Emsal Mahkeme Kararı İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2022/29 E. 2023/468 K. 20.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO:2022/29 Esas
KARAR NO:2023/468

DAVA:Menfi tespit ve istirdat
DAVA TARİHİ:05/01/2022
KARAR TARİHİ:20/06/2023

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;
Davacı banka müşterisi davalı alacaklı tarafından, davacı banka ile akdedilen sözleşmeler kapsamında tahsil edilen kredi tahsis ücretlerinin ve BSMV’nin iadesi için … Dairesi Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davacı banka aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı icra takibine konu ücretleri ödemekle yükümlü olup, bu ücretlerin iadesi talebiyle davacı banka aleyhine başlatılan icra takibi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı bankanın davalıya böyle bir borcu bulunmadığını, davaya konu kredi tahsis ücreti ve bsmv davalının bilgi ve onayı dahilinde tahsil edildiğini, tacir olan davalı imzalamış olduğu sözleşmeler ile bağlı olup, davalıdan alınan ücretler taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine uygun olduğunu, davalı bu sözleşmeye uygun olarak yaptığı ödemelerin iadesini isteyemez, aksi yönde bir düşünce “sözleşmeye bağlılık” ve “irade özgürlüğü” ilkesine aykırı olacağını, davalı ile davacı banka arasında imzalanan “Genel Kredi Sözleşmesi” ne göre davalı kredi tahsis ücretini ve BSMV’yi ödemeyi kabul etmiş bulunduğunu, bu nedenle davalıdan alınan kredi tahsis ücreti ve BSMV sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, davalı tacir sıfatıyla imzaladığı işbu sözleşme hükümleriyle bağlı olup, sözleşme gereğince yaptığı ödemelerin iadesini talep edemeyeceğini, dava konusu kredi tahsis ücreti, türk ticaret kanunu ve bankacılık kanununa da uygun olduğunu, davalı, davaya konu kredi tahsis ücretini öderken hiçbir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, bu nedenle yapılan ödemenin iadesini talep edemeyeceğini, tacir olan bankanın bankacılık hizmetleri sebebiyle ücret tahsil etmesine yasal bir engel olmadığı, davalının tacir olması sebebiyle kendisinden tahsil edilen ücretlerin iadesini isteyemeyeceği emsal yargıtay kararları ile de sabit olduğunu, davacı bankanın … Dairesi Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitine,
davacının borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı 11,753.03 TL’nin ödeme tarihi olan 01/12/2021 tarihinden itibaren avans faizi ile istirdadına, davacı banka aleyhine başlatılan haksız ve kötüniyetli takip nedeniyle davalının kötü niyetli olmasından %20 oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Taraflar arasında uyuşmazlık bulunan hususların;
Davalının ödediği kredi tahsis ücreti ve kredi tahsis ücret BSM ve işlemiş faiz alacağı için davacı bankaya karşı başlattığı takibin haklı olup olmadığı, davacı bankanın bu takip sebebi ile borçlu olmadığının tespiti ile ödemek zorunda kaldığı miktarın istirdatına ve kötü niyet tazminatına hükmedilip hükmedilmeyeceğinden ibaret olduğu görüldü.
DELİLLER;
… Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Esas sayılı takip dosyası celp edilmiştir.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 09/06/2022 tarihli bilirkişi raporunda özetle;
Davacı banka ile davalı müşteri arasında 23.05.2019 tarihinde 5.200.00 TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi akdedildiği, davalıya herhangi bir kredi kullandırma yapılmadığı halde hesabından 01.12.2021 tarihinde 11.753,03 TL kredi tahsis ücreti altında kesinti yapıldığı tespit edildiğini, kredi kullandırımı amacıyla önceden kredi kullandırıma şartları ve bir limit belirlenmek kaydıyla müşterilere kredi tespiti yapılabildiğini, bu durumda müşteri istediği zaman söz konusu limitten daha önce belirlenen şartları yerine getirmek kaydıyla kredi kullanabildiğini, kredinin kullandırım şartları arasında taşınmaz ipoteği olması durumunda ise banka teminat alacağı taşınmazın krediye yeter bir değer taşıyıp taşımadığını belirlemek için taşınmazın değer tespiti amacıyla ekspertiz talep ettiğini, söz konusu ekspertiz işlemi için dışarıdan alınan hizmet bedeli müşteri tarafından karşılaması gereken (Müşteri lehine) bir masraf olup, sonuçta yeterli değer çıkmaması veya kredinin müşterinin istediği herhangi bir zamanda kullanılabilir olması nedenleri ile her hal ve şartta müşteri tarafından kredi kullanımı gerçekleşmese dahi ödenmesi gerektiğini, mevcut durumda bankacılık teamüllerine göre kredi talep/tekliflerinde yapılması gereken istihbarat, haberleşme ve diğer operasyonel işlemlerin bir maliyeti bulunduğundan müşteriden “Kredi