… borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi (faturaları deftere kayıt öncesinde ya da sonrasında süresi geçtikten sonra itiraz ve iade etmiş olması) halinde alacaklının (hizmet vermiş olsun ya da olmasın) HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir..” şeklindedir. Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.
Bilirkişi incelemesi neticesinde, dava konusu olan faturanın ve bakiye devreden alacağın, davalı defterlerinde kayıtlı olduğu tespit edilmiştir. Emsal ilamlar da dikkate alındığında, davalının süresinde itiraz etmediği, iade etmediği ve defterlerine kaydettiği bu faturalar nedeniyle borçlu olduğu sabittir.
6102 sayılı TTK’nun 21/2 maddesinde “Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır.” hükmü yer almaktadır.
Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 11/11/2020 tarihli 2019/3926 E. 2020/2954 K. sayılı ilamında; “…Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 27.06.2003 tarih ve 2001/1 Esas, 2003/1 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere; bir faturayı alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde faturanın içerdiği bilgilere itiraz etme hakkına sahiptir. Aksi taktirde faturanın içeriğini kabul etmiş sayılır (Fatura ve dava tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK’nın m. 21/2.). Bu hüküm, fatura içeriğinden kabul edilen hususlara ilişkin olarak, faturayı düzenleyenin lehine; adına fatura düzenlenenin aleyhine bir karine getirmektedir. Bu karine, faturanın ispat gücüne yönelik bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır. Diğer anlatımla, fatura, düzenleyen aleyhine delil olduğu gibi, kendisi faturayı düzenlemediği halde tebliğinden itibaren sekiz gün içinde itiraz etmeyen aleyhine de delil olabilecektir. Faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesi TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen ve yukarıda ayrıntısı açıklanan bu karineden kaynaklanmaktadır. İşin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belgedir. Fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerekir. Faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerekir.
Fatura, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerekir. 6102 sayılı TTK’nın 21. maddesinin 2 ve 3. fıkrasındaki karine aksi ispat edilebilen adi bir karinedir. 2. fıkra gereği sekiz gün içinde faturaya itiraz edilmesi durumunda fatura içeriğinin doğru olduğunu faturayı düzenleyen tacirin ispat etmesi gerekir. Taraflar arasında bu tür bir sözleşme ilişkisi yoksa düzenlenen belge gerçek anlamda fatura olarak kabul edilemez. Bu belge belki icap olarak kabul edilebilir ki, buna itiraz edilmemesi, anılan 21/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmaz. Öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olması akdi ilişkinin varlığını ispatlamaz. Karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacir, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlamalıdır. Akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkânı yoktur. Faturanın ispat aracı olması, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerlidir.
Sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmamakta, anılan Yasa’nın 21. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın içeriğinden söz edilmektedir. Faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenleme Vergi Usul Kanunu’nda yer almaktadır. Faturanın olağan içeriği, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlıdır (VUK’nın m. 230). Dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı takdirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesi bu hususları yazılı delil haline getirmez. Faturaya itiraz, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılmalıdır. İtirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varması şart değildir. Sekiz günlük süre, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi değildir. Sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşır. Sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfeti faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfeti faturayı alan tarafa ait olur. Faturayı alan her türlü delille bu külfeti yerine getirebilir (Prof. Dr. Sami Karahan, Ticari İşletme Hukuku, 23. Baskı, Eylül 2012, Sh 111 vd.).
Faturanın tebliği şekle bağlı değildir, yazılı veya sözlü herhangi bir şekilde yapılabilir. Muhatap hazır ise kendisine elden verilmesi, değil ise herhangi bir şekilde gönderilmesi mümkündür. Ancak, uyuşmazlık halinde ispat kolaylığı açısından, fatura tebliğinin noter aracılığıyla ya da imza karşılığı elden tebliğ yolu ile ya da telgraf, teleks yolu ile veya PTT aracılığıyla ya da faks çekilmesi yahut güvenli elektronik imza ile elektronik posta gönderilmesi şeklinde yapılması uygundur. Faturaların borçluya tebliğ edilip edilmediği, itiraza uğrayıp uğramadığı belirlenmeli, faturaların tebliğ edilmiş ve 8 günlük itiraz süresi içerisinde itiraz edilmemiş olduğunun tespiti halinde faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunun alacaklı tarafça kanıtlanmış olduğu ve sadece fatura içeriğinin kesinleştiği, bunun aksinin yani faturaların içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığının ve kesinleşmediğinin kanıt yükünün bu kez borçluya geçtiği kabul edilmelidir. Faturaların tebliğ edildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanamaması ya da kanıtlanıp da süresinde iade edildiğinin borçlu tarafça kanıtlanması halinde, borçlu taraf alacaklının hizmet vermediğini savunmakta ise, faturaya konu hizmetin verildiğinin alacaklı tarafça kanıtlanması; borçlunun faturaları tebliğ alıp süresinden sonra iade etmesi halinde de faturanın alacaklı tarafça gönderilmesi şeklindeki icabı, borçlunun (faturayı defterine kaydetmemek ve hizmet almadığını savunmak suretiyle), kabul etmemesi ya da borçlunun faturayı kendi defterine kaydetmekle birlikte süresinde itiraz ve iade etmesi halinde hizmetin verildiğini yine alacaklının kanıtlaması gerekeceğinden, bu doğrultuda alacaklının delillerinin toplanıp değerlendirilmesi, şayet borçlunun faturaları kendi defterlerine kaydetmesi halinde alacaklının HMK’nın 222. (6762 sayılı TTK’nın 84. ve 85.) maddesi uyarınca alacağını ispatladığının kabul edilmesi gerektiği gözetilmelidir…” Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 10/02/2016 tarihli 2015/4576 E. 2016/621 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 08/02/2016 tarihli 2015/5485 E. 2016/550 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 09/12/2015 tarihli 2015/2467 E. 2015/7975 K. sayılı, Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 11/01/2016 tarihli 2015/4473 E. 2016/19 K. sayılı ilamları da aynı mahiyettedir.
Yukarıdaki açıklamalar hep birlikte değerlendirildiğinde davalının davacıya 9.035,57 TL asıl alacak yönünden borçlu olduğu sabit bulunmuş, davacı tarafça takip talebinde fatura alacağı ve devreden alacak için ayrı ayrı 76,44 TL ile 2.138,05 TL talep edilmiş ise de davalının takip öncesi temerrüde 27/05/2022 tarihi itibariyle davacı tarafça davalıya gönderilen e-posta ile düşürüldüğü anlaşıldığından mahkememizce kabul edilen 9.035,57 TL asıl alacağı 27/05/2022 tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz 345,89 TL olarak hesaplanmış olup işlemiş faiz yönünden itirazın kısmen iptaline dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
Davalının …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasına, davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 2021 yılından devreden bakiye alacak tutarı 709,21 TL, 08/03/2022 tarihli hizmet faturası bedeli 8.326,36 TL ve her iki borçtan kaynaklı 345,89 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 9.381,46-TL üzerinden aynı koşullarla devamına,
2-Fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Asıl alacak likit ve hesaplanabilir olduğundan %20’si (1.876,29 TL) oranında icra inkar tazminatının davalılardan alınıp davacıya verilmesine,
4-Yasal şartlar oluşmadığından kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 640,84-TL nispi karar harcının, peşin alınan 143,02-TL harcın mahsubu ile geri kalan 497,82‬-TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
6-Kabul edilen miktar üzerinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 9.381,46-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 1.868,06-TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yapılan dava açılırken yatırılan toplam 235,22-TL (80,70-TL BHV, 11,50-TL VSH, 143,02-TL peşin harç) harcın davalıdan alınarak, davacıya verilmesine,
9- Davacı tarafından yargılama aşamasında yapılan toplam TL 1.865,00-TL (165,00‬-TL tebliğler ve posta, 1.700,00-TL bilirkişi ücreti) yargılama giderinin davadaki kabul ve red oranına göre hesaplanan 1.553,84-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak, davacıya verilmesine bakiye yargılama giderinin davacı üzerine bırakılmasına,
10-Arabuluculuk ücreti olan 3.120,00-TL’nin davadaki kabul ve red oranına göre; 518,23‬-TL’sının davacıdan, 2.601,77-TL’sının davalıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
11-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda miktar itibariyle kesin olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/10/2023

Katip …
E-İmzalıdır

Hakim …
E-İmzalıdır