Tahsis Ücreti” adı altında ücret talep edilebileceği açıktır, ne var ki bu düzenlemeler kredi kullandırılması halinde uygulanabilecek olup, herhangi bir kredi kullandırımı söz konusu olmadığı hallerde böyle bir kesintinin yasal dayanağı bulunmadığı, dolayısıyla davacının talebinin yerinde olmadığı Sayın Mahkemenizin takdirlerinde mütalaa olunduğunun kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce verilen ara karar gereğince ek bilirkişi raporu alınmasına karar verilmiş olup 20/04/2023 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, TCMB’nin 10.02.2020 tarih 2020/4 Sayılı Tebliğ’nin (Yürürlük tarihi 01.04.2020 Bkz. m.23) uygulanmayacağı, TCMB’nin 9.12.2006 tarih 2006/1 sayılı Tebliği’nin uygulanacağı görülmekte olduğunu, TCMB ‘nin 2020/4 Sayılı Tebliğinde Kredi Tahsis ücreti ile Kredi Kullandırma ücreti ayrı ayrı olarak değerlendirilmiş ve kredi kullandırılmasa da kredi tahsisi durumunda kredi tahsis ücreti alınabileceği düzenlendiğini, TCMB ‘nin 2006/1 sayılı tebliğinde ise Kredi Tahsis ücreti ile Kredi Kullandırma ücreti şeklinde bir ayrım yapılmamış, menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve azami sınırlarının serbestçe belirleneceği düzenlendiğini, TCMB ‘nin 2006/1 sayılı tebliğine göre, taraflar arasındaki sözleşmede alınacak ücret ve komisyonların açıkça belirtilmiş olması gerektiğini, ancak iş bu davaya konu sözleşmede bu hususların açıkça belirlenmediği, matbu olarak tanzim edildiği, komisyon ile ilgili maddelerinin açık, net ve hukuki dayanağı ile birlikte yazılmadığını, taraflar arasındaki sözleşme tarihi 23.05.2019 olmasına rağmen davacı banka tarafından davalı şirket hesabından TCMB ‘nin 2020/4 sayılı tebliğine göre 28.08.2021 ve 31.08.2021 tarihlerinde Kredi Tahsis Ücreti ve BSMV kesintisi yapıldığının görüldüğünü, taraflar arasındaki sözleşme tarihinde, (TCMB ‘nin 2006/1 sayılı tebliğine göre) kredi kullandırılması halinde sözleşmede açıkça yazılmış masraf ve komisyonların tahsil edilebileceği, herhangi bir kredi kullandırımı söz konusu olmadığı hallerde kredi tahsis ücreti ve BSMV kesintisinin yasal dayanağı bulunmadığı, dolayısıyla davacının talebinin yerinde olmadığının kanaatine varılmıştır.
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda; tarafların beyanları, deliller ve tüm dosya kapsamına göre; Dava, İİK’nun 72.maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılan menfi tespit ve davacıdan 20.08.2021 tarihinde tahsil edilen ve icra müdürlüğüne ödemek zorunda kaldıkları 11.753.03 TL nin dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline ilişkin istirdat davası olduğu tespit edilmiştir.
Davacı taraf; banka müşterisi davalı alacaklı tarafından, davacı banka ile akdedilen sözleşmeler kapsamında tahsil edilen kredi tahsis ücretlerinin ve BSMV’nin iadesi için … Dairesi Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile davacı banka aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalı icra takibine konu ücretleri ödemekle yükümlü olup, bu ücretlerin iadesi talebiyle davacı banka aleyhine başlatılan icra takibi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı bankanın davalıya böyle bir borcu bulunmadığını, davaya konu kredi tahsis ücreti ve bsmv davalının bilgi ve onayı dahilinde tahsil edildiğini, tacir olan davalı imzalamış olduğu sözleşmeler ile bağlı olup, davalıdan alınan ücretler taraflar arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesine uygun olduğunu ifade ederek davanın kabulünü, davalı taraf; davanın reddini talep etmiştir.
Davacı ve davalı taraf arasında, 23.05.2019 tarihli 5.200.000,0TL tutarlı Genel Kredi Sözleşmesi akdedilmiştir. Davacı banka tarafından, davalı şirkete söz konusu 23.05.2019 tarihli genel kredi sözleşmesi uyarınca kredi kullandırıldığına ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı, davacı banka tarafından davalının hesabından, 28.08.2021 ve 31.08.2021 tarihlerinde toplam 9.287,21TL Kredi Tahsis Ücreti ve toplam 464,35-TL BSMV kesintisi yapıldığı tespit edilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi’nin 12.3 maddesinde, davacı bankanın, müşteri için kredi değerlendirmesi yaparak gerekli araştırma ve incelemelerin yapılması ve kredi limitinin tahsis edilerek hazır tutulması amacı ile kredi tahsis ücreti veya benzer bir isimle ücret talep hakkına sahip olduğunun belirtildiği ancak alınacak ücretin miktarı veya oranı hakkında herhangi bir hüküm bulunmadığı tespit edilmiştir. Taraflar arasında yapılan sözleşmenin TBK m.20 gereği genel işlem koşulları içerdiği ve genel işlem koşullarının uygulanması gerektiği anlaşılmıştır.
Sözleşme tarihi 23.05.2019 olması sebebiyle davacı bankanın Kredi Tahsis Ücreti ve BSM kesintisinin hakkında, TCMB’nin 10.02.2020 tarih 2020/4 Sayılı Tebliğ’nin (Yürürlük tarihi 01.04.2020 Bkz. M.23) uygulama alanı bulamayacağı, TCMB’nin 9.12.2006 tarih 2006/1 sayılı Tebliği’nin uygulanması gerektiği, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesinde, kredi tahsis ücretinin oranı ve/veya miktarının açıkça belirlenmediği tespit edilmiştir.
Davacının sözleşme tarihindeki işlemlerden alınan ücretlere ilişkin Merkez Bankası’na bildirmek zorunda olduğu kesinti oran ve miktarlarını dair bir belge ve davacı bankanın sözleşme tarihindeki kredi tahsis ücretlerine ilişkin şubede asılan bir ilanının örneği veya tarafların bu konuda beyanı bulunmadığı tespit edilmiştir.
Gerekçeleri itibarı ile somut olaya uygun olup, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri dikkate alınarak hazırlanan ve bu nedenle hüküm kurmaya elverişli olduğu kabul edilen bilirkişi raporuna göre; Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, TCMB’nin 10.02.2020 tarih 2020/4 Sayılı Tebliğ’nin (Yürürlük tarihi 01.04.2020 Bkz. m.23) uygulanmayacağı, TCMB’nin 9.12.2006 tarih 2006/1 sayılı Tebliği’nin uygulanacağı görülmekte olduğunu, TCMB ‘nin 2020/4 Sayılı Tebliğinde Kredi Tahsis ücreti ile Kredi Kullandırma ücreti ayrı ayrı olarak değerlendirilmiş ve kredi kullandırılmasa da kredi tahsisi durumunda kredi tahsis ücreti alınabileceği düzenlendiğini, TCMB ‘nin 2006/1 sayılı tebliğinde ise Kredi Tahsis ücreti ile Kredi Kullandırma ücreti şeklinde bir ayrım yapılmamış, menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve azami sınırlarının serbestçe belirleneceği düzenlendiğini, TCMB ‘nin 2006/1 sayılı tebliğine göre, taraflar arasındaki sözleşmede alınacak ücret ve komisyonların açıkça belirtilmiş olması gerektiğini, ancak iş bu davaya konu sözleşmede bu hususların açıkça belirlenmediği, matbu olarak tanzim edildiği, komisyon ile ilgili maddelerinin açık, net ve hukuki dayanağı ile birlikte yazılmadığını, taraflar arasındaki sözleşme tarihi 23.05.2019 olmasına rağmen davacı banka tarafından davalı şirket hesabından TCMB ‘nin 2020/4 sayılı tebliğine göre 28.08.2021 ve 31.08.2021 tarihlerinde Kredi Tahsis Ücreti ve BSMV kesintisi yapıldığının görüldüğünü, taraflar arasındaki sözleşme tarihinde, (TCMB ‘nin 2006/1 sayılı tebliğine göre) kredi kullandırılması halinde sözleşmede açıkça yazılmış masraf ve komisyonların tahsil edilebileceği, herhangi bir kredi kullandırımı söz konusu olmadığı hallerde kredi tahsis ücreti ve BSMV kesintisinin yasal dayanağı bulunmadığı, dolayısıyla davacının talebinin yerinde olmadığı belirtilmiştir.
Yapılan yargılama toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davasının reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi Yukarıda Açıklandığı Üzere;
Davacının davasının REDDİNE;
1-Davacının kötüniyetli veya ağır kusurlu olduğunun ispatlanamaması sebebi ile kötüniyet tazminatı talebinin reddine.
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL maktu red harcının davacıdan tahsiline, peşin alınan 200,72 TL harçtan mahsubu ile artan 20,82TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret tarifesi gereğince hesap olunan 9.200,00TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak DAVALIYA VERİLMESİNE,
4-Arabuluculuk ücreti olan 1.320,00TL’nin davacıdan alınarak, HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
5-Davalı tarafından yargılama gideri yapılmadığından takdirine yer olmadığına,
6-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı kesin olarak verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.20/06/2023

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır